Şiirlerde kullanılan bazı sözcükler bir zaman sonra şairinin kimliğine, hatta imzasına dönüşür. Öyle ki nerede bir dize görsek, o dizenin şairini tahmin edebiliriz. Sözcüklere bağlı olarak dizelerde kurulan anlam da aynı şekilde kendini gösterir. Özellikle İkinci Yeni bu anlamda Türk şiirinde bir hayli yol almış ve farklılık yaratmıştır.
Ece Ayhan da sözcükleri kendince dizen ve farklı anlam ilişkileri kuran şairlerimiz arasında yer alıyordu.
“Bir çakıl taşları gülümseyişi ağlarmış karafaki rakısıyla, şimdi dipsiz kuyulara su olan kınar hanım’dan”
Digan: Ben
Pera : Beyoğlu
Tuba : Romalılardan kalma bakırdan yapılmış nefesli saz
Kula : Al ile kır arasında bir at rengi
Atonal: Yeni bir bestecilik terimine göre ton ve makam temeline bağlı kalmadan yapılan beste
Zincifre: Eskiden deri hastalıklarında kullanılan doğal, kırmızı civa sülfürü
Maynos: Şimdiki Eceabat
Vartuvaria: Gül bayramı
Selluka: Ege bölgesinde yetişen bir çiçek
Tar: Bir çalgı
Pençik: Beşte bir anlamına gelir
“Gelir dalgın bir cambaz. Geç saatlerin denizinden. Üfler lambayı. Uzanır ağladığım yanıma. Danyal yalvaç için. Aşağıda bir kör kadın. Hısım.”
Boliçe: Yahudi kadını
Yalvaç: Kitap getiren peygamber, resul.
Canfer: Parlak, ince, çoğu zaman iki renkli ipek gibi görünen kumaş
Hamsin: Kuzey Afrika’da esen sıcak rüzgar yeli
Esrik: Sarhoş, mest
Remil: Bir fal türü, özellikle kum falı
Kösnü: Erkek ve dişinin birbirlerine karşı duydukları istek, şehvet
İpeka: Güney Amerika’da yetişen kusturucu bir bitki
Zakkum: Çok güzel çiçekleri olan zehirli bir bitki
Hamparsum: Osmanlılarda ilk notayı bulan, şarkıları notaya çeken müzisyen
Pericik: Kilit dili
Aleko: Sahnede ölmüş bir tiyatro oyuncusu
“Sevişir ısırarak kendi ağzını, çalar lavtasını yılgının elden düşme.”
Lavta: Uda benzer, gövdesi uddan küçük bir çalgı
Esrelik: Hünsa, kendinden hem erkek, hem de kadın organları bulunan
Sapkı: Bir görevin, özellikle fizyolojik bir görevin ters bir yön alması
Madrinal: Konusu aşk olan kısa şiir
Bürümcük: Ham ipekten dokunan ince bir bez
İğdiş: Hayaları burulmuş
Kirmastorya: Sonradan Mustafa Kemal Paşa adını almış olan ilçeyi kuran kadın
“Ayıptır söylemesi vakitsiz Üsküdarlıyız abiler”
Novotni: İkinci Dünya Savaşı sırasında İstanbul’da bulunan bir gazino
Kokot: Aşifte
Fakfon: Gümüş gibi görünen bir alaşım
Arkegon: Yosunlarla eğrelti otlarının dişilik organı
Ayepera: Pera, Beyolu’na verilen addır. Aya ise aziz anlamına gelir
Arda: İşaret olarak yere dikilen çubuk
“Her çocuğun kalbinde kendinden daha büyük bir çocuk vardır”
Değimsiz: Değersiz
Arkebüz: Omuzda taşınan uzun bir tabanca
Dudu: Yaşlı Ermeni kadın
Eprimek: Dağılıp parçalanacak hale gelmek
Potrebnik: Rusların kutsal kitabı
Sorokust: Ayin
Üç Horan Kilisesi: Beyoğlu’nda bir Ermeni kilisesi
Levanten: Orta Doğu bölgesinde uzun yıllar kalıp yerleşen Avrupalı kişi