Bazı ülkeler vardır ki, sadece turizm noktalarıyla değil isimleriyle de kendilerini göstermek isterler. Hani sanki uluslararası toplantılarda kendilerini tanıtırken bile bir gurur, bir karizma vardır. Kimi zaman tarihsel bir birleşmenin izleri, kimi zaman bağımsızlık uğruna verilen mücadelenin yankıları… Bu yazımızda sizi, tam adı pasaportlara sığmayan ülkelere götürüyoruz. Hazırsanız, dünya turumuz başlıyor: Yanınıza kalem kağıt almanıza gerek yok ama isimleri ezberlemek isterseniz birkaç bardak kahve tüketmeniz gerekebilir. İşte karşınızda: Dünyanın en uzun ülke isimleri!
1. Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı (The United Kingdom Of Great Britain And Northern Ireland)
Kulağa havalı geliyor, değil mi? Ama bir o kadar da uzun! Evet, çoğumuz kısaca “İngiltere” ya da “Britanya” diyoruz ama aslında tam adıyla: Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı. Bu isim, tarihsel bir birleşmenin izlerini taşıyor. 1707’de İngiltere ve İskoçya, siyasi anlamda tek bir çatı altında birleşti ve “Birleşik Krallık” adını aldı. Sonrasında Galler ve İrlanda da bu yapıya katıldı.
Bugün İrlanda Cumhuriyeti artık ayrı bir ülke ama Kuzey İrlanda, Birleşik Krallık’ın bir parçası olmaya devam ediyor. Bu yüzden hâlâ adı “Kuzey İrlanda” olarak geçiyor. Yani özetle, adı kadar karmaşık bir tarihi var!
2. Bağımsız ve Egemen Kiribati Cumhuriyeti (Independent and Sovereign Republic of Kiribati)
Kiribati… Adını duymamış olabilirsiniz ama Pasifik Okyanusu’nun tam kalbinde yer alan bu minik ada ülkesi, uzun ismiyle oldukça iddialı: Bağımsız ve Egemen Kiribati Cumhuriyeti (Independent and Sovereign Republic of Kiribati ).
1979’da İngilizlerden bağımsızlığını kazandılar ve bu tarihi olay öyle büyük bir gurur kaynağıydı ki, ülkenin adı bile bu duyguyla şekillendi. “Biz bağımsızız, egemeniz ve kendi kendimizi yönetiyoruz!” mesajını, adeta haykırmak istemişler. Boyutuna aldanmayın, Kiribati’nin adı, özgürlüğünün bir anıtı gibi.
3. Sri Lanka Demokratik Sosyalist Cumhuriyeti (Democratic Socialist Republic of Sri Lanka)
Sri Lanka, 1948’de Britanya’dan bağımsızlığını aldıktan sonra “Seylan” ismini bırakmaya karar verdi. Bu isim, Avrupalı kaşiflerin adaya taktığı bir isimdi ama halk kendini bu şekilde tanımlamıyordu. 1972’de daha yerli ve anlamlı bir isim seçtiler: Sri Lanka, yani “Görkemli Ada”.
Ama sadece bununla yetinmediler! 1978’de resmi adlarına siyasal kimliklerini de eklediler: Sri Lanka Demokratik Sosyalist Cumhuriyeti (Democratic Socialist Republic of Sri Lanka). Bu isim, hem demokratik hem sosyalist bir yönetim modelini benimsediklerini ve halkçı değerlere önem verdiklerini simgeliyor. Yani isim sadece isim değil, ideolojik bir duruş!
4. Saint Christopher ve Nevis Federasyonu (Federation of Saint Christopher and Nevis)
Karayipler’in en sevimli ikililerinden biri: Saint Kitts (Christopher) ve Nevis. Evet, minik olabilirler ama tarihleri büyük. Bu iki ada, İngiliz sömürgesi olarak geçirdiği yüzyılların ardından 1967’de bağımsızlıklarını ilan etti. Ama ayrılmak yerine “gel beraber yürüyelim bu yolda” diyerek federasyon oldular. Ve isimlerine her iki adayı da dahil ettiler: Saint Christopher ve Nevis Federasyonu (Federation of Saint Christopher and Nevis). Hem adil hem romantik bir birliktelik örneği, değil mi?
5. Etiyopya Federal Demokratik Cumhuriyeti (Federal Democratic Republic of Ethiopia)
Dünyanın en uzun ülke isimleri listemize devam ediyoruz. Eskiden Habeşistan olarak bilinen Etiyopya, 1931’de İmparator Haile Selassie tarafından bugünkü ismine kavuştu. Ama asıl büyük dönüşüm 1995’te gerçekleşti. Yepyeni bir anayasa kabul edildi ve ülkenin adı da buna uygun şekilde Etiyopya Federal Demokratik Cumhuriyeti Federal Democratic Republic of Ethiopia oldu.
Bu ismin her kelimesi bir mesaj taşıyor:
Federal: Farklı etnik ve kültürel grupların kendi bölgelerinde özerk olmaları.
Demokratik: Halk iradesine dayalı bir yönetim şekli.
Cumhuriyet: Monarşiden tamamen uzak, halkın yönettiği bir sistem.
Yani isim, sadece bir isim değil; geçmişten geleceğe uzanan politik bir manifesto! Dünyanın en uzun resmi ülke isimleri yazımıza devam ediyoruz.
6. São Tomé ve Príncipe Demokratik Cumhuriyeti (Democratic Republic of São Tomé and Príncipe)
Eğer “tropik cennet” diye bir yer varsa, São Tomé ve Príncipe onun tanımı olabilir! Afrika’nın batı kıyılarının açıklarında yer alan bu minnoş ada ülkesi, sanki okyanusun ortasında bir mücevher gibi duruyor. Ama bu güzelliğin arkasında, oldukça çetin bir geçmiş yatıyor.
Burası uzun yıllar Portekiz’in sömürgesi olarak yaşamış. Ta ki 1975 yılına kadar… Ve işte o yıl, bağımsızlık çanları çalıyor! O andan itibaren ülke sadece özgür bir millet olmayı değil, aynı zamanda demokrasiyi de kucaklamayı seçiyor.
Peki neden “Demokratik Cumhuriyeti” diye bir eklenti var ismin sonunda? Çünkü bu, halkın kendi yöneticilerini seçtiği, özgür iradenin esas alındığı bir sistem benimsediklerini göstermek için bir mesaj gibi. “Biz artık özgürüz ve halkın iradesiyle yönetiliyoruz!” diyorlar resmen. Küçük ama gururlu bir ülke. Bir nevi: “Evet belki haritada büyüteçle bakınca görünürüz ama egemenliğimiz kocaman!” havası.
7. Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti (People’s Democratic Republic of Algeria)
Cezayir’in hikayesi adeta bir bağımsızlık destanı. Fransız sömürüsüne karşı tam 132 yıl süren bir direnişin ardından, 1962 yılında sonunda özgürlüklerine kavuşuyorlar. Ama öyle kolay bir özgürlük değil bu; acı, kan ve gözyaşıyla dolu bir süreçten geçiyorlar.
Ve işte bu yüzden, ülkenin adı sadece Cezayir değil. “Demokratik Halk Cumhuriyeti” ifadesi, halkın mücadelesine, birliğine ve beraberliğine saygı duruşu niteliğinde. Çünkü bu cumhuriyet, halkın kendi kaderini tayin etme hakkını söke söke kazandığı bir yer.
Her ne kadar geçmişte demokrasi konusunda bazı soru işaretleri olsa da, özellikle 2010’lu yıllarda halk hareketlerinin artması, Cezayir’i daha demokratik bir yapıya doğru yönlendirmiş. İsmiyle yaşamak için çabalayan ülkelerden biri diyebiliriz. “Halk için, halk tarafından” mottosunun tam karşılığı.
8. Nepal Federal Demokratik Cumhuriyeti (Federal Democratic Republic of Nepal)
Nepal dendi mi çoğumuzun aklına hemen Himalayalar, Everest ve belki biraz da mistik bir huzur gelir. Ama bu dağların ardında tarihi olaylarla dolu, güçlü bir halk var.
Eskiden krallıkla yönetilen Nepal, tam 240 yıl boyunca monarşiyle idare edildi. Yani düşünsenize, dedelerinizin dedeleri kral görmüş! Ama her devrin bir sonu vardır derler… 2008 yılında Nepal halkı, tarihe bir not düşerek monarşiyi sona erdirdi ve yepyeni bir yola girdi: Federal Demokratik Cumhuriyet!
Bu isim; bir yandan ülkenin farklı bölgelerinin eşit temsil edildiğini (federal), bir yandan da halkın yönetime doğrudan katıldığını (demokratik) anlatıyor. Artık krallar yok, oylar var! Nepal bu hamlesiyle “Ben artık özgürüm, halkım da söz sahibi!” diyor. Üstelik bunu dağların gölgesinde değil, tepelerinde yapıyor!
9. Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti (Democratic People’s Republic of Korea)
Şimdi gelelim biraz daha çelişkili bir örneğe: Kuzey Kore. Resmî adıyla Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti ama gerçeklerle yüzleşmek gerekirse, bu isim tam bir ironi. 1953’te Kore Savaşı’nın ardından kurulan bu rejim, ne halkla ne demokrasiyle pek alakalı. Dışarıdan baksanız “Vay canına ne demokratik isim!” dersiniz ama içeride işler pek öyle değil. Ülke, dünyanın en kapalı ve baskıcı rejimlerinden biri olarak biliniyor. İnternet yok, özgür basın yok, fikir özgürlüğü hiç yok… Bu da bize gösteriyor ki bazen isimler sadece vitrin… İçeriğine bakmadan aldanmamak gerek.
10. Bağımsız Papua Yeni Gine Devleti (Independent State of Papua New Guinea)
Dünyanın en uzun resmi ülke isimleri yazımızın sonuna geldik. Pasifik Okyanusu’nun gizemli köşelerinde yer alan Papua Yeni Gine, doğal güzellikleriyle tam bir belgesel yıldızı gibi! Ama bir yandan da tarihle dolu bir geçmişi var.
Başta İngilizlerin, sonra da Avustralya’nın kontrolünde olan bu topraklar, 1975’te kendi bayrağını dalgalandırmaya başladı. İşte o büyük an! Özgürlük rüzgarları esti ve “Bağımsız Papua Yeni Gine Devleti” adını aldılar.
Buradaki “Bağımsız” kelimesi tesadüf değil. Halk için, o kelime bir yaşam tarzı. Çünkü bağımsızlıkları onlar için sadece bir tarih değil; bir onur, bir kimlik, bir gelecek demek.
Bugün hâlâ bu bağımsızlık duygusu, ülkenin her köşesinde hissediliyor. Adeta “Biz kendi kaderimizi çizeriz!” diyerek dünyaya sesleniyorlar.