Dünyamız, yemyeşil ormanlardan kavurucu çöllere, okyanusların derinliklerinden yüksek dağ zirvelerine kadar olağanüstü coğrafi çeşitliliğe sahip. Ancak bazı noktalar var ki, buralarda yaşamak tam anlamıyla doğayla inatlaşmak demek. Eğer soğuk hava sizin için sadece “kazak giymek” anlamına geliyorsa, bu yerleri gördükten sonra fikriniz değişebilir! Peki dünyanın en soğuk yerleri neresi? İşte dünyanın en soğuk yerleri…
Rusya – Yakutsk
Rusya’nın Yakutsk kenti, kışın eksi 60 dereceye kadar düşen sıcaklıklarıyla gezegenimizin en soğuk şehirlerinden biri. Kuzey Kutup Dairesi’nin sadece 300 mil güneyinde yer alan bu şehir, yaklaşık 300.000 kişilik nüfusuyla hiç de terk edilmiş bir yer değil. Üstelik Yakutsk, film endüstrisinden mücevher ticaretine kadar pek çok alanda gelişmiş durumda. Ama burada yaşamak için birkaç püf noktası var: Arabalarınızı ısıtmalı garajlarda saklamazsanız donabilir, dışarıda uzun süre kalırsanız kirpikleriniz ve kaşlarınız buz tutabilir. Hatta şehir bazen öylesine soğur ki, “buz sisi” olarak bilinen bir doğa olayı oluşur ve her nefes verdiğinizde havaya minik buz kristalleri bırakırsınız!
Rusya – Oymyakon
Yakutsk size soğuk geldiyse, henüz Oymyakon’u duymadınız demektir. Dünyanın en soğuk yerleri arasında bulunan bu küçük Sibirya köyü, eksi 67 derece sıcaklıkla kalıcı yerleşimin olduğu en soğuk yer unvanına sahip. Adı “donmayan su” anlamına gelen Oymyakon, ironik bir şekilde buzlar içinde yaşıyor. Burada içme suyu almak için toprağı kazıp, donmuş nehirden su çıkarmak gerekebilir. Modern tesisatlar donduğu için evlerin çoğunda hala dış tuvalet kullanılıyor. Ama buranın sakinleri dirençli ve soğuk, onların günlük yaşamının bir parçası.
Antarktika’nın derinliklerinde yer alan Vostok Araştırma İstasyonu, Dünya’nın kaydedilmiş en düşük sıcaklığının yaşandığı yerlerden biri. 21 Temmuz 1983’te burada tam eksi 89.2 derece ölçüldü! Bunu hayal etmek zor olabilir, ama şöyle söyleyelim: O sıcaklıkta, açıkta kalan deriniz birkaç saniye içinde donabilir. İstasyondaki bilim insanları, buz tabakasının altında gizlenen devasa Vostok Gölü’nü araştırıyorlar. Kim bilir, belki buradaki yaşam şartları, başka gezegenlerdeki ekstrem koşulları anlamamıza bile yardımcı olabilir!
Alaska – Denali Dağı
Alaska’nın gökyüzüne doğru yükselen devasa bir devi var: Denali! Federal olarak bir zamanlar Mount McKinley olarak bilinen bu dağ, tam 20.310 fit yüksekliğiyle Kuzey Amerika’nın en yüksek zirvesi. Ama bu zirve sadece yüksek değil, aynı zamanda inanılmaz derecede soğuk! Zirvede sıcaklıklar eksi 45 derecenin altına düşebiliyor, bir de üstüne rüzgâr soğukluğu eklenince, “dondurucu” kelimesi bile hafif kalıyor. Denali Milli Parkı ve Koruma Alanı’nda ise, özellikle düşük rakımlarda bile sıcaklıklar buz gibi. Yani, buraya gelirken termal iç çamaşırlarınızı hazır etmekte fayda var.
Alaska’nın en uç noktasında, Kuzey Kutup Dairesi’nin tam 300 mil kuzeyinde, Arktik Okyanusu’na kucak açan bir şehir var: Utqiagvik! Utqiagvik’in iklimi ise tam bir “buz gibi” hikaye. Kışlar o kadar uzun ve sert ki, yaz dediğiniz sadece kısa bir nefes molası gibi. Üstelik kış aylarında tam 66 gün boyunca güneş yüzünü göstermiyor! Yani, iki aydan fazla süren bir gece hayal edin. Bu sürekli karanlık, sıcaklıkları da ciddi şekilde düşürüyor. Öyle ki dünyanın en soğuk yerleri arasında bulunan bu şehirde, 3 Şubat 1924’te termometreler eksi 48 dereceyi görmüş. Normalde ise Ekim’den Mayıs’a kadar sıcaklıklar donma noktasının üzerine pek çıkmıyor, Aralık-Mart arası ise termometreler sıfırın altında takılıyor. Brrr! Peki, bu kadar soğuk bir yerde kim yaşar diye soracak olursanız, yaklaşık 5.000 cesur insan burada hayatını sürdürüyor.
Grönland
Grönland’ın devasa buz tabakasının tam tepesinde, adeta dünyanın çatısında bir yerde, Klinck Araştırma İstasyonu bulunuyordu. Deniz seviyesinden tam 10.170 fit yükseklikte, Kuzey Kutup Dairesi’nin içinde, gezegenin en dondurucu köşelerinden birinde yer alan bu otomatik hava durumu istasyonu, bilim dünyası için bir efsane haline geldi. Burası öyle bir yerdi ki, termometreler bile üşüyordu!
22 Aralık 1991’de Klinck, meteoroloji tarihine geçecek bir rekor kırdı: -69.6 derece! Bu, Kuzey Yarımküre’de şimdiye kadar kaydedilen en düşük sıcaklıktı. Ancak bu inanılmaz bulgu, neredeyse 30 yıl boyunca veri kayıtlarında gizli kaldı. Ta ki 2020’de Dünya Meteoroloji Örgütü bu rekoru resmen tanıyana kadar. Yani, bu rekor, adeta bir hazine gibi yıllarca saklandı ve nihayet gün yüzüne çıktı! Peki, Klinck’teki bu aşırı soğuk koşulların sırrı neydi? Birkaç faktör bir araya gelmişti: İstasyonun yüksek rakımı, etrafındaki atmosferin daha ince olmasına neden oluyordu, bu da sıcaklıkların daha da düşmesine yol açıyordu. Ayrıca, açık gökyüzü ve rüzgârsız günlerde, yüzey ısıyı hızla uzaya yayabiliyordu, bu da sıcaklıkların iyice dibe vurmasına neden oluyordu. Yani, Klinck’teki koşullar, aşırı soğuk hava kütlelerinin oluşması için adeta bir laboratuvar gibiydi!
North Ice
1952 yılında, Kuzey Grönland’ın buzullarla kaplı uçsuz bucaksız arazisinde, bir grup cesur İngiliz kaşif, dünyanın en ücra ve en soğuk köşelerinden birine ayak bastı: North Ice! Burası, Britanya Kuzey Grönland Seferi’nin bir parçası olarak kurulan bir araştırma istasyonuydu. Adeta bir bilim kalesi gibi, buzulların ortasında yükselen bu istasyon, faaliyet gösterdiği dönemde dünyanın en izole ve en dondurucu yerleşim yerlerinden biriydi. Yani, buraya gelmek için sadece bilimsel merak değil, aynı zamanda bir macera ruhu da gerekiyordu!
Peki, bu ekip bu kadar zorlu bir yerde ne yapıyordu? Tabii ki bilim! Seferin ana amacı, Arktik ortamını daha iyi anlamak için buzul bilimi, meteoroloji ve jeoloji alanlarında çığır açıcı çalışmalar yürütmekti. North Ice, bu araştırmaların kalbiydi. Buzulların sırlarını çözmek, hava koşullarını incelemek ve Grönland’ın jeolojik yapısını keşfetmek için bir üs görevi görüyordu. Yani, bu istasyon sadece bir kulübe değil, bir bilim laboratuvarıydı! Ancak North Ice’ın asıl ünü, 9 Ocak 1954’te kaydettiği inanılmaz bir rekorla geldi: eski 66.1 derece! Bu sıcaklık, o dönemde Kuzey Amerika’da kaydedilen en düşük sıcaklıktı. Bu dondurucu iklim, istasyonun yüksek enlemi, rakımı ve etrafını saran devasa buz tabakasının yarattığı benzersiz mikro iklim sayesinde oluşuyordu. Yani, burası öyle bir yer ki, termometreler bile üşüyordu!
Dünyanın en soğuk yerleri listemizin sonuna geldik. Rusya’nın tam kalbinde, Kuzey Kutup Dairesi’nin biraz üstünde, dünyanın en kuzeydeki şehirlerinden biri olan Norilsk bulunuyor. Norilsk’te yaklaşık 175.000 kişi yaşıyor ve bu insanlar gerçekten çetin bir iklimle mücadele ediyor. Kışlar o kadar uzun ve acımasız ki, yaz dediğiniz şey sadece kısa bir “oh ne güzel hava” molası gibi. Yılda 250 gün boyunca her yer bembeyaz karla kaplı. Ocak ayında sıcaklık eski 55 dereceye kadar düşüyor ki, bu da “dışarı çıkmak için çok soğuk” demenin kibarcası! Bu yüzden Norilsk’te taksi sektörü patlamış durumda. Kimse bu soğukta yürümek istemiyor, haklılar da!
Ancak Norilsk’in bir de karanlık tarafı var. Burası dünyanın en kirli şehirlerinden biri. Nikel eritme işlemleri, dünyadaki kükürt dioksit emisyonlarının neredeyse %1’ini oluşturuyor. Terk edilmiş madenler ve devasa cüruf yığınları da çevre kirliliğine katkıda bulunuyor. Yani, Norilsk hem buz gibi hem de dumanlı bir şehir!
Eğer bir gün “Burası çok soğuk” diye şikâyet edecek olursanız, Yakutsk’ta arabasını sabaha kadar çalıştırmak zorunda kalanları, Vostok İstasyonu’nda çalışan bilim insanlarını veya Oymyakon’daki çocukların buz gibi havada okula yürüdüğünü hatırlayın. Soğuk hava bazen can sıkıcı olabilir ama unutmayın, dünyada her sıcaklığa dayanıklı bir yaşam formu var! Sizin tercihiniz ne olurdu, tropikal bir ada mı, yoksa buzlarla kaplı bir kasaba mı?