Yaşamını yitirdikten sonra bedeninin gelecekteki bilimsel gelişmelerle yeniden hayata döndürülebileceği umuduyla dondurulan Bedford, adeta bilim kurgudan fırlamış bir hikâyenin baş kahramanı! 90’lı yaşlarında vefat eden bu psikoloji profesörü, hala kriyojenik tanklarda, belki de bir gün uyanacağı zamanı bekliyor. İşte tarihin kriyojenik serüvenine öncülük eden isim, dünyanın dondurulan ilk insanı James Bedford …
James Bedford kimdir?
James Hiram Bedford, 20 Nisan 1893’te doğmuş bir psikoloji profesörü olarak tanınıyor. Hayatı boyunca akademik dünyada başarılı bir kariyere sahip olan Bedford, çoğunlukla sakin ve gözlerden uzak bir yaşam sürdürdü. Ancak onu tarih kitaplarına geçiren, ne mesleği ne de akademik başarılarıydı. 1967 yılında vefat ettikten sonra, kriyojenik dondurma işlemine tabi tutulan ilk insan olarak ün kazandı. Aynı zamanda bu olay, halk arasında ve bilim dünyasında önemli bir yankı uyandırdı. Bedford, bu yenilikçi ve cesur adımıyla, gelecekte bir gün tekrar hayata döndürülme umudunu taşıyan ilk kişi oldu.
James Bedford’un dondurulması, 1967 yılında Los Angeles’ta Alcor Life Extension Foundation tarafından gerçekleştirildi
O dönemde kanserden dolayı hayatını kaybettiği bilinen Bedford, vefatından hemen sonra bu işleme tabi tutuldu. Vücudu sıvı nitrojen kullanılarak yaklaşık -196 dereceye kadar soğutuldu ve o zamandan beri bu sıcaklıkta muhafaza ediliyor. Kriyojenik dondurma işlemi her ne kadar heyecan verici ve bilim kurgu hikâyelerini andıran bir yöntem olsa da hala tartışmalı bir konu. Günümüzde bu teknolojinin bir gün dondurulmuş bedenleri tekrar hayata döndürebileceği kesin olarak kanıtlanabilmiş değil.
İlginizi çekebilir:
Canlı Yaşamı Olabilir mi? Bilim İnsanlarının Mars’ta Bulduğu 12 Sıra Dışı Şey
Bedford’un kriyojeniye olan ilgisi, bilim dünyasında o dönemdeki ilerlemelerle ilgiliydi. Özellikle 1960’larda yaşam süresini uzatma ve ölümden sonra hayata dönme fikri üzerine çeşitli teoriler tartışılmaktaydı
O dönemde kriyojenik teknolojisi henüz çok yeni olmasına rağmen, bu konuda iyimser bir hava hâkimdi. Bedford, kanserle mücadele ederken, bu umut verici teknolojiye inanarak, ölümünden sonra yeniden hayata dönmeyi umdu. Onun kararında etkili olan en büyük faktör, bilimin bir gün kanseri tedavi edebileceği ve ölü bedenleri canlandırabileceği inancıydı. Kendi isteğiyle bu sürece katılarak tarihe geçmeyi başardı.
James Bedford’un dondurulması, sadece bir bilimsel deneyin ötesine geçerek insanoğlunun ölümle mücadelesindeki en radikal adımlardan biri olarak tarihe geçti
Bu olay, insanlık tarihinin en büyük gizemi olan ölüm ve sonrasına dair yeni bir bakış açısı sunabilir. Bilim, tıp ve teknoloji dünyasında dondurulmuş bedenlerin gelecekte tekrar hayata döndürülebileceği fikri üzerinde uzun süredir tartışmalar devam ediyor.
Bedford’un vücudu hala kriyojenik bir tankta korunuyor ve dondurulduğu günden bu yana 50 yıldan fazla bir zaman geçti
Bedford’un bu süreçteki önemi, kriyojeninin bir deneme sürecinden fazlası olabileceğini göstermesidir. Eğer bir gün bilim, gerçekten dondurulmuş bedenleri hayata döndürebilecek kadar ilerlerse, Bedford bu sürecin ilk deneği olacak. Onun hikâyesi, bilimde sınırların ne kadar zorlanabileceğinin ve insanoğlunun yaşamı uzatma arzusunun en çarpıcı örneklerinden biri olarak karşımıza çıkıyor.
Bir gün bu teknoloji insanları tekrar hayata döndürecek düzeye gelirse, James Bedford ve onun gibi dondurulmuş insanlar tekrardan yaşama döndürülebilir mi? Bu sorunun cevabı hala belirsiz. Belki de bir gün James Bedford’un gözlerini açtığını ve teknolojinin ona yeni bir hayat verdiğini göreceğiz. Ama o zamana kadar, Bedford’un adı, bilim ve ölümsüzlük arayışındaki bu cesur deneyle anılmaya devam edecek.
İlginizi çekebilir:
Sağlık Sektöründe Devrim Yaratacak Gelişme! Çin’de Dünyanın İlk Yapay Zeka Hastanesi Açıldı
Kaynak: 1