Dışarıdan bakıldığında hapishanelerin çoğu birbirine benziyor. Çünkü hemen tüm hapishaneler hüküm giyen suçluların cezalarını çekmeleri için tutuldukları yapılar olarak hizmet veriyor. Bu nedenle tüm hapishanelerde demir parmaklıklara, tek tip kıyafet giyen mahkumlara, ortak kullanım alanlarına, ranzalara veya gözetleme kulelerine rastlamak şaşırtıcı değil. Üstelik bu benzerlikleri çoğaltmak mümkün. Ancak bazı hapishanelerin diğerlerinden farklı olduğunu belirtmek zorundayız. Öyle ki tehlikeli hapishaneler olduğu gibi bazı ülkelerin hapishaneleri adeta tatil köyünü andırıyor. Hadi gelin dünyanın dört bir yanında ilginç hapishane hücreleri nasıl görünüyor bir göz atalım.
Aranjuez Hapishanesi – İspanya
İspanya’daki Aranjuez Hapishanesi, klasik demir parmaklık imajını biraz değiştirmeye kararlı! Burada, tutuklu ebeveynler çocuklarıyla birlikte kalabiliyor. Peki, dört duvar arasında çocuk büyütmek nasıl bir şey? Hapishane yönetimi, bunu mümkün olduğunca normalleştirmek için elinden geleni yapmış. Duvarlarda Disney karakterleri gülümsüyor, oyun alanları cıvıl cıvıl ve hatta bir kreş bile var! Amaç, miniklerin dünyasında “hapishane” kelimesini mümkün olduğunca geç duyurmak. Yani, onlar için burası bir cezaevi değil, biraz sıra dışı ama sevgi dolu bir yuva!
Luzira Hapishanesi – Uganda
Luzira Hapishanesi, mahkumları dört duvar arasına tıkıp zamanı saymalarını beklemek yerine, onlara küçük birer yönetici gibi sorumluluk veriyor! Burada herkes bir işle meşgul: kimi sebze yetiştiriyor, kimi yemek yapıyor, kimi de marangozluk öğrenip ustalığını konuşturuyor. “Burası hapishane mi, kendi kendini yöneten bir kasaba mı?” diye sormamak elde değil!
Mahkumlar yalnızca kendi yemeklerini yetiştirmekle kalmıyor, aynı zamanda tesisin düzenini ve uyumunu sağlamak için de aktif rol alıyorlar. Hatta buradaki gardiyan mahkum oranı 1:35, yani Birleşik Krallık’taki 1:15 oranına göre oldukça düşük! Ama işin ilginç yanı, bu durumun kaosa yol açmak yerine tam tersine bir huzur ortamı yaratması. Mahkumlar arasındaki kavga gürültü neredeyse yok denecek kadar az. Peki, sonuç ne? Tekrar suç işleme oranı burada %30’un altında! Karşılaştırma yapmak gerekirse, Birleşik Krallık’ta bu oran %46, ABD’de ise tam %76! Yani Luzira, hapishane değil de adeta bir “ikinci şans akademisi” gibi işliyor. Kim bilir, belki de biraz sorumluluk vermek, insanları gerçekten değiştirmenin sırrıdır!
Bastoy Hapishanesi – Norveç
Norveç’in belki de en ilginç hapishanesi olan Bastoy, bir cezaevi olmanın ötesinde, adeta alternatif bir rehabilitasyon kampı! Oslo Fiyordu’nda, Horten belediyesi sınırları içinde yer alan bu ada, düşük güvenlikli mahkumlar için tam anlamıyla ikinci bir şans sunuyor. Hapishane dediğimize bakmayın, burası aynı zamanda bir köy gibi—yaklaşık 80 bina, yollar, tarım alanları, ormanlar ve hatta bir futbol sahası var!
Mahkumlar burada sadece dört duvar arasında vakit geçirmiyor; bir dükkândan alışveriş yapabiliyor, kütüphanede kitap karıştırabiliyor, okulda eğitim alabiliyor ve hatta kendi feribot hizmetlerinden bile faydalanabiliyorlar! Kimileri bu sistemi fazla “rahat” veya “lüks” bulsa da Bastoy’un en büyük başarısı Avrupa’daki en düşük tekrar suç oranına sahip olması. Yani buraya gelenler, klasik hapishanelerde olduğu gibi çıkınca yeniden suç işlemeye meyilli değil. Görünüşe göre doğayla iç içe, sorumluluk sahibi bir yaşam, gerçekten de insanı değiştirebiliyor!
Halden Hapishanesi – Norveç
Norveç’in en ilginç hapishanelerinden biri olan Halden, maksimum güvenlikli bir cezaevi olmasına rağmen, klasik “demir parmaklıklı, soğuk duvarlı” hapishane imajını tamamen yıkıyor. 2010 yılında kapılarını açan bu tesis, suçluları cezalandırmaktan çok, onları topluma geri kazandırmayı hedefleyen modern bir rehabilitasyon merkezi gibi çalışıyor.
Halden, yüksek güvenlikli hapishanelerde alışık olduğumuz dikenli teller, kameralar ve sürekli devriye gezen gardiyanlar yerine, mahkumların daha insancıl bir ortamda yaşamalarına olanak tanıyor. Burada spor yapabilir, müzik odalarında yeteneklerini keşfedebilir ve hatta silahsız personelle sohbet edebilirler. Kulağa otel gibi gelse de amaç net: Suç işleyen insanları daha iyi bireylere dönüştürmek!
Japonya’da nüfus hızla yaşlanırken, hapishaneler de bu duruma ayak uyduruyor! Onomichi Hapishanesi, yalnızca yaşlı mahkumlara özel tasarlanmış bir tesis ve adeta bir “emekli hapishanesi” gibi işliyor.
Burası klasik bir hapishaneden oldukça farklı. Koridorlar, yaşlı mahkumların rahatça hareket edebilmesi için korkuluklarla donatılmış, yemekler dişleri zorlamayacak şekilde yumuşak hazırlanıyor ve çalışma programları bile ağır işlerden ziyade örgü, dikiş gibi daha sakin aktivitelere odaklanıyor. Yani buradaki mahkumlar, zorlu hücre yaşamı yerine, yaşlarına uygun bir rehabilitasyon süreci geçiriyor. Japonya’nın hızla yaşlanan nüfusunu düşündüğümüzde, Onomichi gibi yaşlı dostu hapishanelerin giderek yaygınlaşması pek de şaşırtıcı değil!
Norgerhaven Hapishanesi – Hollanda
Hollanda’daki Norgerhaven Hapishanesi, klasik demir parmaklıklar ve karanlık hücrelerden çok, konforlu bir öğrenci yurdu havasında! Burada mahkumlar kendilerine ait bir yatak, mobilya, buzdolabı, televizyon ve özel banyoya sahip. Özetle, “hapis hayatı” tanımı burada biraz farklı işliyor. Ancak işin ilginç yanı şu: Hollanda’da suç oranı o kadar düşük ki, hapishaneler boş kalıyor! Bu durum karşısında 2015 yılında yaratıcı bir çözüm geliştirdiler: Norveç’le yapılan bir anlaşma sayesinde, cezalarını çekmek için buraya Norveçli mahkumlar davet edildi. Evet, yanlış duymadınız! Hollanda, hapishanesini “kiraya veren” ilk ülkelerden biri oldu.
Kara Yunus Hapishanesi – Rusya
Rusya’nın Kazakistan sınırına yakın, ürkütücü şöhretiyle nam salmış Kara Yunus Hapishanesi, tam anlamıyla suç dünyasının “en karanlık yıldızlarını” ağırlıyor. Seri katiller, yamyamlar ve teröristler burada, üç kat çelik kapının ardında, 50 fit karelik minicik hücrelerde yaşamlarını sürdürüyor—tabii buna “yaşam” denebilirse! Kaçış? Mümkün değil. 24 saat kesintisiz gözetim altında, adeta bir “hapishane içinde hapishane” sisteminde tutuluyorlar.
Bir teğmenin National Geographic’e söylediğine göre, buradan çıkışın tek yolu var: ölüm! İşin en dehşet verici kısmı mı? Buradaki mahkumların toplam işlediği cinayet sayısı 3.500’ü buluyor ve ortalama her biri beş cinayetten sorumlu. Kısacası, Kara Yunus’un içindekiler sadece korkutucu değil, tam anlamıyla kan dondurucu!
Cebu (CPDRC) – Filipinler
Filipinler’deki Cebu (CPDRC), klasik hapishane anlayışını tamamen ters yüz eden bir yer! Burada mahkumlar, günlük rutinlerinin bir parçası olarak sıkıcı volta atmak yerine, koreografili dans gösterilerine katılıyor. Üstelik bu gösteriler sadece hapishane içinde kalmıyor; sık sık kaydedilip internette paylaşılınca, mahkumlar istemeden de olsa birer viral yıldız haline geliyor! Maksimum güvenlikli bir hapishane düşünün, ama içinde mahkumlar “Thriller” dansı yapıyor—işte CPDRC’nin farkı burada! Rehabilitasyon mu? Kesinlikle! Hem de ritim duygusu eşliğinde!
Norveç hapishaneleri, klasik “parmaklıklar ardında hayat” anlayışını rafa kaldırıp, mahkumları gerçekten topluma kazandırmayı hedefleyen bir sistem sunuyor. Örneğin, Skien Hapishanesi’nde mahkumlar yalnızca dört duvar arasında sıkışıp kalmıyor; özel banyoları, televizyonları, video oyunları, spor salonu ve hatta açık hava bahçesi bile var! En kötü şöhretli sakinlerinden biri olan seri katil Anders Breivik, burada 21 yıllık cezasını çekiyor.
Ama işin ilginç yanı, üç odalı hücresi, televizyonu, internet bağlantısı olmasa da bir bilgisayarı ve oyun konsolu olmasına rağmen, 2016’da “koşullar çok sert” diyerek devlete dava açmaya kalkıştı! Evet, yanlış duymadınız! Çoğu hapishaneye kıyasla, kendi yemeğini pişirme ve çamaşırlarını yıkama gibi özgürlüklere sahip olması, burayı adeta bir rehabilitasyon merkezi kıvamına getiriyor.
Penal de Ciudad Barrios – El Salvador
Penal de Ciudad Barrios ilginç hapishane hücreleri, başlangıçta sadece 72 saatlik kısa süreli gözaltılar için inşa edilmişti, ancak bugün tam anlamıyla insanlarla tıka basa dolu bir distopyaya dönüşmüş durumda! 12×15 fitlik minicik hücreler, 30’dan fazla mahkûmla adeta bir sardalya kutusuna dönüşüyor. Mahkûmlar uyuyacak yer bulabilmek için kendi kıyafetlerinden hamak yapmaya bile mecbur kalıyor. Ancak sorun sadece yer darlığı değil—üst üste yığılan insanlar arasında hayatta kalmak tam anlamıyla bir strateji oyunu haline geliyor! Burada hayat, her gün verilen bir mücadele ve tek lüks, başkalarının üstüne çıkmadan biraz nefes alabilmek!
Otago Islah Tesisi, Milburn, Yeni Zelanda
Yeni Zelanda’daki Otago Islah Tesisi, öyle sıradan bir hapishane değil—hatta öyle ki mahkumlar buraya “Milton Hilton” lakabını takmış! Çünkü burası, cezadan çok bir tatil köyü havası sunuyor. Soğuk beton duvarlar ve demir parmaklıklar yerine, genç bir öğrencinin odasına benzeyen rahat hücreler var. Sağlık tesisleri, geniş bir kütüphane ve toplumla bağları koparmamak için tasarlanmış bir ortam sayesinde, buradaki mahkumlar kendilerini toplum dışına itilmiş gibi değil, rehabilitasyona alınmış gibi hissediyor. Eğer bir hapishane “beş yıldızlı” olabilseydi, Otago kesinlikle en yüksek puanı alırdı!
Maula Hapishanesi – Malavi
Malavi’nin Lilongwe şehrindeki Maula ilginç hapishane hücreleri dendiğinde akla ilk gelen yerlerden biri. Çünkü burası kalabalıkta adeta rekor kırıyor! 2015’te, 60 kişilik kapasiteye sahip bir hücreye neredeyse 200 mahkum tıkıştırılmıştı. Çoğu Etiyopyalı göçmen olan bu mahkumlar, 120 kişiye bir tuvalet, 900 kişiye bir musluk düşecek şekilde çok “yakın” bir yaşam sürüyorlar. Ne yazık ki, Malavi hükümetinin sınırlı bütçesi nedeniyle mahkumlar, günde sadece bir kez yemek alabiliyorlar. Ancak burada “eğlenceli” diyebileceğimiz bir şey de var: Spor! Erkekler futbol oynarken, kadınlar basketbolun keyfini çıkarabiliyorlar. Kısacası, şartlar zorlu olsa da gol atmak ya da potaya basket atmak, burada bir nebze olsun rahatlama sağlıyor!
Birleşmiş Milletler Gözaltı Birimi (UNDU), BM’nin özel yönetiminde olan ve oldukça ilginç bir yapıya sahip bir hapishane. 1993 yılında, Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin bir parçası olarak kurulmuş olan bu ilginç hapishane hücreleri, günümüzde Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin gözaltı merkezi olarak görev yapıyor. Burada, soykırım, insanlığa karşı suçlar ve savaş suçları gibi oldukça ciddi suçlardan yargılanan kişiler bulunuyor. Şüpheliler, davaları süresince burada gözaltında tutuluyor ya da mahkemelerinin sonunda hapis cezasına çarptırılıyorlar.
Burası, sıradan bir hapishaneden çok daha farklı. Her hücrede bir tuvalet ve yıkanma alanı bulunuyor, yani mahkumlar rahatça kişisel ihtiyaçlarını karşılayabiliyor. Beden eğitimi eğitmeni de var, böylece spor yaparken eğlenebiliyorlar. Mahkumlar yemeklerini de kendileri pişirebiliyor. Her hücrede bir bilgisayar da var, bu sayede güncel gelişmeleri takip edebilmek mümkün. Kısacası, oldukça farklı bir “cezaevi” deneyimi sizi bekliyor!
El Buen Pastor Kadınlar Hapishanesi – Kolombiya
Kolombiya’nın başkenti Bogota’daki El Buen Pastor Kadın Hapishanesi, bir zamanlar sadece iki mahkumu ağırlamak üzere inşa edilmiş minik hücrelere sahipken, şimdi 10 ila 20 kadın arasında bir kalabalıkla dolup taşıyor. Bu sıkışık ortamda, yolsuzluk ve şiddet de baş göstermiş durumda. Ancak tüm bu zorluklara rağmen, El Buen Pastor’un bir farkı var. Her yıl mahkumlar, güzellik yarışması ve geçit töreni gibi etkinliklerde yer alarak, o sert duvarlar arasında bile insan olmanın değerini hatırlatıyor. Yani, dışarıda neler olup bittiği önemli değil; buradaki kadınlar, cesaretleri ve neşeleriyle farklı bir dünyanın kapılarını aralıyor!
İsviçre hapishaneleri
İsviçre’nin ilginç hapishane hücreleri, birçok kişinin otel odası zannedeceği kadar konforlu. Örneğin, Lenzburg Hapishanesi’nde mahkumlar tek kişilik odalarda kalıyor, televizyon izleyebiliyor ve eğitim programlarına katılabiliyorlar. Burada temel amaç, suçluları cezalandırmak değil, topluma kazandırmak. Mahkumların düzenli spor yapmalarına, bahçecilikle uğraşmalarına ve hatta bazı işlerde çalışarak para kazanmalarına olanak tanınıyor. Bir mahkûm için kötü olabilir ama yine de “tatil köyü gibi cezaevi” denilemez mi?
Norveç’in hapishaneleri dünyada en insancıl ve reformist cezaevleri arasında sayılıyor. Halden Hapishanesi, modern mimarisi, geniş yeşil alanları ve bireysel odaları ile mahkumlara oldukça rahat bir yaşam sunuyor. Burada mahkumlar spor yapabiliyor, müzik odasında enstrüman çalabiliyor ve çeşitli meslek eğitimleri alabiliyorlar. Hatta bazı mahkumların mutfakta kendi yemeklerini pişirdiğini biliyor muydunuz? Halden’in felsefesi basit: Sert cezalar değil, rehabilitasyon önemli!
Danimarka hapishaneleri
Danimarka’da hapishane hayatı, dış dünyadan çok da farklı değil. Örneğin, Storstrom Hapishanesi’nde mahkumlar oldukça geniş ve ferah odalarda kalıyor. Her odada banyo, televizyon ve hatta küçük bir mutfak bile bulunabiliyor. Danimarka hükümeti, suç oranlarını düşürmek için mahkumları “kapatmak” yerine “topluma geri kazandırmayı” hedefliyor. Cezaevinde bir gün geçirmek zorunda kalsanız bile buradaki koşullar sayesinde ruh sağlığınızı korumanız mümkün!
İsveç hapishaneleri
İsveç ilginç hapishane hücreleri, sade ama etkili bir rehabilitasyon süreci sunuyor. Buradaki mahkumlar, toplumla bağlarını koparmadan ceza sürelerini geçiriyorlar. Örneğin, Kalmar Hapishanesi’nde mahkumlar gün içinde belirli bir süre dışarı çıkabiliyor ve topluma katkıda bulunabilecekleri işlerde çalışabiliyorlar. Cezaevinde uygulanan eğitim programları ve terapiler sayesinde mahkumlar, ceza süreleri bittiğinde suç işlemeye daha az meyilli hale geliyor. Yani, ceza çekmekten çok yeni bir başlangıç yapma şansı tanınıyor.
Kanada’da ilginç hapishane hücreleri mahkumların rehabilitasyonunu ön planda tutuyor. Örneğin, bazı hapishaneler mahkumları doğayla iç içe bir yaşam sürmeleri için teşvik ediyor. British Columbia’daki bazı açık cezaevlerinde mahkumlar, tarım ve hayvancılıkla uğraşarak hem fiziksel hem de zihinsel olarak iyileşme sürecine giriyorlar. Burada mahkumlar topluma geri dönmeden önce belli bir düzene alışmaları için belirli programlara dahil ediliyor.