Tiyatronun, insana kendini hem her şeyin tam ortasında hem de tamamen dışında hissettiren büyülü bir yapısı var. Özellikle bugün gibi özel zamanlarda insanüstü yetenek gerektiren bu sanat dalıyla ilgili hayretler içerisinde düşünürken birazcık tarihçesine göz atıp gitmek isteyeceğiniz oyunlar listelemenin faydalı olacağını düşündük.
İlk olarak 1961 yılında Uluslararası Tiyatrolar Birliği tarafından kabul edilen gün, her yıl 27 mart tarihinde kutlanmaya başladı
Ulusal ve uluslararası olmak üzere dünya çapında etkileri görülen tiyatrolar günü, etkinlikler ve kutlamalara ev sahipliği yapıyor. İlki 1962’de Jean Cocteau tarafından yazılan ilk bildirge sonrasında her yıl dünya çapında başarı kazanmış bir tiyatro oyuncusu, yönetmeni veya yazarla devam ediyor. 1993’te Venezuela Uluslararası Tiyatrolar Birliği Merkezi 1962’den 1993’e kadar yayınlanan tüm bildirgeleri biri özgün dillerinde, diğeri İspanyolca olmak üzere iki antoloji halinde yayımladı. Uluslararası Bildirge’nin yanı sıra, Uluslararası Tiyatrolar Birliği dünyanın hemen her yerinde büyük gösteriler ve festivaller düzenliyor.
UNESCO tarafından kurulan Uluslararası Tiyatro Birliği, hedefini bugün bir kez daha hatırlatıyor
Bu hedeflerin başında; ‘Sahne sanatları bağlamında, dünya çapında bilgi ve uygulama alışverişini arttırmak, gelişim sürecinde sanatsal yaratıcılığın ve üretimin gerekliliği konusunda toplumsal bilinci uyandırmak, insanlar arasındaki barış ve dostluğun sağlanması ve artmasını gerçekleştirmek adına karşılıklı anlayışı geliştirmek, UNESCO’nun hedeflerine ulaşmasına katkıda bulunmak’ geliyor.
27 Mart aynı zamanda sahne sanatlarının insanları bir araya getirici gücünü kutlamak, insanlarla iletişimi güçlendirmek hatta barış ve anlayışı arttırmak için bir fırsat oluşturuyor
Bugünde yapılan etkinlikler uluslararası etkileri bir kenara bırakıldığında ulusal ve küçük tiyatro gruplarının görünürlük kazanmasında da büyük rol sahibi.
1. Bayrak – İstanbul Devlet Tiyatroları
Yazan: Berkun Oya
Yönetmen: Kubilay Karslıoğlu
Berkun Oya’nın yazdığı Bayrak’ta, polisiye bir cinayetle bir ailenin trajik çöküşünün öyküsü anlatılır. Hayatın içinden yakından tanıdığımız öykülerin yeni bir anlayış ve estetik arayışla çağdaş bir görünüm kazandığı bir oyun Bayrak. Karısını öldüren oğullarının eve gelmesiyle birlikte Anne ve babanın, yaşamları bir anda alt üst olur. Oğulların eşleriyle yaşadıkları mutsuz ilişkiler üzerinden aile kavramı, iletişimsizlik ve şiddet olguları sürprizli kurgu ve içeriğiyle sorgulanır. Sıradan bir karı koca ihanetinin cinayetle son bulan sıra dışı öyküsünde sahte ve gerçek olanın ikiliği de önemli bir tartışma konusudur.
2. Hamlet – İstanbul Devlet Tiyatroları
Yazan: William Shakespeare
Çeviren: Sabahattin Eyüboğlu
Rejisör: Işıl Kasapoğlu
Oyun içinde ustaca oyun yöneten, sergileyen, yaşayan; soytarıyla soytarı, saraylıyla saraylı, en akıllı kadar akıllı, kusursuz bir deli olabilecek kadar oyunculukla yoğrulmuş, öte yandan da bir oyuncunun nasıl olup da kılık, kimlik ve varlık değiştirdiğini kendi kendine soran kişi, Hamlet…
Hamlet’in üslubu gibi, kişiliği de sürekli değişim halindedir ve bu kez de sahnedeki tek başınalığıyla olayların hem içinde hem dışında, olayları hem yaşayan, hem anlatan kişi olarak çıkar karşımıza.
3. Kanlı Komedya – Baba Sahne
Yazan: Stefan Tsanev
Çeviren: Hüseyin Mevsim
Yöneten: Ragıp Yavuz
M.S. 41 yılında, Cladius şöyle seslenir İmparator Caligula’ya:
“Roma Cumhuriyeti’ni hatırlayanlar çoktandır toprak oldu; sonradan doğanlar cumhuriyetin, demokrasi denilen şu şeyin ne olduğunu bile bilmiyorlar, çünkü bütün tarihler çarpıtıldı, bütün kitaplar sansürlendi; demokrasi ve cumhuriyet kelimelerinin üstü çizildi, silindi; bu iki kelime artık dilimizde yer almıyor; halk, zorbalıktan başka bir şey bilmiyor; zorbalıkla emzirildiğinden, zorbalığa anası gibi alışmış ve o yüzden bütün bunları çekiyor; hayır, hayır, çekmiyor, normal hayatını yaşıyor, bunu normal kabul ediyor, hatta hoşuna gidiyor, çünkü başka bir hayat bilmiyor…” Ve sonraki 1412 yıl boyunca, yani Roma İmparatorluğu’nun son gününe kadar da, bir daha hiç kimse cumhuriyeti ve demokrasiyi geri getirmeyi denememiş…
4. Pencere – Oyun Atölyesi
Yazan: David Hare
Çeviren: Haluk Bilginer
Yöneten: Birkan Uz
Tom ve Kyra… Farklı dünya görüşleri olan bir kadın ve bir adam… İlişkilerinin bitmesinden 3 yıl sonra Tom’un Kyra’yı ziyaret etmeye karar verdiği o soğuk gecede, tüm yargılarından kurtulup yeni bir hayat kurabilecekler mi?
5. Hansel ve Gretel’in Öteki Hikayesi – Oyun Atölyesi
Yazan: Neil Labute
Çeviren: Haluk Bilginer
Yöneten: Ali Altuğ
Gerçekler acıtır mı?
Kan bağı size neler yaptırır?
Ahlaki değerler hangi durumlarda esneyebilir?
Sırlarla dolu iki kardeşin hikayesi bu sorulara cevap arayarak bize modern bir Hansel ve Gretel masalı anlatmaktadır…
6. Bütün Çılgınlar Sever Beni – Moda Sahnesi
Yazan: Stefan Tsanev
Çeviren: Hüseyin Mevsim
Yöneten: Kemal Aydoğan
‘Tavanın üstünde, gökyüzünün, yıldızlar ve evrenin bulunduğunu unuturuz. Daha büyük olduğumuzu düşünmek için, kendi dünyamızı gitgide küçültür, duvar ve tavanla kuşatırız. Bundan dolayı ev yapmak istemiyorum. Çeşmeler ise gökyüzü altında.’
7. Bira Fabrikası – Moda Sahnesi
Yazan: Koffi Kwahule
Çeviren : Ezgi Coşkun
Yöneten : Kemal Aydoğan
Bu ülke cennet bahçesiydi, sen, ben, o ve diğerleri gibi insanların, tıksırıncaya dek elinde bulunan bitmek bilmeyen altın ve yiyecek kaynaklarını yiyip doymayan insanların doldurduğu bir bahçe. Aşk! Aşk için ve aşk ile birbirimizi öldürdük; çünkü kardeş sevilmediğinden kardeşinin boynunu kırıyordu… Birbirimizi sevmek ve sevilmek için birbirimizi boğazladık. Sonsuz tatmini yaşadık ve bundan böyle, bizim de insanlığın gözüne sokacak yaralarımız var, çünkü bu insanlık birine acımadan sevemez.
Biz de herkese uyduk, takımda yerimizi aldık. Küstah kaygısızlığımızdan kurtulup yeniden dirildik. Bu ülke cennet bahçesiydi, ama Eden(Cennet) Bahçesi’nin kalbinde aşk yok, çünkü Havva Adem için değil, tanrı olmak için ısırdı elmayı.. Yeni Babil’in kapılarını zorlamak için kılıçlarımızı kuşandık. Şimdi buradayız, ve sonsuza kadar da burada kalacağız, kendimi bu işe adadım, bu karma karışık kalabalık karşısında ant içerim.
8. Nihayet Bitti – Duru Tiyatro
Yazan: Peter Turrini
Yöneten: Emre Kınay – Başak Akan
Çeviren: Ayşegül Hardern
1. 2.. 3… 4…. 5….. Bine kadar sayacağım ve beynimi uçuracağım!”
Bir adam sahneye gelip bunları söyler. Sonra hepbirlikte saymaya başlarız.
Sayarken gülerek, gülerken… Ağlayarak; Bir “yalancı” yı bir “baba”yı bir “fırıldak gazeteciyi” bir “hasta”yı bir “çocuğu” bir “sosyopat”ı “uyumsuz”u “aykırı”yı “ötekini” “o’nun” ağzından hikayelerini…
Belkide Kendi Hikayenizi…
9. Veronalı İki Centilmen – Duru Tiyatro
Yazan: William Shakespeare
Çeviren: Özdemir Nutku
Rejisör: Hakan Çimenser
İdeallerinin peşinde koşmak için dostlarından ve yaşadığı yerden ayrılan Valentine’le, aşkı uğruna tüm ideallerden hatta kendisinden vazgeçen Proteus: iki yakın dost, iki candan arkadaş. Verona’dan Milan’a uzanan bir yolculukta, hayatlarını genç akan kanlarının coşkunluğuyla yaşayan bu iki dostu ne karşı karşıya getirebilir aşkın oklarından başka?
10. Aşkölsün – Baba Sahne
Yazan: Murat İpek
Yöneten: Barış Dinçel
Sevmek ve sevilmek üzerine kurgulanmış trajikomik bir hayat hikayesi.
Kepçe kadar yüreğiyle, kaşık kadar haline bakmadan hayat denen bu kazanın altını üstüne getiren bir kadın.
Yaptığımız seçimler bize mi aittir yoksa bize dayatılanlar mıdır?
Yağan yağmurun sevmekle, sahile vuran dalgaların aşkla, rüzgarda dalgalanan başak tarlalarının sevilmekle alakası var mıdır?
Durup hatırlamak ya da hatırlayamamak nasıl karşılık bulur?
11. Martı – UNIQ İstanbul
Yazan: Anton Çehov
Türkçe Versiyon: Sami Özbudak
Yöneten: Serdar Biliş
‘Hayata, aşka, sanata ve bizzat kendilerine dair bir arayışın içinde durmaksızın debeleniyor “Çehov insanları”… Bir Çehov klasiği ve tiyatro sahnelerinin ölümsüz metni Martı, Serdar Biliş’in güncel yorumuyla karşımızda. Oyun karakterleri, aradan geçen 120 yılı aşkın tarihe rağmen, günümüzün “arada kalmış, bir türlü harekete geçemeyen” insanıyla aynı dili konuşuyorlar. Serdar Biliş’in yönetiminde, yapıtın absürd tadını da es geçmeyen bir Martı izleyecek; insan ruhunu en derinlerine kadar görmekte mahir olan Çehov’a da bugünden bir selam yollayacağız.’