15 Kasım 2022 Salı günü insanlık, tarihi anlardan birine şahitlik etti. Birleşmiş Milletler (BM), geçtiğimiz salı günü dünya nüfusunun 8 milyarı aştığını açıkladı. BM bu önemli olayı insanlık tarihindeki bir dönüm noktası olarak nitelendirildi. Beslenme, halk sağlığı ve tıp alanlarındaki gelişmelerin bu eşi benzeri görülmemiş büyümede önemli etkisi olduğu ifade edildi. Bununla birlikte dengesiz doğurganlık oranlarının da dünya nüfusu üzerindeki artışta payı olduğu ifade ediliyor. En kalabalık olduğumuz döneme girdiğimiz bu günlerde, nüfus artışına bağlı sorunlar daha da derinleşecek gibi görünüyor…
Birleşmiş Milletler, geçtiğimiz salı günü dünya nüfusunun 8 milyarı aştığını açıkladı
Ancak elbette dünyadaki tüm insanlar bir nüfus sayımına tabi tutulmuş değil. Fakat yıllar boyunca hazırlanan verilere ve istatistiklere göre, dünya nüfusu 15 Kasım 2022’de en kalabalık seviyesine ulaşarak 8 milyarı aştı…
BM verilerine göre insanlık tarihte hiç olmadığı kadar kalabalık. Oysa yaklaşık 200 sene önce dünya nüfusu bir milyar kişinin altındaydı!
Dünya nüfusu, 1804 yılından 1927 yılına kadar olan süreçte 1 milyar kişi arttı. Bu artış tarihte eşi görülmemiş bir durumdu fakat hızlı nüfus artışının sadece başlangıcıydı…
Halk sağlığı ve tıp alanındaki gelişmeler nüfus artışının hızlanmasını sağlayan temel faktörlerdi
Anne ve bebek ölümlerini azaltmaya yönelik çalışmalar, salgın hastalıkların tedavisindeki gelişmeler, halk sağlığı ve hijyen konularında yükselen küresel bilinç… Bütün bunlar, insanlığın dünya üzerinde giderek daha fazla alan kaplamasına neden oldu.
Dünya nüfusunun 8 milyara ulaşması sadece 12 yıl sürdü
Nüfusun 9 milyara ulaşmasının ise 15 yıl süreceği tahmin ediliyor. Yani küresel nüfus artış hızında bir yavaşlama dönemine girilecek. Nüfus artış hızındaki muhtemel düşeşe bağlı olarak dünya nüfusu 2030 yılında 8,5 milyar, 2050’de ise 9,7 milyar olacak. 2080 yılında ise nüfusunun 10 milyar kişiyi aşacağı öngörülüyor.
Sahra Altı Afrika ülkelerinde dünya nüfusundaki artışının yüzde 70’inden fazlası gerçekleşti
Bununla birlikte bazı çalışmalar doğurganlığın ve buna bağlı olarak nüfus artışının, yoksulluk oranlarının yüksek olduğu ülkelerde gerçekleştiğini ortaya koyuyor. Ayrıca dünyanın en yoksul ülkelerinin nüfus artış hızında en yukarıda olduğu biliniyor. Buna karşın gelişmişlik düzeyi ve ekonomik refahı yüksek ülkelerde doğurganlık oranlarının azaldığı ve nüfus artış hızının düştüğü biliniyor. Uzmanlar, yoksul ülkelerdeki yüksek nüfus artışının o ülkelerdeki sağlık hizmetlerine ulaşma konusunda yaşanan sıkıntılar nedeniyle de kaynaklandığını ifade ediyor.
Küresel nüfus artış hızı düşse de Afrika’daki nüfus artış oranlarının yükseleceği tahmin ediliyor
Önümüzdeki yıllarda dünya nüfus artış hızının yüzde 90 oranında Afrika’daki nüfusa artışı sebebiyle gerçekleşeceği öngörülüyor.
Dünyanın en kalabalık ülkelerindeki nüfus artışı tarihin en düşük seviyelerinde
2021 yılında Çin’deki nüfus artışı daha önce görülmemiş bir şekilde azaldı. Amerika Birleşik Devletleri’nde de benzer bir durum söz konusu. ABD, 1930’lardan bu yana yeni doğan oranın en düşük olduğu günleri yaşıyor. Ancak dünyanın en kalabalık ülkelerindeki azalan doğum oranlarının, iş gücü sorununa neden olabileceği ve küresel ekonominin ilerleyen dönemde zorlu bir süreçten geçebileceği ifade ediliyor.
BM, artan nüfusun iklim ve çevre krizlerini olumsuz etkileyeceğini ifade ediyor
Dünya nüfusu, tarihin en kalabalık seviyesine ulaştı. Enerjiden gıdaya hemen her alandaki tüketim de artmış durumda. Hem de daha önce görülmemiş bir seviyede! Nüfus artışı tüketimin de önlenemez bir hızda artmasına neden oluyor. Yüksek tüketim ise dünya kaynaklarının bilinçsiz ve tehlikeli bir şekilde tüketilmesine neden oluyor. Bu sebeple iklim ve çevre krizleri insanlığın karşısındaki en önemli tehditler haline geliyor.
BM’nin yanı sıra bilim insanları da iklim değişikliği, ormansızlaşma, çevre krizi ve biyolojik çeşitlikteki azalma gibi farklı unsurların, nüfus artışı sebebiyle kontrol edilmesi daha zor süreçler haline geldiğini ifade ediyor…