Türkiye ne yazık ki 6 Şubat 2023 sabahına Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde meydana gelen 7,7 büyüklüğündeki bir deprem ile uyandı. Bölgedeki arama kurtarma çalışmaları devam etse de ne yazık ki binlerce insanımız hayatını kaybetti, sayısız bina hasar gördü.
Deprem hakkında bazı yanlış bilgiler, var olan panik ve endişenin artmasına neden olabiliyor. Peş peşe gelen bazı açıklamalar ise milyonlarca insanda büyük bir kafa karışıklığına neden oluyor. Peki depremler hakkında az bilinen gerçekler, doğru bilinen yanlışlar neler? Detaylara birlikte bakalım…
Bir depremin kaç farklı büyüklüğü olur?
Kahramanmaraş’taki depremin ardından bu kafa karıştırıcı soru, bir kez daha gündeme geldi. Depremin meydana geldiği ilk saatlerde, Kandilli Rasathanesi depremin büyüklüğünü 7,4 olarak açıklamıştı. ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu USG ise Kahramanmaraş’ta 7,8 büyüklüğünde bir deprem meydana geldiğini bildirmişti. Günün ilerleyen saatlerinde Kandilli Rasathanesi ve AFAD, 7,7 büyüklüğünde bir deprem meydana geldiğini açıkladı. Peki, korkunç depremin gerçek büyüklüğü hangisi? Bir depremin kaç farklı büyüklüğü olabilir?
Kısaca cevap vermek gerekirse, bir depremin bir büyüklüğü var. Ancak farklı kurumlar deprem büyüklüğünü ölçmek için farklı ölçekler kullanıyor. Kafa karışıklığının sebebi de bu. Kandilli Rasathanesi, ilk etapta depremin büyüklüğünü Richter Ölçeği’ne göre açıklamıştı. ABD ise depremin büyüklüğünü açıklarken “moment magnitüd (Mw)” ölçeğini kullanmıştı. Günümüzde bilim çevrelerinde ağırlıklı olarak Mw isimli ölçeğin daha kesin bir sonuç verdiği kabul ediliyor. Bu nedenle Kandilli Rasathanesi, günün ilerleyen saatlerinde depremin büyüklüğünü 7.7 Mw olarak güncelledi.
Richter Ölçeği bugüne kadar meydana gelen en büyük depremi 9,5 olarak ölçmüştü
Deprem, 22 Mayıs 1960’ta Şili’nin güneyinde meydana geldi ve Hawaii, Japonya ve Filipinler’de korkunç tsunamilere neden oldu. Tarih boyunca meydana gelen en büyük depremlerden bir diğeri ise 1964 yılında Alaska’da meydana gelmişti ve 9,2 büyüklüğündeydi.
Dünya üzerindeki depremlerin yüzde 90’ı aynı bölgede gerçekleşiyor
Pasifik Okyanusu’nu çevreleyen deprem bölgesine “Ateş Çemberi” ismi veriliyor. Bölge, dünyanın volkanik olarak en aktif bölgesi. Bu nedenle dünya üzerindeki depremlerin büyük bölümü bu hat üzerinde gerçekleşiyor. Ateş Çemberi’nin ardından dünya üzerindeki depremlerin büyük bölümüne “Alp Kuşağı” ev sahipliği yapıyor. Dünyadaki depremlerin yüzde 5 ila 6’sı bu bölgede görülüyor. Alp Kuşağı Akdeniz üzerinden Türkiye, İran ve Hindistan’a kadar uzanıyor.
Tarihteki en ölümcül deprem 1556 yılında Çin’de gerçekleşti
Pek çok insanın yumuşak kayadan oyulmuş mağara benzeri yapılarda yaşadığı bir dönemde ve coğrafyada gerçekleşen depremde 830 bin kişinin yaşamını kaybettiği tahmin ediliyor. Öte yandan yine Çin’de 1976 yılında meydana gelen depremde 250 bin kişinin öldüğü biliniyor.
Dünya üzerine bilinen en eski deprem milattan önce 1831 yılında gerçekleşti
Tıpkı dünyanın en ölümcül depreminde olduğu gibi, dünyanın bilinen en eski depremi de Çin’de meydana geldi.
Depremlerin büyük bölümü, dünya yüzeyinin 80 kilometreden daha az bir derinliğinde meydana geliyor
Ancak 80 kilometreden çok daha derin noktalarda gerçekleşen depremler de var. Yüzey kabuğunun manto tabakasına daldığı sınırda meydana gelen depremler, 750 kilometre derinlikte oluşuyor. Kahramanmaraş’ta meydana gelen deprem ise yalnızca 7 kilometre derinlikte gerçekleşti.
Depremler hakkında özellikle internette dolaşan pek çok iddia var
Bunlardan en yaygın olanlarından biri ise hayvanların deprem sesini önceden duyabildiğine dair olan iddia. Pek çok insan, kedi köpek gibi hayvanların deprem sesini deprem olmadan önce duyabildiğine inanıyor. Peki, bu iddia ne kadar doğru?
Bilim insanlarına göre bu asılsız bir iddia. Çünkü bu doğrulanmış bir bilgi değil. İddianın temelinde yatan şey ise bazı hayvanların depremden önce davranışlarında görülen değişiklik. Ancak bilim insanları bu davranış değişikliklerinin tutarlı olmadığı kanaatinde.
Depremlerin, “belirli bir havada” gerçekleştiğine inananların sayısı da bir hayli fazla
Antik Yunanlılar, depremlerin genellikle sıcak ve kuru havalarda gerçekleştiğine inanıyordu. 17 Ağustos depremi nedeniyle ülkemizde de bu inanış bir hayli yaygın. Ancak bilim insanları bu iddianın da gerçeklikten çok uzak olduğunu ifade ediyor. Benzer bir başka inanış ise depremlerin çoğunlukla sabaha karşı meydana geldiği şeklinde. Fakat tarihte akşam saatlerinde gerçekleşmiş pek çok deprem var.
Deprem anında sığınılacak en güvenli yer neresi?
Deprem anında kapı eşiklerine sığınmanın yapılabilecek en mantıklı hareket olduğu sıklıkla ifade ediliyor. Fakat bilim insanlarına göre bu, yalnızca kerpiç evlerde koruma sağlayabilir. Çünkü modern yapılarda kapı eşikleri, binanın geri kalanından daha sağlam değil. Bu nedenle bilim insanları deprem esnasında evde olanların çamaşır veya bulaşık makinesi gibi beyaz eşyaların yanına sığınmaları gerektiğini belirtiyor.
Kaynak: 1