Son Osmanlı genç Cumhuriyet kadın sanatçılarının hal ve tavırları, azim ve başarıları yalnızca benim mi başımı döndürüyor? Sabiha Bengütaş mesela, ilk kadın heykeltıraşlarımızdan biri. Batı’ya gönderilip ilim ve bilim toplayarak ülkesine dönecek olan sayısız isim. Bugün hemen hepsi göçüp gitmiş olmakla birlikte onları saygıyla hatırlıyoruz. Bu emeği anlamak açısından, bir hekim olan Ord. Prof. Sadi Irmak’ın Atatürk’le ilgili anekdotuna bakabiliriz: ‘’1923’de, benim İstanbul Üniversitesi’nde talebe bulunduğum sırada bir ilân görüyoruz: ‘Avrupa’ya talebe gönderilecektir’ Allah! Allah!. Daha Lozan yapılmış ama, tasdik olmamış… Memleket her köşesinden, bucağından kanıyor… Harabe içinde… Tam bu sırada lüks gibi gelmesi düşünülebilen bir şey, Avrupa’ya talebe… Gidelim bari kaderimizi deneyelim.. Nereye gideceğimizi bize sordukları zaman, dedik ki: ‘Hükümet nereyi isterse!’ Bilhassa Atatürk acaba bir şey ister mi? Benim, naçizane adımın kenarına, ‘Berlin Üniversitesi’ne gitsin’ diye yazmış. O zaman uçak filan yok… Trene binmek üzere Sirkeci’ye gittim. Bir müvezzi benim adımı ‘Mahmut Sadi’yi filân arıyor.. Bir telgraf.. Atatürk’ten bir telgraf: ‘Sizi birer kıvılcım olarak gönderiyorum; alevler olarak geri dönmelisiniz!’ Şimdi gel de haylazlık et, bakalım!’’ Böylesi değer ve önceliklerle kurulmuş olan Cumhuriyetimizi anlamak, anlamak ve anlamak mecburiyetindeyiz. Bunun için elimizdeki en güzel imkânlardan biri de şüphesiz ki okumak. Liste de genel bir bakış yakalamanız için kaynaklık edebilir. İşte cumhuriyet kitapları!
1. Cumhuriyet’in İlk Yüzyılı 1923 – 2023 (İlber Ortaylı – İsmail Küçükkaya)
Konu tarih olunca İlber Hoca’ya başvurmak oldukça mantıklı bir hareket olur. İsmail Küçükkaya ile birlikte kitaplaştırdığı bu çalışmada zaman Osmanlı’nın modernleşme hamleleriyle başlıyor. İstibdad günlerine, vatanı kurtarmayı amaçlayan genç subaylara, Millî Mücadele’ye uğrayarak günümüze kadar geliyor. Ortaylı’nın sözlerine yer verilen tanıtım bülteninden: “Türklerin son iki asrı bütün Doğu dünyasında ve Balkanlar’da dikkatle gözden geçirilmesi gereken büyük bir tarihî yolculuktur. Bu nedenle de Dünya Tarihi’nin önemli bir parçasıdır ve dikkatle üzerinde durulmalıdır.”
2. İmparatorluktan Cumhuriyete (Halil İnalcık)
Üç yıl önce, yüz yaşına bastığında hayata veda Halil İnalcık’ın tarih alanında aşılması zor bir otorite olduğu bilinir. İlber Ortaylı’nın da hocası olan İnalcık kitabını iki bölüme ayırıyor. İlk bölüm Osmanlı devrini, ikinci bölüm Cumhuriyet’e geçiş sürecini ele alıyor. Arka yazıdan: ‘’Kitabın ilk bölümü, Osmanlı İmparatorluğu’nun siyasi ve toplumsal sisteminin temelini oluşturan toprak meselesi, çift-hane uygulaması ve tahrir meselesini irdeliyor. Kitabın ikinci bölümü İmparatorluktan Cumhuriyete geçiş sürecine ışık tutuyor. Özellikle Avrupa ile Ortadoğu arasındaki Türkiye’nin stratejik konumu ve 1924’de Halifeliğin kaldırılması ve Atatürk inkılapları arasındaki ilişkiye dair incelemeleri, İnalcık’ın modern Türkiye Cumhuriyeti tarihi araştırmalarında da ne denli önemli bir yer teşkil ettiğini gösteriyor.’’
3. Çankaya (Falih Rıfkı Atay)
Cumhuriyet döneminin yirminci asırdaki en faal gazetecilerinden biri olan Falih Bey, devletin yönetildiği Çankaya’yı kitabın adı için uygun görmüş. Sebebi belki de Atatürk’ü anlatırken Çankaya’nın ne denli önemli olduğunu vurgulamak istemesi. Varsayım bir kenara; Falih Bey Atatürk’le bizzat zamanlar geçirmiş, onu dinleyip tanımış bir isim. Diğer çalışmalarında da en çok Atatürk anıları ilgi çekiyor. Bu kitap da 1923 – 1938 arasında Atatürk’le olan münasebetlerinin bir neticesidir. Tanıtımdan: ‘’Falih Rıfkı Altay 1923’den 1938’e kadar Atatürk’ün yanında bulunmuş, onun yaşadıklarını bizzat kendisinden dinlemiş ve hatta birçoğuna şahit olmuş devrin önemli gazetecilerindendir. Çankaya Atatürk’ü doğumundan okul yıllarına, savaştığı cephelerden yaptığı inkılaplarla, tartışma sofralarından insani yönlerine kadar her detayı anekdotlara yer vererek anlatan muazzam bir çalışma.’’
4. Modern Türkiye’nin Doğuşu (Bernard Lewis)
Princeton Üniversitesi’nde profesörlük yapmış olan tarihçi, İslam tarihi ve İslam – Batı ilişkisi hakkında uzmanlaşmış bir isimdir. Ortadoğu hakkında sahip olduğu muazzam bilgi birikimi de onun oldukça değerli bir tarihçi olmasını sağlar. Bu çok ilgi gören kitabında Lewis Türklerin son 250 yıllık modernleşme sürecini hacimli bir kaynakla sunarak anlatıyor. Açıklama kısmından: ‘’Modern Türkiye’nin Doğuşu konunun duayeninden, son 250 yılımızı; Osmanlı İmparatorluğunun duraklama döneminden itibaren Türk çağdaşlaşma tarihini, Cumhuriyetin ilk ve engebeli yıllarını anlamlandırmak için başvurulabilecek güncellenmiş ve önemli bir kaynaktır.’’
5. Atatürk’ün Yaveri Cevat Abbas Gürer (Turgut Gürer)
Bir lidere dair alabileceğimiz en sağlam kaynaklardan biri de onun hemen yanındaki isimlerin tanıklıkları olsa gerek. Hatıratlar bu bakımdan ulaşabildiğimiz için sevinmemiz gereken kaynaklar. Bir nevi hatırat özelliğine de sahip olan kitap Cevat Bey’in torununun oğlu olan Turgut Bey tarafından yazılmıştır. Zaten genellikle bu tür kitaplar ailenin içinden biri tarafından yazılır, çünkü aile fertlerinin ulaşacağı belge ve bilgilere dışarıdan birinin ulaşması imkansızdır. Bu önemli kitap Cevat Bey’in yalnızca bir yaver olmadığını, Atatürk’ün en büyük sırdaşlarından biri olduğunu da belgelerle birlikte ortaya çıkarıyor. Tanıtımdan: ‘’Cevat Abbas, Atatürk’ün yaveridir. Ama nasıl bir yaver? Bir komutanın sıradan yaveri değil. Olağanüstü bir liderin, askerliği aşan, ulusal kurtuluş savaşıyla temelleri atılan, fikir dünyasında gerçekleşen, insanlık ve uygarlık tarihine yazılan, laik Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran önderliğinin sürekli yaveri.’’
6. Mustafa Kemal’in Uçakları (İsmail Yavuz)
1982 – 1999 tarihleri arasında Türk Hava Kuvvetleri’nde tekniker ve öğretmen olarak çalışan İsmail Yavuz Atatürk’ün ‘’İstikbal göklerdedir’’ sözünün değerini anlamamıza yardımcı olabilir. Tanıtımdan: ‘’Mustafa Kemal’in Uçakları, Cumhuriyet’in ilk yıllarından başlayarak kurulan pek çok fabrikanın 1923-1950 döneminde 400’e yakın farklı tip ve modelde uçak üretir hale gelişinin öyküsünü, dünya havacılık tarihindeki yerine oturma gayretiyle kaleme alınmış bir çalışma. İsmail Yavuz bu fabrikaların niye kapatıldığı sorusuna cevap bulmaya çalışırken, bu unutulmuş geleneğin üzerine inşa edilen TUSAŞ’ı da bu tarihe eklemliyor.’’
7. Kızların Sessizliği (Elif Ekin Akşit)
ODTÜ Kadın Çalışmaları yüksek lisans programında çalışmış olan Akşit, bu kitabıyla SUNY Binghamton’dan doktora derecesi almıştır. Geç Osmanlı ve erken Cumhuriyet dönemindeki kızların eğitimine odaklanan kitabın tanıtımdan: ‘’Kökleri Osmanlı dönemindeki Kız Sanayi Mekteplerine uzanan Kız Enstitüleri, Türkiye Cumhuriyeti’nin modernleşme projesinin önemli bir ayağıydı. Cumhuriyet’in modernleşmeyi anlama ve tatbik etme tarzına dair önemli bir örnekti bu kurumlar. Bu tarzın, Osmanlı’nın son dönemindeki anlayış ve uygulamayla devamlılığının da bir kanıtıydılar. Bunun yanında, Türk modernleşmesinin, kızların/kadınların modern hayattaki yerini ve halini nasıl kurguladığını gösteriyorlardı. Elif Ekin Akşit, etkileyici çalışmasında, Kız Enstitülerinin hikâyesini, genel olarak Türk modernleşmesinin ve özel olarak bu kurumların neticedeki başarısızlığına indirgemeden inceliyor.’’
8. Türk İnkılabına Bakışlar (Peyami Safa)
Daha çok edebiyatçı kimliğiyle bildiğimiz Peyami Safa 1899 – 1961 yıllarında yaşamıştır. Yani Osmanlı’nın son dönemlerinden genç Cumhuriyet’e geçişe tanık olmuş isimlerden biridir. Bu tanıklığı gayet açık bir biçimde kitapta görebiliyoruz. Bu cümlemi biraz daha açmak için tanıtımdan bir parça: “Türk İnkılâbına Bakışların iki özelliği vardır. Birincisi inkılâp öncesi fikir cereyanlarını en gerçek kaynaklarıyla ortaya koymaya çalışmış olmasıdır. Kitaptaki vesikalardan, Atatürk inkılâbının İkinci Meşrutiyette ortaya çıkan ve müdafaası yapılan Avrupalılaşma hareketinden aynen ilham aldığı görülür. Eserin ikinci özelliği, Türk İnkılâbının tarih felsefesi, medeniyetlerin mukayesesi, Şark (Doğu) ve Garp (Batı) mefhumlarının tahlili, İslâm Türk ve Batı düşünceleri arasındaki kaynakların müşterek oluşunu izah bakımından ilk deneme oluşudur.’’
9. Cumhuriyet Tarihi Soyadı Hikâyeleri (Emine Gürsoy Naskali)
Zaman zaman hepimiz, isimlerimize olduğu kadar soyadlarımıza da kafamızı takarız. Kimisi memnun kimisi değildir. Öyle ya da böyle; her soyadının da bir hikâyesi vardır. Bu eğlenceli kitapta Soyadı Kanunu’nun çıktığı dönemki neslin soyadı hikayelerini göreceksiniz. Celal Bayar’ın da torunu olan Emine Hanım’ın kitabındaki tanıtımdan: ‘’1934 Soyadı Kanunu’yla, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşları, aile reislerinin belirlediği birer soyadı seçtiler. Bu soyadlarının her birinin farklı hikâyesi vardı. Kimi kökenlere, kimi görünüşe, mizaca, kimi mesleğe dayanıyordu. Kimisi de nüfus memurlarının tercihine kalmıştı. Bazı soyadlarının ardında ise çok daha karmaşık ve ilginç hikâyeler yatıyordu. Prof. Dr. Emine Gürsoy Naskali yıllar içinde Türkiye’nin dört bir yanından soyadı hikâyeleri topladı.’’
10. Kısa Süren Hasat – Köy Enstitüsünde Öğrenci Olmak (Pakize Türkoğlu)
1927 yılında Antalya’da dünyaya gelen Pakize Hanım, mahallesinde okul olmadığı için ilköğrenimine başka bir ailenin yanında konaklayarak başlamıştır. 1944’te ise Antalya Aksu Köy Enstitüsü’nü bitirmiştir. Kurulduğu yıllarda pek çok Anadolu gencinin istifade ettiği enstitü direkt hadisenin içerisinden birinin gözüyle bu kitapta anlatılıyor. Tanıtımdan: ‘’Köy Enstitülerinin sadece altı yıl süren o benzersiz dönemini de, daha sonra sıradan eğitim kurumlarına dönüştürülmesini de yaşayan Türkoğlu, eğitim hayatını en ince ayrıntılarıyla, her eğitmeni ve öğrencisiyle büyük bir tablo halinde okuyucuya sunuyor.’’
11. Kayseri Cezaevi Günlüğü (Celal Bayar)
27 Mayıs askerî müdahalesi sonucu önce idamı istenen, yaşlılık gerekçesiyle cezası ömür boyu hapse çevrilen Celal Bayar neticede Kayseri Cezaevi’ne hapsedilmiştir. Orada geçirdiği günler sonucunda oluşan kitabın arka yazısından: “…vaktiyle bu avluda ağaçlar varmış. Zemin de toprakmış. Yassıada davaları başladık¬ları sırada hapishanenin tamir ve ıslahı ele alınmış, bir subay bu işle vazifelendirilmiş. Uzağı gören insanlar! Mahkemenin 450-500 kişiyi mahkûm ederek buraya göndere¬ceklerini derin bir ferasetle daha o zaman anlamışlar!’’