Mimar Ömer Kapınak ilk kez 2. dünya savaşından sonra Hollanda’da icat edilen çocuk oyun parklarının amacı ve çocuklar üzerindeki etkileri üzerine ufuk açıcı bir paylaşımda bulunmuş. Bir mimarın gözünden, çocuk parklarının geçirdiği evrimi ve bu parkların çocukların düşünsel gelişimi üzerindeki etkisini ele almış.
Son yıllarda oldukça revaçta olan, doğallıktan ve sadelikten çok uzak çocuk oyun parklarının ortaya çıkış süreci ve sonuçları hakkında düşündüren bu yazıyı daha fazla insana ulaştırmak istedik. Bugünkü oyun parklarının çocuk gelişimi üzerindeki masum ve zararsız (hatta yararlı) görüntüsünün altında yatan gerçekleri her anne babanın bilmesi gerekiyor.
Çocukların hayal gücünü ve gelişimini desteklemek için oyun alanlarının nasıl iyileştirilebileceğine dair büyük ipuçları taşıyan bu yazı, anne babaları, mimarları ve belediyeleri yakından ilgilendiriyor.
Hollanda’da savaş sonrası artan çocuk nüfusu ile beraber, oyun alanlarının yetersiz kalması belediyeleri çözüm üretmeye götürmüş. Ve mimar Aldo Van Eyck’a 1947 yılında bu sorunu çözme görevi verilmiş
Eyck’ın tasarladığı 700’den fazla oyun alanı, mevcut ağaç ve bitkiler dışında malzeme içermiyordu ve çocukların yaratıcılıklarını teşvik edecek düzende, yani tamamen sade yapılardı
Hiyerarşik olmayan oyun düzeninde bütün çocuklar eşitti. Ayrıca herhangi bir oyun şekli dikte edilmediği için çocuklar tamamen kendi yaratıcılıklarını kullanarak oyun kurabiliyorlardı
Mimar Van Eyck, mimarlığın sadece fonksiyonel bir amacı olmadığını, aynı zamanda sosyal ilişkileri arttıran alan yaratması gerekliliğini savunuyordu
Yarım asırdan fazla süre sonra bu düşünceyle inşa edilen oyun parklarından geldiğimiz nokta ise bunun tam tersi
Günümüzde çocuklar için yapılan avm ve parklardaki rengarenk ve “güvenli” oyun parklarının her biri, sadece çocukların hayal gücünü öldüren birer katiller
Yeni nesil parklarda tüm oyuncakların belirli görevleri var; kaydırak kaymak, tahterevalli yukarı aşağı hareket etmek, salıncak ise sallanmak için
Halbuki Van Eyck’a göre oyun oynarken nesneler değil çocuklar hareket etmeli
Örneğin; çocukların hayal gücü için atlama taşları, tırmanma çubukları, kum havuzlar yeterli idi. Bu nesneler, çocuk istediğinde bir Eskimo iglosu ya da bir korsan gemisi olabiliyordu
Çocukların hoşuna gideceği düşünülerek yapılan, penguen şeklinde kaydırak, kurbağa şeklinde tahterevalli gibi figürler aslında çocukların hayal gücünü sınırlayan objelerden başka bir şey değiller
Çocuklar bu oyun parklarında oynarken birbirleriyle etkileşime girecek hikayeler yaratamıyor, sadece zaman öldürüyorlar
Belediyelerin katalogdan seçerek kurduğu bu oyun parkları hem güvenlik vaadi vermesi hem de fiziken göz doldurması sayesinde ebeveynlerin gözünde tatmin edici bir hizmet gibi duruyor
Kolay bir yöntem olan, hazır park modellerini satın almak yerine, çocuk oyun parkları için belediyeleri zorlayacak, ufuk açıcı yaklaşımların tasarımcılar tarafından başlatılması gerekiyor