Sadece ülkemizde değil dünyanın pek çok yerinde sohbetlere ve sofralara eşlik eden çay, arkasında ilginç gerçekleri barındıran bir içecek. Özellikle Türkiye’de yeri gelince sudan bile çok tüketilen bu içecek hakkında ne çok şey bilmediğinizi bu yazıyla keşfedeceksiniz. İşte çay hakkında bilinmeyenler?
İlginizi Çekebilir: En İyi Bitki Çayları
1. Çayda “polifenol” denen antioksidan madde bulunur
Polifenol, genelde bitkilerde bulunan antioksidan özelliğine sahip bir bileşiktir. Polifenoller, aynı zamanda bitkilerin mevsimden mevsime renk değiştirmesini sağlar. İçerisinde polifenol bulunan besinler hastalıklarla savaşmanızda yardımcı olur ve hücreleri onarır.
2. Çaydaki antioksidanlar, aynı zamanda içtiğinizde “kafein krizi” yaşamamanızı da sağlar
Çünkü çayın içindeki antioksidanlar, kafeinin vücut sisteminizde emilimini yavaşlatarak daha uzun ve daha az güçlü bir kafein etkisi yaratır.
3. Teknik olarak bitki çayları, çay değildir bu yüzden kafeinsizdirler
Bitki çayları, gerçek çay yaprakları içermez bu yüzden genellikle kafeinsizdirler. Papatya, ebegümeci ve nane gibi farklı bitkiler, baharatlar ve diğer bitkilerin karışımları ile elde edilirler.
4. İşlenmiş yarım kilo çay yapmak için 2 bin çay yaprağı gerekir
5. Mükemmel bir fincan çay hakkında için İngilizler’in bazı standartları var:
Porselenden yapılmış bir demliğe ihtiyacınız var ve her 100 ml su için en az 2 gram çayınız olmalı. Servis edildiğinde sıcaklık 85 derecenin üzerine çıkamaz, ancak en iyi lezzet ve hissi elde etmek için sıcaklık 60 derecenin üzerinde olmalıdır.
6. Çay hakkında bilinmesi gerekenlerden biri ise kullanılacak suyun ısısı. Yaprağı yakacağı için çay için asla kaynar su kullanılmamalı
Whittard’da çay uzmanı olan Kate Woollard böyle öneriyor?
7. Çayın ideal demleme süresi türüne göre değişir. Örneğin bir fincan siyah çay için ideal demleme süresi 3-5 dakikadır
Çay hakkında bilmeniz gerekenlerden biri ise kaç derecede demleyeceğiniz. Siyah çayın 203 derecede, bitki çaylarının 212 derecedeki ısıya maruz kalması gerekiyor. Yeşil ve beyaz çayların ise (biraz daha hassas bir şekilde) kabaca 176 derecelik sıcaklıklarda demlenmesi gerekir.
8. Çay hakkında bilinmesi gerekenlerden bir diğeri yüksek yerlerde yetişip elle toplananların daha iyi olması?
9. Asya’nın bazı bölgelerinde çay bitkileri kendiliğinden yabani olarak büyüyebilir ancak birçok yerde bunun yerine çay, ekilerek yetiştirilir
10. Soğuk çay ise sandığımız kadar yeni bir şey değil. 1904 St. Louis Dünya Fuarı’nda ABD’ye tanıtılan soğuk çay, ihtiyaçtan doğan bir ürün
Çay hakkındaki en ilginç bilgilerden biri de soğuk çayın tarihçesi ile ilgili. St. Louis Dünya Fuarı’nda bir çay tüccarı gelenlere ücretsiz numune dağıtmayı planlamış ancak dışarısı sıcak olduğu için kimse çay içmek istememiş. Bunun üzerine adam gelip geçenlere harika bir serinleme keyfi yaşatmak için demlenmiş çaya bir kova buz dökmüş. O zamandan beri buzlu çay bir hit haline gelmiş?
11. Hatta ABD’deki çay satışlarının yaklaşık yüzde 85’i buzlu çaydan geliyor?
12. Darjeeling (Hindistan Çayı), Himalayalar’ın eteklerinde 70 metrekareden daha az büyüklükte bir yerde yetiştirildiği için “çayların şampanyası” olarak bilinir
Darjeeling çayı rengi, lezzeti ve aromasından dolayı “çayların şampanyası” adını aldı.
13. Çay hakkında ilginç bilgilerden biri ise hepsinin “Camellia sinensis” denilen tek bir bitkiden gelmesi. Çay çeşitleri ise bu bitkinin hasadından sonra nasıl işlendiğine göre değişir
14. Yaklaşık 3 bin farklı çay türü vardır
Eden Projesi‘ne göre şaraplar gibi çayların tadı, nerede büyüdüklerine ve çalıların türüne bağlıdır. Satın aldığınız çaylar bazen birbiriyle harmanlanmış farklı türlerden oluşur.
Çay yaprakları toplandıktan sonra oksitlenmeye başlar. Bu aslında elma, avokado veya muz kabuğunuzun kahverengiye dönmesine neden olan aynı kimyasal reaksiyondur. Beyaz çay en az oksitlenen çaydır, ardından yeşil çay ve Oolong çayı gelmektedir. Siyah çay ise tahmin edeceğiniz gibi, en çok oksitlenmeye maruz kalan çaydır.
15. Dünyadaki en pahalı çay, Çin menşeili Tieguanyin çayıdır
16. Beş duyu deneyimi için ödüllendirilmiş bir Oolong çayı ise yaprakları lezzetini kaybetmeden önce yedi defaya kadar demlenebilir. Bu nadir çay hakkında ilginç gerçeklerden biri ise sadece bir kilosunun bin 500 dolar olması?
17. En çok çay ihracatı yapan ülkeler Çin, Sri Lanka ve Kenya’dır
18. Dünya çapında her yıl 3 milyar fincandan fazla çay tüketiliyor. Hatta çay, sudan sonra en popüler içecek
19. Çayı Çinliler 2 bin yılı aşkın süredir içiyor
MÖ 141 civarında Han Hanedanı İmparatoru Jing Di’nin ölü bedeni içinde yüksek kaliteli çay yapraklarının da bulunduğu öbür dünyada ihtiyaç duyacağı önemli hazineleri içeren tahta bir kutuya gömülmüştü. Ancak ataları bundan daha uzun süredir çay içiyor olabilir. Bir Çin efsanesi, imparator Shen Nong‘un ilk kez MÖ 2737’de yanlışlıkla çay yapraklarıyla aşılanmış sıcak suyu içtiğini iddia ediyor. Ancak ne olursa olsun çay, MS 300 civarına kadar, sıradan bir içecek yerine tıbbi bir içecek olarak kabul edildi.
20. Çay, Çin’de M.Ö. 2737’de çayı panzehir olarak kullanan Shen Nung tarafından keşfedildi
21. Çay hakkında pek çok kişi onu İngilizler ile ilişkilendiren yorumlar yapsa da İngilizler için çay, 19. yüzyıla kadar esas ürün değildi
İngilizlerle ikindi çayını ilişkilendirebiliriz ancak çayın Birleşik Krallık’ta o kadar uzun bir tarihi olmamıştır. Çay, 17. yüzyılda İngiliz aristokratları arasında moda olan bir içecekti, ancak nispeten pahalıydı ve hükümet vergilerine tabi tutuluyordu. 18. yüzyılda çay kaçakçıları, çayları hiçbir vergi ödemeden ülkeye getirdiler ve daha ucuza sattılar.
1785’te kaçakçılığı ortadan kaldırmak için çay vergileri düşürüldü ve çay satın alınabilir hale geldi. 1800’lerde yeşilaycı akım Britanyalı işçi sınıfını içki yerine çay içmeye teşvik etmeye başladı ve böylece ilk çay dükkanları açıldı. 1800’lerin sonlarında çay, tüm sosyal sınıflar arasında popülerdi.
22. Hatta çay, pahalı olduğu için kaçakçılar tarafından içine katkı maddeleri eklenerek satılırdı. Bu katkı maddeleri arasında ince dallar, talaş ve koyun gübresi bile vardı?
Kaçakçılar bu sayede kârlarını artırıyorlardı. Örneğin 1770’te Londra yakınlarındaki bir köyün çay tüccarlarına tedarik etmek için yılda 20 tondan fazla saf olmayan malzeme ürettiği aktarıldı. Onların çay tarifi, renk için koyun gübresinin kullanılması ve kaynatılmış kül yapraklarından oluşuyordu. Kimi zaman aroma için olduğu kadar hacim için de karıştırıcılar ilave edilirdi.
23. İngilizlerin çay ile II. Charles’ın kraliçesi Braganza’lı Catherine sayesinde tanıştığı söylenir
1700’lerde çay, İngiltere’nin en sevilen sert içkisi olan cinin yerini aldı. Çayın bu kıyılara 1662’de Portsmouth’a inen ve sakinleştirici bir fincan çay isteyen II. Charles’ın kraliçesi Braganza’lı Catherine tarafından tanıtıldığı söylenir.
24. İngiliz üst sınıfları Viktorya dönemine kadar çayı “tea” yerine “tay” diye telaffuz ediyordu
Bu telaffuz, şüphesiz o dönem zenginlik göstergesiydi.
25. Dünyada en çok Türkler çay içiyor ?️. Türkler yılda kişi başı ortalama yedi kilo çay tüketiyor
Dünyanın en büyük ikinci çay içicileri olan İrlandalılar ise yılda kişi başına beş kilodan az tüketiyor. Türkiye, vatandaşlarının bitmek bilmeyen çay talebini karşılamak için dünya arzının beşte birini büyütüyor?
26. İngilizler günde 165 milyon bardak çay içiyor. Bu, yılda 60.2 milyar gibi şaşırtıcı bir rakam?
27. Genellikle sadece yeşil çay hakkında sağlık açısından faydaları olduğu düşünülür ancak tüm çay çeşitleri makul miktarlarda tüketildiğinde sizin için iyidir
28. Çay hakkında en bilinmeyenlerden biri ise bir zamanlar hastalıklara ve ölüme yol açabileceği öne sürülerek tüketilmemesi gerektiğine inanılmasıdır
17. yüzyıl düşünürlerinden bazıları çok fazla çayın sağlık sorunlarına neden olabileceğini önermişti. 1706’da bir Fransız doktor “Sıcak likörlerin, özellikle kahve, çikolata, çay, konyak ve sert suların kötüye kullanılmasına karşı sağlıklı tavsiye” adlı yayımladığı bir inceleme metninde vücudu ısıttığı için çayın hastalıklara ve ölüme sebep olabileceğini belirtmişti. Metodizmin kurucularından John Wesley ise çayın sinir bozukluklarına neden olduğunu ve çaydan tamamen uzak durmayı savunmuştu.
29. Çayın zararlı olduğu düşüncesi yaygındır ancak çay hakkında sağlığa faydalı olduğunu ortaya koyan araştırmalar da var
Örneğin bazı araştırmalar günde birkaç bardak çay içmeyi karaciğer hastalığı, depresyon, felç ve tip 2 diyabet risklerinin azalmasıyla ilişkilendirdi.
Öte yandan çayın bir sağlık takviyesi olarak kullanılması hakkındaki bazı efsanelerin abartıldığını söyleyebiliriz. Örneğin yeşil çayın kilo vermeye yardımcı olmadığı görülüyor ve kanser riskini düşürmekle ilişkili olduğu hakkında ise çelişkili raporlar var.
30. Çay idrar söktürücüdür yani vücudunuzun idrar üretmesine sebep olur
31. Ancak çayın vücudun demir emilimini olumsuz yönde etkilediğini gösteren araştırmalar da bulunuyor
Antioksidanlar üzerine çalışan Diane McKay, LA Times’a çay hakkında verdiği röportajda özellikle siyah çayın gıda veya takviyelerden alınan demir emilimini azalttığını belirtiyor. Bu yüzden hamile kadınlar da dahil olmak üzere özellikle vitamin ve demir ilacı içenlerin çay tüketimine dikkat etmesi gerekiyor.
32. Çayın içerisindeki kafeinden dolayı vücudu susuz bıraktığı inancı, son araştırmalarla yön değiştirdi
Yaygın bir inanışa göre, su içmek kahve ve çay gibi kafeinli içeceklerden daha faydalı ancak son araştırmalar aksini söylüyor. Bir çalışma, katılımcılardan 12 saat boyunca sadece çay içmelerini istedi ve hidrasyon seviyelerini yalnızca kaynamış su içenlerle karşılaştırdı. Yaklaşık aynıydılar. Diğer araştırmalar, kafeinin kendisinin dehidre etmediğini buldu, bu da kahvelerin ve çayların sizi susuz bırakmadığını gösteriyor.
33. Çay hakkında bilinmesi gerekenlerden biri ise kahveye göre daha fazla kafein bulundurması…
Whittard’da çay uzmanı olan Kate Woollard, çayda daha çok kafein bulunmasını şöyle açıklıyor: “Bir fincan kahve yapmak için daha çok kahve kullanıyorsunuz. Yani daha az çay kullanıyorsunuz, bu da daha az kafein demek.”
Örneğin: Bir fincan siyah çay = fincan başına 40-70 mg kafein
Bir fincan sade kahve = fincan başına 100–200mg kafein
34. Çay hakkında bu ilginç gerçeği biliyor muydunuz? Çayın şekerli içilmesine biz alışkınız ancak bazı kültürlerde çay, içine tereyağı atılarak tüketiliyor?
Himalayalar’da daha çok Tibet sığırı yağından olmak kaydıyla, çaya tereyağı atmak bir gelenektir. Tibet’te buna po cha deniyor ve po cha‘nın, ülkenin resmi olmayan ulusal içeceği olduğu biliniyor. Tuz, yüksek rakımlarda yaşayan insanların susuz kalmasını önlemeye yardımcı olduğu için bu bölgede çay, tereyağı atılarak içiliyor.
35. 1900’lerin başlarında icat edilen çay poşeti, adeta devrim yarattı hatta Birinci Dünya Savaşı’nda da kullanıldı
Tek tek poşet çaylardan önce, bir fincan çay keyfi yapmak için tüm demliği demlemek gerekiyordu. Ve hiç kimse soğuk, bayat bir bardağı yeniden ısıtmak istemediğinden, bu çok fazla israfa yol açtı.
1908’de bir çay ithalatçısı ise küçük ipek poşetlerde çay örnekleri göndermeye başladı. İnsanlar çayı alıp poşetini atmak yerine poşetin tamamına çay koyup tek bir fincan demlemek için kullandılar.
Çay poşetleri efsanesine göre sonunda ithalatçı ipeği gazlı bezle değiştirdi. Bununla birlikte, Birinci Dünya Savaşı askerlerine erzaklarının bir parçası olarak çay poşetleri verildi ve uygun paketlerin çay içme rutininin normal bir parçası haline gelmesine yardımcı oldu.
36. Dünyadaki en pahalı çay poşeti, Boodles kuyumcuları tarafından İngiliz çay markası PG Tips’in 75. yaş gününü kutlamak için üretildi. Elmas kaplı çay poşeti 7000 sterlin değerindeydi
Fiyatı dudak uçuklatan bu çay poşeti, hayır işleri için açık artırmaya çıkarılmıştı.
37. Çayın Hindistan’da günlük popüler bir içecek olarak görülmesi İngilizler’in hamleleriyle oldu. Bu hamleler çayın Birleşik Krallık’ta gerçekten yaygınlaşmasına vesile oldu
İngiltere Çin’in tekeline karşı bir alternatife ihtiyaç duyduğuna karar verene kadar çay Hindistan’da günlük bir içecek olarak kitlesel popülerlik kazanmadı. İngiliz Doğu Hindistan Şirketi için çalışan bir botanikçi, 1848’de Çin’in en iyi çay bitkilerinden bazılarını yüksek rakımlı Darjeeling eyaletinde tanıtarak şu anda turizmin yanı sıra bölgenin en büyük endüstrisinin temelini attı.
İngiliz Doğu Hindistan Şirketi ayrıca çayı tüm ülkede yaygınlaştırmakla görevli bir hükümet kuruluşu olan Tea Board‘u kurarak çayın 20. yüzyılın başlarında Hintlilerin tercih ettiği içecek haline gelmesini sağladı.
38. Çay 18. yüzyılda o kadar değerliydi ki, şimdi çay kutusu olarak adlandırdığımız kilitli bir sandıkta saklanıyordu
17. yüzyılın sonlarında Avrupa’ya tanıtılan çay, değerli bir maldı. Çay, o zamanlar güvenli kilitleri olan zarif kutularda güvenli bir şekilde saklanıyordu. O dönem “çay sandıkları” olarak biliniyordu ancak artık genellikle “çay kutuları” olarak anılıyorlar.
Bu tür kutular genellikle farklı çay türleri veya şeker için “çay kutuları” olarak bilinen küçük metal kaplarda saklanan iki veya daha fazla bölme içerir.
39. Hatta bu sandıkların anahtarları hizmetçilerden korumak için sahiplerinin boynunda saklanırdı
40. Earl Grey çayı, adını Britanya Başbakanı Earl Grey’den almıştır
Charles Gray (2. Earl Grey)’e bergamot yağı ile tatlandırılmış bir çay hediye edilmişti. Bu hediyenin diplomatik bir hediye olduğu tahmin edilir. Bu hediyenin ardından “Earl Grey” çayı o kadar popüler oldu ki İngiliz çay tüccarlarından onu yeniden üretmeleri istendi. Böylece Earl Grey çayı, günümüze kadar ulaştı.
41. 300 yıl süren Londra Çay Müzayedesi’nde (BBC’nin aktardığına göre) 1950’lerde dünya çayının üçte biri müzayedeyle satın alındı
Birleşik Krallık Çay ve İnfüzyon Derneği şunları söylüyor: “Yaklaşık üç ayda bir açık artırmalar yapıldı. tekliflerin sınırsız bir süre için devam etmesine izin vermek yerine her bir payın satışının başlangıcında bir mum yakıldı ve mumun bir santimi yandığında, çekiç düştü ve satış sona erdi.“
42. Çaya süt eklemenin nedeni, fincanların kırılmasını önlemekti
İngilizlerin % 93’ünün sürdürdüğü bu gelenek, çayın içindeki ısının bir kısmını alarak fincanların çatlamasını önlemek için içine önce süt konulması şeklindedir.