17 Ağustos 1999’da yaşanan büyük depremin ardından tam 20 yıl geçti. Ne kadar da uzun bir zaman dilimi değil mi? Deprem gerçekleştiği yıl doğan bir çocuk şimdilerde üniversiteye gidecek yaşta, belki bir mühendis olacak ve belki de tek isteği sevdiklerini kaybetmeyeceği yapılar inşa edebilmek. Ne yazık ki depremi en az hasarla atlatabilmek için bir kişinin isteği ve azmi yetmiyor…
1999’da yaşanan depremde resmi kayıtlara göre 17.480 kişi hayatını kaybetti. On binlere kişi yaralandı, ve milyonlarca kişinin hayatı sonsuza kadar değişti. Sevdiklerini, arkadaşlarını, ailesini kaybedenlerin içinde koca bir boşluk kalırken yine birçok insanın içi büyük bir korkuyla doldu. Her gece deprem olur korkusuyla uykular kaçtı, kaçmaya devam ediyor. Peki korkmak mı çözüm? Elbette değil. Önlem alıyor muyuz? İşte en acı cevap bu soruda.
Yıllardır beklenen deprem için ödenekler toplanıyor, toplanma alanları belirleniyor ve daha bir sürü şey. Peki neden hala korkuyoruz? Güvende olmadığımızı biliyoruz ve hissediyoruz. Hadi o kafamızda dönüp duran soruları tekrar soralım ve geç olmadan gerçeklerle yüzleşelim…
1. Afet sonrası toplanma alanları olası bir depreme hazır mı? Kaçının yerinde plazalar, AVM’ler yükseldi?
Bu sorunun net bir cevabı ne yazık ki resmi kaynaklarda bulunamıyor. Bazı belediyeler kendi internet sitesinde mahalle mahalle toplanma alanlarını yayınlasa da birçok belediyede bu bilgilere ulaşılamıyor. Ayrıca birçok toplanma alanının yerine çeşitli yapılar inşa edildiği biliniyor. Toplanma yeri duruyor olsa bile birçok kişi yerini bilmiyor. Burada yöneticilere sorduğumuz sorunun yanı sıra kendimize de soracağımız bir soru var. “Afet sonrası toplanma yerimi biliyor muyum?”
2. Acil durum konteynerları belirlenen yerlerde duruyor mu? Size en yakın konteynerın yerini biliyor musunuz?
İçinde acil durumlarda kullanılabilecek ekipmanların yer aldığı bu konteynerlar bir dönem her yerde görülse de bazılarının yerlerinden kaldırıldığı biliniyor. Sizin yakınınızda bu konteynerlardan var mı?
3. Yaşadığınız evin depreme karşı dayanıklılık raporu var mı?
Yaşadığınız binanın depreme dayanıklı olup olmadığını anlamak için öncelikle hasar raporunun incelenmesi ayrıca depreme karşı dayanıklılık raporunun olması gerekmektedir. Bu rapor binadan alınan örnekler, malzemelerin kalitesi, binanın su yalıtımı, kolonların yeri gibi birçok özelliğe bakılarak verilir.
4. Evinizdeki eşyaları risk oluşturmayacak bir şekilde düzenleyip, duvara sabitlediniz mi?
Evet, ülkece depreme pek de hazırlıklı görünmüyoruz. Ancak toplumu oluşturan her bir birey de hasarı en aza indirmek adına üstüne düşenleri yapıyor mu? Evinizde risk oluşturabilecek eşyaları belirleyip deprem sırasında devrilmemesi için duvara sabitlemelisiniz. Yaşadığınız ev deprem sırasında hasar almasa bile yaşanan sarsıntı eşyaları devirebilir ve hayati tehlike yaratabilir.
5. Evinizde ve iş yerinizde bir deprem çantası var mı?
Depreme karşı alınan önlemler arasında belki de en çok bilineni. Ama ne yazık ki birçok insan öneminin farkında olsa da evinde ya da iş yerinde deprem çantası bulundurmuyor. Herhangi bir deprem meydana geldiği sırada eğer hayattaysanız, hayatta kalmaya devam edebilmek, dışarıdakilere sesinizi duyurabilmek ve dışarıdan haber alabilmek için deprem çantası hayati bir önem taşıyor. Ayrıca yaşadığınız evde bir şey olmasa bile milyonlarca kişinin yaşadığı panik bir kaosa sebep olacak ve deprem çantasında bulunan malzemelere ihtiyacınız olacak.
6. Deprem sırasında evinizde veya iş yerinizde kendinizi nasıl koruyacağınızı biliyor musunuz?
Sarsıntı yaşanırken binanın dışına kaçmaya çalışmamak, pencerelerden ve kapıdan uzak durmak, bir duvarın dibine ya da sağlam bir masanın altına sığınmak, sabitlenmemiş dolap vb. eşyalardan uzak durmak, hayat üçgeni oluşturmayı bilmek çok önemli. Deprem anında yapılacakları öğrenmeli ve sarsıntı bitene kadar hem ev hem iş yeri hem de okul için bir hayat üçgeni belirlemelisiniz.
7. Aile bireyleriyle ya da sevdiklerinizle bir toplanma yeri belirlediniz mi?
Beklenen büyük deprem sonrası büyük ihtimalle uzun bir süre iletişim sağlanamayacak. Yaşanan kaos sırasında ise herkes sevdiklerini düşünecek. Özellikle herkes farklı yerlerdeyken yaşanan bir deprem sonrası kişilerin birbirlerini bulması imkansız. Bu nedenle aileniz, arkadaşlarınız ve yakın çevrenizle ortak bir toplanmak alanı belirleyin. Burası mutlaka herkesin kolay ulaşabileceği, spesifik olarak belirlenmiş ve depremden etkilenmeyecek açık bir alan olmalı.