1929 yılındaki Büyük Buhran, modern dönemin en kötü ekonomik gerilemelerinden biriydi. Kükreyen yirmiler dönemi, orta sınıf aileler için bolluk dönemi olmuştu. Ancak kısa bir süre sonra patlak veren ekonomik kriz, insanların günlük yaşamını derinden etkiledi.
Büyük Buhran’ın en kasvetli döneminde, Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan insanların yaklaşık dörtte biri işsizdi. Düzenli bir şekilde çalışacak kadar şanslı olanlar, genellikle ücretlerinin kesildiğini ya da çalışma saatlerinin değiştiğini görüyordu. Doktor ve avukat gibi üst orta sınıf profesyonellerin gelirleri %40 oranında azalmıştı. Daha önce zengin olan birçok aile, büyük bir yıkımla karşı karşıya kaldı.
Büyük Buhran döneminde ortalama gelire sahip olan aileler tek bir slogan kullanıyordu: “Kullan, yıprat, kendin yap ya da onsuz yap.” İnsanlar kısa bir süre sonra yeni ekonomik koşullara uyum sağlarken, mümkün olduğunca “normale” yakın bir hayat sürdürmeye çalıştılar. Aileler, günlük yaşamda yeni alışkanlıklar edinmişti. Gelin tarihte kısa bir yolculuğa çıkalım.
Tasarruf bahçeleri
Kadın dergileri ve radyo programları; ev kadınlarına, yemek bütçelerini nasıl ayarlamaları gerektiğini öğretiyordu. Kiliselerin düzenlediği etkinlikler, yiyecekleri paylaşmanın en popüler yolu olmuştu. Bu etkinlikler aynı zamanda ucuz bir sosyal aktivite biçimi haline geldi. Birçok aile, evlerinin bahçesine sebze ve meyve tohumları ekmeye başladı. İnsanlar kendi kendilerine yetmeye çalışıyordu. Apartman dairesinde yaşayan kişiler ise, şehirlerdeki boş arazilerde sebze yetiştirmeye başlamıştı. Bu araziler “tasarruf bahçeleri” olarak isimlendirilmekteydi. Tasarruf bahçeleri binlerce kişiye gıda ulaştırıyordu. Buradan yiyecek temin eden insanlar sadece işçi sınıfı değildi. Daha önce zengin olan, krizle birlikte yoksullaşan insanlar da bahçelerden faydalanıyordu.
Boş zaman etkinlikleri: Masa oyunları, minyatür golf sahaları, Monopoly ve Scrabble
1930’lu yıllarda ortalama gelire sahip bir ailenin boş zaman etkinliklerine harcayacak fazladan geliri yoktu. Ekonomik krizden önce sinemaya gitmek en büyük eğlencelerden biriydi. Büyük Buhran’dan sonra çok az insan sinemaya gitme lüksüne sahipti. Öyle ki Amerika Birleşik Devletleri’ndeki sinema salonlarının üçte birinden fazlası bu dönemde kapandı.
İnsanlar çoğu zaman evde vakit geçirmeyi tercih ediyordu. Bazı aileler kağıt oyunu oynamak için akşamları bir araya geliyordu. 1930’lu yıllarda tanıtılan Scrabble ve Monopoly gibi kutu oyunları da oldukça popülerlik kazanmıştı. Öte yandan radyo, insanların ücretsiz bir şekilde eğlenebileceği diğer bir araçtı. Amos “n” Andy gibi komedi programları, spor etkinlikleri ve müzikler, insanları günlük hayatın stresinden az da olsa uzaklaştırıyordu.
Aynı zamanda mini golf sahaları, Büyük Buhran döneminin çılgınlığı haline geldi. 1930’larda sadece Amerika Birleşik Devletleri’nde 30.000’den fazla minyatür golf sahası kuruldu. Fiyatlar tur başına 25 ile 50 sent arasında değişiyordu.
Kadınlar istihdama dahil oluyor
Büyük Buhran dönemine kadar kadınların kamusal alanda çalışması hoş karşılanmıyordu. Ancak kriz döneminde bazı aileler, fazladan gelir elde etmek için kadınların istihdama katılmalarını desteklemeye başladı. Buhran dönemindeki işsizliğe rağmen kadınların istihdam edilme oranı büyük bir hızla artış göstermişti. Bazı insanlar, erkekler işsizken kadınların çalışmasını eleştiriyordu. Bu nedenle çoğu kadın, sosyal olarak kabul görmeyen büro hizmetlerinde çalıştı. Kadınlar, büro hizmetlerinin dışında çoğunlukla sekreter, öğretmen, telefon operatörü ve hemşire gibi mesleklerde çalışıyordu. Ancak işverenler, kadın işçilere erkeklerden daha az ücret ödüyordu.
Devlet desteği alan aileler gizli tutuldu
1933 yılından sonra Başkan Franklin D. Roosevelt’in New Deal programları ile dar gelirli ailelere yardım eli uzatıldı. Kriz döneminden önce çoğu insan, hükümetin refah programlarına olumsuz gözle bakıyordu. Çünkü bazı şehirlerde, yerel gazeteler sosyal yardım alan insanların isimlerini yayınlıyordu. Büyük Buhran sırasında devlet yardımına yönelik tutumlar değişmeye başladı. Böylece destek almak, “aşağılayıcı ve acı verici” bir deneyim olmaktan çıktı.
Ekonomik krizin insan psikolojisi üzerindeki etkisi
Büyük Buhran’ın yarattığı stres özellikle ailenin geçiminden sorumlu erkekler üzerinde psikolojik bir yük oluşturdu. İntihar oranları 1933 yılında tüm zamanların en yüksek seviyesini gördü. Birçok insanın evliliği kötü gidiyordu. Ancak kimse boşanmayı göze alamıyordu. Boşanma oranları 1930’lu yıllarda önemli ölçüde düşse de insanlar birbirini terk etmeye başlamıştı. Bazı erkekler, işsiz oldukları için ailelerini terk ediyordu. Bu duruma “fakir adamın boşanması” deniyordu. İki milyondan fazla insan gezgin olmuştu. Bunların çoğu, ailelerine yük olduklarını hisseden ve iş aramak için evden ayrılan gençlerdi. İzinsiz olarak yük trenlerine binmek yaygın ama tehlikeli bir seyahat yolu haline geldi. Büyük Buhran’ın ilk yıllarında şiddet suçları da artmaya başlamıştı. Cinayetler, insan kaçırmalar, fidye istemeler ve dahası…
Radyolarda ve gazetelerde sık sık yüksek profilli olaylar haberleştiriliyordu. Ancak şiddet olayları, krizin ilerleyen yıllarında azalmaya başladı. Her ekonomik kriz dönemi, insanların üzerinde farklı bir iz bırakır. Çünkü ekonomik krizler, bireylerin geleceğe karşı ümitsiz bakmasına neden olur. İnsanlar kendilerini değersiz, önemsiz ve başarısız hisseder. Bu da insan psikolojisi üzerinde büyük bir baskı yaratır. Tarih boyunca tüm ekonomik kriz dönemlerinde benzer sorunlarla yüzleşilmiştir. Ancak bu sorunlar en fazla Büyük Buhran döneminde hissedilmiştir.
Kaynak: 1