Brené Brown’un araştırmaları onu liderlik guruları arasına taşısa da kendi işini yürütmesi biraz daha karmaşık bir süreç oldu.
Inc.’ten Maria Aspan, Reese Witherspoon, Amy Adams ve Kristen Bell gibi Hollywood yıldızlarından Melinda Gates’e birçok ünlü ismin mentorluğunu yapan Brené Brown’un hikâyesini kaleme aldı. Liderlik konusunda alışılmışın dışında fikirleri olan Brown’un hikâyesini Inc.’te aktarıldığı gibi aktarıyoruz.
Sosyal hizmet uzmanlığından şöhrete uzanan yol
Brené Brown, nasıl es verileceğini iyi biliyor. Bir soruyu cevaplamadan önce derin bir nefes almayı ve…
Uzun bir es verip duraklar.
Hayatınızı kazanmak için insanlarla konuşuyor ve onları dinliyorsanız, es vermek öldürücü bir iletişim aracı olabilir. Brown, ruhsatlı bir sosyal hizmet uzmanı ve akademik araştırmacıyken TED Talk viral ünlüsü, şirket kurucusu ve CEO’su oldu. Daha sonra “en çok satan” listesine giren kitap yazarı ve liderlik gurusuna dönüşen Brown’un hayatını kazanmak için temelde yaptığı insanlarla konuşmak ve onları dinlemek.
Onun es vermesi yansıma ve otorite bahşeder. Duyulduğunuzu hissedersiniz. Verilen her uzun este sağlanan sessizlik hem Brown’a hem de onun sohbet ettiği kişi için de aynı anlama geliyor. Es vererek sorunun hassasça tartılmış cevabını vermeden önce “Ne harika bir soru” diyor.
Brown, kitap satışları ve konuşmacı olarak çıktığı seminerlerin ücretlerinin tutmasına -ve ucuz bir mobilyacıdan aldığı rahat mobilyalar ve personeline ayda iki kez aldığı çiçeklerle dekore etmesine- izin verdiği Houston’da havadar, iki katlı bir ofiste çalışırken zihnini şöhret olmadan önceki geçmişine götürüyor. Ağzının önünde ellerini sıkıyor, sarışın kafasını dua eder gibi eğiyor, ara sıra kafasını sallayarak düşünme sürecini onaylıyor. Brown, konuşmadan önce çok düşünüyor.
“Hiçbir zaman yas tutmuyorum,” diyor Brown, “çünkü …” bir es daha veriyor, 11 sessiz saniye sonra “hırsımdan dolayı pişmanlık duymuyorum ve şimdi o zamandan daha az hırslı değilim.”
“Ancak” -burada bir es daha veriyor- “kamu önünde olmayı sevmiyorum.”
Daha büyük bir kitleye ulaşma ihtiyacı nasıl doğdu?
Pixar, IBM, Seattle Seahawks ve Bill & Melinda Gates Vakfı gibi bazı çevrelerde son derece iyi tanınan, Oprah onaylı bir liderlik danışmanı olan 52 yaşındaki Brown hem kamu önünde hem değil. Melinda Gates bir e-postasında şöyle diyor: “Brené, liderliğin her şeyi bilmek yerine, bilmediklerinizi kabul etmeyi gerektirdiğini bana öğretti.” “Kırılganlığın, incinebilirliğin güven inşa etmenin anahtarı olduğu mesajını seviyorum.” Brown’un diğer ünlü taraftarları arasında Hollywood’un ünlüleri Reese Witherspoon, Amy Adams ve Kristen Bell bulunuyor. Ayrıca Orange is the New Black dizisinin yıldızlarından Laverne Cox geçenlerde Vanity Fair‘e Brown’un James Baldwin ve Shakespeare’in yanında en sevdiği yazarlardan biri olduğunu söyledi.
Ama birçok insan hâlâ Brown’un adını duyunca boş boş bakabiliyor. Bu yıl çıkardığı yeni kitabı ve değiştirdiği iş modeliyle daha büyük bir kitleye ulaşmak istiyor. Kendini ve çalışmalarını tanıtmak için büyük planlar yaparak kendi hassasiyetleri konusunda yeterince araştırma yapmayan kişilere ulaşıp karşılaştığı boş bakışları değiştirmeyi planlıyor.
University of Houston’s Graduate College of Social Work doktorasına sahip ve araştırma görevlisi Brown, yıllar boyunca utanç ve kırılganlık kavramlarını inceledi. Röportajların ve diğer veri setlerinin toplanıp kodlandığı bir metodoloji kullandığı “temelli teori (grounded theory)” araştırmasıyla bazı davranış kalıpları ve bazı basit ama rahatsız edici sonuçlar bulmaya başladı: Hepimiz başarısız oluruz. Ancak bu başarısızlıkları inkâr etmek ya da sadece kabul etmek yeterli değil. Sadece kusurlarımızı benimsediğimizde; kusurlarımızın üstesinden gelmek için çalışırken ve cesur olup riskler aldığımızda ve Brown’un deyişiyle, “hayal kırıklığı yaşadığımız zaman uydurduğumuz sahte hikâyelere meydan okuduğumuzda” gerçek liderler oluruz.
Nasıl bir iş modeliyle başladı?
Brown’u cazip kılan şeylerden biri başkalarına tavsiye ettiği kendinle yüzleşme süreciyle başkaları kadar mücadele ettiğinin altını çizmesi. Çok satanlar listesine girmesi garanti “Dare to Lead: Brave Work. Tough Conversations. Whole Hearts” (Liderlik Cüreti: Cesur İş. Zor Sohbetler. Tam Kalpler) kitabında “İsteklerimiz ve ihtiyaçlarımız hakkında konuşmak bunlara ulaşmamızı engelleyen korkular, duygular ve yokluk hakkında konuşmaktan çok daha kolaydır” yazıyor.
Onu ünlü yapan bu tür kişisel kabul edişlerdi. Brown 2010 yılında “The Gifts of Imperfection” (Mükemmel Olmamanın Hediyesi) başlıklı ilk akademik olmayan kitabının yayımlanmasından birkaç ay önce TEDxHouston’da bir konuşma yaptı. Araştırması ve araştırmasının ona yaşattığı duygusal çöküşle ilgili yaptığı 20 dakikalık konuşma komik, dokunaklı, dürüst ve 35 milyon insan tarafından izlenen viral bir video oldu. Aşağıda Türkçe altyazılarla izleyebileceğiniz video Brown’u CEO’lar, girişimciler ve kitap kurtlarının önüne attı. Ayrıca Brown’un araştırmasını nasıl bir işe dönüştüreceğine karar vermesini sağladı.
Deneme, yanılma, başarı ve başarısızlıklardan ders çıkarma
Brown geçtiğimiz birkaç yılı söylemlerini eyleme dönüştüren kârlı ama değişken bir şirket kurmaya çalışarak geçirdi. Her şeyi tek başına çözmeye çalıştığı için hâlâ devam eden bir proje. Brené Brown Education and Research Group’a (Brené Brown Eğitim ve Araştırma Grubu) temmuzun ortasında sıcak bir günde yaptığım ziyaret sırasında Brown, Dare to Lead’in yayımlanmasına bağlı yeni bir organizasyonel düzenlemenin başındaydı. Brown’un dediğine göre yeni kitap 20 yıllık araştırmanın yanı sıra üst düzey yöneticilerle çalışmaya dair yeni verileri de kullanarak daha iyi liderlik için dört beceri seti öneriyor.
Dare to Lead’in ekim ayı başlarında piyasaya sürülmesi planlanıyordu ve Brown, yaz boyunca kendine koyduğu son teslim tarihine yetişmek için kendini dış dünyaya kapadı. Kasım ayında yapılan mid-term seçimlerinden önce iyi liderlik konusunda rehber olabilecek kitabının raflardaki yerini almasını istiyor. Brown “Hayatımda gördüğüm en kötü liderlik modellerine sahibiz” diyor. “Bana ‘Bunu doğru yapan var mı?’ diye sorsanız, şu anki siyasi liderleri kesinlikle söylemezdim. Bu yönetim kesinlikle liderlik yapamıyor.”
Bulunduğu konuma göre fazlasıyla açık sözlü
Brown’un özgünlüğünün başka bir parçası: Ülkenin ortasında yaşayan beyaz bir Hıristiyan olmasına rağmen kadın yürüyüşlerine, Black Lives Matter gösterilerine katılıyor. Hedef kitlesi ticari kurumlar olan bir insan için ABD Başkanı’nın göçmenlik politikaları da dahil olmak üzere birçok konuda, tahmin edebileceğinizden sert, açık sözlü eleştiriler yapıyor. Brown’un Charlottesville’deki ölümcül beyaz üstünlükçü ayaklanmalara verdiği tepkiden etkilenen Afrikalı Amerikalı bir kadın olan, dijital pazarlama firması Message Medium’un kurucusu ve başkanı Maisha Walker “Bunun gibi çok zor toplumsal konularla başa çıkma konusunda çok düşünceli ve içten” diyor ve ekliyor “Çekinmeden tepkisini ortaya koyuyor.”
Siyasi yelpazenin her iki ucundaki bazı insanlar, Brown’un, Trump dönemindeki hiper-partizan siyasi iklimi konu alıp insanlara yol gösteren Braving the Wilderness kitabının turnesindeki etkinlikleri terk etti. Ama bu, şirket kurucusu ve CEO olarak rolü gittikçe önemli hale gelen Brown’u zor şeylerin üzerine daha fazla gitmekten veya sürekli yoğun diyaloglara girme ve öz yansıtma durumundan alıkoymadı.
Uzmanlığını kârlı bir işe çevirme yolunda eski ve yeni deneyimlerinden faydalandı
Bu Brown’un yanlış başlangıçlar yaparak, başarılı ürünlere son vererek ve dürüst olarak -ya da Brown’un deyişiyle cesur olarak- zaman harcamayı istediği ve istemediği şeylere karar verdiği bir süreçti. Brown, “İlk başladığımda hiçbir şeye hayır demedim çünkü her şeyi yapabileceğimi kanıtlamak istedim” diyor. Şimdi, uzmanlığını gerçek bir iş haline dönüştürerek geçirdiği 5 yıldan sonra “bir sürü şeye hayır diyerek kim olmak istediğimi açıkça anladığım yıl olacak” diyor.
Kendi hayatını yazmaya alışmış bir kadının hikâyesini anlatmak zor. San Antonio’dan New Orleans’a ve daha sonra da Teksas’a taşınan 4 çocuktan en büyüğü olan Cassandra Brené Brown kitaplarında bunun gibi biyografik ayrıntılara yer veriyor. Kitaplarında UT Austin’deyken bir yandan barda çalışıp bir yandan bira ve sigara alışkanlığından kurtulmak için mücadele ederek 29 yaşındayken lisans derecesini aldığından bahsediyor. İkisi de cankurtaranken tanıştığı ve birlikte 2 çocuk büyüttükleri bir çocuk doktoru olan Steve Alley’le dikkatli bir iletişim kurdukları sevgi dolu evliliği de kitaplarından okunabiliyor.
Brown, 2002 yılında Houston Üniversitesi’nde doktorasını tamamladı ve feminist uygulamadan sosyal refah politikalarına kadar uzanan çeşitli dersler veren bir araştırma görevlisi olarak üniversitede kaldı. Sonra 2010’da sahne aldığı TEDxTalk, kariyerinin gidişatını değiştirdi. Bunu izleyen 2012’deki Daring Greatly adlı kitabı, kendisinin yakın geçmişte ortaya çıkan savunmasızlık “mahmurluğu” ve bir anda şöhreti yakalamasının iyi ve kötü yönlerini anlatıyordu. O yıl verdiği ilgili TED Konuşması şu anda dokuz milyondan fazla izlenmeye sahip. (Bu başlığın altındaki videoyu Türkçe altyazılarla izleyebilirsiniz).
Oprah dönüm noktası oldu
Daha sonra, 2013’te Brown kitap endüstrisi için en önemli hayran kitlesinin kaynağı olan Oprah’da birçok hayran kazandı. Brown’un Oprah’ın “SuperSoul Sunday” programında yer alması için gelen bir davetiye önce “O” dergisinde bir röportaja, sonra Brown’un “OWN” ağında çevrimiçi bir kurs verdiği (hâlâ devam eden) bir iş ilişkisine dönüştü. O yılın sonunda Brown kendi ayakları üzerinde durabileceğini ve kendi kişilik kültünü sürdürülebilir bir işe nasıl dönüştürebileceğini anlamak için birkaç arkadaşını topladı.
Kurduğu şirketi iyi bir ivme yakaladı
Şirket bugün de arkadaş ve aile ilişkileriyle yürümeye devam ediyor. Brown, genç ikiz kız kardeşlerini personel şefi ve kâr amacı gütmeyen operasyon şefi olarak istihdam ediyor. Brown’un üniversite günlerinden beri koltuğunu bekleyen arkadaşı Charles “Chaz” Kiley şimdi onun finans müdürü. Kiley, “Brené’nin riske ve başarısızlığa karşı çok yüksek bir toleransı var” diyor.
Fakat Brené Inc. için doğru işi bulmak kolay olmadı. Brown’un şu an 27 çalışanı olan şirketi, terapistler ve koçlar için Brown’un fikri mülkiyetiyle koruma altına aldığı yöntemleri ve ürünleri kullanma sertifikaları verdiği eğitimler satıyor. Daha sonra, 2015 yılında, Brown doğrudan tüketiciye yönelik çevrimiçi eğitim işini başlattı. Brown ve Kiley’e göre “Courage Works” (Cesaret Çalışmaları) kursu hemen başarıya ulaştı ve ilk yılda 6 milyon dolar gelir ve 100 bin müşteri kazandı.
Yine de Brown şirketin hızlı bir şekilde genişlemesine yardımcı olabilecek dış yatırım tekliflerini geri çevirdi. Bunun yerine, işini çoğunlukla 90 bin dolara kadar çıkan kitap satışları ve kurumsal konuşma ücretleriyle finanse etti (ancak çalışmasının yüzde 30’u pro bono olduğunu söylüyor). Şirket ayrıca kendi atölye çalışmalarını yürütmek için Brown’un sertifikalı yöntemlerini kullanan yardımcıların eğitimlerinden ve Brown’un danışmanlık etkinliklerinden de gelir elde ediyor.
Büyük şirketler Brown’a yaptıkları yatırımın “iyi harcanan para” olduğunu söylüyor. Brown’u IBM’in iç geliştirme programına getiren ve teknoloji devinin liderlik, öğrenim ve katılım işlerini yöneten Deb Bubb şöyle diyor: “[Brown] dönüşümcü liderlik için son derece önemli olan kavramlar hakkında bilim temelli ve çok insani konuşuyor.” Yaklaşık 10 milyar dolarlık piyasa değerine sahip kamuya açık bulut bilgi işlem şirketi Nutanix’in CEO’su ve kurucularından Dheeraj Pandey, bu yıl şirketin müşteri konferansında konuşması ve bazı kıdemli liderlerle çalışması için Brown’u işe aldı. “[Brown] rekabet avantajı için gizli bir silah haline geldi” diyen Pandey, mühendislerini Slack’te savunmasızlığı tartışırken yakaladığını: “Ortam fazla hareketlendiğinde, Nutanix çalışanları gerginliği, ‘Hey, savunmasız kalmalısınız.’ diyerek geçirmeye çalışıyor.” sözleriyle anlatıyor. Giyim eşyası şirketi Evereve‘in CEO’su Megan Tamte, Brown hakkında “Etrafımdaki insanlarla kıyasladığımda o Oprah gibi” diyor.
İşleri Büyüyen Brown kişisel çelişkiler yaşadı
Ama Brown, işini kurduğunda büyüme beklentisi dahil birçok şeyden rahatsız oldu. Kiley, kâr amacı olan bir çevrimiçi eğitim portalının satış görevlileri ve yazılım mühendisleri ve pazarlamacıları, “popoların koltuklarda olmasını… ve özellikle de satıcılığınızı hissetmeyi zorunlu kılıyor” diyor. Brown arkadaşı için “Pazarlama konusunda zorlayıcı olmak onun etik anlayışının biraz dışına çıkıyordu” diyor ve “Eğitimin kâr amacı olmaması gerekiyor” diye ekliyor.
Geçen sene sonlarına doğru Brown, birçok kurucunun karşı karşıya kaldığı bir seçenekle yüzleşmek zorunda kaldı. Büyük ölçekli bir tüketici operasyonu yürütmek, onun fiziksel ve duygusal sağlığı, sevdiklerine olan bağları ve “dünyadaki yenilenemeyen en büyük kaynak olan zaman”ın karışımı olan “keyif listesi”yle uyumlu değildi. Brown “Çok sayıda çok mutsuz, uzun saatler çalışan ve işlerinin meyvelerini hiç beğenmeyen kurucular ve çok başarılı kıdemli liderlerle konuştum” diyor.
Brown “Bir gün beş tanesi araştırmacı, 145 tanesi yazılım mühendisi ve öğrenme platformu çalışanı olan 150 personelli bir şirkete gelmek için uyanmak istemiyorum. Yapmak istediğim şey bu değil” diyor. “Bu işi yürütmek ve keyif listesi eşit derecede önemli.”
Kişisel marka ve ticari marka arasındaki ince çizgi
Brown “Bir yandan şirket yönetip bir yandan araştırma, yazma, konuşma işlerini yürütmek için nasıl bir önceliklendirme yapıyorsunuz?” sorusunu cevaplarken öne düşen kafasını iki eliyle yakalıyor ve fısıldayarak “F*****uck” (Hasi*tir) diyor.
Konuyla ilgili kızgınlığını dile getiren ifadesinin hemen ardından pişmanlık duyuyor ve bunu unutturmak için konuşmaya başlıyor. Kendini “‘Tam doldur’ sloganına sahip Texaslı bir ailenin beşinci nesli” olarak tanımlayan Brown F-kelimesini kullanırken “çok rahat” olduğunu “Bu benim sövgü kelimemdir” diyerek itiraf ediyor. Brené Brown markası için otantik değil mi?
Evet ve hayır. Brown “Bu kişisel markam için, iş için değil” diyor, küfürlü konuşmanın daha geniş bir kitleyi yabancılaştırdığı notunu düşüyor. “Benim yaşadığım gerginlik: Otantik benliğimin iş için inanılmaz derecede tehlikeli olması.” Bir es veriyor “Dilim bazen işe yaramayabilir.”
Brown’un hırsı ve şöhretiyle olan çelişkili ikili ilişkisi; savunmasızlığı öğütleyen kadınla dış dünyaya karşı bir koruma duvarı inşa eden kişi arasında. Brown, ilk TEDx konuşması 2010 yılında viral olduğunda ilk düşüncesinin “Evet, be!” olmadığını “Şimdi diş macununu tüpün içine geri sokun” olduğunu hatırlıyor: “Anlıyor musun? Bunu kontrol etmeliyim, kontrol etmeliyim, kontrol etmeliyim.”
Brown, internette kadın olmanın kötü yorumların hedefi olmak için yeterli olduğunu zor yoldan öğrendi “Eğer herkesin erişebileceği konumdaki bir kadınsanız, bir sistemi yerine koyun. Yılda 40 bin ya da 40 milyon dolar kazanmanız önemli değil” diyor ve ekliyor “Size cevap verebileceğiniz üç yorum seçip geriye kalan her bo*u silecek birini işe alın.”
Eskiye dönerek yeni bir başlangıç yaptı
Brown’un kontrol edebileceği başka şeyler var. Aralık ayında, Brown Cesaret Çalışmaları çevrimiçi kurslarını kapattı. Şirketinin bir kolunu kâr amacı gütmeyen bir kuruluşa dönüştürmeye başladı; bu kurum akıl sağlığı profesyonellerini ve Brown’un araştırma ve yöntemlerini başkalarına öğretmeye devam edecek ve kısa bir süre sonra onları okullarda ve belki de üniversitelerde öğretecek.
Brown’un kâr amacı gütmeyen operasyonları bir zamanlar Brave Leaders Inc. olarak bilinen danışmanlık ve atölye çalışmaları şimdi yeni kitabının adını paylaşacak: Dare to Lead. Yeniden markalaşma, yakın zamanda gerçekleşen bir farkındalığın altını çiziyor: “Etkili büyüme için farklı yöntemleri denedik ve kitaplara hiç önem vermedik” diye gülüyor ve ekliyor “Kitaplar nasıl yan ürün haline geldi?”
Nielsen BookScan’a göre, 2010’da yayımlanan The Gifts of Imperfection (Mükemmel Olmamanın Hediyeleri) (2010) bir milyondan fazla satarken, Daring Greatly (2012) yarısını sattı ve iki kitap da 250 bin satışın üzerine çıktı. Brown, ABD satışlarının toplamda dört milyondan fazla olduğunu söylüyor. Artık kitaplarını iş operasyonlarına daha doğrudan bağlamaya çalışıyor. Brown “18 saatlik kurslar satmak yerine, öğrendiğim her şeyi bir kitaba koyacağım ve sadece 20 dolara satacağım” diyor.
Kitap odaklı ama eski hizmetleri unutmayan yeni bir strateji
Yeniden adlandırılan şirket büyük şirketlere danışmanlık vermeye devam edecek. Ve Brown müşterilerinin yüzde 95’ini oluşturan, Brown’un bizzat ziyaret etmek için zamana ya da zihinsel enerjiye sahip olmadığı şirketlere danışmanlık verebilsin diye diğer profesyonelleri eğitmeye devam edecek.
Beş yıl içinde sonunda bir şeyler oluşmaya başladı. Ancak Brown, şirketin başlangıç kaosunun ötesine geçtiği günü dört gözle bekliyor. Kesin bir şekilde işi için doğru yolu seçtiğini düşündüğünde belki ufak bir tatile bile çıkabilir.
Bu, kurucusu şöhret olan bir organizasyon için imkânsız bir hedef olabilir. Buna rağmen Brown, “Bu iş benden fazla yaşamadığı sürece büyük bir başarısızlık gibi hissedeceğim” diyor. Ve eğer bir işi başlatıp, yeniden şekillendirip, liderliğini yapmak için uğraşacak biri varsa o kişi muhtemelen bunların nasıl yapılacağı üzerine kitap yazan kadındır. Brown’un dediği gibi: “Araştırmacı, kendini iyileştirir.”
Brené Brown’un Türkçe’ye tercüme edilen kitaplarını Türkiye’deki büyük kitapçılarda ve kitap satan internet sitelerinde bulmak mümkün:
- Mükemmel Olmamanın Hediyesi (The Gifts of Imperfection)
- Cesur Yanını Kucakla (Draing Greatly)
- Kuvvetle Ayağa Kalkmak (Rising Strong)
- Acımasız Dünyaya Meydan Okumak (Braving the Wilderness)