Konuk yazarımız Özgür Seyhan listeledi, haberiniz olsun.
50 yıldır onun şarkılarından ilham almayan tek bir müzisyen çıkmadı. 20 Haziran günü saat 20.00’de kuş yuvası saçlı dahi ikinci kez İstanbul’da olacak. Şairlerin hası, müzisyenlerin müzisyeni.
Aslında sebebe falan gerek yok ama 20 Haziran’da orada olursanız en azından bu çok özel adamı dünya gözüyle gördüğünüzü torunlarınıza anlatabilirsiniz. Bob Dylan hakkında bildiklerimizi listeledik. “Peki bu adam neden çok özel bir adam?” sorusuna cevap olsun diye. Çünkü…
Çünkü ‘Like A Rolling Stone’u o yazdı
16 Haziran 1965’te kayda alınan bu şaheser, pop müziğin gidişatını tamamen değiştirdi. Bir şarkının listebaşı olması için iki dakikayı aşmaması gerektiği algısı o gün kayda alınan 6 buçuk dakikayla tarih oldu. Beyin büken sözleri ise rock müziğini şiir ile tanıştırdı. Like a Rolling Stone, kaydından 50 yıl sonra bile ilham vermeye devam ediyor. Babanın bu şarkının sözlerini karaladığı 4 sayfalık orijinal el yazılı taslaklar ise Haziran sonunda New York’ta açık artırmaya çıkıyor. Fazladan iki milyon doları olanlara duyurulur. Yuvarlanan taşları, Yuvarlanan Taşlar’dan dinleyelim…
Çünkü dünyanın en güzel filmi The Big Lebowski onun şarkısıyla başlıyor
Ağır çekimde yuvarlanan bowling topları eşliğinde Dylan’ın sesinden The Man In Me’yi duyduğunuz an, filmle ilgili organik bağınız da kurulmuştur. Bu yıl 13’üncüsü Kentucky’de düzenlenecek The Big Lebowski Festivali’ni önceki yıllarda onurlandıran The Dude’un bizzat kendisinden dinleyelim isterseniz…
Çünkü o hayallerini gerçekleştirebildi
Lise yıllığında ‘Hayalin nedir?’ sorusunu ‘Little Richard’a katılmak’ diye yanıtlamıştı.
Çünkü bir şarkı fabrikasıydı
Boru değil tam 35 piyasa albümü çıkarttı. The Beatles, Led Zeppelin ve The Who’nun üçünün birden piyasaya sürdüğü toplam albüm sayısının bile 35’e ulaşmadığını bildiğinizde adama saygınız daha da artıyor. Bu arada konser albümleri, Greatest Hits’ler ya da albüme alınmayan şarkıların derlendiği onlarca bootleg de bu 35’in içinde yer almıyor ha!
Çünkü rock tarihinin ilk double albümünü o çıkardı
Adamdaki yaratıcılık öylesine müthiş boyutlarda ki hızına yetişene aşk olsun. Rock tarihinin ilk double albümü güzeller güzeli Blonde On Blonde sadece iki günde kaydedildi. Stüdyoya girildiğinde şarkılardan neredeyse hiçbiri daha yazılmamıştı. Müzisyenler bahçede oyalanırken, Dylan üst kattaki odasındaki daktilosunun başında şarkıların sözlerini yazıyor, aşağıya inip 2-3 deneme sonrası şarkıları kaydediyor, sonra da yenisini yazmak için üst kata çıkıyordu.
Çünkü sevdi mi tam severdi
Sara Lownds’a olan aşkı dillere destandı. 12 yıl evli kaldılar. Meraklısına Blonde on Blonde’un kapanış şarkısı 13 dakikalık Sad Eyed Lady Of The Lowlands (Sara Lownds adının şairane bir kullanımı) ya da Desire’daki Sara özellikle tavsiye edilir. Babanın tersi de çok pistir. Dünyanın en melankolik albümü Blood on the Tracks’teki tüm şarkılar bu büyük aşkın bitişine ağıt niteliğindedir. Albümü yapar, hatunu boşar…
Çünkü The Beatles’ın ilham perisiydi
1964 yılında bir otel odasında o Beatles elemanlarıyla, Beatles elemanları ise cigarayla tanıştı. Joint’i John Lennon’a uzattı. Durumdan bi haber Lennon ‘Benim çeşnici başım Ringo’dur’ dedi. Önce Ringo, sonra da diğerleri denedi. Ardından Rubber Soul albümünde Norwegian Wood’u Dylan’a adadılar. Dylan’da cevaben aynı akor formatındaki 4th Time Around’u onlara adadı. Sonra da Sgt. Peppers, The White Album, Abbey Road, olaylar olaylar…
Çünkü her daim muzırdı
http://www.youtube.com/watch?v=h0Zxd5jp-lI&feature=kp
Blonde on Blonde’un açılış şarkısı Rainy Day Women ‘everybody must get stoned’ (herkes kafayı bulmalı) nakaratıyla konusu uyuşturucu olan ilk şarkıydı. Şarkının kayıt hikâyesi de hayli ilginç. Amatör bir sokak bandosu havası isteyen Dylan stüdyo içinde istediği sound’u yakalayamadı. Grup bahçeye taşındı. Kayıt açık havada yapıldı. Hala bir şeyler eksikti. Amatör havayı verebilmek için tüm grup elemanları enstrümanlarını değiştirdiler. İkinci denemede nortopu gibi bir hit’leri olmuştu.
Çünkü gazetecilerle kafa bulmayı pek severdi
Dylan’ın efsaneleştiren bir diğer husus da gazetecilerin sorularına verdiği fırlama yanıtlardır. Meraklısı için yukarıdaki derlemenin evlere şenlik olduğunu belirtelim. Soru: ‘Günümüzde sistem eleştirisinde bulunan, sizin gibi protest müzik yapan yaklaşık kaç gurup var?’ Cevap: ‘138 ile 142 arasında olduğunu tahmin ediyorum.’
Çünkü ondaki derinliği yansıtmak için 6 oyuncu bile az gelebilirdi
http://www.youtube.com/watch?v=gJzPSPkWTrM
Todd Haynes 2007 tarihli filmi I’m Not There’de babanın dehasını anca 6 farklı oyuncuya Dylan’ı oynatarak perdeye yansıtabilmişti. Ama en görülmeye değer olanı hiç şüphesiz Cate Blanchett’in performansıydı. Soundtrack de yaz günü karpuz yemeye benziyor.
Çünkü kahramanı Woody Guthrie idi
Minnesota’nın küçük bir kasabasından 18 yaşında yollara düştü. Büyük Elma’dan bir ısırık almak için New York’a vardı. Küçük barlarda kazandığı küçük bahşişlerle hayatını sürdürdü. Kahramanı, gitarının üzerine ‘Bu makine faşistleri öldürür’ yazan Woody Guthrie’nin bir bakımevinde olduğunu öğrendi. Ölümüne kadar Guthrie’yi sıklıkla ziyaret etti ve hastane odasında ona onun şarkılarını çaldı. İlk albümündeki ilk bestesi, tozla gelen ve rüzgarla göçen bu adamın ellerine ve yüreğine adanmış bir şarkı olan ‘Song to Woody’ idi.
Çünkü delikanlının dibiydi
CBS’te yayınlanan Ed Sullivan Show, Amerikalıların Elvis ve The Beatles’ı televizyonda ilk kez izlediği program olarak bilinir. Dylan kariyerinin henüz başında, 1963’te aynı TV programından bir davet aldı, tabi sevindi. Programda Amerikalıların komünizm takıntısıyla dalga geçen ve her yerde kızılları gören bir adamın anlatıldığı Talkin’ John Birch Society Blues’u çalacağını söyledi. ‘TV’de bu şarkıyı çalamazsın hocam dediler’. Delikanlı abimiz ‘Tamam o zaman’ dedi, ceketini aldı, çekimleri yapmadan stüdyoyu terk etti.
Çünkü müzik tarihinin ilk video klibini de bu adam çekti
Subterrenean Homesick Blues müzik tarihinin ilk video klibi olarak kayıtlara geçmiştir. Ayrıca muhtemelen kayda alınan ilk rap şarkısıdır. Klipte arka planda laflayan sakallı derviş de Beat kuşağının efsanevi temsilcilerinden Allen Ginsberg’dir.
Çünkü biz Türkler sevelim diye One More Cup of Coffee’yi yazdı
Adam 2 bin tane şarkı yazmış ama bizde sokakta kime sorsan varsa yoksa One More Cup of Coffee. Hal böyle olunca soundtrack’ini tüm dünyadaki Dylan fan’larının oluşturduğu Masked And Anonymous filminde de bu şarkıyı bizden birisinin söylemesi pek bi manidar, hatta fıtratımızda var. Sertap ablamızdan One More Cup of Turkish Coffee…
Çünkü kan çekiyor
Söz Türklerden açılmışken… Dylan 2004 tarihli otobiyografisi Chronicles’da kökenleri ile ilgili şunları söylüyor: ‘Büyükbabam ve babaannem 1905’te önce Trabzon’dan Odessa’ya, sonra da ABD’ye göç etmişler. Babaannemin ailesi Kağızmanlıymış ve evlenmeden önceki adı “Kirghiz” (Kırgız) imiş. Onun babası ise bir ayakkabı ustası ve sepici imiş ve sülalesi İstanbul’dan Kağızman’a göçmüş.’ İnanmayan Sean Penn’in sesinden dinlesin…
Çünkü sadece 2 albümle protest müziğin kitabını yazdı
Dylan’ın ikinci ve üçüncü albümleri Freewheelin Bob Dylan ve The Times They Are-A Changin’ sosyokültürel açıdan oldukça hareketli bir dönem geçiren ABD’nin halet-i ruhiyesini özetliyordu. Tüm dünyada akustik gitar çalıp da bu iki albümden parça çalmayan adamı dövüyorlar. Tarihin en güzel savaş karşıtı şarkılarından biri olan Masters of War (Savaşın Efendileri) şarkısının son dizelerine bakalım, titreyelim:
‘Dilerim ölürsün
Ve ecelin tez olur
Takip edeceğim tabutunu
Solgun bir öğleden sonrasında
Ve seyredeceğim sen indirilirken
Aşağıya, mezarına
Ve dikileceğim başında
Ölmüş olduğundan emin olana dek.’
90’ların başına gelen en güzel şey Pearl Jam’den dinleyek mi?
Çünkü ondan istenileni değil, kendi istediğini yaptı
https://www.youtube.com/watch?v=H4p4fZp-dzo
Protest albümleriyle folk camiasında nerdeyse bir havari oldu. Ama canı rock çekiyordu. Folk müziğin en büyük arenası Newport Folk Festivali’nde gitarını amfiye taktı. Ondan aynı şarkıları dinlemek isteyenlere cayır cayır bir gitar eşliğinde ‘Artık Maggie’nin çiftliğinde çalışmak istemiyorum’ diye seslendi. Son şarkı için eline akustik gitarı aldığında insanlar bir an umutlandı. Ama çaldığı şarkının adı ‘It’s All Over Now Baby Blue’ (Artık Her Şey Bitti Hüzünlü Bebeğim) idi. Bob gitarı cayırdatırken, geçenlerde rahmetli olan folk müzik duayeni Pete Seeger’ın eline baltayı alıp elektrik kablolarını parçalamaya çalıştığı rivayet edilir.
Çünkü albüme almadığı şarkılar bile birer efsaneydi
Dediğimiz gibi Dylan’ın tam 35 stüdyo albümü var. Bunun yanı sıra albümlerine almadığı kayıtların derlendiği onlarca bootleg albüm mevcut. Onlardan sadece birini dinleyin istedim. Efsane yapımcı Daniel Lanois dizlerinin üzerinde yalvarmış bu şarkıyı Oh Mercy albümüne koysun diye. Dylan cevabı ‘Nuh’ olmuş.
Çünkü All Along the Watchtower’ı hep Jimi için çalmış
https://www.youtube.com/watch?v=pJV81mdj1ic
Adamlar istatistiğini tutmuş, Dylan’ın konserlerinde en çok çaldığı şarkısı All Along The Watchtower imiş. Canım abim bir söyleşisinde şunları söylemiş: ‘Bu şarkıyı Jimi Hendrix’ten dinlediğim andan itibaren, artık bana değil ona ait olduğunu düşünmüşümdür. Konserlerimde bu şarkıyı çalma sebebim, ona duyduğum saygıyı ifade etmek istememdir.’
Çünkü haksızlıktan nefret eder
https://www.youtube.com/watch?v=MvI3Y9Kuk5E
Yetersiz delillerle, sadece siyah olduğu için cinayet suçuyla hapse atılan boksör Rubin ‘Hurricane’ Carter’ın hikâyesini geniş kitlelere ulaştırır. Hapiste Rubin’i ziyaret eder. ’76 tarihli Desire albümündeki 8 dakikalık enfes Hurricane şarkısı yıllar sonra yazdığı ilk protest şarkıdır. Dava yıllar sonra yeniden açılır ve ‘Hurricane’ beraat eder. Film gibi di mi? Zaten yaptılar, Denzel Washington oynadı… Scarlett Rivera’nın ikonik kemanı eşliğinde huzurlarınızda Hurricane.
Çünkü dünyanın en spontan ‘Süper Grubu’ Traveling Wilburys’in üyesidir
https://www.youtube.com/watch?v=L8s9dmuAKvU
George Harrison yapımcı Jeff Lynne ile Cloud Nine albümünü kaydetmektedir. Bir akşam Tom Petty’nin evine ellerinde ukeleleler ile muhabbete giderler. Evde tesadüfen Bob Dylan da vardır. Dımbırdarlarken ortaya Handle With Care çıkar. Şarkının bir yerinde tizden bir vokale ihtiyaç duyarlar, Roy Orbison’u ararlar, baba gecenin bir vakti iki sokak ötedeki evinden pijamalarını çıkartıp gelir. Sonraki birkaç hafta Cloud Nine kayıtları durur ve 5 efsane yeni bir efsane yaratırlar.
Çünkü radyoyu bize yeniden sevdiren bir müzik aşığıdır
2000’lerin ortasında Dj’liğe el atarak müthiş keyifli programlar yapmıştır. İnanmayan Halloween özel programında Edgar Allen Poe’nun Kuzgun şiirini okuduktan sonra Albert King’in Born Under A Bad Sign’ı sunuşunu dinlesin.
Çünkü o müzisyenlerin müzisyenidir
Bruce Springsteen onun için şöyle der: ‘Elvis bedeninize, Dylan ise ruhunuza hitap eder. Like A Rolling Stone’u başlatan trampet vuruşu, algınızın kapılarını kıran bir tekmedir.’ Tom Waits ise şunları söylüyor: ‘Bir marangoz için testere ve tahta ne ise, bir şarkı yazarı için de Dylan aynı şeydir. O keşfedilmeyi bekleyen bir gezegendir.’ Sanat hayatının 30. yılının kutlandığı 1992 tarihli efsanevi konserde dünyanın tüm müzisyenleri birleşerek ona şükranlarını sunmak için afedersiniz kıçlarını yırtmıştır.
Çünkü ödülleri falan sevmez, derdi müziğini yapmaktır
http://www.youtube.com/watch?v=AeBzvgewgsc
Baba 1991 yılında Yaşam Boyu Başarı Grammy Ödülü’nü Jack Nicholson’un elinden alır. Ray Ban’ın en önemli iki temsilcisini burada gözlüksüz görmek ayrı bir ironik durum. Böylesi bir ödülü bu tevazuuyla alan bir adam nasıl sevilmez, a dostlar! Özetle şunları söylüyor: ‘Babam sıradan bir adamdı, bana şunu söyledi… Aslında bi sürü şey söyledi… Dedi ki ‘Evlat bu dünya öyle bir dünyadır ki, gün gelir öz anne baban bile seni terk eder. O an geldiğinde bil ki Tanrı, senin kendi yolunu çizmendeki azmine her daim inanacaktır.’
Çünkü yaş yetmiş ama iş bitmemiştir
60’lardaki dağınık saçlı ve her daim güneş gözlüklü hali popüler kültürün en canti görüntülerinden biridir. Ama baba asla yaşlanmıyor. Never Ending Tour (Hiç Bitmeyen Turne) kapsamında son yirmi yıldır aralıksız olarak yılda ortalama 150 konser veriyor. 2006 tarihli Modern Times albümüyle Amerikan müzik listelerinde 1 numaraya çıkan en yaşlı insan unvanını aldı. Son albümü Tempest’in en güzel şarkısının klibinde ise dünyanın en cool yürüyen rock star’ı olduğu ispatlıyor. Klip de şahane bu arada…