Blues müziği çok sevdiği için ilk önce Blues Metin, her hali hatrı sorulduğunda “Allah’a şükür” dediği için de “Allah’a Şükür Blues Metin” diye anılan, Kadıköylülerin iyi bildiği mekanlardan biri olan ve yıllarca önünde plak, kaset sattığı Akmar Pasajı’nın en renkli simalarından; zamanında ünü İstanbul dışına taşmış ve dönemin neredeyse bütün sanatçılarının en az bir kere çayını içip tavsiyesini aldığı güzel insan… İşte bugün bile, onu tanıyanların, ismini duyunca istemsizce tebessüm ettiği Allah’a Şükür Blues Metin’in sizin de yüzünüzde tebessüme sebebiyet verecek hikayesi.
1. Akmar Pasajı
Akmar Pasajı’na 80’li ve 90’lı yıllarda normal diye tabir edilen insanlar takılmazdı. Rock’n Roll’un karşıt kültürüne gönül vermiş gençler kendileri için muhteşem kitap ve müzik arşivi bulabilirlerdi orada. Kapısında “Hey arkadaşım bozuk var mı?” diye soranından tutun da, önünde kasede çekim yaparak albüm satanlara kadar Kadıköy’ün farklı bir yüzüydü Akmar Pasajı.
2. Pasajın önünde geçen 7 yıl
Blues Metin o yıllarda Akmar Pasajı’nın en bilinen simalarından biriydi. Yağmura, çamura, kara, güneşe aldırmadan tam 7 yıl boyunca pasajın önünde plak ve kaset sattı. Sattıkları her zaman Blues, rock veya metal müzik kasetleri veya plakları olurdu. Sevmediği hiçbir müziği satmazdı. Zaten kendisi de gençliğinde sıkı bir metalci iken sonrasında olgun bir blues dinleyicisi olmuştu.
3. Pasajın dışı onun sayesinde daha ilgi çekici olmuştu.
Akmar pasajında, kendisi dışında da tezgah açan satıcılar mevcuttu. O dönemde herkesin bir takma adı vardı; Atlantis Tansel, Balıkçı İhsan, Yaşlı Selahattin… Buraya gelen hevesli gençler; yağan kara, yağmura, esen sert rüzgara, kıç donduran soğuğa rağmen, her hafta görmeye alıştıkları, ebeveynlerinden daha fazla güvendikleri bu abilerin sohbetlerini dinlemek ve yeni gelmiş bir iki kasetle birlikte bir şeyler kapabilmek için; dışarısını, pasajın ılık karanlığına tercih edip titreye titreye onlarla sohbet ederlerdi. Bu abilerden içinde şüphesiz en karakteristik olanı Blues Metin’di.
4. Ergen rakçılıktan, olgun blues dinleyicisi olmaya uzanan yol…
1961 İstanbul doğumlu, çocukluğu Kasımpaşa’da geçen, ailesi Trabzonlu olan Metin, Maçka Endüstri Meslek Lisesi’nde okumuş, 1980 yılında Türkiye Denizcilik İşletmelerinde memuriyete başlamış. Kasımpaşa’da kel alaka bir tesisatçının vitrininde ilk plağını bulmuş: Status Quo’nun 1977 tarihli double konser albümü “Live!”. İlk rock müzik beğenilerini şekillendiren bu albüm olmuş. Sonra amatör düzeyi aşma fırsatı bulamayan gitar çalma merakına Eagles plakları, odasının en güzel duvarını süsleyen Sweet posteri eklenmiş. Ergen rakçılıktan olgun blues dinleyicisi olmaya uzanan yolun kilometre taşı ise ise efsanevi gitarist Stevie Ray Vaughan’ın “In Step” albümü, bilhassa da albümdeki “Riviera Paradise” adlı uzun parça.
5. SRV ölünce hıçkıra hıçkıra ağladı.
Metin bir akşam vakti, Kadıköy’de bir kafede otururken radyodaki haberlerden Stevie Ray Vaughan’ın bir helikopter kazasında öldüğü haberini alır. Birden bire hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlayınca, çay kahve içen semt sakinleri bir akrabasını kaybettiğini zannederek başına üşüşüp teselli ederler onu.
6. Aldığı maaşı tamamen plaklara yatırırdı.
Metin maaşının tamamını plaklara ve kasetlere yatırırdı. Bazen İstanbul’da bazen Ankara’da pasajları tavaf eder, plakları toplar ve onlarla dolu poşetleri, çuvalları yüklenip geri dönerdi. Akmar Pasajı öncesinde 1989 yılında Beyazıt-Çınaraltı’nda plak satardı. Daha Sonra Bakırköy Eloy Kafe’nin önüne demir attı. Kafenin sahibi yakın dostu Eloy Hakan’la birlikte gündüzleri Slayer, Metallica, Motörhead, Testament dinliyor, akşam yorgunluklarını Camel ve Stevie Ray Vaughan ile atıyorlardı.
7. Yedi yıl boyunca Akmar Pasajı’nın önündeki tezgahta kaset ve plak sattı.
Bir yıl sonra tezgahını Akmar Pasajı’na taşıdı. Tam yedi yıl boyunca pasajın önündeki tezgahında plak ve kaset sattı. O vakitler bu işler ahım şahım paraların döndüğü bir ticaret uğruna yapılmıyordu ya da en azından hiç kimsenin ilk derdi para pul değildi. Amaç arşiv genişletmek, çok sevdiği albümleri satın almak veya elde etmek için takas yapmak ve kendi zevkine uygun insanlarla tanışıp muhabbet etmek. Boş kasetlere şarkıları çeker ve üzerine resimler çizip cetvelle şarkıların ve sanatçıların adlarını yazardı. Bunu yapmayı ise yakın dostu Eloy Hakan’dan öğrenmişti.
8. Dinlemediği hiçbir müziği satmazdı.
İşinin tamamı zevkti onun için. Zaten müziğin yanında ne futbol, ne sinema; hiçbir hobisi yoktu. Kırk yılda bir alkol içerdi. Ancak günde 2 paket sarma tütün içerdi. Amacı yalnızca kendi gibi düşünen ve dinleyen güzel insanlar bulup onlarla sohbet etmekti. Sattığı müzikler genellikle; Stevie Ray Vaughan, Johnny Winter, Muddy Waters, John Lee Hooker, Alvin Lee, Lynyrd Skynyrd, Allman Brothers Band… gibi blues ve rock müzikleriydi.
9. Birçok ziyaretçisi oldu.
Metin’in güvenilir bir zevki vardı ve bu yüzden dönemin birçok müzisyeni onu ziyarete gelirdi. Çalıştığı için yalnızca cumartesi ve pazar günleri Akmar Pasajı’nın önüne gelebiliyordu. Her zaman ziyaretçisi olurdu. Bunlar arasında; Nev, Atmosfer Mustafa(Dönmez), Objektif Vecdi(Yücalan), gitarist Burak Eren, Ol Smugglers Blues Band gitarcısı Özgür Ayabakan, gitar yapımcısı Alparslan Gerek, eğitmen Musa Bakır, ampli üreticisi Alper Gadiş… Whisky’nin gitarcısı rahmetli Kamil Özaydın’la her daim hararetli bir müzik muhabbetine tutuşurlardı. Henüz bıyıkları terlememiş Can Gox, Deden gitarcısı Burçak Daldal, Absence’den Ramazan Keskin, radyocu Okan Meriç, Diken’den Taylan Ayık ve Özgür Öztürk, “musti blues” lakablı Mustafa Arslan, Blues Mobile davulcusu Turgay Yıldızlı ve Duman’dan Batuhan Mutlugil; yeni çıkan albümler hakkında onun tavsiyesini almadan içleri rahat etmezdi. Şehir dışından bile ziyaretçileri olurdu; Ankara’dan Boogie People gitarcısı Mehmet Ali Acet, gitarist Boğaç İmir, gitarist Sabri Ün, bas gitarist Tümer Dalgakıran, ne vakit İstanbul’a gelseler, katiyen onu ezmez ve ne yapıp edip bir çayını içer, kasetini alırlardı. Çoğunlukla Akmar’ın ünlü dükkanı Hammer Müzik’in önünde açardı tezgahını. Hammer Müzik açıldığında; sonradan Athena grubunu kuracak olan Gökhan Özoğuz ve Hakan Özoğuz gitar çalarak konser vermişti açılışta.
10. Evden mi kovuldun, ailenden azar mı işittin, okulda kavga mı ettin? Teselliyi bulacağın yer belli…
Blues Metin; her tezgâh önüne ayak basanla kolay kolay bitmeyen, hatta hava kararıp Akmar kapanana kadar süren, hatta ertesi gün buluşma sözüyle biten muhabbetler kurardı. Sesindeki sıcaklık, yüzündeki babacan ifade, üzerinden karşıya yansıyan duygusal derinlik, dertli gönüller karşısında ona şifacı bir kimlik kazandırıyordu. Evden mi kovuldun, ailenden azar mı işittin, okulda kavga mı ettin? Teselliyi bulacağın yer belliydi; Akmar’ın kapısı…
11. Vakti dolunca sessizce ayrıldı…
Böyle insanları eski alışkanlıklarından ne yaparsanız yapın vazgeçiremezsiniz. Blues Metin de kasetlerden ve plaklardan hiç vazgeçemedi, hiçbir zaman ruhsuz dijital çağa ayak uyduramadı ancak zamanla plaklar ve kasetler artık miladını doldurunca o da vaktinin dolduğunu hissetti, tası tarağı sessizce topladı ve Akmar’ın kapısını terk etti. Zaten 90’lı yılların sonlarına doğru Türkiye’de yaşanan pop müzik patlaması, sonrasında dibe vuran Türk müziği ve insanların bunlara göre şekillenen müzik zevki sadece onu ve onun gibi tezgah önünde satış yapanları değil aynı zamanda ülkede bu tarzlara gönül vermiş bütün müzisyenleri de vurmuştu. Artık kimse onun dinlediği müzikleri dinlemez olmuş, kimileri ise buna ayak uydurmuştu. Ankara’da ortaya çıkan İron Maiden’ın Türk karşılığı olan Dr. Skull grubu dağılmış, Pentagram ise Türkiye’de ilgi görmediği için Avrupa’da konserlerine devam etmiş ve onlarca kapalı gişe konserler vermiş… Daha şanssız olanlar ise tamamen dağılmış veya müziği bırakmış. Blues Metin 2000 yılında (bir dönem Whiskey’nin yerinin de olduğu) Bulvar Çarşısında CD ve müzik aksesuarı satan bir dükkân açtı. Ancak iki yıl dayanabildi, ölü pasajın kuş uçmaz, kervan geçmez ıssızlığına. Günümüzde sayıları gittikçe azalan az sayıda insanın şahit olduğu güzel ama unutulmaya yüz tutmuş zamanların en samimi ve sevimli simalarından biri olan Allah’a Şükür Blues Metin şimdilerde sayıları çok azalan eski dostlarını görmek maksadıyla nadir uğruyor en güzel zamanlarını geçirdiği, anılarla yüklü bu pasaja. Ama Akmar tarihinin en sevimli simaları sergisindeki sağlam yerini halen koruyor.
Yararlandığımız kaynak burada.