Afrika asıllı Amerikalıların siyahi kimlikleriyle var olma çabalarını ve gündelik hayatta karşılaştıkları zorlukları anlatan filmleriyle ünlü yönetmen Spike Lee’den günümüz ırkçılığı hakkında adeta ders niteliğinde yeni bir baş yapıt geliyor: BlacKkKLansman…
Ron Stallworth, 1970’lerde Colorado Springs Polis Departmanı’nda çalışmaya başlayan ilk siyahi polistir. Ron ve beyaz meslektaşı Flip Zimmerman, ırkçı örgüt Ku Klux Klan’ın içine sızarak, örgütü deşifre etmek üzere gizli bir operasyon düzenlerler.
Her şey, Ron’un gazetede gizli örgüt Ku Klux Klan’ın verdiği bir ilanı görmesi ve onlarla telefondan iletişime geçmesiyle başlıyor. Klan’ın tehlike arz eden yayılmacı ırkçı politikalarını açığa çıkarmak isteyen Ron, kendisinin siyahi olduğunu saklayarak Klan’a üye oluyor. Böylece, Ron adına toplantılara katılarak Klan üyeleri hakkında bilgi toplamak da Ron’un beyaz meslektaşı Flip Zimmerman’a (Adam Driver) düşüyor.
BlacKkKLansman, verdiği mesaj ile bu yılın en politik filmlerinden biri.
Merkezlerinde Kara Panter Partisi ve Ku Klux Klan gruplarının yer aldığı iki kutuplaşmış tarafın yarattığı düzlemde, olabildiğince “sistem”in içinde yer alarak sistemi alt etmeye çalışan enteresan bir ikili görüyoruz. Biri siyahi, biri Yahudi iki polis…
Flip’in filmde Yahudi olduğunu ele veren tek şey boynuna taktığı “Davud’un Yıldızı” kolyesi… Hatta, kendisi de fazla inançlı olmadığı için Ron’un kolyeyi görünce verdiği, “Yahudi olduğunu bilmiyordum,” tepkisine “Bilmem, öyle miyim?” diyerek karşılık veriyor.
Radikal muhafazakar kesim tarafından sıklıkla marjinalleştirilmiş bu iki grubun temsilcilerinin, sistemi değiştirmek için bir araya gelmeleri ekranda etkili bir iş birliğine dönüşüyor.
BlacKkKlansman; gözü kara KKK ile “Afro-Amerikalılara özgürlük” söylemleriyle kitleleri kendine çeken Kara Panter Partisi’nin işleyişlerini mercek altına alıyor.
Geçmişin geleceğin bir aynası niteliğinde kurgulandığı filmde, kölelik döneminden bu yana siyahilerin yaşadığı zorlukların aslında azalmadığı belli motifler ile dile getiriliyor.
“Birth of a Nation”, Amerikan İç Savaşı ardından köleliğin kaldırılmasıyla özgürleşen siyahileri, barbar ve şiddet eğilimli olarak resmediyor. KKK’yi kahraman olarak gösteren bu filmin hala Amerika’nın büyük bir kesimi tarafından sahipleniliyor oluşu, ırkçılığın ülkenin kolektif hafızasına ne kadar derinden işlemiş olduğunun da bir kanıtı…
Filmin kapanış jeneriğinde kullanılan gerçek görüntüler Trump Yönetimi ile geçmiş olaylar arasında derin paralellikler çiziyor…


Filmin en son sahnesi, Ron ve aktivist sevgilisi Patrice’in operasyonun başarısı üzerine konuşmaları ile açılıyor. Tam bu sırada, bir ses duyuyorlar ve pencereden baktıklarında KKK örgütünün haç yakarak yaptıkları bir ayine tanık oluyorlar.
Ancak, filmin en etkileyici kısmı bu değil. Bu kurmaca ayinden bir sonraki sahne, 2017’nin Ağustos ayında Charlottesville’de gerçekleşen “Unite the Right” yürüyüşü esnasında çekilmiş gerçek görüntülerden oluşuyor. Yürüyüş, ırkçılık karşıtı gruplar ile muhafazakar “alt-right” arasında bir çatışmaya dönüşmüştü. Bu konu hakkında Amerika başkanı Trump’ın, “iki taraf da suçluydu” yorumunu yapması bir çok insanın tepkisini çekmişti.