Kalabalık bir masada oturuyorsunuz, birden bir arkadaşınızın tanımadığınız bir arkadaşı geldi ve size onun fal sever bir insan türü olduğu bilgisi geldi. Hiç kahve falı bilmiyorsunuz ama bu tecrübeyi yaşamak istiyorsunuz öyle mi?
Buyrun o zaman, size telveden Sherlock Holmes taklidi! Kişinin geleceğine değil ama geçmişine dair çıkarımlarla fal konusunda usta olma rehberi karşınızda!
1. Tanışma Faslı
Öncelikle deneğimiz Denekcan’ın tanışırken bize nasıl davrandığına dikkat ediyoruz. Elimizi sıktı mı, kavradı mı yoksa parmak ucumuzda poğaça taklidi mi yaptı? Gülümsedi mi, sesini öne mi aldı, gözlerimize baktı mı?
Bütün bunlardan çıkartabileceğiniz karakter tahlilleri mevcut. Elimizi kavramak yerine sıkması, sosyallikten kaçınmaktan ziyade aklının tutulduğu bir şey var ve kafasını yeni şeylerle mümkün mertebe az meşgul etmek istiyor anlamına gelebilir mesela.
2. Kalibrasyon
Tam teşekküllü bir ‘printer’ gibi, avımızı önce kalibre edeceğiz. Yani onun yeni tanıştığı insanlara verdiği dereceyi bulacağız. Bunu şöyle örnekleyebiliriz; Hasan’ın Hüseyin’deki kredisi 52 olsun. Hasan tam 52’lik bir espri yapabilir, bu onu 53’e yükseltir. Ama Hasan bey hızını alamayıp 55’lik bir espri yaparsa o balon patlar ve esen soğuk rüzgar aradaki samimiyeti 45’lere çekebilir.
Burada açık ve net, biraz itici bir insan olmanızı ve karşınızdaki insandaki kredinizi zorlamanızı istiyoruz. Size biraz antipati duyması lazım; bunun sebebine ileriki adımlarda değineceğiz. Çok da sert olup kimsenin kalbini kırmaya lüzum yok elbet!
3. Zarflamak
Önceden kahve falına zaafı olduğunu bildiğiniz Denekcan’ı bir arkadaşınız zarfladıktan sonra; az evvel size antipati duyan Denekcan’ın tepkisi, size tahmin atarken ne kadar alanınız olduğunu gösterir.
Falı duyunca gözleri yuvalarından fırlıyorsa ve az evvel size uyuz olduğunu unutmuşsa rahatsınız. Ona 3 vakte kadar Mars’ı bile vaadedebilirsiniz, inanacaktır. “Ha tamam ya olur.” gibi bir tepki verip WhatsApp taklidi yaparsa da, bu durum sınırlarınızı bilmeniz gerektiğine işarettir.
4. Dar alanda kısa paslaşınız!
Fal konusu açıldı -Denekcan’ın konuya olan ilgisinin had safhada olduğunu varsayalım- şimdi yapmanız gereken konuyu biraz soğutmak. Soğutacaksınız ve üstüne başka sohbetler dönecek bir süre ki, Denekcan’ın konuya olan ilgisi artsın. İlgi artsın ki, ne kadar saçmalarsanız saçmalayın dinleyecek kadar fala teşne olsun. Bu geçen süre de size onu incelemek için fırsat versin.
5. Telefon kılıfından evler yapmak
Öncelikle bakacağınız adres, failin telefon kılıfı. Şu dönemde moda olan, incelikleriyle övünen telefonları çimento poşeti kalınlığına getiren kılıflardan kullanıyor olabilir mesela. Sağlamcı bir insan mı, gösteriş budalası mı, savruk mu, savurgan mı, cimri mi, pis mi, hijyenkolik mi buradan anlayabilirsiniz.
Örnek olarak şu kapaklı, çıtçıtlı ve üstünde kart koyma yeri olan kılıfları alalım. Bunun sahibinin her şeyi bir arada isteyen, sağlamcı, telefonun ekranının güvneliğini kullanışlılığa tercih eden ve kendini pratik görmekten hoşlanan biri olduğunu söyleyebiliriz.
Pratik diyemiyoruz çünkü lütfen yani, o kılıflar ne kadar pratik olabilir ki? Pimpirik, estetik kaygısını yenmiş.
6. Eller kadir kıymet vs.
Kadir diye birini tanımıyoruz, onu geçin. Elleri gerçekten ağzından daha fazla şey anlatır insanın. Bir sürü etnik gibi yüzük ve bilekliği mi var yoksa tek parça, yükte hafif, pahada ağır mı takılıyor; ojeleri var mı, varsa sağlam mı, tırnaklarını yemiş mi, dövme var mı, bilekler ne alemde derken; kişinin gerilimi, son zamanlardaki ruh hali, maddi durumu, dış görünüş konusundaki kaygısını geçtik, müzik zevkine kadar karara varabilirsiniz.
7. N’aptın müdür?
Fal vaadiyle zarfladığımız deneğimize azami ilgi gösterdikten sonra, nezaket faktörünü devreye sokup ilgimizi ona çeviriyoruz. Ama konuyu fala getirmiyoruz. “Nasıl ya mandıralar bu ay ne tereyağı yaptı ehes ehes ehes” tarzı kendimizden soğutmaya da lüzum yok, gidereyak iş çıkartmayın.
En basit, insanlık tarihinin en net ve cevap kombinasyonu en geniş sorusunu sorun; “Ee, sen ne yapıyorsun?” Alacağınız cevap iyi olabilir, “Çalışıyorum” olabilir, “Of ne yapayım ya canım çıktı” falan fıstık sistemin çarkları olabilir.
Bu basit soruya gelecek cevaplar size karşınızdaki ile ilgili bambaşka çıkarımlara yol aldırabilir. Mesela iş durumu, depresyon seviyesi – ki çok önemli yollar açacaktır – hedefler ve ne kadar onlara yakın olduğu gibi.
8. Yan masaya mı geçsek?
Neyse, ipleri elinize tamamen aldıktan sonra, buyrun o kilit soruyu bekleyin. Merak etmeyin gelecektir. Size yan masaya geçmeyi teklif ettiken sonra, ipler sizde. Kahvenin soğumasını beklerken biraz daha yemleyin onu. Kendinizden bahsedin.
Kendi aşk hayatınızı, iş hayatınızı, ailevi ilişkilerinizi –ki bizce o topa çıkmayın, çıkarımlarınız sonucu bir aile krizini anlarsanız karşınızdaki insanı istemeden ve bilmeden rencide edebilirsiniz, tavsiye etmiyoruz– anlatın. Bu tarz yemlemelerde alacağınız kıstas şu; kendinizle ilgili anlattığınız hangi kategori onun daha çok ilgisini çekti. Çünkü siz Denekcan’a fal bakarken, onun üstünde en çok durmanızı istediği konu da o olacaktır.
9. Sana bir Unicorn kabarmış!
Bardağı açtınız, baktınız. Tabi ki bir bok anlamadınız, anlamanız da mümkün değil. Ama ayak yapıyoruz ya, hemen başınızı kaldırmayın fincandan. Yalandan biraz çevirin yani elinizde. İlk cümleniz bir soru değil, bir tepki olsun. Ama tabi ki Macbeth oynayın demiyoruz; “Haa tabii ya” yerinde bir tepkidir.
Yaptığınız çıkarımlara dayanarak ufak bir zarf atın. “Sevmişsen demek ki sen” mesela. Yakın zamanda sevmiş olmasına gerek yok, her insan mutlaka bir kez o kalp sarsıntısını yaşamıştır. Ve merak etmeyin; biten her ilişkide fal baktıran kişi haklı, falda görünen tip haksızdır. Oradan yürüyün.
10. Anteni taktım fincanıma vay!
Dediğimiz gibi, atacağınız ana zarflar var. Frekansı tutturmak biraz da size kalıyor. Tavsiyemiz, çok fazla açlmayın ana konudan. Yani aşkı tutturursanız oradan yürüyün, diğer konular başka fallara kalsın.
Zarflardan tutanı kovalamanız lazım. Yani Denekcan’ın derdi işiyleyse, ona gönül ilişkileri anlatmanıza gerek yok. Kendi kalenize gol atmış olursunuz, lüzumu kaçar.
11. Kaybetmemek adlı eser
Doğru frekansta olduğunuzu anlamanın püf noktalarından biri ise şudur, kişinin oturma şekli ve dış dünyayla olan alakasını takip etmektir. Siz tutturdukça oturuşu, bakışları size dönecektir. Telefonunda dünyanın bildirimi de dizilse bakmayacak, yanınıza gelen en tatlı kediyi pist edip yollayacaktır. Yanlış kanaldaysanız da “Böbreğinde meteor var!” deseniz bile nafile.
12. Biz çok komiğiz tse tse!
Tabii ki fallı kalabalığın olmaz ise olmazı, yanından ayrıldığınız arkadaş grubundan sizin masaya gelen misilleme esprilerdir. Doğru notalardan gidiyorsanız Denekcan tabii ki oralı olmayacaktır.
Sizin savuşturma yönteminiz ise dönüp masayla biraz sohbet etmektir. Bu hem o sinekleri kovalar, hem de Denekcan’a ilk başlarda yaptığımız gibi biraz fal tahriği sağlar çünkü konudan koptuğunuzu sanıp ürker.
13. Hmm sen bir insansın, bildim mi?
Tahminlerinizi ortalama yapın. Yani üç vakte kadar bir manken gelip sana DM’den yürüyecek derseniz, bunu neye dayandırdığınızı sorar; süt dökmüş ejderha yavrusu gibi ‘meelersiniz’. Kendinize güvenip heyecansız olursanız ortalama tahminleriniz bile sizi Nostradamus eyleyebilir.
14. Ben de insanız mesela biz!
Biraz dolap yapmayı asla ihmal etmemeniz gerekiyor. Mesela konu aşk, “Ha mesela, ben de öyle bir ayrılık yaşadım” deyip yargılamadan kendinizi anlatırken, ayrılığın aşamalarına verdiği tepkilere dikkat edin. Her adım olmasa bile, tutan adımlar olacaktır. Onları yakalayıp senaryoyu hazırlayın ve önüne koyun. Biraz da aksiyon katın canım, sizi sizi.
15. Noktaları birleştirin, öküz çıkacak!
Sonlara doğru, falı unutulmaz kılın ve bardağı kapatın. Ve o soruyu sorun. “Ben başından beri hiç bardağa baktım mı?” Çünkü, bu adımları eksiksiz uyguladıysanız bakmadınız. Bir iki kilit noktasını bulup, bunları ona karşı kullandınız. Tebrikler, siz AppStore’da 0.99 dolara satılan bir “Falcı Bacı” uygulaması kadar tedariklisiniz artık!