Yaşınız kaç olursa olsun, eğer biraz farkındalık sahibisiyseniz, sizin de hayatın anlamı üzerine düşündüğünüz, kendinizi büyük bir boşluğun içinde hissettiğiniz zamanlar mutlaka vardır. Çok genç olmanız ya da birçok deneyime sahip olmanız; asla bunu çözebileceğiniz anlamına da gelmez üstlelik. Bu tamamen dünyayı nasıl algıladığınızla ilgilidir. Ve dünyada ne kadar çok insan varsa, o kadar çok da gerçeklik vardır. Yani dünya algıladığımız kadar ve kimimizin gerçekliği para, kimimizin iş-güç; kimimizinse daha gözle görülemeyen şeyler…
İşte bu hikaye de, hayatının büyük bir kısmını içindeki büyük boşlukla geçirmiş ancak yaşadığı olumsuzluklardan büyük bir farkındalıkla çıkabilmiş bilge bir adamın hikayesi. İlk olarak Plaid Zebra’dan Aidan Macnab’ın anlatısıyla hazırlanan ve Gaia Dergi‘den Melis Kabay’ın paylaştığı bu hikayeyi, biz de sizler için listeledik. Buyrunuz.
Veselin Valçev, uzun boyu, iri gövdesi ve Balkan aksanıyla, “Erosop” adıyla bilinen bir seyyar satıcı
62 yaşındaki bu adam, aynı zamanda bir ruh şifacısı. Kartvizitinde yazana göre, sonu olmayan bir güç kaynağına erişebilir ve tüm zayıflıkların üstesinden gelebilirmiş. “Sevginin ve merhametin, gerçekliğin bir parçası olduğu başka bir güç kaynağı.”
Erosop’un hikayesi Bulgaristan’da başlamış. O, arsız bir çocuk olduğu için değil, “dünyayı anlayamadığı için” okula uyum sağlayamamış
Ailesi, doğal olarak onun okula gitmesini, başarılı olmasını ve böylece rahat bir yaşam sürmesini istiyormuş. Ama o okula uyum sağlayamamış ve eğitimine devam etmeyi reddetmiş. Erosop, okulda, öğretmenleri ve arkadaşları tarafından sürekli kötü muameleye maruz kalıyormuş. Bu yüzden, sürekli kendini doğaya atıyor; parklarda ve ormanda vakit geçiriyormuş.
Her şeye rağmen okuldan mezun olmuş ve sonrasında taksi şoförlüğü, kuyumculuk gibi farklı işlerde çalışmış. Ancak hiçbir zaman kendisini “bu dünyaya aitmiş gibi” hissetmemiş.
Kendisini hiçbir zaman “bu dünyaya aitmiş gibi” hissetmeyen Erosop, mutluluğu bulmak için birçok farklı yola başvurmuş
Erosop, denediği hiçbir işte aradığı mutluluğu ve doyumu yakalayamamış. 32 yaşındayken evlenmiş; bir de kızı olmuş bu evlilikten; ama o, etrafındaki insanlara rağmen kendisini yalnız hissetmeye devam etmiş daima.
Sonra bir gün, yaşamayı beceremeyen insanların sadece kendi ülkesinde olduğunu düşünerek Kanada’ya göç etmiş. Ancak bir süre sonra, orada da insanlar arasında hiçbir farklılık olmadığını hissetmiş. Onun hayatındaki dönüm noktasıysa, 2005 yılında yaşadığı başarısız bir iş girişimi olmuş. Victoriana isimli bir restoran açıp bir yıl sonra kapatmak zorunda kalınca depresyona girmiş. Yeri gelmiş, intiharı bile düşünmüş. Ama bu üzüntü ve mutsuzluklar ona çok önemli bir farkındalık kazandırmış.
Ve mutluluğu bulmak için yaşadığı tüm başarısız girişimler, onun ruhani yolculuğunun kapılarını aralamış aslında
“Bilginin kaynağı acıdır.“
“Sadece bugün için, bu an için yaşarım.”
Yakaladığı farkındalık sonucunda Erosop, yaşadığını düşündüğü şanssızlıklara rağmen, kendisinden daha şanssız insanlara yardım etmeye karar vermiş. Ona göre, zihnimiz, geçmiş ve gelecekle bizi oyalayarak anı görmemizi engelliyor. İşte o da bu düşüncesinden yola çıkarak her şeyi daha açık görmeye başlamış ve yüz adet sandviç hazırlayarak çeşitli hayırsever kurumlara gitmiş.
“O an, canlandığımı hissettim. Mutluydum. Bu, depresyon ve maddi kayıplarımdan sonra gelen bir mutluluktu. Tekrardan gülüyordum.”
Her şeyin sonunda geldiği noktaysa, başkalarına yardım etmenin hayatın püf noktası olduğu; paranın problemlerin kaynağı olmasına rağmen sadece fiziksel dünyada geçerli olduğu gerçeğiymiş
Kendisi gibi, başka yardımsever insanlar olduğunu görünce, Erosop da iyi hissetmeye başlamış. Asıl gerçek olanın para değil; aşk, empati ve alçak gönüllülük olduğunu anlamış.
“İnsanlar çıldırdığımı düşünüyorlar ancak sonra hayatımın düzenli olduğunu görüp düzensiz olanın kendi hayatlarını olduğunu fark ediyorlar.”
Erosop, 20 yıldır aynı yerde sandviç satıyor; hâlâ evli ve kızı da 14 yaşında
Scarborough’da yaşayan Erosop’a göre insanlar toplu intiharın eşiğindeler ve bir an önce içinde oldukları bu uykudan uyanmaları gerekiyor.
Onun aracının üzerinde yazan şu sözlerse, birçok şeyi anlatıyor…
“Başlangıçta, liseyi bitirip üniversiteye başlamak için ölüyordum
Sonrasında üniversiteyi bitirip işe başlamak için
Sonrasında evlenmek ve çocuk sahibi olmak için
Ve sonrasında onların büyümesi için
Çünkü böylelikle işime geri dönebilecektim
Ama sonrasında da emekli olmak için ölmeye başladım
Ve şimdiyse gerçekten ölüyorum…
Birden yaşamayı unuttuğumun
Farkına vardım.”