1992 yılında Sinop’un Gerze ilçesinde görülen beyaz bir balina, önce tüm Sinop’un ardından da Türkiye’nin sevgilisi haline geldi. Gerze halkının “Aydın” ismini verdiği bu balina, insanlardan ürkmüyor aksine onlarla oyun oynamayı çok seviyordu. Balina o kadar sevimliydi ki Türkiye’nin dört bir yanından insanlar Aydın’ı görmek için Gerze’ye gidiyordu. Hal böyle olunca beyaz balina Aydın, uzun bir süre gazetelerin birinci sayfasından düşmedi. Bazıları ona ajan balina dedi bazıları ise Rus bilim insanlarının işkencesine maruz kaldığı için Aydın’ı bağırlarına bastı. Gelin, beyaz balina Aydın’ın hikayesine yakından bakalım.
25 Ocak 1992 günü rutin balık avına çıkan Mehmet İzmirli, denizde beyaz bir balinayla karşılaştığında çok korkmuştu
Devasa boyutlarda olan bu balığın sırtında yüzgeç yoktu. Daha önce Karadeniz’de böyle bir balık hiç görülmemişti. Yunus dese yunus değil, köpek balığı dese korkunç değildi. Mehmet İzmirli hemen ağlarını bırakıp kıyaya gitmiş ve gördüklerini herkese anlatmıştı. Gerzeliler o kadar şaşkındı ki hemen dönemin Belediye Başkanı Durmuş Çetin’e haber verildi. Başkanın talimatıyla bir gurup balıkçı, Mehmet İzmirli’nin anlattığı balığı bulmak için yola çıktı. Bir süre sonra balıkçılar, beyaz balinanın tarif edilen bölgede olduğunu gördü.
Yanlarında getirdikleri tirsi balığını ata ata balinayı Gerze Limanı’na getirmeyi başardılar. Balinayı almaya giden balıkçılardan biri, onu barınağın vazgeçilmez simalarından “şişman Aydın’a” benzetmişti. Bu nedenle herkes sevimli balığa Aydın diye seslenmeye başladı. Aydın, limana geldiği ilk andan itibaren Gerzelilerin sevgisini kazandı. İnsanlara yumuşacık başını sevdiriyor, kendisine ikram edilen balıkları yiyordu. İnsanlar fazla sevgiden çılgına dönmüştü. Bu nedenle Gerzeliler, sabah gün doğar doğmaz soluğu anında limanda alıyordu. Gördüğü sevgiden son derece memnun olan Aydın ise limandan çıkmaz olmuştu.
Aydın’ın tüm ihtiyaçlarını Belediye Başkanı Durmuş Çetin üstlendi. Tarım Bakanlığı İlçe Müdürlüğü’nde görev yapan Vehbi Uslu ise onun bakımı için görevlendirilmişti
Çok büyük bir balık olan Aydın, günde yaklaşık 40 kilo balık yiyordu. Belediye Başkanı onun tüm ihtiyaçlarını karşılıyordu. Her sabah bakıcıları ona 20 kilo balık yediriyordu. Geri kalan 20 kiloyu ise insanlar onu beslemek için balık halinden alıyordu. Aslında Türk yetkililer balinanın tüm beslenme ve bakım işlerini uzmanların yapmasını istiyordu. Ancak balina o kadar sevimliydi ki insanlar onu beslemekten keyif alıyordu. Bu nedenle Aydın, akşam yemeğini genelde çocukların elinden yiyordu. Balıkçılar ona zarar gelmemesi için limana yakın olan bölgelere ağ dahi kurmuyorlardı. O kadar cana yakın bir balıktı ki onunla oynamayan kalmamıştı. Gerze’de adeta bir seferberlik havası vardı. İnsanlar onun için para topluyor, beslenmesi için çeşitli balıklar satın alıyorlardı.
Bir süre sonra Aydın’ın Ukrayna – Sivastopol Limanı’ndan kaçan Beluga türü bir beyaz balina olduğu öğrenildi
Rus yetkililer tarafından yapılan açıklamaya göre Aydın, Rusya Bilimler Akademisi’ne bağlı bir araştırma enstitüsünün havuzundan kaçmıştı. Gerçek adı Tishka’ydı ve sekiz yaşındaydı. Zaman geçtikçe Aydın’ın ünü Türkiye’nin dışına yayıldı. İngilizlere göre Aydın, Kazachi Koyu’ndaki askeri tesislerde mayın taşıyıcısı olarak yetiştirilmişti. Kuzey Buz Denizi’ndeki Bering Boğazı’ndan getirilen balina, Sivastopol’daki kafesinden kurtularak başka bir balina arkadaşıyla Karadeniz’de özgür kalmıştı. Diğer balina muhtemelen yolda öldüğü için hiçbir yerde bulunamadı. Büyük firar sonrası tek başına kalan Aydın ise aylar sonra onu çok seven Gerze halkıyla karşılaştı.
Sinop Su Ürünleri Yüksek Okulu’nda görev yapan öğretim üyesi Yaşar Tarakçı’nın incelemeleri sonucunda Aydın’ın 4.5 metre uzunluğunda olduğu tespit edildi
Bu büyük ama sevimli canlı kendi ismini de hemen benimsemişti. “Aydın” dendiği anda kıyıya bakıyor, insanların elinde balık gördüğünde hemen kıyıya yüzüyordu. Aydın balığı ağzına aldığında hemen suya gömülmüyor, başını kaldırarak gerdanının okşanmasını bekliyordu. Kendisine top atıldığı zaman ağzıyla topu yakalıyor tekrar topu atana getiriyordu. Bazen teknelere eşlik ediyor, teknede özellikle bakıcısı Vehbi Uslu varsa gözünü ondan hiç ayırmıyordu. Gerze halkı artık onu benimsediği için bir süre sonra günlük hayatlarına devam etmeye başladılar. İnsanlar olsun olmasın Aydın yine de hep oradaydı. Kendisine bir yaşam alanı belirlemişti. Oyun oynama ve beslenme saatleri dışında kendi yaşam alanına çekiliyor ve sırt üstü yatıyordu. Aydın o kadar halktan biri olmuştu ki onu belli aralıklar otobüs yıkar gibi köpürte köpürte yıkıyorlardı.
İngiltere, Aydın’ı almak için Belediye Başkanı Durmuş’a 25 bin pound teklif etmişti. Ancak bu teklifi ne belediye başkanı ne de dönemin başbakanı Süleyman Demirel kabul etti
Demirel, kabine toplantısında Aydın’ın Türkiye’de kalması ve korunması konusunu gündeme getirince İngilizler bir kez daha atağa geçti. Su sıcaklığı 16 dereceyi aşarsa Aydın’ın öleceğini söylüyorlardı. İngiliz bilim insanları çoktan Gerze’ye gelmişti. Öte yandan Ruslar da balinayı tekrar götürmek için diplomatik temas kurmaya başladı. Merkezi Kanada’da bulunan Dünya Hayvanları Koruma Derneği, havuzlu uçak göndererek Aydın’ı kuzey denizlerine taşımayı teklif etmişti. Derken kötü haber Sivastopol’den geldi. Aydın, uluslararası hukuka vurgu yapılarak hatta ganimet statüsüne sokularak tekrar alınmak isteniyordu. İngilizler ise eğer Aydın’ı alamıyorlarsa “hiç değilse” Türklerde kalmasını istiyordu. Diğer tarafta Ruslar oldukça kızgındı neredeyse savaşın eşiğine gelindi. Sonunda Rus yetkililer ellerinde ağlarla Gerze’ye geldi. Aydın’ın kuyruğundan sıkıştırıyor, brandayla gemiye almaya çalışıyorlardı. Görüntüler yürek burkuyordu ancak kimsenin elinden bir şey gelmiyordu.
Aydın, Rus gemisine yerleştirildiğinde arkasında gözü yaşlı insanlar bırakmıştı. Çünkü kimse, ona tekrar eziyet edilmesini istemiyordu
Henüz gideli bir hafta bile olmamıştı ki Aydın tekrar kaçıp yuvasına döndü. Gerze’de yine müthiş bir sevinç yaşandı. Ara sıra avlanmak için gözlerden kayboluyor ancak kısa süre sonra tekrar sevdiklerinin yanına dönüyordu. 18 Temmuz 1993 günü limanda Gerze Festivali başlayacaktı. Herkes limandaydı, orkestra da yerini almıştı. Akşamüzeri denizde büyük bir çalkalanma oldu. Aydın da Gerze festivaline gelmişti. Uzun bir süredir ortalarda yoktu, muhtemelen avlanmaya gitmişti. İnsanlar onu gördüğünde büyük bir coşku yaşandı. Aydın limanda turlar atmaya başlayınca insanlar yine etrafına toplandı ve kendini sevdirmeye başladı. Gece olunca Aydın birden ortadan kayboldu ve bir daha hiç gelmedi. Gerzelilerin masalı burada son bulmuştu ama onu hiç unutmak istemediler. Her zaman hatırlanması için limanın girişine Aydın’ın bir heykeli dikildi. Heykelin altında da hikayesi anlatılıyordu. Aradan yıllar geçti, heykel önce kaldırılıp başka bir yere taşındı ardında da yazılarıyla birlikte sökülüp atıldı.
Hiçbir değerimize sahip çıkamadığımız gibi Aydın’ın hikayesine de sahip çıkamadık…
Bu içeriğimiz ilginizi çektiyse Dünyanın En Büyük Hayvanı Olan Mavi Balina Hakkında Bilmeniz Gereken Her Şey başlıklı listemize de göz atabilirsiniz!