Beklemek deyince İstanbul trafiği akla gelebilir mesela. Hatta bu konuda yapılan ilginç araştırmalar bile var. Onlardan biri de 2020 yılında yayımlanan bir araştırma. Bu araştırma, Bahçeşehir Üniversitesi Büyük Veri Analitiği Programı Öğretim Üyesi Dr. Serkan Gürsoy ile pek çok akademisyenin bir araya gelerek yaptığı ‘Karayolu Trafik Yoğunlukları ve Değişimi’ ismini taşıyan bilimsel bir çalışma. Söz konusu araştırmaya göre İstanbul’da trafikte beklerken kaybettiğimiz süre en iyi ihtimalle aylık 6 gün. Bu da yılda 72 gün ediyor. Evet, sadece trafikte beklerken her yıl yaklaşık iki buçuk ayımızı veriyoruz. Ne kadar sinir bozucu, değil mi?
Doktor randevusuna gidip orada beklemek, market alışverişini yaptımız halde kasada daha uzun süre beklemek… Günlük yaşantımızın pek çok anında çok çok uzun süreleri kaybettiğimiz örnekler…
Şüphesiz ki sırada beklemek stresi artıran ve gerginliğe yol açan bir deneyim. Ancak bununla birlikte sosyal psikolojinin ilgi alanına giren çalışmalar için enfes bir laboratuvar aslında. Çünkü bilim insanları bu sayede insanları izliyor. Ve onları, bekleme sırasındaki deneyimlerden yola çıkarak bilimsel çalışmalara dahil edebiliyorlar. Ve işte bu çalışmalar sonrasında da beklerken canınızın olağandan daha fazla sıkılmasını önlemeye yönelik birtakım önerilerde bulunabiliyor. İşte beklerken stresinizi azaltacak ve adeta duran zamanı hızlandırabilecek 15 bilimsel tüyo.
1. Beklerken müzik dinlemeye ne dersiniz?
Birden fazla araştırma gösteriyor ki, müzik dinlemek, stresin önünde bir engel olabiliyor. O halde şarj sorununuza dikkat edin. Sevdiğiniz bir şarkının ortasında telefonunuzun kapanması olası stresinizi birkaç katına çıkarabilir.
Bilimsel bir çalışmaya göre pan flüt sesini dinleyen katılımcılar, beklerken müzik dinlemeyen katılımcılara göre daha sabırlı ve stresten daha uzak kalmayı başarıyorlar.
Pan flüt şart değil elbette; “Müzik dinlemek ruhun gıdasıdır” söylemini hatırlayın.
2. Beklerken sıkılmanızı ve stresten uzak kalmanızı sğalayacak bir başka yöntem: Yanınızda bir arkadaş getirebilirsiniz
Yirmi dokuz yıl önce, 1992 yılında yapılan bir başka bilimsel çalışmada, 10 dakikalık bir bekleme sırasında yalnız olmayıp yanında sohbet edebileceği biri olan katılımcıların, birbirleriyle kurdukları iletişim ve o ‘hoş sohbet’ sayesinde zamanın nasıl da daha hızlı aktığını deneyimlemişler. Halbuki bekleyiş sırasında yalnız olanların ise daha stresli olduğu gözlenmiş.
3. Zaman akıp gidiyor, ona dur diyemezsiniz
Madem durduramayacaksınız, ne diye stres yapıyorsunuz ki o halde? İşte tam da bu nedenle anda kalmak ve anı yaşamak, kabullenmek önem kazanıyor. Nefesinize ve şimdiki ana odaklanın, aklınıza gelen tüm düşünceleri bırakmaya çalışın.
4. Para iadesini düşünebilirsiniz
Bildiğiniz gibi bazı şirketler, müşterilerine belirli bir süre içinde hizmet vermeyi garanti edebiliyor. Söz gelimi, A markasının 30 dakika veya daha kısa süre içinde pizza teslimatı vaadi gibi.
Burada iki avantaj söz konusu. Bilime göre tabii…
Öncelikle bu garantiyi (yani para iadesi olasılığını) düşünmek iyi gelebilir. Öyle ya, siparişiniz iki dakika bile geç kalsa pizzanız bedava.
Öte yandan beyninize şu komutu vermiş oluyorsunuz; en fazla yarım saat bekleyeceğim. Ve bu beklentiye göre konum alıyorsunuz bir anlamda. Peki yemeğiniz 25 dakikada gelirse? İşte o zaman beyniniz ödül kazanmış gibi hissediyor ve mutlu olmanız kolaylaşıyor. Bilimsel araştırmalar da bunu gösteriyor.
5. Kabul edelim: Beklemek kaçınılmazdır
Bazı durumlarda akıntıya karşı kürek çekmek daha kısa sürede zayıf düşmeye yol açıyor. Bilim insanlarına göre bir yerlerde ve herhangi bir süreçte beklemeyi göze almak (makul sürelerden söz ediyoruz) ve bunu kabul etmek işleri kolaylaştırabiliyor. Çünkü böylesi bir kabullenme sırasında daha az stres yaşamak olası.
6. Derin bir nefes alın
Sakinleşmek için tamamen meditasyon moduna girmenize gerek yok. Sadece nefes almak bile işe yarayabilecek bir çözüm olabilir. Bu noktada nefes egzersizleri konusuna da eğilebilirsiniz. Öte yandan nasıl nefes alabileceğiniz konusunda da uzmanların küçücük ama etkili bir önerisi var; karnınızdan yavaşça ve derinden nefes alıp bunları verin. Bu davranış, kandaki oksijen miktarını düşürdüğü gibi vücudun gevşemesini daha kolay hale getiriyor. Ayrıca kan basıncını ve haliyle anksiyeteyi alaşağı edebiliyor. Böylece sakinleşmiş bir şekilde beklemenize devam edebiliyorsunuz. Üstelik stresten uzak kalarak.
7. Bekleme sürecini küçük bir ders olarak kabul edebilirsiniz
Bu önerinin anahtar sözcükleri iradeli olmak ve sabretmeyi öğrenmek. Çünkü sabır, bazı çalışmaların, uygulamalarla pekiştirilebileceğinizi gösteriyor. Bunu özdenetim olarak değerlendirebiliriz. Örneğin, sigara içenler üzerine yapılan bir araştırmada, iki hafta boyunca tatlılardan kaçarak düzenli olarak özdenetim uygulayan insanlar, tütünü bırakma sürecinde bile özdenetim uygulamayanlara göre çok daha başarılıydı.
Dolayısıyla özdenetim, yani irade, sabır eşiğinizi yükseltiyor. Bu da, bekleme sırasında, söz konusu duruma karşın düşüncelerinizi ve tepkilerinizi düzenleyebiliyor. Haliyle daha az stresli bir sürecin aktörü olabiliyorsunuz.
8. Beklediğiniz zamanı gözünüzde büyütmektense birkaç uğraşla ilgilenebilirsiniz
Bekleme sırasında herhangi bir uğraş içinde olmamak belirsizlik yaratıyor. Çünkü bu sırada ‘beklediğimize’ ve kaybettiğimiz zamana’ odaklanıyoruz. Ve ortaya can sıkıntısı ile birleşen bir kaygı çıkıyor. Bunun sentezinin ise stresi oluşturduğunu da bal gibi biliyoruz.
Psikoloji çalışmalarının verdiği öğüt ise oldukça net; durumu düşüncelerinizde abartmayın.
9. Gerçek zamanlı bilgiler beklerken yaşadığınız stresi en az seviyede tutabilir
Daha önce belirttiğimiz gibi belirsizlik, kaygı düzeyinin yükselmesine sebep oluyor. Bu durumun da strese yol açtığı bir gerçek. Halbuki gerçek zamanlı bilgilere sahip olmak bekleme sırasında oluşabilecek belirsizliğin ve kaygının önüne geçebilir. Örneğin, otobüs durağında bekliyorsanız telefonunuzu çıkarın ve o otobüsün ne zaman gelebileceğini internetten öğrenebilirsiniz.
10. Bekleme deneyimi kendi içinde avantaj barındırıyor olabilir
Bir çalışmaya göre bazı ayaküstü yemek (fast food) restoranlarında harcadığınız vakit aslında avantaj barındırıyor olabilir. Şöyle ki, örneğin yiyeceğiniz yemeği almak için siparişi verdiniz. Ancak söz konusu restoranın, işleyişi gereği siz siparişi verdikten sonra başka bir bölüme geçip o noktadan yemeğinizi alabileceksiniz. Beyniniz bu durumu kabul etmiş bile. Siz kurala uygun davranıp siparişi verdikten sonra diğer noktaya geçip yemeğinizi oradan alacaksınız. Ve bu iki durak arasındaki yürüyüş mesafesinin birkaç adım bile uzun olması aslında yemeğinizi daha kısa sürede aldığınız algısının oluşmasını sağlıyor. Çünkü siz siparişi verir vermez yemeğiniz hazırlanmaya başlıyor. Haliyle çok da uzun bir süre kaybetmemiş gibi hissediyorsunuz.
11. Beklemek: Bu deneyim ilgili olarak algıladığınız gerçekliğin ne olduğu çok önemli
İnsanları beklemeyle ilgili en çok rahatsız eden hususlardan biri, sıra beklemenin adil olmadığı algısıymış. Beklemenin haksız olduğunu hissetmek, yaşadığınız zamanı daha da yavaşlatır. Yani, siz böyle algılarsınız.
Öte yandan, birden çok gişeyi besleyen tekli bölümler, önemli ölçüde daha adil olarak algılanmaktadır. Daha net bir ifadeyle, bir havalimanındaki check-in (kontrol) kontuarında (bölümünde) veya bir bankada olduğunuzu ve herkesin sırasını beklediğini düşünün. Yine bir ‘durumu kabul etme’ söz konusu aslında.
12. Kaygı azaltma egzersizi yapabilirsiniz
Bilime göre kaygı, beklemeyi daha da uzun süre hissettiren temel duygulardan biri. Herhangi bir olayın yaşanmasını endişeyle beklediğinizi fark ediyorsanız bu iyiye işarettir. Çünkü yapabileceğiniz bir şey olduğunun fakrındasınız demektir. Örneğin, böyle bir anda küçük bir egzersiz uygulamasına girişebilirsiniz. Bu egzersiz, sessiz bir yerde oturmanıza veya uzanmanıza dayanıyor. Ancak bunun bitmiyor. Oturduğunuz ya da uzandığınız yerde gözlerinizi kapatın. Ardından vücudunuzdaki tüm kasları tek tek sıkıp gevşetmeye gayret edin.
Bu egzersizi düzenli bir şekilde yapmanızın size fayda sağlayacağı konusunda hemfikir olan pek çok uzman olduğunu da unutmayın lütfen.
Bir kez daha anlıyoruz ki, stresten uzak kalmak aslında bizim elimizde.
13. Beklemek zor ama yaşamak üzere olduğunuz deneyimi hayal edebilirsiniz
Psikologlar, herhangi bir deneyimi hayal etmenin faydaları olduğunu belirtiyorlar. Çünkü yaşamayı beklediğimiz herhangi bir olayı düşüncelerimizde soyut imgelerle var etmemiz zevk verici gelişmelere zemin hazırlayabiliyor.
Örneğin, satın alma gibi bir işlemin ardından sizin malınız olan bir kıyafeti düşünün. Mutlu olacağınıza inandığınız için bu kıyafete para harcadınız. Halbuki daha soyut hamlelerin yer aldığı başka bir süreç daha çok zevk verebilirmiş.
Havalar ısınmaya başladı. Pandemi koşullarına rağmen yaz tatilni düşünmeye başladık çoğumuz. İşte bu tatil sırasında yapmak istediklerimizi kurguladığımız bazı hayaller, bize iyi gelebilecek senaryolara dönüşebiliyormuş.
İşte ilginç bir bilimsel gerçek daha…
14. Zaman olgusundan uzaklaşmalısınız: Beklemek daha ızdıraplı olmasın diye
Bilim insanlarının konuyla ilgili yaptığı araştırmalar çok ilginç sonuçların doğmasını sağlayabiliyor. Örneğin, bir bekleme sırasında saate bakmanız, geçirdiğiniz zamanın daha uzun olduğu konusunda sizi kandırabilir. Gerçek zamanlı bilgiler işe yarasa da, bunu sık sık yaparak saati kontrol etmeniz zamanın akmadığı gibi bir hissiayat oluşturabilir. Odağınızı başka herhangi bir uğraşa ya da nesneye kaydırabilirsiniz.
15. Beklemek için geçecek süreyi ölçmektense beklemenin sonundaki hazzı düşünebilirsiniz
Bilime göre bizler, herhangi bir satış sürecinde dahi beklemenin ne kadar süreceğine odaklanıyoruz. Ve bunu yapmamız bizim için pek de iyi bir sonuç getirmiyormuş. Bunun sebebi ise odaklandığımız ‘bekleme süresi’ bize fayda getirmeyecek bir kaygının meydana gelmesine neden oluyormuş. Peki bunun için bize ne öneriyorlar?
Bekleme süresine kilitlenip kalmaktansa sonu gelecek olan bu sürecin bitiminde elde edeceğiniz deneyimi düşlemek kaygı seviyenizi azaltmaya yardımcı olacakmış. Örneğin, internet üzerinden siparişini verdiğiniz bir cep telefonunun birkaç hafta sonra geleceğini umursamayın. O cihaz elinize ulaştıktan sonra elde edeceğiniz kullanıcı deneyimine odaklanmalısınız.