İnsanlık, yüzyıllar boyunca ulaşım ve ticaret için gemilerden faydalandı. Faydalanmaya da devam ediyor. İnsanlığın, dünyayı keşfetmesi büyük oranda gemiler sayesinde mümkün oldu. Bu sebeple insanlık ve gemiler arasında farklı bir bağ var! Öte yandan gemiler, korkunç kazalar sebebiyle büyük trajedilere sahne olmuş araçlar. Öyle ki, bazı gemi kazaları yıllardır pek çok sanat eserine konu oluyor. Bu gemi kazaları büyük trajedilerin yanında büyük gizemlere de ev sahipliği yapıyorlar. Şimdiye kadar pek çok gemi enkazı keşfedildi. Pek çoğu ise hala keşfedilmeyi bekliyor. Ancak şimdiye kadar keşfedilen bazı gemi enkazları, onlarca ilginç nesnenin ortaya çıkmasını sağladı. Çünkü denizin korkunç fakat koruyucu yapısı, bazı nesnelerin yüzyıllar boyunca sağlam kalmasını sağlıyor. İşte, şimdiye dek batık gemi kazalarında bulunmuş 12 ilginç şey…
1. 200 yıllık bira
Ticaret gemisi Sydney Cove, Hindistan’dan o zamanlar İngiliz kolonisi olan Port Jackoson’a doğru yola çıkmıştı. Ne yazık ki gemi 1794 yılında Tasmanya açıklarında sulara gömüldü! 1990’ların başında batık üzerinde araştırmalar yapan deniz arkeologları batığın hayli ilginç şeylere ev sahipliği yaptığını gördüler. Batıkta, içerisinde hala canlı mayalar olan biralar bulunuyordu! Okyanusun soğuk suları, bu bira mantarlarının canlı kalmasını sağlamıştı. 200 yıllık biralar enkazdan çıkarıldı ve incelendi. Yüzlerce yıl sonra okyanusun dibinden kurtarılan biraların artık kullanılmayan ender bir maya ile üretildiği anlaşıldı. 2018 yılında ise Avustralyalı bir bira şirketi, bilim insanları ile çalışarak bu nadide mayalar ile hazırlanan içkiler üretmeye başladı…
2. İçilebilir şampanya
Gemi enkazlarından çıkarılan tek içecek bira değildi! 2010 yılında Finlandiya yakınlarındaki bir gemi enkazından 168 şişe şampanya çıktı! Şampanyalar, 175 yıldır okyanusun tabanında keşfedilmeyi bekliyorlardı! Üstelik, şampanyalar 175 yıl sonra bile içilebilir haldeydi. Deniz tabanındaki soğuk ve güneşsiz ortam, düşük tuz ve oksijen seviyesi, şampanyaların bunca yıl sonunda bile “taze” kalmasını sağlamıştı. Bu ilginç şampanyalar, hala içilebilirdi ve içildi de! Şampanyayı deneyenlere göre tadı “ıslak saça” benziyordu! Ayrıca hayvan kokusu içeriyordu. Ancak, şampanyalar bir süre bekletildikten sonra, tatlarını önemli ölçüde yumuşadığı bildirildi.
3. 17. yüzyıldan kalma peynir
2016 yılında İsveç kıyılarında bir batık keşfedildi. 17. yüzyılda inşa edilen bir savaş gemisi uzun yıllardır denizin dibinde bekliyordu. Bu gemisi enkazında bulunun en ilginç şey, kılıçlar veya mızraklar değil, bir kutu peynirdi! Ancak, bu rokfor benzeri peynir, ne yazık ki tazeliğini çoktan yitirmişti.
4. Nesli tükenmekte olan bir balık
Danimarka Kralı Hans 1495 yılında İsveç’ten ülkesine dönmek üzere yelken açtı! Hans, ülkesine dönerken yanında 6 metre boyunda bir balık da getiriyordu. Kral Hans yanındaki devası balığı ülkesine götürmeyi başarabilseydi, balığı görenler büyük ihtimalle şaşkına dönecekti! Ne var ki, bu devasa balık hiçbir zaman Danimarka’ya ulaşamadı. Çünkü kralın gemisi meydana gelen büyük bir yangın sonucunda, Baltık Denizi’nin sularına gömüldü. Olaydan 500 yıl sonra, deniz araştırmacıları Baltık Deniz’inde bir batık buldular. Devasa balık ise, neredeyse tek parça olarak bir varilin içindeydi! Bu sayede, balık üzerinde detaylı bir inceleme yapmak mümkün oldu. Yapılan çalışmaların sonunda, balığın 19. ve 20. yüzyılda nesli tükenme tehlikesi altındaki Atlantik Mersin balığı olduğu anlaşıldı.
5. Bronz bir savaş topu
1565 yılında Florida açıklarında batan La Trinité isimli geminin enkazı 2015 yılında hazine avcıları tarafından bulundu. La Trinité, Florida’ya silah, asker ve hazine taşıyordu. Bu sebeple değerli eşyalarla dolu olan bu batık, çok sayıda hazine avcısının uğrak yeri haline gelmişti. Batık bulunduğunda hazine avcıları, enkazdan elleri boş ayrılmadılar. Çünkü Fransız kraliyetinin sembollerini taşıyan bronz bir top, bir hayli altın ve Fransız arması ile oyulmuş mermer bir sütun enkazdan çıkartıldı…
6. Tablet bilgisayar
Dünya üzerindeki belki ilk “tablet bilgisayar” olarak nitelendirilebilecek şey Yenikapı arkeoloji alanında keşfedildi! 2014 yılında, İstanbul’da Bizans döneminden kalma bir batık keşfedildi. Batığın en ilginç parçasıysa tam 1200 yıllıktı! Batıktan çıkartılan 1200 yıllık tablet bilgisayar, ahşaptan üretilmişti! Farklı katmanlardan oluşan bu ilginç aletin üzerinde yazı yazılabiliyordu. Ayrıca, katmanlar açıldıkça ortaya çıkan mekanizmalar sayesinde hassas ağırlıklar ölçülebiliyordu.
7. Antikythera mekanizması
Antikythera Mekanizması, 1. yüzyıldan kalma bir Roma batığından çıkartıldığı zaman, araştırmacılar, dünyanın ilk analog bilgisayarıyla karşılaştıklarını anlamamışlardı. 1901 yılında yüzlerce yıldır gizlendiği batıktan çıkarılan bu alet, bronz ve ahşap parçalardan oluşuyordu. Fakat, yüzlerce yıldır suların altında kalmak, Antikythera mekanizmasının iç yapısına zarar vermişti. Bu sebeple, uzmanlar mekanizmanın nasıl çalıştığını ve ne için kullanıldığını anlayabilmek için uzun yıllar çalıştılar. Nihayet, Antikythera mekanizmasının dünyanın ilk bilgisayarı olabileceği anlaşıldı! Çünkü Antikythera mekanizması çeşitli şekillerde “programlanabiliyordu!” Kullanıcı elindeki verileri mekanizmaya işleyerek, karmaşık hesaplamalar yapabiliyordu! Dünyanın ilik bilgisayarı, büyük olasılıkla hava olaylarını ve gök cisimlerinin konumunu tespit etmek için kullanılıyordu.
8. İskelet
Aslında, bir gemi enkazında iskelete rastlanması ilginç bir şey değil. Ancak, dünyanın en eski iskeletine ev sahipliği yapan bir batık, son derece ilginç! 2016 yılında, dünyanın ilk bilgisayarının da çıkartıldığı enkaz alanında çalışan araştırmacılar, bir iskeletle karşılaştılar. İskelet bütün halinde değildi. İkişer tane kol ve bacak kemiği, kaburga kemiği parçaları ve kafatasından oluşuyordu. Ancak araştırmacıların bulduğu iskelet muhtemelen 2100 yıldır aynı yerdeydi! Yani, araştırmacıların “herkesin dostu” anlamındaki “Pamphilos” adını verdiği iskelet, dünyanın en eski iskeleti. Üstelik denizin koruyucu yapısı sayesinde kemikler oldukça iyi durumda! Yani bilim insanları Pamphilos’ın kemiklerini detaylı bir şekilde analiz edebilirler.
9. Vasa yolcuları
17. yüzyılın başlarında İsveç Kralı II. Gustav İsveç donanmasına güç katacak yeni bir gemi inşa edilmesini istedi. Bunun üzerine dış görünüş olarak son derece görkemli bir gemi yapıldı. Ancak Vasa’nın teknik özellikleri görünüşü kadar etkileyici değildi. Bu sebeple Vasa gemisi henüz ilk yolculuğunda Baltık Denizi’nin karanlık sularına gömüldü! Böylece Vasa’nın 30 yolcusu “sulu mezarlarına” yerleşmiş oldu! Ancak 1961 yılında yolculardan 17’si enkazdan çıkartıldı. Enkazdan çıkartılan cesetler arasında hayli ilginç örnekler de vardı. Enkazdan çıkartılan bir cesedin tırnakları, saçları ve özellikle de beyni son derece iyi korunmuştu.
10. Durmuş bir saat
Pulaski isimli geminin enkazından çıkartılan bir saat, geminin son anlarına dair önemli ipuçları barındırıyor! 1838 Pulaski isimli buharlı geminin kazanlarında birinde büyük bir patlama meydana geldi. 2015 yılında dalgıçlar Pulaski’nin enkazında, altından yapılmış bir cep saati buldular. Saat, yıllardır aynı zamanı gösteriyordu: 11.05. 11.05, patlama gerçekleştikten yalnızca birkaç dakika sonrasıydı…
11. Wallace Henry Hartley’in kemanı
Müzisyen Wallace Henry Hartley’e ait, keman belki de dünyanın en meşhur gemi enkazından çıkartıldı. Titanik’in müzisyenleri arasında yer alan Wallace Henry Hartley, gemi batmak üzereyken insanları sakinleştirebilmek için kemanını çalmaya ve şarkı söylemeye devam etmişti. Fakat ne yazık ki, Hartley’de gemideki diğer tüm müzisyenler gibi yaşamını kaybetti. Kazadan bir süre sonra, Hartley’in cesedi batık haldeki Titanik’in enkazından çıkartıldı. Cesedin yanında, kendi kılıfı içerisindeki bir keman da bulunmuştu! Wallace Henry Hartley’e ait keman, müzisyenin nişanlısına teslim edildi. Yıllar boyunca pek çok farklı insanın eline geçen bu ikonik keman 2013 yılında 1,7 milyon dolara satıldı!
12. Aşk mektupları
Bir gemi enkazından, okunabilecek şekilde kurtulmayı başaran belgeler oldukça nadirdir. Ancak Gairsoppa isimli gemi battıktan 70 yıl sonra ortaya çıkan mektuplar, rahatlıkla okunabiliyorlar…
İngiliz kargo gemisi Gairsoppa, 1941 yılında Alman denizaltılar tarafından batırıldığında, 86 kişilik mürettebattan yalnızca 1 kişi hayatta kaldı. 2010’ların başında, gemi enkazından yapılan araştırmalarda yaklaşık 700 adet mektup ortaya çıkartıldı. Üstelik mektupların pek çoğu, rahatlıkla okunabiliyordu. Çünkü mektuplar başka eşyaların altında kalmış ve zemindeki toprağa gömülmüşlerdi. Bu sebeple 70 yıl boyunca oldukça iyi bir şekilde muhafaza olmuşlardı. Mektupların genel teması ise romantizmdi. Ancak askerler tarafından yazılmış aşk mektupları, hiçbir zaman sahiplerinin eline ulaşamadıç
Kaynak: 1