“Bahar geldiğinde mi ben böyle olurum? Yoksa böyle olduğumda mı gelir bahar?” türünden şarkı sözlerini farklı bir duyguda söyleten bir durum bahar alerjisi… Üst üste hapşırık krizleri… Engelleyemediğimiz burun akıntısı… Üstelik bu salgın döneminde ‘hasta mı oldum?’ sorusunun bize verdiği rahatsızlık hissi…
Bahar geldi, çiçekler açtı. Ancak alerjisi olanlar için pek hoş günler değil içinde bulunduğumuz dönem. Çünkü bahar alerjisi, pek çok bireyin gündelik yaşamını kısıtlayacak kadar kaygı verici olabiliyor.
Bahar alerjisi nedir?
Özellikle bahar mevsiminde ortaya çıkan burun akıntısı, burunda tıkanıklık, gözlerde yaşarma ve hapşırma belirtileri ile seyreden ‘saman nezlesi’. Bahar alerjisi ya da mevsimsel alerjik rinit olarak da bildiğimiz bu geçici ‘sorun’, yer yer sosyal ilişkilere zarar verecek boyuta varan etkilere sahip . Söz konusu durum, gözde olursa alerjik konjoktivit, üst solunum yollarında olursa alerjik rinit ( saman nezlesi ), akciğerlerde olursa astım, ciltte olursa ürtiker, egzama ya da kontak dermatit denir.
Bu sağlık sorunun nedenleri ise ağaçlar ve çimenlerden yayılan polenlerdir.
Bahar alerjisi neden olur?
Bahar mevsiminin etkisini göstermesi alerjisi olanlar için sıkıntılı bir sürece işaret ediyor
Baharın gelmesiyle birlikte alerjik hastalıkların görülme sıklığında büyük bir artış oluyor. Bunun nedeni ise havada yayılan ağaç, çiçek ve çimenlerin meydana getirdikleri polenler.
Bireyin, alerjik bir bünyeye sahip olması, vücuda giren polenler yüzünden bazı maddelerin salgılanmasına neden oluyor. Bu durum da, gözlerdeki ve burun zarlarındaki kılcal damarların genişleyerek dokuların şişmesine yol açıyor. Dolayısıyla sözünü ettiğimiz semptomlar bahar alerjisinin belirtileri oluyor.
Bu hastalık durumuna halk arasında ‘saman nezlesi’ de denir.
Bahar alerjisi ile ilgili önemli bir detay: Tüm polenler alerji yapmaz!
Bahar alerjisinden çok sayıda polen sorumlu tutuluyor ama bu, yanlış bilgi. Çünkü her polen alerjiye neden olmaz. Alerjiye en çok yol açan polenler; zeytin, fındık, kızılağaç, pelin, kavak, çayır otu, yulaf, çavdar ve buğday yulaflarıdır. Ağaç polenleri genellikle şubat-mayıs, ot polenleri mayıs-haziran, yabani ot polenleri ise yaz ortasından sonbahara dek etkisini gösteriyor.
Bahar alerjisi belirtileri nelerdir?
Bahar alerjisi belirtileri nöbetler halinde üst üste tekrarlayan; hapşırık, burun akıntısı ve burun tıkanıklığı, burunda kaşıntı, gözlerde sulanma ve ayrıca kızarma, boğazda devamlı kaşıntı hissi gibi nezle belirtileriyle benzerlik gösteriyor. En sık görülen bahar alerjisi belirtileri 15-20 kez tekrarlanan hapşırık ve gözlerde sulanmadır. Bahar alerjisi olan bireyler, krize girmiş gibi art arda hapşırdıkları gibi burun akıntısı ve gözlerde sulanma sorunu da yaşıyorlar.
Bahar alerjisi ile nezle arasında fark var mı?
Doktorlara göre bahar alerjisi belirtileri ile nezle belirtileri hemen hemen aynıdır. Bu iki hastalık arasındaki en büyük fark ise nezledeki semptomların 1 hafta, en geç 10 gün içinde kaybolması. Bu süre bahar alerjisinde yaklaşık olarak 2 ay civarında sürüyor. Bazı durumlarda söz konusu sürenin 4 aya kadar uzadığını da not edin isterseniz.
Dolayısıyla doktorlar, bu şikayetlerin 2 haftadan daha uzun devam etmesi halinde bunun altında alerjik bir reaksiyon olup olmadığının araştırılmasını öneriyorlar. Ayrıca şikayetlerin aralıklı krizler halinde oluşması, özellikle de hastanın ailesinde alerji öyküsünün olması bahar alerjisine işaret ediyor. Ancak kesin tanı alerji testi ve kan tetkiklerinin ardından konulabildiği için en doğru seçenek doktora gitmek olacaktır. .
Bu süreç içinde bireyin verimliliği düşüyor
Bahar alerjisi ciddi iş gücü kaybına neden oluyor. Hastalar sürekli hapşırdıkları ve akan burunlarını sık sık silmek zorunda kaldıkları için ellerinden mendillerini eksik etmiyorlar. Bununla birlikte çoğu zaman gözyaşı döküyorlar. Hastaların engel olamadığı bu durum ise onların, iş hayatında ‘hasta’ gözlerle iletişim kurmalarına sebebiyet veriyor.
Ayrıca bahar alerjisinin iş yaşamını etkilemekle yetinmediğini de biliyoruz. Hastalık, iş hayatının yanı sıra sosyal yaşamda da yankı buluyor. Alerjisi olan bireyler, baharda arkadaş toplantıları, sinema veya parti gibi sosyal ortamlarda bulunmaktan kaçınabiliyorlar. Bu kişiler, eğer çalışıyorlarsa toplantılarda, okuyorlarsa okullarda odaklanmaya dair sorun yaşıyorlar. Böylesine etkili sorunları deneyimleyen birey, iş çevresinde istediği verimi sağlamaktan uzak bir görüntü çizebiliyor. Aynı sonuç, öğrenciler için de geçerli bir hal alıyor.
Bahar alerjisi kalıtsal mı?
Bahar alerjisiyle ilgili en çok merak edilen konulardan biri de bu hastalığın genetik olup olmadığı yönünde yoğunlaşıyor.
Doktorlara göre bahar alerjisini, genetik bir hastalık olarak bilmemizde fayda var. Öyle ki, çocuğun anne babasında alerjik reaksiyon var ise kendisinde oluşma riski yüzde 50’ye kadar yükselebiliyor.
Alerjik reaksiyon vücutta oluşan birtakım bağışıklık mekanizmalarıyla genellikle 20-40 yaş grubunda görülüyor. Fakat özellikle son yıllarda genetiği değiştirilmiş hormonlu gıdalar, hava kirliliği, endüstriyel maddeler, ozon tabakasının delinmesi gibi çevresel şartlar ile yaşam koşullarının olumsuz yönde değişmesi bağışıklık sistemini zayıflatarak alerjik bünyenin daha da alevlenmesine yol açabiliyor. O nedenle bahar alerjisinin görülme yaşa kadar indiğini ifade edebiliriz.
Bahar alerjisinin kesin bir tedavisi var mı?
Alerjik hastalıklar henüz kesin olarak tedavi edilemiyor. Bu nedenle ilgili süreçteki amaç; alerjinin belirtilerini azaltarak şiddetini gidermek ve hastalığın tekrarlamasını önlemek. Burun tıkanıklığı ve burun akıntısı ile göz yaşarması gibi belirtiler günümüzde ilaç tedavisiyle hafifleyebiliyor. Ve bu sayede kişilerin nispeten daha kaliteli bir yaşam sürmesine olanak tanınabiliyor.
Konunun uzmanlarına göre ilaç tedavisine yaklaşık olarak 3-4 ay süresince kesintisiz sürmeli. Fakat hastaların genellikle şikayetleri geçer geçmez iyileştiğini zannetmesi ilaç tedavisini yarıda kesilmesi anlamını taşıyor. Bunun sonucunda ise belirtiler kısa bir süre içinde yeniden ortaya çıkar. Başarılı bir sonucun elde edilebilmesi için bireylerin, ilaçlarını düzenli olarak kullanması oldukça önem taşıyor.
Bu konudaki doktor tavsiyesi, hastaların süreci ciddiye alması. Bununla birlikte hastaların da üstüne düşen birtakım işler var. Örneğin, beslenme düzenini oturtmak ve uyku kalitesini yüksek seviyede tutmak bunlardan ikisini oluşturuyor.
Bahar alerjisi tedavi sürecinde aşının yeri
Aşı tedavisindeki amaç ise; alerjik olunan alerjene karşı vücudu yavaş yavaş alıştırıp, bu maddeye karşı oluşan reaksiyonu azaltmaktır. Ancak aşı tedavisi çok tartışmalıdır. Çünkü etki mekanizması henüz tam olarak ortaya konamadığı için ileride vücutta ne tür bir reaksiyon ortaya çıkacağı net olarak bilinmez. Bahar alerjisinde ilaç tedavisi zaten hastaların yakınmalarının büyük oranda hafiflemesini sağlayabiliyor. Hal böyle olunca aşı tedavisi de yalnızca ilaç tedavisinden fayda görülmediğinde yapılmalı. Ayrıca vücut sadece tek bir alerjene karşı reaksiyon gösteriyorsa ve kişi bu maddeden korunamıyorsa yapılmalıdır. Riskli bir tedavi yöntemi olduğu için aşının mutlaka hastane ortamında ve alerji konusunda eğitim almış bir uzman tarafından yapılmasına dikkat edilmeli. Aksi halde aşılar fayda vermek bir yana ‘anaflaktik şok (alerjik şok)’ adıyla bildiğimiz ağır sonuçlara gebe olabiliyor.
Sözün özü, seçici olmak ve aşı tedavisini her hastaya yapmamak gerekir.
Bahar alerjisi sinüzite dönüşebiliyor
Bahar alerjisi hafife alınıp, tedavi edilmez ve kontrol altına alınmazsa kronik sinüzite ve bronşite dönüşebiliyor. Bu durumun sonucunda da burun akıntısı gibi belirtiler kronik bir hal alabiliyor. Ve bireyler, tedaviden fayda görmüyorlar. Bu bireyler, bir anlamda kaliteli bir yaşam sürme şansını da kaybediyor. Ayrıca üst solunum yollarında başlayan sorun ilerleyerek alt solunum yollarına kadar iner, astım ataklarına yol açabiliyor.
Yapılan çalışmalar, bahar alerjisinin astıma dönüşme oranının yüzde 30 gibi yüksek oranda seyrettiğini ortaya koydu. Bunun nedeni ise hastaların ‘nasıl olsa geçer’ düşüncesiyle zamanında doktora görünmemeleri, alerjenden yeterince korunmamaları ve sigara içme alışkanlıklarının olması
Bu alerjiye sahip olanların astım riski var
Bahar alerjisi, tedavi edilse de edilmese de, alerjisi olan kişilerin, astım olma riski her zaman vardır. Çünkü nefes yolu, burundan başlayan ve akciğere kadar giden bir yoldur. Alerjik reaksiyon tüm bu yolu etkilediği için alerjisi olan kişilerin yüzde 50’den fazlasında astım görülebiliyor. Ancak astım, kriz olarak değil; öksürük atakları, önlenemeyen öksürükler, zaman zaman nefes darlığı şeklinde de ortaya çıkabiliyor. Hem astımı hem alerjik riniti olan hastalarda, alerjik rinit tedavi edildiğinde astım süreci de iyileşme evresine girebiliyor. Bu tip şikayeti olan hastaların göğüs hastalıkları, kulak burun boğaz ya da bir alerji uzmanına başvurmaları ve gerekli önlemleri almaları öneriliyor.
Alerji ile Covid-19’un belirtilerinin karıştırılması
Bahar aylarının gelmesiyle mevsimsel alerjinin görülme sıklığının artması, küresel salgının yarattığı endişeden dolayı panik havası yaratabiliyor. Alerjisi olan bireyler paniğe kapılıp Covid-19 olduklarından şüphe edebiliyor. İki sağlık sorununun ortak yanlarını ve farklılıklarını 10 madde ile ortaya koyan adres ise Türk Toraks Derneği. O maddeler:
- Covid -19 virüslerle bulaşan üst ve alt solunum yollarında semptomlara yol açmaktadır. Saman nezlesinin esas nedeni ise polen allerjisidir.
- Covid -19 da hasta olan bir bireyden bulaşma nedeniyle olur. Saman nezlesi bulaşıcı değildir.
- Her ikisinde de aile öyküsü önemlidir. Covid -19 da ailede covid-19 ‘lu bireyle temas olması, saman nezlesinde ise ailesinde alerji öyküsünü sorgulamak gerekir.
- Belirtilerden covid-19 boğaz ağrısı ve öksürük ön plandadır ateş genellikle vardır, burun akıntısı ve aksırık ise genellikle görülmez. Saman nezlesinde ise burun tıkanıklığı, hapşırma ön plandadır. Her iki hastalıkta da koku almada kayıp, gözlerde kızarıklık ve kaşınma görülebilir.
- Saman nezlesi olan kişinin öyküsünde atopikdermatik, astım, alerjik rinokonjuntivit ile birliktelik sıktır. Covid -19 da akut başlangıçlıdır ve altta yatan bir alerji öyküsü yoktur.
- Covid -19 ve aşaman nezlesinin tedavileri birbirlerinden tamamıyla farklıdır.
- Saman nezlesi olan kişiler de hastalıklarından bağımsız Covid-19 geçirebilirler. Allerjikrinitin ve alerjik rinit tedavisinde kullanılan ilaçların Covid-19’u artırdığını gösteren herhangi bir çalışma yoktur. Bu nedenle alerjik rinitli hastaların düzenli kullandıkları ilaçlarını kesmemeleri, tedaviye hekimlerinin önerdiği şekilde devam etmeleri çok önemlidir.
- Hem Covid-19 hem de Saman nezlesi olan kişiler çevreleri ile yakın temastan kaçınmalı ve 2m olan fiziki mesafeyi korumalıdır.
- Saman nezlesi olan hastalarımızın da diğer bireylerde önerdiğimiz gibi el yıkama ve maske takma gibi temel önlemleri alması bu bulaşıcılığı önlemek açısından esastır.
- Saman nezlesi olmanız ayrıca Covid-19 geçirmemenize engel değildir. Bu nedenle burun akıntısı, aksırık , burun tıkanıklığına boğaz ağrısı, ateş ve öksürük yakınmalarınız eklenmişse maskenizi takarak size yakın bir sağlık kuruluşuna başvurmalısınız.
Kaynak: 1