Ne zaman izlesek, ister ikinci izleyişimiz olsun, ister yirmi beşinci bizi her zaman ağlatmayı başaran bir film Çağan Irmak’ın Babam ve Oğlum’u.
Çünkü film o kadar gerçek, o kadar samimi, baba-oğul arasında yaşanan o duygular, diyaloglar o kadar bizden ki. Bundandır her izleyişimizde tüylerimizin diken diken olması, içimizin dalgalanıp dalgalanıp durulması.
Hüseyin ile Sadık’ı kucaklayıp yıktığı sahnedeki gibi koşup boynuna sarılmak istememiz işte hep bu yüzden. Biz de babalarımıza olan duygularımızın kabardığı bu günde Babam ve Oğlum’un en içimize işleyen replikleriyle yeniden hatırlayalım istedik.
Buyursunlar.
“Bana gittin diyosun baba ama ben gitmedim, gidemedim, kalamadım evim nerde bilemedim; çünkü aklımın bir tarafında bir köşesinde hep sen vardın”
“Bu olmamışlık, bu küslük… İnsanın dönebileceği bir evinin olmaması ne demek biliyo musun baba?”
“Peki sen hiçbir çocuğun büyüyeceğini görememek ne demek bunu bildin mi? Hiç bilir misin bu duyguyu?”
“Hayat devam edecek, birileri yeni kitaplar yazacak okuyamayacaksın, yeni filmler çekilecek izleyemeyeceksin, sevdiğin bir şarkıyı bir daha dinlemek isterken dinleyemeyeceksin…”
“Bunlara kolay alışır insan; ama onu büyürken izleyememek, yanında olamamak, ilk kız arkadaşını göremeyecek olmak…”
“Baba! Yüreğim yangın yeri gibi biliyor musun? Gözü arkada kalmak böyle bir şey galiba.Kaç gündür onu itmek istiyorum bana sarılınca, beni sevmesin diye kaç gündür uğraşıyorum ama yapamıyorum”
“Onun hayatında yutkunamadığı bir yumru olacağım için de kendimden nefret ediyorum! Ona bir oda ver baba, bir evi olsun, ama zaman zaman da çıkıp gidebileceği bir ev.”
“Ona söylemek istediğim o kadar çok şey var ki. Sen söyle ona baba… Ona de ki…”
“İnsan büyüyünce hayalleri küçülür mü, baba?”
“Evlatlar, babalarını hep hatırlamak istedikleri gibi hatırlarlar”
“Benim de sana diyemediğim şeylee vaa. Ben gonuşmayı bilemem..Sen benim oğlumsun, canımdan öte cansın. Bu gaderr diycem, gerisini sen anlayıver gaari”
“Burda dureydim böyle, tam burda, böyle gollarımı açeydim iki yana. Tuteydim onu, tuteydim onu ben, getme diyeydim… Getme Sadık”