10 Kasım 1938’de hayata gözlerini yuman Mustafa Kemal Atatürk, ölümünün ardından özel yaşamı, dini ve siyasi görüşleri gibi pek çok konuda gündeme gelmeye devam etti. Birçok kişi onun hakkında varsayımlarda bulundu, zaman zaman bu tür hassas konularda doğru olmayan bilgiler yayanlar oldu. Yanlış yayılan bilgilerden biri de Atatürk’ün imzasıydı.
Atatürk’ün imzası pek çok iddia ile gündeme geldi. Bir dönem imzanın Hagop Vahram Çerçiyan’a ait olduğu iddia edildi ve bu bilgi senelerce doğru kabul edildi. Ta ki 1992’de Cengiz Özakıncı’nın Hürriyet’te yer alan haberine dek…
Mustafa Kemal Atatürk’ün, neredeyse her yerde gördüğümüz, günümüzde fikirlerini ve ona bağlılığı simgeleyen imzası, ölümünden sonra pek çok farklı iddianın odağı oldu
Bunlardan en önemlisi Hagop Vahram Çerçiyan’ın hem günümüzde bilinen “K. Atatürk” hem de Atatürk’ün bu imzadan önce kullandığı “Gazi M. Kemal” imzasının kendi tasarımı olduğunu iddia etmesiydi
İstanbul Robert Koleji’nde matematik, coğrafya ve kaligrafi öğretmeni olan ve 70’li yaşlarına kadar öğretmenlik yapmaya devam eden Çerçiyan’ın iddiaları araştırmacı yazar Cengiz Özakıncı tarafından çürütüldü
Cengiz Özakıncı, hem katıldığı televizyon programlarında hem de yazdığı makalelerde birçok farklı kanıt göstererek bu iddiaları yalanladı
Öncelikle “Gazi M. Kemal” imzası Atatürk’ün 1915’te yazdığı mektuplarda kendi adını yazma şekliyle tam olarak aynıydı
Ancak Çerçiyan’ın söyledikleri ve 195 yılında Cumhuriyet’te yer alan haber, bu imzanın Harf Devrimi sırasında Atatürk’e oluşturulan kartvizitler için Çerçiyan’a tasarlatıldığını iddia ediyordu
Ancak Atatürk’ün 1915’te yazdığı mektuplarda açık bir şekilde imzanın kendisine ait olduğu görülebiliyordu.
Çerçiyan, 1969’da Zeynep Oral’la Milliyet’te gerçekleştirdiği söyleşisinde aşağıda görülen imzanın tasarımının kendisine ait olduğunu belirtti
Soyadı Kanunuyla birlikte M. Kemal’e Atatürk soyadının verilmesinin ardından “K. Atatürk” imzasını da kendisinin tasarladığını iddia etti
Çerçiyan’ın iddiasına göre, Soyadı Kanunu’nun ardından Ankara’daki milletvekili öğrencileri tarafından kendisine telefon edilmiş ve güzel bir “K. Atatürk” yazması söylenmişti. Çerçiyan, sabaha kadar pek çok deneme yaptığını ve içlerinden seçtiği beş tanesini gönderdiğini söylüyordu. Hatta ardından Atatürk’ün bu beş imzadan birini seçtiğini ve bir mektup göndererek teşekkür ettiğini iddia ediyordu.
10 Kasım 1971 tarihli Hürriyet gazetesinde, 1969’daki röportajın bir benzeri yayımlandı ve bu bilgi Aktüel Ansiklopedi başlığı altında verildi. 1974 yılında Avni Altınel’in üç ciltten oluşan “Her Yönüyle Atatürk” adlı kitabında da Zeynep Oral’ın söyleşisinin tam metni verilerek Atatürk’ün imzasının Çerçiyan’ın tasarımı olduğu belirtildi. Bu kitap Milli Eğitim Bakanlığı tarafından tüm okullara dağıtıldı, Genelkurmay Başkanlığı bütün kışlalarda okunmasını istedi. Bütün askerlerin ve bütün öğrencilerin bu kitabı okuması öğütleniyordu. 31 Aralık 1981’de ise Son Havadis gazetesinde “Türkiye’ye Hizmet Etmiş Ermeniler” yazı dizisinde Çerçiyan’ın bir hizmet olarak Atatürk’ün imzasını tasarladığı belirtildi.
1990 yılında Abdurrahman Dilipak, “Laik Demokratik Cumhuriyet İlkelerine Bağlı Kalacağıma” adlı kitabında yine imzanın Çerçiyan’a ait olduğunu oldukça kesin bir dille yazdı
Dilipak, kitabının 31. sayfasında “Hani birçok kimse Atatürk’ün imzasının bir Ermeni tarafından dizayn edildiğini bilmez. Osmanlı tuğraları nasıl devrin ünlü hattatlarınca kompoze edilirse Atatürk efendimizin de imzası bir ressam tarafından dizayn edilmişti.” sözlerine yer veriyor.
Bu kitabın ardından 27 Eylül 1992’de Aziz Nesin, Hürriyet gazetesindeki röportajında “Atatürk’ün imzasını başkasından kopya etmesine çok bozuluyorum” sözlerine yer verdi
Cengiz Özakıncı ise bu haberi okurken Atatürk’ün el yazılarını inceliyordu. İmza ile Atatürk’ün el yazılarını karşılaştırdığında imzanın aslında Atatürk’ün kendi yazılarında ismini yazmasıyla tamamen aynı olduğunu fark etti
Özakıncı, hemen Hürriyet gazetesine bir cevap gönderdi ve bu cevap Hürriyet’te basıldı. Özakıncı’nın cevabı aşağıda yer alan görseldeki gibi kanıtlara dayanıyordu
Aziz Nesin’in altı ay sonra Aydınlık gazetesinde tekrar bir yazısı yayımlandı. Bu yazıda kanıt olarak Havadis gazetesinde “Türkiye’ye Hizmet Etmiş Ermeniler” yazı dizisi gösterildi. Özakıncı bu iddiayı da çürütünce Aziz Nesin tarafından bir dava açıldı.
Haberde de görüldüğü gibi, iddia Cengiz Özakıncı’nın el yazılarını karşılaştırdığı yazısıyla çürütülüyor. Cengiz Özakıncı’nın tüm iddiaları baştan sona anlattığı programını izleyebilirsiniz…
Kaynak; 1