Antik Yunan’da spor oldukça önemli bir aktiviteydi. Fiziksel güç; cesur, çalışkan ve disiplinli olmanın bir göstergesiydi. Öte yandan fiziksel güç ve zinde bir vücut, yüksek ahlakın da belirtisiydi… Üstelik fiziksel ve ruhsal sağlık için gerekli görülen spor, aynı zamanda toplumsal bir eğlence ve rekabet aracıydı. Peki Antik Yunan’da hangi spor dalları popülerdi? Gelin tarihte kısa bir yolculuk yapalım ve Antik Yunan’da büyük bir ilgiyle takip edilen 7 spor dalına yakından bakalım.
Antik Yunan’da spor ve olimpiyatlar
Milattan önce 776 yılında ilk olimpiyatlar, Antik Yunan’da düzenlendi. Seyircilerle dolu arenalarda düzenlenen olimpiyat oyunlarıyla beraber, sporun eğlence biçimi olarak görülmesi de Antik Yunan’da ortaya çıktı. Hatta bazı “yıldız sporcuların” tutkulu fanatikleri bile vardı!
Antik Yunan ‘da spor gösterileri ve yarışmaları sadece olimpiyatlarla da sınırlı değildi. Neredeyse toplanan her kalabalık sırasında bir spor müsabakası yapılıyordu. Tanrılar için düzenlenen şenlikler sırasında, festivallerde ve taç giyme törenlerinde mutlaka bir spor organizasyonu gerçekleşiyordu.
Ancak Antik Yunan’da takım sporları yoktu, sadece bireysel yarışmalar düzenleniyordu. Ayrıca, kadınların yarışmalara katılmalarına izin verilmiyordu. Hatta bazı durumlarda, evli kadınların müsabakaları izlemesi bile yasaktı!
1. Atlı araba yarışları
Atlı araba yarışları, Antik Yunan’da ortaya çıkan ilk sporlardan biriydi. Kökenleri M.Ö. 1600’lü yıllara kadar uzanıyordu. Atlı araba yarışları, olimpiyatlara M.Ö. 680 yılında dâhil edilmişti. Yarışlar sırasında araba sürücüleri genellikle 4 veya 2 at tarafından çekilen arabaları kullanıyorlardı.
Yarışlar bir hipodromda, 24 tur boyunca devam ediyordu. Popüler olmasının yanı sıra, rekabet düzeyi de oldukça yüksek bir spordu. Bu sebeplerle atlı araba yarışları, zaman içerisinde ciddi yaralanmaların hatta ölümlerin meydana geldiği, tehlikeli bir spora dönüştü…
2. At yarışları
At yarışları ise olimpiyat oyunlarına M.Ö. 648 yılında dâhil edildi. Yarışlar 1,2 kilometre uzunluğundaki pistlerde gerçekleştiriliyordu. Jokeyler ise genç köleler arasından seçiliyordu. Öte yandan, atları yönlendirebilmek için kırbaçlarını ve dizginleri kullanıyorlardı. Ancak günümüzdekinden farklı olarak, atlara üzengisiz ve eğersiz biniyorlardı…
3. Koşu
Koşu, Antik Yunanlılar için oldukça önemli bir spordu. Hatta M.Ö. 776’dan 726’ya kadar olimpiyatlardaki tek spor müsabakaydı. Yunanlar, 200 metrelik mesafede yapılan ve “stadyum” ismindeki sürat koşusunu özellikle seviyorlardı. “Stadyum” Antik Yunan’da bir uzunluk birimiydi. İlerleyen dönemde, 200 metrelik koşu müsabakalarının yanında farklı uzunluklarda koşulan yarışlar da eklendi. Bu yarışlar içerisinde 400 metrelik ve 7,5 ila 9 kilometrelik yarışlar da bir hayli popülerdi… Ancak, Antik Yunan’da sevilen başka bir koşu müsabakası daha vardı. Askeri kıyafetler içerisindeki sporcuların, Yunan askerlerini taklit ederek koştuğu “hoplitodromos” isimli yarışlar, koşucuları oldukça zorluyordu…
4. Güreş
Antik Yunan’da düzenlenen güreş müsabakaları, günümüzdekilerden biraz farklıydı. Örneğin, rakibin omuzlarını yere değdirerek müsabakayı kazanma kuralı henüz ortaya çıkmamıştı. Bu sebeple güreşçiler, rakiplerini 3 defa havaya fırlatmayı başarabilirlerse müsabakayı kazanabiliyorlardı. Ayrıca bugünkü güreşlerde olduğu gibi, sporcuları kilolarına göre ayıran ve müsabakayı buna göre düzenleyen kurallar da mevcut değildi.
5. Pentatlon
Pentatlon, Yunanca “penta” (beş) ve athlon (yarışma) anlamına geliyor. Antik Yunan’da bugünkü atletizm oyunlarının pek çoğu, tek başına yapılmıyordu. Yunanlar, bu sporları genellikle birlikte ve tek bir spor dalı olarak değerlendiriyorlardı. Antik Yunan’daki pentatlonda; “uzun atlama”, “cirit” ve “disk atma”, “koşu” ve “güreş” müsabakaları yapılıyordu. Günümüzdeki pentatlon müsabakalarında ise; “yüzme”, “atıcılık”, “binicilik”, “eskrim” ve “koşu” müsabakaları geçekleştiriliyor.
6. Boks
Modern bokstan farklı olarak, Antik Yunan’da yapılan boks müsabakalarında süre sınırlaması yoktu. Dövüşlerin sonlanması için, bir tarafın pes etmesi ya da dövüşe devam edemeyecek hale gelmesi gerekiyordu! Güreş müsabakalarında olduğu gibi, boks müsabakalarında da klasman ayrımı bulunmuyordu. Öte yandan, Antik Yunan’daki boksörler, günümüzdeki boksörlerden farklı olarak, eldiven kullanmıyorlardı. Bunun yerine, “himantes” adı verilen deri kayışları bileklerine bağlayarak ringe çıkıyorlardı!
7. Pankrasyon
Pankrasyon, Eski Yunancada “tam güç” ve “tam zafer” gibi anlamlara geliyor. Bu kavramı; karma dövüş sporlarının “neredeyse kuralsız” bir versiyonu olarak tanımlayabiliriz. Sporun dövüşçülere sağladığı “özgürlük” sebebiyle müsabakalarda; yumruklar, tekmeler, diz vuruşları, diresek atmak, hatta rakibi boğmak bile serbestti. Fakat rakibini ısırmak kesinlikle yasaktı ve pankrasyon sporunun tek kuralı buydu. Sporcuların dövüş becerilerinin yanı sıra, acıya dayanma eşiklerinin de ölçüldüğü, kanlı ve acımasız bir spordu.
Kaynak: 1