Toprak pistler… Saatte 70km hızla giden arabalar… Yüz binlerce seyirci… Kazanan için büyük para ödülleri ve sınırsız bir şöhret… Antik Roma döneminde atlı araba yarışları, meşhur gladyatör dövüşlerinden bile daha popülerdi. Gösteriş ve şiddetin her türlüsüne büyük bir ilgi duyan Romalılar, aradıkları heyecanı araba yarışlarında fazlasıyla buluyorlardı… Antik Roma’nın bu tehlikeli sporu hakkında bilmeniz gerekenleri derledik…
Atlı araba yarışlarının kökeni
Efsaneye göre, atlı araba yarışlarının kökeni milattan önce 8. yüzyıla, Roma şehrinin kurucusu Romulus’a kadar uzanıyor. Romulus’un ilk yarış pisti olarak kabul edilen “Circus Maximus” adlı yapıyı inşa ettirmesiyle araba yarışları başlıyor.
Ancak yıllar içerisinde araba yarışları basit bir spor olmaktan çıkıyor. Bütün Roma’daki en önemli etkinliklerden biri haline geliyor. Yarış günleri Roma’da kutsal bir karnaval havasında geçiyor. Dansçılar, müzisyenler, din adamları, yarışçılar ve farklı gruplardan oluşan kortej şehrin sokaklarından törenlerle geçerek Circus Maximus’a ulaşıyor. Böylece, 200.000’den fazla seyircinin huzurunda, yarış başlıyor…
Circus Maximusu’un toprak pistinde yerlerini alan yarışçılar, başlangıç çizgisi üzerine bırakılan beyaz bir mendille atlarını kamçılamaya başlıyorlar. Böylece yarış, daha doğru bir ifadeyle “savaş” başlıyor… Genellikle 4 at tarafından çekilen yarış arabaları, kıyasıya bir mücadeleye girişiyorlar. Zorlu mücadele sırasında parçalanan arabaları, yaralanan hatta hayatını kaybeden sürücüleri pistten kaldırmak için, görevliler hazır bekliyorlar… Gösteriş ve şiddetin zirve noktası sayılabilecek atlı araba yarışları, Romalılar için neredeyse kutsal bir ritüel olarak kabul ediliyor…
Araba yarışları, üstün binicilik becerileri ile fiziksel güç ve dayanıklılık gerektiriyordu. Öte yandan, farklı yarış stratejilerini uygulayabilmek ve gelişmiş taktiksel beceri de yarışları kazanabilmek için önemli bir unsurdu. Yarışlardaki bir diğer önemli husus ise atlardı. Araba yarışları için özel olarak yetiştirilmiş güçlü ve hırçın atların yarış esnasında ne yapacağını kestirmek kolay değildi. Bütün bunlara, yarış pistindeki “sert” ve “şiddetli” mücadele ekleniyordu. Bu sebeple bir sürücü için takımını idare etmek, muhtemelen hayatı boyunca karşılaşacağı en zorlu mücadeleydi…
Araba sürücüleri
Sürücülerin sosyal statüleri düşüktü ve kamu hizmetinde çalışmaları yasaktı. Araba yarışları son derece popüler ve sevilen bir spor olduğu halde, özgür doğmuş Roma vatandaşları nadiren araba sürücüsü oluyordu. Çoğunlukla serbest bırakılmış köleler ve Roma dışından gelenler tarafından tercih edilen, tehlikeli bir meslekti.
Tüm bunlara rağmen, araba sürücüleri büyük bir şöhrete sahipti. Üstelik bazı durumlarda çok zengin olabiliyorlardı. Bu örneklerden en bilineni, Gaius Appuleius Diocles isimli başarılı sürücüdür. Diocles, 24 yıllık kariyeri boyunca farklı takımlar için yarışmıştı. Katıldığı 4.257 yarışın 1.462’sini kazanmayı başarmıştı. Diocles, başarılı kariyeri sayesinde kavuştuğu şöhrette ek olarak 35 milyon sesterce (Roma İmparatorluğu’ndaki madeni para birimi) para ödülünün de sahibi olmuştu.
Roma halkının en temel eğlencesi
Araba yarışları Roma’da yaşayan bütün insanların en temel eğlencesiydi. Sınıf ve statü fark etmeksizin bütün Romalılar bu heyecanlı gösteriyi izlemek için bir araya geliyordu. Roma halkı için, araba yarışları sadece sahadaki rekabetten ibaret değildi. Bazı seyirciler ölümcül kazalar görmeyi umarak yarışlara geliyordu. Bazıları, hayranı oldukları sürücüler için çılgınca tezahürat yapmaya. Pek çok Romalı içinse yarışlar, üzerine bahis yaptıkları bir eğlence ve kazanç biçimiydi.
Araba yarışları, Romalıların sosyal ve gündelik yaşamlarında da oldukça önemliydi. Öyle ki bazen Romalılar, destekledikleri sürücünün galip gelebilmesi için, “büyülü tabletler” bile hazırlıyorlardı. Circus Maximus, Romalıların birbirleriyle tanışması ve yeni ilişkiler geliştirmesi konusunda da önemli bir işleve sahipti. Özellikle erkekler Romalı kadınları etkileyebilmek için oldukça fazla çaba harcıyorlardı…
Öte yandan atlı araba yarışlarına katılan takımların, fanatik taraftarları da vardı. Roma’daki yarışlara genellikle dört farklı takım katılıyordu. Kırmızı, beyaz, mavi ve yeşil takımlar, zamanla kendi fanatik destekçilerini yaratmayı başarmıştı. Zaman zaman, bu fanatikler arasında şiddetli tartışmalar hatta kavgalar meydana geliyordu…
Atlı araba yarışları ve siyaset
Atlı araba yarışları Roma’nın siyaseti üzerinde de son derece etkiliydi… Yarışlara katılan takımların arkasında, onlara finans desteği sağlayan, günümüzdeki derneklere benzer kuruluşlar bulunuyordu. Bu sebeple çeşitli çıkar odakları bu yapılar etrafında bir araya geliyordu. Bu odakların yürüttüğü siyasi faaliyetler ve destekçilerin takımlarına olan sadakati, yarışlara verilen önemi artıyordu. Öyle ki, İmparator Caligula ve Neron’un siyasi emellerini gerçekleştirebilmek adına açıkça destekledikleri takımlar vardı… Bu sebeplerle atlı araba yarışları, çoğu zaman sıradan bir gösteri veya spor karşılaşmasından çok daha büyük, toplumsal bir olguya dönüşüyordu…
Nika İsyanı ve atlı araba yarışlarının ortadan kalkması
Milattan sonra 457 yılında Roma İmparatorluğu yıkıldıktan sonra bile, yarışlar popülerliğini korumaya devam etti. Roma’nın yeni efendileri de yarışlar düzenlemek konusunda hevesliydiler. Ancak özellikle Batı Roma’nın mirasçısı Bizans İmparatorluğu yarışların yeni vatanıydı…
Ancak, atlı araba yarışlarının sonun getirecek olaylar, yine araba yarışları sırasında başladı… 532 yılında Konstantinopolis’te düzenlenen bir yarış sırasında yeşil takım ile mavi takım taraftarları arasında şiddetli çatışmalar yaşandı. Olaylara karışan bazı taraftarlar yakalandı ve idam cezasına çarptırıldılar. Bunu üzerine olaylar daha da büyüdü. İki takımın taraftarları tek cephede birleşti ve tutukluların serbest bırakılmasını talep ettiler. Talepleri karşılanmayınca fanatik taraftarlar şehrin hipodromunu ateşe verdiler. Böylece, günlerce sürecek Nika (zafer) İsyanı başladı. İsyan sonucunda yaklaşık 30.000 insan yaşamını kaybetti…
Elbette, isyanın siyasi ve ekonomik bazı sebepleri de vardı. Ancak isyanın kıvılcımı, atlı araba yarışlarından çıkmıştı… İsyandan sonra, araba yarışlarına olan ilgi yavaş yavaş azaldı ve nihayet yarışlar tamamen tarihe karıştı…
Kaynak: 1