Anne sütü, yeryüzünde eşi benzeri olmayan muhteşem bir besindir. Öyle ki, bu besinin içerisinde laboratuvarda üretilemeyen 100’den fazla bileşen bulunuyor. Ayrıca bebeğin ihtiyaçlarına göre anne sütünün içeriğinin sürekli değişmesi ve yenilenmesi de bu besinin ne kadar değerli olduğunu gösteriyor. Gelin şimdi hep birlikte, anne sütü ve emzirmenin neden mucize olarak tanımlandığını inceleyelim.
1. Kolostrum bebeğin ilk aşısıdır
Halk arasında ağız sütü olarak da bilinen kolostrum, annenin vücudunun ürettiği ilk süttür. Doğumdan sonra yaklaşık 1 hafta üretilmeye devam edilen bu süt, yoğun kıvamlı ve sarıya yakın bir renktedir. İçerdiği antikorlar ve proteinler nedeniyle de bebeğin ilk aşısı olarak değerlendiriliyor. Zira kolostrumun içerdiği antikorlar, bebeğin bağışıklık sisteminin gelişmesini sağlayarak mikroplardan korunmasına ve bağırsak florasının oluşmasına büyük ölçüde yardımcı oluyor.
2. Anneyi birçok hastalıktan koruyor
Bugüne kadar yapılan araştırmalar, emzirmenin anne için sayısız faydasını ortaya çıkartmıştır. Bunlardan en önemlileri ise emzirmenin meme, rahim ve yumurtalık kanseri riskini azaltmasıdır. Ayrıca yapılan pek çok çalışma; emziren annelerde kemik erimesi riskinin azaldığını, tip 2 diyabetine yakalanma ihtimalinin düştüğünü ve kalp hastalıkları ile karşılaşma olasılığının minimuma indiğini destekliyor.
3. Doğumdan sonra hızlı bir toparlanma sağlıyor
Doğumdan hemen sonra annenin vücudu toparlanma sürecine girer. Özellikle rahim, kasılarak eski boyutuna dönmeye başlar. Bu süreç yaklaşık olarak 6 – 8 haftada tamamlanır. Fakat emziren annelerde sürecin daha kısa olduğu bilinmektedir. Çünkü emzirme sırasında salgılanan oksitosin hormonu, rahmin yenilenme ve küçülme sürecini azaltıyor. Ayrıca rahmin daha hızlı toparlanması, emziren annelerde lohusalık kanamasının daha kısa sürmesini sağlıyor.
4. Anne ile bebek arasında güvenli bağ kurulmasına yardımcı oluyor
Emmek, bebeğin yalnızca beslenme ihtiyacını değil, aynı zamanda duygusal ihtiyaçlarını da karşılar. Çünkü bebekler dokunulmaktan, göz teması kurmaktan ve sarılmaktan hoşlanırlar. Tüm bunlar, emzirme ile mümkün olmaktadır. Bu sayede bebeklerin hem dış dünyaya karşı güvenleri pekişir hem de anneleri ile aralarında güçlü bir bağ kurarlar. Ayrıca emziren annelerin duygusal motivasyonlarının yükseldiği, bu sayede doğum sonrası depresyona yakalanma ihtimallerinin düştüğü biliniyor.
5. Bebeklerin ihtiyacı olan neredeyse tüm besin öğelerini karşılıyor
Anne sütünün içeriği, bebeklerin neredeyse tüm besin ihtiyaçlarını ilk 6 ay tek başına karşılar. Protein, yağ, vitamin ve mineral açısından oldukça zengindir. Bu nedenle bebeğe su verilmesine dahi gerek yoktur. Yalnızca K ve D vitamini açısından yeterli olmayabilir. Bu eksiklikler de doktorun gerekli gördüğü durumlarda takviyelerle yerine konmaktadır.
6. Alerjik hastalıklarla karşılaşma ihtimalini düşürüyor
Bugüne kadar yapılan birçok araştırma, anne sütü ile beslenen bebeklerin alerjik hastalıklarla karşılaşma ihtimalinin düştüğünü saptamıştır. Bunun sebebi olarak da içerdiği bağışıklık sistemi bileşenleri gösterilmektedir. Ayrıca anne sütünün sindirimi kolay olduğu için anne sütü alan bebeklerde gaz sancısı ve kabızlık gibi rahatsızlıkların daha az görüldüğü biliniyor.
7. Bebeklerin zekâ gelişimine destek oluyor
Zekâ gelişimi için Omega 3 ve DHA’nın ne kadar önemli olduğunu artık neredeyse hepimiz biliyoruz. Anne sütünün bu bileşenler açısından zengin olması, bebeklerin zekâ gelişimi üzerinde büyük bir rol oynuyor. Bu nedenle uzmanlar ilk 6 ay temel besinin anne sütü olması gerektiğini, 1 yaşına kadar da ek gıda destekli olarak yine anne sütüne devam edilmesi gerektiğini belirtiyorlar.