1973’te yayımlanan Anayurt Oteli, Yusuf Atılgan’ın ikinci romanıdır. Ve Türk edebiyatının kült eserleri arasına adını altın harflerle yazdırmıştır. Kitapta, tıpkı arka kapakta da yazıldığı gibi; “ne ölü, ne sağ” bir yaşamın kahramanı Zebercet’in hikayesi anlatılır. Zebercet, dünyaya geldiği Anayurt Oteli ile aynı kaderi paylaşmaktadır: Yalnızlık.
Anayurt Oteli, edebiyatımızın unutulmaz mekanıdır; keza Zebercet de unutulmaz karakteri. Yusuf Atılgan’ın yazdığı ve bunalım edebiyatı olarak bilinen türün en başarılı örneği olarak sayılabilecek bu eser, 80’li yıllarda bir de filme uyarlanmıştır Ömer Kavur tarafından. Ve bu film de, Türk sinemasının gelmiş geçmiş en iyi 10 filmi arasında gösterilmektedir.
İşte özelliklerini saymakla bitiremeyeceğimiz bu çok özel romandan 14 alıntı. Okumadıysanız; acilen okumanız tavsiye edilir…
İlginizi Çekebilir: Yusuf Atılgan Eserleri
1. “Ne çok yalan söyleniyordu yeryüzünde; sözle, yazıyla, resimle ya da susarak.”
2. “Bir eylemin ertesini, sonuçlarını göze alabilirse ya da bunlara kayıtsız kalabilirse, insanın yapamayacağı şey yoktu.”
3. “Yorumlar, nedenler önemsizdi; kesin değildi. Önemli olan insanın edimleriydi. Değişmez tek bir kesinlik vardı insan için: Ölüm.”
4. “İstemeden kirleniyor insan…”
5. “Bedenin dayanma gücünü zorlamak da, bir çeşit kendini öldürmek değil miydi?”
6. “Söylenecek, yapılacak ne çok şey vardı. Birini seçmek gerekti.”
7. “Olanakların, olasılıkların bir sonu bulunabilirdi belki zamanla.”
8. “Dayanılacak gibi değildi bu özgürlük.”
9. “Yeryüzünde her şey olağandı.”
10. “Belki sonuna dek gitmekten korkuyorlardır; sonunu görmekten.”
11. “Gözleri, ağzı açık, bacakları gerilerek, çırpınarak sallanırken; kollarını kaldırıp başının üstünden ipi tutmaya uğraştı. Ne oldu? Yapmayı unuttuğu bir şeyi mi anımsadı birden?
12. Ya da yeryüzünde tek gerçek değerin kendisine verilmiş bu olağanüstü yaşam armağanını korumak, her şeye karşın sağ kalmak, direnmek olduğunu mu anladı giderayak? Yoksa bilinçsiz canlı etin, ölüme kendiliğinden bir tepkisi miydi bu?
13. “Yüksek sesle konuşulanlar, tartışılanlar hep bilinen şeyler olduğuna göre; ülkenin yönetimini asıl etkileyen, düzenleyen şeyler bu fısıltılarda gizliydi anlaşılan.”
14. “Kimi konuşan, gülen; kimi asık, kayıtsız yüzler. Hepsi de birbirine ve ona benziyordu bunların; kendileri bilmeseler de bir insanın yapabileceği her şeyi yapabilirlerdi.”