Sinema, bazı insanlara göre birkaç saat boyunca eğlenmek ve kafa dağıtmak için iyi bir alternatif. Bazı insanlara göre ise, toplumsal ve bireysel açıdan son derece önemli bir sanat. Ne olursa olsun, genel anlamda sinemanın ve sinema filmlerinin yaşamlarımızda önemli bir yer tuttuğunu söylemek mümkün. Öte yandan herkesin izlemekten keyif aldığı filmler de elbette farklı. Kimileri heyecan dolu bir aksiyon filmi izlemeyi tercih ederken kimileri de felsefi altyapıya sahip sanat filmlerinden hoşlanıyor. Ancak hemen herkes için içerisinde şaşırtıcı unsurlar barındıran bir film oldukça ilgi çekici kabul ediliyor. Bu sebeple, pek çok senarist ve yönetmen yaptıkları filmlerde izleyiciyi şaşırtmak için farklı unsurlar kullanıyorlar. Bu bazen hiç beklenmedik bir son oluyor. Bazen de film boyunca devam büyük bir gizem! Fakat izleyiciyi şaşkına çevirecek başka bir yöntem daha var. Filmdeki ana karakterin, henüz filmin başında öldürmek!
Bir filmdeki ana karakterin filmin başında ölmesi oldukça sıra dışı bir olay. Ancak, “zamansız ölümler” yerinde ve doğru kullanıldığı zaman izleyiciyi şaşkına çeviren ve filmin anlatısına önemli katkılar yapan bir olay. Çünkü izleyiciler çoğu zaman filmdeki ana karakterler ile bağ kuruyor ve bütün hikâyenin bu karakterler üzerinden anlatılmasın bekliyor. Bu sebeple, zamansız ölümler sinemada da izleyenler için büyük bir sürprize dönüşüyor. İşte, ana karakterlerin başlangıçta öldüğü 10 film…
1. Altıncı His
Bu sinema klasiği, aslında ana karakterin filmin başında öldüğü bir film değil! Çünkü ana karakterlerden biri, zaten film boyunca hayatta değil! Ancak bu durum, izleyicinin Buruce Willis tarafından canlandırılan Malcolm Crowe ile Cole Sear karakterin hikâyesini izlemesine engel değil! Filmde, ölü insanlar gördüğünü iddia eden Cole Sear’a yardımcı olmaya çalışan Malcolm Crowe başlangıçta çocuğa inanmaz. Oysa Cole Sear geçekten de ölülerle konuşmaktadır. Hatta filmin sonunda Malcolm Crowe, kendisinin de hayatta olmadığını anlar!
2. Beetlejuice (Beterböcek)
Tim Burton imzalı bu film de ana karakterlerin henüz filmin başında ölmeleriyle başlıyor! Bu eğlenceli filmde Adam ve Barbara Maitland çifti zamansız bir trafik kazasında yaşamlarını kaybediyorlar. Ancak, “öteki tarafa” geçebilmek için bir süre beklemeleri gerekiyor. Ölmeden önce oturdukları eve giden iki hayalet, evlerine başka insanların yerleştiğini görüyorlar ve bundan son derece rahatsız oluyorlar. Bu yüzden evdeki hayaletleri korkutmaya çalışıyorlar, fakat başarısız oluyorlar. Böylece Beetlejuice isimli gerçekten de sinir bozucu ve korkunç hayaletten yardım almaya karar veriyorlar.
3. The Crow
Ana karakterin ölümüyle açılan ve bütün hikâyesini bu ölüm üzerinden devam ettiren The Crow, oldukça karanlık bir intikam hikâyesi! 1994 yapımı film bugün bile tutkulu bir hayran kitlesine sahip. Filmin başrolünde, aynı zamanda dünyaca ünlü Burece Lee’nin oğlu olan Brandon Lee yer alıyor. Filmin açılışında, Eric Draven ve nişanlısı Shelly acımasız bir çetenin üyeleri tarafından katlediyorlar. Bir yıl sonra Eric Draven, mezarına gelen bir karga ile beraber heyecan dolu bir intikam macerasına atılıyor. Öte yandan kült haline gelmiş bu film, son derece trajik bir olayın yaşanmasına sebep olmasıyla da biliniyor! Filmin çekimlerinin bitmesine kısa bir süre kala, yanlışlıkla doldurulmuş bir silahla vurulan Brandon Lee, yaşamını kaybetmişti…
4. The Ghost (Hayalet)
1990 yılında vizyona giren film, bugün pek hatırlanmasa da o yıl gişede en yüksek hasılat yapan filmdi! Ayrıca pek çok farklı ödül de kazanmıştı… Filmde, Sam ve Molly isimli çift, bir hırsızın saldırısına uğruyor. Saldırı sonucunda Sam yaşamını kaybediyor! Ancak talihsiz adamın hayaleti, saldırının basit bir hırsızlık olmadığını ve Molly’nin tehlikede olduğunu öğreniyor. Böylece, Sam’in hayaleti Molly’nin yaşamını kurtarmak için zorlu bir mücadeleye girişiyor.
5. What Dreams May Come (Aşkın Gücü)
Ünlü aktör Robbin Williams’ın başrolünde yer aldığı bu film, korkunç bir trafik kazası sonrasında yaşamını kaybeden Chris ile eşi Annie’nin hikâyesini anlatıyor. Chris öldükten sonra tam da hayallerindeki gibi bir cennete gider. Ancak eşinin ölümünde dayanamayan Annie intihar eder ve cehenneme gönderilir. Bunun üzerine Chris, eşinin ruhunu kurtarmak için cehenneme gitmeye karar verir. What Dreams May Come, ana karakterin filmin başında öldüğü fakat her şeye rağmen yaşamaya devam ettiği, görsel açıdan oldukça etkileyici bir film.
6. A Matter of Life and Death (Aşk ve Ölüm)
1946 yapımı bu ikonik film, II. Dünya Savaşı’na dair en iyi filmler arasında gösteriliyor. Ancak filmin asıl odaklandığı şey, savaş değil aşkın gücü! II. Dünya Savaşı sırasında, zorlu bir bombardıman görevinden dönmekte olan Peter için işler hiç de iyi değildir. Uçağı ağır hasar almıştır ve onu kurtaracak bir paraşütü yoktur. Peter, ölmeden önceki son anlarını telsizin diğer ucundaki June isimli kadınla konuşarak geçirir. Üstelik Peter, birkaç dakika içerisinde June’a aşık olmuştur! Uçaktan atlar fakat mucizevi bir şekilde hayatta kalır! Peter’in hayatta kalmasını sağlayan şey ise, “öbür tarafta” meydana gelen bir yanlışlıktır. Ama belki de aşkın gücüdür. Normalde ölmesi gerekirken hayatta kalan Peter, neden yaşaması gerektiğini öbür dünyada kurulan bir mahkemeye açıklamak zorundadır.
7. R.I.P.D. (Ölümsüz Polisler)
2013’de gösterime giren film, hem izleyicilerden hem de sinema eleştirmenlerinden geçer not alamadı. Ancak konusu, filmin başında ölen ana karakter listemize girmesine yetecek kadar ilginç! Nick Walter isimli polisin yaşamı kanlı bir atışmayla sona erer! Ancak, mesleği henüz bitmemiştir. Nick, öldükten sonra R.I.P.D. isimli bir teşkilatta çalışmakla görevlendirilir. Hatta yüzyıllar önce yaşamını kaybetmiş bir ajan ile çalışmaya başlar! Teşkilatın amacı ise dünyadaki kötü ruhları yakalamak ve dünyayı daha güzel bir yer haline getirmektir. Fakat Nick, “ölmüş olmaya” alışmakta güçlük çeker! Bu nedenle kendi katilinin peşine düşmesi, işlerin daha da karmaşık hale gelmesine neden olacaktır.
8. Defending Your Life
Defending Your Life, romantik komedi kategorisinde yer alıyor. Ancak filmde dram unsurları da başarılı bir şekilde işleniyor. Yaşamını kaybeden insanlar, Yargı Şehri ismi verilen bir yerdeki ruhlar, yaşamları hakkında tartışır, dünyaya dönüp dönmemeleri hakkındaki kararı beklerler. Araf benzeri bu yer, bowling salonları ve komedi kulüpleri gibi eğlenceli yapılarla doludur. Filmdeki ana karakter ise Yargı Şehri’nde, bir süre önce yaşamını kaybeden bir kadına aşık olur! Ancak, ana karakterin korku dolu bir hayat sürdüğü bu sebeple yeniden yaşamak için dünyaya gönderilmesi gerektiğine karar verilir! Ancak karakterimizin tek isteği, dünyada veya değil, âşık olduğu kadınla birlikte yaşamaktır.
9. Spawn
Ana karakterin başlangıçta öldüğü bir diğer film olan Spawn 1997 yapımı süper kahraman, daha doğrusu, anti-kahraman filmi! Albert Simmons isimli tetikçi, CIA tarafından oldukça zorlu operasyonlarda kullanılmaktadır. Ancak bir gün, bu tehlikeli yaşamı geride bırakmak ister. Ancak, patronu yalnızca son bir görevi kaldığını ondan sonra istediği sakin yaşama kavuşabileceğini söyler. Böylece Simmons son bir görev için Kuzey Kore’ye gönderilir. Ancak burada onu bekleyen yalnızca zorlu bir görev değildir! Simmons patronu tarafından canice öldürülür! Ancak bu zamansız ve hain cinayet Simmons’un yeniden dünyaya dönmesine engel değildir! Böylece Simmons dünyaya dönebilmek ve eşini tekrar görebilmek için şeytanla bir anlaşma yapar. Albert Simmons, Spawn’a dönüşür. İnsanüstü güçlere sahip olan Spawn, kendi katilinden intikam almak için çalışmalara başlar. Ancak şeytanla anlaşmanın bazı bedelleri vardır.
10. Heaven Can Wait (Cennet Bekleyebilir)
1978 yılında seyirciyle buluşan bu film, içinde zamansız bir ölümü barındırmasına rağmen oldukça renkli ve eğlenceli bir film. Başarılı bir sporcu olan Joe Pendleton bir trafik kazasında yaşamını kaybeder ve koruyucu meleği tarafından cennete götürülür! Ancak bu büyük bir hatadır. Çünkü Joe Pendleton’un dünyadaki süresi henüz dolmamıştır! Fakat melek tarafından yapılan bu hata büyük sorunlara ve eğlenceli bir maceranın başlamasına neden olacaktır. Başaralı futbol oyuncusunu bedeni yakıldığı için kendi bedenine dönemez ve yaşamını kaybeden yaşlı bir milyarderin bedeninde yaşamak üzere dünyaya gönderilir. Bütün bu karmaşık olaylar yetmezmiş gibi Joe Pendleton bir de genç bir kadına âşık olur.
Kaynak: 1