Bu hafta konuğumuz değil, bizi ziyaret eden bir abimiz var. Altay Öktem.
5 aydır size bir takım akhamlar kesmeye çalıştık, doğradık.
İkinci bölümden sonra birbirimize bakıp “Lan iyi ya, 4-5 bölüm çeker bitiririz” diyorduk. 14 bölüm mü? Hadi oradan. Hala şoktayız.
İlk bölümlerimizde kılıktan kılığa, Kafka’dan Kafka’ya giren Arzu Uzunali’ye, evini bize stüdyo edip, kendi evine girmek için bizi arayacak duruma kadar gelen Ahmet Kırtok’a, her haftanın 8 günü işi olmasına rağmen yenilmeyen yönetmenimiz Berk Barutçu’ya, aynı anda hem projeyi organize edip, hem bumu tutup, hem de çok güzel küfür eden Yunus Emre Erk’e acayip teşekkürler.
En önemlisi, “Hadi bir şey yapalım” dememizden beş dakika sonra kararlaştırdığımız Ali Ata Bak’ı her hafta izleyen, bizimle okuyan, bize hikaye gönderen, bölüm yetişmeyince de küfürü kalayı eksik etmeyen, Twitter, Instagram, Facebook, Snapchat, her neresiyse artık sürekli bize yazan ve yazmalarını istediğimiz, biz iki adama kendini değerli hissettiren siz izleyiciler. Lan siz ne güzel insanlarsınız! Başka bir Dünya’da görüşmek üzere. Hoşçakalın ve tüm balıklar için teşekkürler.
Anıl biraz Sabah Mevsimi’yle, Aytuğ ise Sürgün ile biraz başbaşa kalacak. En güzel hikayelerde buluşmak dileği ile.
Cümlelerinize iyi bakın, eyvallah!