Sanatın bir imgelem işi olduğunu, hayal gücünden beslendiğini hepimiz biliriz. Sanatçılar kafalarında bir imge dünyası kurar; bu dünya gerçek hayatla paralel gidebilir de gitmeyebilir de. Ama içeriğimizdeki örnek hayal gücü yeteneğine ‘’pes’’ dedirten cinsten. Bir ressam otoportresini yapabilir, karşısında duran modeli mükemmel bir şekilde resimleyebilir. Peki ya hiç görmediği, bilmediği ve yalnızca tarif edileni kadarıyla bir gravür yaparsa? Üstelik bu öyle bir gravür ki yüzyıllar boyunca diğer ressamlar da bu gravürü örnek alarak gergedan çizerler. Albrecht Dürer (1471 – 1528) bu bakımdan şaşırtıcı ve ilgi çekici bir isim.
Albrecht Dürer on beşinci asrın başlarında Almanya’nın Nürnberg şehrinde dünyaya gelir
Çocukluğunda babasının kuyumcusunda çalışan ressam 13 yaşında otoportresini çizer
Resme yeteneği keşfedilince babasının da desteğiyle 1486’da ressam Michael Wolgemut’un atölyesinde çıraklık yapmaya başlar
1489’da işinden ayrılarak seyahatlere çıkan Dürer İtalyan sanatı ve resminden oldukça etkilenir
Dönemin Portekiz Kralı Papa’ya 1515 yılında hediye olarak bir gergedan göndermek ister
Ancak bir talihsizlik sonucu onu taşıyan geminin sulara gömülmesiyle gergedan da hayatını kaybeder
Geriye bu gergedandan söz eden bir mektup ve çizim kalır
Dürer’in söz konusu çizime bakarak ve çokça da hayal gücü sayesinde 1515’te çizdiği gergedan gravürüdür gördüğünüz
Dürer’in gergedan gravürü Avrupa çapında büyük başarılara imza atar ve yaklaşık 5.000 baskısı ömrü boyu satılır
Birçok ressam gravürü yeniden yorumlayarak üretir: Clara, Jean-Baptiste Oudry (1751)
Rhinocéros, Henri-Alfred Jacquemart (1878)
Rhinocéros, Niki de Saint Phalle (1999)