Her ne kadar kendisini absürdist ya da varoluşçu akımından tanımlamasa da bu akımların en büyük öncülerinden olduğu düşünülen, sadece oyunlarıyla değil anlatılarıyla da insan doğasını sorgulatan Albert Camus, Düşüş, Veba ve Yabancı kitaplarıyla doruk seviyelerine çıkmıştı.
“İnsanları seviyorum, çünkü düşüşlerini gördüm.” sözüyle edebiyat tarihinin en etkili cümlelerinden birini kuran Camus, 1957’de Nobel Edebiyat Ödülü alırken, Düşüş ile insan doğasını gerçekleriyle alt üst ediyordu.
1. “Tabii gerçek aşk pek az rastlanan bir şeydir, aşağı yukarı yüzyılda iki ya da üç kez görülür. Bunların dışında boş gurur ya da can sıkıntısı vardır.”
2. “Eğer pezevenkler ve hırsızlar her zaman ve her yerde mahkum olsalardı, masum insanlar tümüyle ve hep masum sanacaklardı kendilerini…”
3. “Şurası gerçek ki her şeyde rahattım, ama hiçbir şeyden de hoşnut değildim. Her haz bir başka hazzı aratıyordu bana.”
4. “Hepimiz birbirimize benzemiyor muyuz; böyle, durmadan ve muhatapsız konuşarak, önceden cevapları bilsek de hep aynı sorularla karşılaşarak…”
5. “Ama insan acılarının en büyüğü yasasız yargılanmaktır.”
6. “Bize yeryüzü cennetinden kalan tek şey değil midir kadın?”
7. “Biz kendimizden iyi olanlara nadir olarak bel bağlarız. Daha çok onların toplumundan kaçarız. Tersine, çoğu zaman kendimize benzeyen ve zayıf yanımızı paylaşan kimselere açarız içimizi.”
8. “İnsan böyledir, aziz bayım, iki yüzü vardır onun; kendini sevmeden sevemez.”
9. “Bu dünyada savaş yapılabilir, aşk taklit edilebilir, hemcinsine işkence yapılabilir, gazetelerde boy gösterilebilir ya da yalnızca örgü örerken komşu çekiştirilebilir. Ama bazı hallerde, devam etmek, yalnızca devam etmek insanüstü bir şeydir.”
10. “Bazen sebepsiz yere güzel şeyler hayatımıza girer. Her zaman anlam veremeyebiliriz ama onlara güvenmeliyiz.”
11. “İnsanlar gösterdiğiniz nedenlere, içtenliğinize ve acılarınıza ancak siz öldüğünüzde inanırlar.”
12. “Bir suçluya, hatasının doğasından ya da karakterinden değil, talihsiz koşullardan ileri geldiğini söylerseniz, size derinden minnet duyar.”
13. “Artık çok geç, her zaman hep geç olacak.”
14. “Zenginlik, aziz dostum, henüz aklanma değildir, ama her zaman hoş karşılanması gereken bir ertelemedir.”
15. “Dostu hapse atılan bir adamdan söz ettiler bana. Adam her akşam evinde yerde yatıyormuş, sevdiği kişiden esirgenen bir rahatlıktan yararlanmamak için. Kim, aziz bayım, kim yerde yatar bizim için?”