90’ların popüler ismi, bizi alıp yıllar öncesine ışınlayan ses, çok fazla oyunculuk deneyimi olmasa da görünce şıp diye tanıdığımız Füsun Nalan Açın; namıdiğer Akrep Nalan. Son dönemlerde onu pek görmesek de bir zamanların gönüllerde taht kuran sanatçısı, son olarak evini Nesin Vakfı’na bağışlamasıyla gündeme geldi.
Biz de Akrep Nalan’ı yakından tanımanızı istedik
26 Nisan 1954’te Ankara’da doğdu. Lise eğitiminin ardından farklı fabrikalarda muhasebeci olarak çalıştı
Muhasebecilik yaparken Ankara Sanat Evi’nde tiyatro çalışmalarına katıldı. Hamdi Ortadirek müzikalinde önemli tiyatro sanatçılarıyla aynı sahneyi paylaştı
Sanatla iç içe bir hayata başlayınca muhasebeciliği bırakıp barmaidlik yapmaya başladı. Hatta o dönem Ankara’da barmaidlik yapan ilk kadınlardan biriydi
Müzikle iç içe bir ailede büyüdü. Annesinin güzel sesi ona da geçmiş olacak ki barmaidlik yaptığı dönemde barın arkasında mırıldandığı şarkılarla küçük bir dinleyici kitlesi oluştu
Daha sonra profesyonel olarak sahne almaya başladı 1980’lerde Bodrum’da da sahne almaya başlamıştı. Dinleyici kitlesi oldukça genişledi ve ardından İstanbul yolunu tuttu
İlk albümü olan “Dağ Çiçeği” 1991 yılında çıktı. Ardından 1996 yılında “Zil Zurna Sevdalar” geldi…
Baskül Ailesi diziyle oyunculukta da kendini kanıtladı, 90’larda hem şarkılarıyla hem de televizyon ekranında yer almasıyla büyük bir iz bıraktı
Zirvedekiler (1994), Hayat Bilgisi (2003-2005), Peki Olur Şekerim (2003) ve Aşk Mahkumu (2004) dizi ve filmlerinde oyunculuk denemeleri oldu
Asıl adı Füsun Nalan Açın olan Akrep Nalan, bu adı nasıl aldığını şu sözlerle anlatıyor:
“1978 yılında hayatımda ilk defa at yarışı oynadım. Atın birinin adı Akrep idi. 6’lı tutturdum. O sıralarda gazetelerde manşet Akrep Nalan lakaplı bir hanım vardı. Arkadaş çevrem sanıyorum ondan esinlenerek Akrep diye hitap etmeye başladılar. Sonra da yapıştı kaldı.. İşte böyle…”
Çok sevdiği dostu, köpeği Bahtiyar’ın yanlışlıkla üzerine basmasıyla gündeme geldi. Bu acı kaza sonucu biricik köpeğini veterinere götürse de kurtaramamıştı
“O dönem sabaha kadar çalışıyordum. Eve gelince de köpeğim’ Bahtiyar’ ile aynı yastıkta yanak yanağa yatıyorduk. Bir ara kaltım, köpeğim yanımdaydı. Kapıya doğru yürükken birden ayağım yumuşak bir şeye bastı. Bir ses duydum, baktım ‘Bahtiyar’. Hemen kucağıma alıp veterilere götürdüml ama çoktan ölmüştü. O kadar üzüldüm ki başımı duvarlara vurarak ağladım”
Akrep Nalan’ın oldukça nostaljik bir tasarıma sahip bir de internet sitesi var. Bu 90’lara ait tasarım bir dönem çok konuşulunca değiştirildi ancak daha sonra nostaljik ve güzel haline geri döndü
Zamanda kısa bir yolculuk yapmak için siteyi buradan ziyaret edebilirsiniz
Akrep Nalan son olarak, yaşadığı evini 1973 yılında kurulan Nesin Vakfı’na bağışlayacağını açıkladı
“Dünyada yaşadığın sürece mal mülk ediniyorsun benim çocuğum olmadığı için uzun zamandır nereye bağışlasam diye düşünüyordum, bir takım araştırmalar yaptım, bu konuda en iyi çalışan vakfın Nesin Vakfı olduğuna karar verdim.
Evimde ölene kadar ben oturacağım, öldükten sonra da gönlüm rahat olacak. Yıllardır verdiğim emeğin karşılığı olan evim iyi değerlendirilecek diye düşünüyorum. İnsanlar bir şeyler bırakmak istiyorlar ben de bir okul açsam diye düşündüm ama böyle bir servetim yok. Tek başına bireysel olarak bir şeyler yapmak çok zor ama bu konuda kurumlaşmış, bu konuya gönül vermiş insanlar var ve onlara destek vermek önemli.”