Ahmet Telli, yaşayan önemli toplumcu şairlerimizden biri. Aşk, özlem, yalnızlık ve sevgi adına; neredeyse söylenmesi gereken her şeyi söylediği dizeleri; insanın boğazını düğümlüyor. Akan bir ırmak gibi onun şiirleri; sözcükler hiçbir zaman tutukluk yapmıyor. Müthiş bir diksiyonu olduğundan mıdır, şiirlerinin dili de oldukça duru. Ve onu şiir kasetlerinde dinlemek apayrı bir güzellik.
İşte bu sıcaklığı ve samimiyeti yüzüne vuran güzel gözlü şairimizi seçtiğimiz güzel şiirleriyle tanıyoruz. İnanın, şiirlerinde okuduğunuz her kelime, vücudunuza çarpacak.
Ana
Kayıp duruyor bakışları
duvardaki resme ve kapıya
oğul mu beklediği, sevgili mi
Belli ki yaşıyorlar hala
uzun uzun yaşıyorlar belli ki
bırakıp gittikleri anılarıyla
Çıkıp gelirler bir gün belki
Üşümüştür çünkü toprağın
soğuk yalnızlığında birisi
Öteki arkasında parmaklığın.
2 Aralık 1946’da Çankırı’da doğan Ahmet Telli, eğitimini öğretmen okulunda alır. Öğretmen okulunda eğitimini tamamladıktan sonraysa dört yıl ilkokul öğretmenliği, daha sonrada liselerde Türkçe ve Edebiyat öğretmenliği yapar.
Çingeneler
Gün biterken çingenlerle
inecek ovaya çengilerle
Ateş yakılacak ve birer
yalım büşecek kızların yüzüne
Dinle ve sorular sor kendine
Doğayı, insanı ve geceyi
neydi güzelleştiren böyle
Yollculukları güzelleştiren neydi
Tan atımına gelince vakit
istersen bir kolunudağların omuzuna at
Unutma geceyi bütün bir ömür
Buruşturulup atılıvermiş
uzak ve ansız bir bakış
uzak bir buluttur şimdi keder.
1981’de Gazi Eğitim Enstitüsü’nde öğretmenken, sıkıyönetimce tutuklanarak görevine son verilir. Cigerhun’un şiirleri üzerine yazdığı bir yazısından dolayı da kısa bir süre hüküm giyer.
Acının Miladıyla
Acının miladıyla başlayan bir hikayedir bu
yaşayıp gelmişiz ormanlar bir yanarak
her dönemeçte uğultulu uçurumlar
her şafakta uzun uzun kurt ulumaları
Ey masalcı
otur şu geyik postuna
ve anlat şimdi bütün bunları
Önce yaşadıklarımızı koy ortaya
hatamızı ve sevabımızı anlat
görelim nelere kahretmişiz bunca zaman
nelere göğüs germişiz görelim bir bir
bedeli ödenmiş midir şafağın, bilelim
yaşamak
yeni acılara sürgün etse de bizi
Daha sonra çeşitli yayınevlerinde yönetici ve editor olarak bulunur; kitapçılık, yayıncılık yapar. 1993’te mahkeme kararıyla öğretmenliğe döner ve nihayetinde emekli olur.
Aşk Bitti
Bir aşk nasıl biterse öyle bitti bu aşk da
Uzun bir hastalık gibi
Aralıksız dinlediğim alaturka bir fasıl gibi
Gökyüzüne bakmayı, dostlara mektup yazmayı
Çiçekleri sulamayı unutmuşluğum gibi
Bitti.
Bir aşk nasıl biterse öyle bitti bu aşk da
Yürümeyi yeniden öğrenen felçli bir çocuk gibi
Sokağa çıkmalıyım şimdi ve çoktandır
İhmal ettiğim dostlara yeni bir adres bırakmalıyım
Pencereleri açmalı, kitapları düzenlemeliyim
Belki bir yağmur yağar akşama doğru
Yarıda bıraktığım şiirleri tamamlarım
Aşk da bitti diyordu ya bir şair
Aşk bitti işte tam da öyle
1972’de Cengiz Tuncer’in Kerkenez adlı romanı üstüne yazdığı ilk yazısına “Varlık Dergisi Eleştiri Ödülü ikinciliği” verilir. 70’li yıllarda daha çok deneme ve kitap tanıtma yazıları yazar ve kitaplarını da 1979’dan sonra yayınlamaya başlar.
Çocuksun Sen
…
Çocuksun sen alnına kırlangıçlar konan.
Bir bulutun peşine takılıp gittiğimiz yer
Okyanus diyelim istersen ya da sen söyle
Batık bir gemiyim orda, seni bekliyorum
Upuzun bir sessizliğim fırtınalar patlarken
Gövdem köle tacirlerinin barut yanıkları içinde
Ve gittikçe acıtıyor yaralarımı tuzlu su
Çocuksun sen, büyümek yakışmazdı hiç
Gülüşünün kokusuyla yeşerdi bu elma ağacı
(Soluğunun elma kokması bundandı belki)
Bir elma kokusuna tutundum düşerken
Sallanıp durmaktayım bir saatin sarkacı
Nasıl gidip geliyor gidip geliyorsa öyle
Çocuksun sen, çocuğumsun.
1980’de Hüznün İsyan Olur kitabına “Ömer Faruk Toprak Şiir Ödülü”; Saklı Kalan adlı kitabına da “1982 Yazko Şiir Özendirme Ödülü” verilir. 2010 yılında yayınlanan Nida kitabına da “2011 Akdeniz Altın Portakal Şiir Ödülü” verilir.
Gitmek
Gitmek. Bir hançeri inceltip
Okyanusa daldırmak isteği
Ya da düşebilmek atlasların
Dışına ki ey kalbim
Yalnızsın bu yolculukta da
Gitmek. O kaos duygusu, aklın
Sarsıntılarla yorgun düşüşü
Bilincin kamaşması belki de.
Rehin bırakılacak bir şey yok
Unuttuklarından başka.
Gitmek. Bir büyü gibi saran
Ağrılar yumağı, kışkırtılmış
Düşlerdir ki sen şimdi
Esirgeme kendini kalbim
Kederin o derin yalnızlığından
1972’den sonra, birçok edebiyat dergisinde yazıları, şiirleri yayımlanır. Bİrçok edebiyat dergisi onun şiirleriyle ilgili özel sayılar yayımlar.
Hiç Kimse
Hiç kimse bir aşkı
Onarmaya kalkmasın
Kaybedilmeye değer
En güzel anında
Bitirilmişse eğer
Kendisinin, 60 sonrası toplumcu gerçekçi şiirin ikinci kuşağında yer alan özgün şairlerden ve başkaldırıcı şiiriyle bir yandan da Attila İlhan’a yakın durduğu söylenir.
Ömrüm Diyorum
Üzgün bir çocuğun yalnızlığı
Kadar saydam kalabilseydim
Ömrüm derdim ömrüm nasıl da
Dolu geçmiştir ölebilirim artık
Ölüm hiç de ürkünç gelmiyor
Yaşanmışsa tüm yaşanacaklar
Acı yitiriyor anlamını ve renkler
Kül oluyor körleşirken gökboşluğu
…
Ömrüm diyorum şimdi ömrüm
Üzgün bir çocuksun sen ve yalnız
Öyle kal çünkü bu dünyada
Sana en çok mutsuzluk yakışıyor
Ahmet Telli, duru bir dille yazdığı birbirinden güzel seçme şiirlerini, kaset olarak da çıkarmıştır ve bunları kendi sesinden dinlemek, ayrıca keyiflidir. Aynı zamanda bir kısım Grup Yorum şarkıısnın sözleri de ona aittir.
Bonus
Ve Ahmet Telli’nin kendi sesinden…
https://www.youtube.com/watch?v=89q7l31olRA