Ülkemizde her geçen gün şiddet olayları artarken birçok kadın farkında olmasa da, kadına yönelik şiddette hukuksal anlamda önemli mücadeleler veriliyor. Ayrıca yine birçok kadın şiddete maruz kaldığında ne yapacağını, hangi haklara sahip olduğunu bilmiyor. Gündemde ise tüm kadınların hayatlarını ve haklarını etkileyecek bir kanun var; 6284 sayılı Kanun.
6284 sayılı Kanun, 2012 yılında büyük mücadeleler sonucu kabul edildi. Elbette bu noktaya kadar pek çok dönüm noktası ve gelişme yaşandı. Ancak hala Kanun üzerindeki tartışmalar devam ediyor ve Kanunun etkisi azaltılmaya çalışılıyor. Biz de 6284 sayılı Kanunun öncesinden yasa haline gelmesine ve kadınların Kanun sayesinde elde ettiği haklara kadar bilmeniz gereken önemli bilgileri derledik…
6284 sayılı Kanun çıkmadan yani 2011’den önce 4320 Sayılı Ailenin Korunmasına İlişkin Kanun yürürlükteydi. Ancak ne yazık ki Kanun şiddetle mücadelede yetersiz kalıyordu
1998 yılında kabul edilen bu Kanun; eşleri, çocukları ve aynı çatı altında yaşayan aile bireylerini kapsıyordu. Uygulamalardaki boşluklar, yüzeysel düzenlemeler bu Kanun’u kadınları şiddetten koruma konusunda yetersiz kılıyordu. Kadın cinayetlerinin artmasıyla yasanın yetersizliği daha da ön plana çıktı.
Şiddetle mücadelede dönüm noktası; Nahide Opuz Davası
Nahide Opuz, 1995 yılında evlendiği ve 3 çocuğunun babası olan H.O.’dan şiddet gördüğü için mahkemeye başvurdu. Evlendikten sonra 3 yıl süreyle annesiyle birlikte şiddete uğrayan Opuz, darp, bıçaklı saldırı ve arabayla ezme girişimine maruz kaldı. H.O hakkında cinayete teşebbüs ve ağır yaralama suçlarıyla dava açılsa da “kanıt yetersizliği” gerekçesiyle yaptırımla karşılaşmadı. İki kez gözaltına alınan H.O., tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Opuz’un kızını alarak İzmir’e yerleşmeye karar veren annesi yolda taşıma aracının önünü kesen H.O.’nun açtığı ateşle öldü. 2002’de H.O aleyhine kamu davası açıldı. Opuz’un annesinin ölümünün ardından boşanma davası sonuçlandı ve çift boşandı.
H.O’ya açılan kamu davası 2008’de sonuçlandı ve 25 yıl 10 ay hapis ve 180 Yeni Türk Lirası para cezasına çarptırılan H.O, tutuklu kaldığı süre ve kararın temyiz mahkemesince inceleneceği göz önünde bulundurularak, serbest bırakıldı. Nahide Opuz, yetkililerce yaşam haklarının korunmadığını, annesiyle maruz kaldıklarını şiddet ve tehditlere yerel makamların duyarsız kaldıkları gerekçesiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurdu. H.O hapisten çıktıktan sonra ölüm tehditleri aldığını ve hayati tehlikesi olduğunu konusunda AİHM’i bilgilendirdi ve talebine karşın hiçbir tedbir alınmadığından şikayetçi oldu. Mahkeme oy birliği ile Türkiye’nin şiddet gören bir kadını, savcılığa başvurduğu halde, kocasından koruyamayarak ayrımcılık yaptığına karar verdi. Bu yüzden Ankara’nın, Nahide Opuz’a 36 bin 500 Euro ödemesine karar verildi. Ayrıca AİHM, tarihinde ilk defa aile içi şiddete karşı vatandaşını koruyamadığı gerekçesiyle bir devleti mahkum etti.
Uluslararası arenada büyük yankı bulan karar Türkiye’yi uluslararası alanda utandırdı. Hükümet mevcut yasanın yetersizliğini ve kadınları koruyamadığını kabul etti
Kararın yankılarıyla birlikte 2011 yılında kurulan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı yeni bir kanun çalışmalarına başladı. Bakanlık kadın örgütleriyle birlikte hareket etti ve çalıştı. Dönemin bakanı Fatma Şahin bu konunun üzerinde durarak kadın örgütlerini çalışmalara dahil etti.
Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi, bilinen adıyla İstanbul Sözleşmesi, Kanun çalışmalarıyla aynı döneme denk gelince birlikte değerlendirildi
Kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetle mücadele amacıyla hazırlanan Avrupa Konseyi sözleşmesi (İstanbul Sözleşmesi) tam 40 ülke tarafından imzalandı. Türkiye, 12 Mart 2012’de sözleşmeyi onaylayan ilk ülke oldu. Sözleşme 1 Ağustos 2014’te yürürlüğe girdi.
GREVIO olarak bilinin Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddete Karşı Eylem Uzmanlar Grubunun başkanlığını ise 2015’ten beri, kadına karşı şiddete ilişkin İstanbul Sözleşmesi’nin mimarlarından olan Feride Acar yürütüyor.
Tüm çalışmaların sonucunda bakanlık, 8 Mart 2012’de Dünya Kadınlar Günü’nde Kanun’un kabul edildiğini duyurdu
Kanun’un genel mekanizması şiddetin failini önleyen, şiddete maruz kalan kadın ve çocukları koruyup destekleyen, faili cezalandıran ve şiddeti izleyen bir teorik altyapıya dayanıyor.
Ancak Kanun’un oldukça güçlü bir teorik çerçevesi olsa da zamanla artan boşanmaların sebebi olarak gösterildi ve özellik bazı yayın organları tarafından hedef gösterildi
Teoride sağlam yaptırımları olsa da Kanun zamanla cinsiyetsiz bir kalıba sokuldu ve uygulamada zayıflatıldı. Asıl amaç olan “kadına yönelik şiddetin önlenmesi” ‘Ailenin Korunması’, ‘şiddet gören herhangi bir aile bireyi’ ifadeleriyle gölgelendi. Örneğin normalde Sıla’nın şikayetinin ardından 6 ay uzaklaştırma verilmesi gerekirken 3 ay verildi. Diğer davalarda bu süre 15 gün – 1 ay gibi sürelere kadar düşürüldü.
6284 sayılı Kanun, şiddete uğrayan ya da uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirleri düzenliyor
Kanun’da şiddet; fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik açıdan zarar görmenizle veya acı çekmenizle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel hareketler olarak tanımlanıyor
Bu kapsamda hakaret etmek, aşağılamak, birilerinin yanında küçük düşürmek, öldürmekle, yaralamakla, sakat bırakmakla tehdit etmek, istenmeyen zamanlarda ve biçimlerde cinsel ilişkiye zorlamak, komşularla, arkadaşlarla, akrabalarla görüşülmesine izin vermemek, ihtiyaçlar için yeterli para vermemek, kazanılan paraya el koymak, sürekli nereye kaç lira harcandığını sormak, ısrarla telefonla aramak, kimlerle arkadaş olduğunuza karışmak, takip etmek gibi tüm davranışlar Kanun’a göre şiddet olarak kabul ediliyor.
Kanun’da şiddet olarak tanımlanan davranışlardan herhangi birine maruz kalan ya da tehlikesi olan kadınlar bu Kanun’dan faydalanma hakkına sahip oluyor
Şu an gündemde olan Sıla – Ahmet Kural davasında da Sıla’nın koruma kararı aldırmasını sağlayan 6284 sayılı Kanun’un sağladığı haklar:
1. Kanun kapsamında doğan haklardan ilki; sığınak talep etme
Şiddete uğrayan kadınlar ilk anda güvenli bir yere ihtiyaç duyduklarında herhangi bir şehirde barınma yeri isteyebilirler. Sığınakların adresleri ise gizli tutulur ve bu bilgilere kimse ulaşamaz. Şiddet durumunda en yakın Karakola, Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi’ne (KOZA), Cumhuriyet Başsavcılığına, Kaymakamlığa, Valiliğe ve Aile Mahkemeleri’ne başvurabilir ve sığınma talep edebilirsiniz. Önemli olan nokta ise ŞÖNİM, Karakol ya da Kaymakamlık/Valilik şiddet gören kadını sığınağa yerleştirmekle görevlidir ve bunun için herhangi bir mahkemenin kararı gerekmez.
2. Kanun kapsamında şiddet gören ya da tehdit altında olan kadınlar geçici koruma (yakın koruma) talep edebilirler
Eğer kadın, şiddete uğramış ya da uğrayacağını düşünüyor ise dışarı çıktığında, işe giderken vb. durumlarda eşlik edecek bir polisin görevlendirilmesini isteyebilir.
Yine geçici koruma için en yakın Karakola, Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi’ne (KOZA), Cumhuriyet Başsavcılığına, Kaymakamlığa, Valiliğe ve Aile Mahkemeleri’ne başvurulabilir. Ayrıca Valilik ya da Kaymakamlık, savcılığa ve aile mahkemesine yönlendirmeden önce de yakın koruma atanmasına karar verebilir.
3. Bunlar dışında şiddete uğrayan ya da tehlikede olan kadın; şiddet uygulayanın evden uzaklaştırılmasını, kendisine yaklaşmasının engellenmesini, adresinin gizlenmesini, kimlik ve ilgili diğer bilgilerin değiştirilmesini isteyebilir
4. Ayrıca şiddet uygulayanın silahını polise teslim etmesini, geçici velayet ve tedbir nafakası, geçici maddi yardım, oturduğu eve aile konutu şerhi konulmasını talep edebilirsiniz
5. Kanun’dan yararlanarak nasıl başvuru yapılır?
Başvurunuzu buradan ulaşabileceğiniz dilekçe örneğini kullanarak, size en yakın adliyedeki nöbetçi aile mahkemesine yapabilirsiniz. Dilekçede mutlaka uğradığınız şiddeti tüm ayrıntılarıyla anlatmanız gerekir. Ayrıca bu dilekçeyi, cumhuriyet savcılıklarına, karakola, kaymakamlıklara, ŞÖNİM’lere de verebilirsiniz. Ancak aile mahkemesine başvurmak doğrudan bir yol olduğu için işlemler daha hızlı ilerleyecektir.
Başvuru sonrası size verilen dosya numarasını mutlaka saklayın, başvurudan sonra en geç 2 gün içinde karar çıkması gerekir. Tekrar giderek dosya numaranızla başvuru sonucunuzu öğrenebilirsiniz. Sığınak ve geçici koruma için ise Aile Mahkemesine başvurmanız şart değil. ŞÖNİM’e veya karakola gidip can güvenliğinizin tehdit altında olduğunu söylemeniz ve bu isteğinizin
yazılı hale getirilmesini talep etmeniz yeterli.