Bir hafta sonunda daha sizlerle birlikteyiz. Yine birbirinden yoğun geçen günler boyunca beklediğimiz, günlük yaşamın koşuşturmacasına bir ara vereceğimiz o günlerdeyiz. Elbette ki verimli bir şekilde dinlenmek hepimizin en doğal hakkı… Peki çok değerli boş vaktimizi ne ile doldurabiliriz, nasıl güzel vakit geçirebiliriz? Bugün bu soruya bir yanıt verme amacımız var. Bu sebeple; kimimizin ailesi ile, kimimizin arkadaşlarıyla, kimimizin tek başına geçireceği bu hafta sonumuz için bir film önerileri listesi hazırladık!
Korku – gerilim, komedi, aksiyon, biyografi, dram, bilimkurgu, romantik, animasyon… Tamamını 8 filmlik film önerileri listemize sığdırdık. Alanında ödüller alan, usta eleştirmenlerin övgüler dizdiği, birbirinden muhteşem sinema eserleri bu hafta sonunuzda size eşlik ediyor olacak. Her ruh halinize uygun, birbirinden güçlü bu yapımları incelemek için yapmanız gereken tek şey okumaya devam etmek!
Keyifli okumalar…
Geçtiğimiz hafta sonu için hazırladığımız film önerileri listesini de incelemek isteyebilirsiniz:
Hafta Sonu Ne İzlesek Diye Düşünenlere 8 Muhteşem Film Önerisi
1. The Mothman Prophecies – Gecenin Nefesi (2002) – IMDB: 6.4
Film önerileri listemizin ilk filmi “The Mothman Prophecies”, Mark Pellington’ın yönettiği 2002 yapımı dram, korku ve gizem filmidir. Richard Gere ve Laura Linney’nin başrolleri paylaştığı filmin senaristi ise Richard Hatem’dir.
Filmin uyarlandığı orijinal kitabın yazarı olan John Keel’in iddialarına göre filmde meydana gelen tüm olaylar yaşanmış gerçeklere dayanmaktadır. Orijinal film müzikleri bir soundtrack albümü haline getirilerek dinleyicileriyle buluşturuldu ve oldukça beğenildiği için Motion Pictures Sound Editors’dan En İyi Ses Kurgusu ve Müzik dalında Altın Makara ödülü kazandı.
Yaklaşık 30 milyon dolarlık bütçesine karşın The Mothman Prophecies, dünya çapında 55 milyon doları aşkın hasılat elde etmiştir. Washington Post’ta çalışan bir gazeteci olan John Klein (Richard Gere) ve sevgili eşi Mary (Debra Messing) sonunda hayallerindeki evi bulurlar ve bu kadar şanslı olabildiklerine inanamıyorlar. Bir gün evlerine dönerlerken, oldukça ciddi bir trafik kazası geçiriyorlar.
John’a ciddi bir şey olmasa da başını kötü bir şekilde vuran Mary kısa bir süre sonra hastanede yaşamını yitirecektir. Yaşadığı acı kayıp ile tamamen harap olan John, çok geçmeden karısının kazadan sonra yaptığı bazı eskizleri bulur. Hepsi kanatlı bir yaratığın çizimleridir, ancak hiçbiri meleğe benzememektedir.
İki yıl sonra, John aniden kendini bir gece Batı Virginia’daki Point Pleasant’ta bulur. Dört yüz mili iki saatten daha kısa sürede nasıl kat ettiği hakkında hiçbir fikri yok. John, eşinin yaşadıkları için bir açıklama bulabilme umuduyla ne kadar derine inerse, hayatını o derece tehlike altında bulacaktır.
2. Shoot ‘Em Up – Hepsini Vur (2007) – IMDB: 6.6
Micheal Davis’in yazıp yönettiği 2007 yapımı bu aksiyon ve komedi filminin oyuncu kadrosunda Clive Owen, Paul Giamatti, Monica Bellucci ve Stephen McHattie var. Bütçesinin çok altında bir gişe başarısı göstermesine karşın seyircilerce övgüler alan film, toplamda 2 aya yakın bir çekim süreci ve kısa denebilecek bir üretim sürecinden geçmiştir.
Gecenin bir yarısı, bir otobüs durağında otobüs bekleyen Smith adındaki yalnız bir yabancı, hamile bir kadının silahlı adamlar tarafından kovalandığını görür. Bir tetikçi çetesiyle mücadele etme pahasına hamile kadını kurtarmaya çalışan ve bir çatışmanın ortasında bebeğin doğumuna yardım eden Smith, hamile kadını kurtaramasa dahi katillerin lideri Hertz’den kaçarak daha yeni doğan bebeği kurtarır.
Daha sonra bebeğini yeni kaybetmiş bir genelev çalışanı olan Donna Quintano ile tanışır ve ondan süt annelik yapmasını rica ederek yeni doğan bebeği Donna’ya emanet eder. Hertz tarafından takip edilen Smith, bebeği neden öldürmek istediklerini bulmaya çalışır.
3. What If / The F Word (2013) – IMDB: 6.8
Toronto Uluslararası Film Festivali’nde ilk gösterimini yapan What If veya The F Word, Michael Dowse’un yönettiği ve Daniel Radcliffe, Zoe Kazan, Megan Park ve Adam Driver’ın başrollerini paylaştığı 2013 yapımı bir romantik komedi filmidir. Yine Toronto Film Eleştirmenleri Birliği’nce En İyi Kanada Filmi adaylığına layık görülen film, gişe başarısı kazanamamasına karşın oldukça sevilen bir eserdir.
Tıp fakültesini terk eden Wallace’ın, kötü ilişkiler yüzünden defalarca canı yanmıştır. Oda arkadaşı Allan da dahil olmak üzere etrafındaki herkes mükemmel bir romantik ilişki bulmaya çalışırken, Wallace ise aşk hayatını askıya almaya karar verir. Pek yakın bir zamanda uzun zamandır erkek arkadaşı Ben ile yaşayan bir animatör olan Chantry ile tanışacaktır.
Wallace ve Chantry kısa zamanda yakın bir dostluk kurarlar. Buna karşın aralarındaki elektriği inkar edebilecek kimse yok. Film boyunca ikisinin de aklında tek bir soru işareti gelir: Ya hayatınızın aşkı gerçekten en iyi arkadaşınız ise?
4. Sunshine – Gün Işığı (2007) – IMDB: 7.2
En İyi Bilimkurgu Filmi dalında Satürn ödülü adaylığına sahip Sunshine, 2007 yapımı bir bilimkurgu ve psikolojik gerilim filmidir. Cillian Murphy, Chris Evans, Rose Byrne, Michelle Yeoh, Cliff Curtis, Troy Garity, Hiroyuki Sanada, Benedict Wong, Chipo Chung, ve Mark Strong’dan oluşan güçlü oyuncu kadrosuna sahip filmin yönetmen koltuğunda ise; Shallow Grave, 28 Days Later, 127 Hours ve The Beach gibi filmlerinden tanıdığımız usta yönetmen Danny Boyle oturmaktadır.
Güneş yok oluyor, bu da dünyadaki yaşamın sonunda onunla birlikte yok olacağı anlamına geliyor. 2050’de Icarus adlı uzay gemisi, güneşe yaklaşmak ve onu yeniden ateşlemek için bombalama görevi almıştı. Icarus iz bırakmadan ortadan kayboldu ve görevi tamamlayamadı. Şimdi yıllardan 2057 ve Icarus II, sekiz kişilik bir ekiple, her ekip üyesi belirli bir role sahip, güneşi diriltmek için son bir girişimde bulunmaya hazırlanıyor.
Icarus II, Merkür’ün uzak ucuna ulaştığında, mürettebat üyeleri Icarus I’den bir tehlike sinyali keşfederler. Icarus I’e yaklaşmanın artıları ve eksileri üzerine bir tartışmadan sonra, yine de birincil hedef, ekip içinde her şeyden önce bir kolektif olarak görevlerini tamamlamak olacaktır. Ancak Icarus II’deki mürettebat, hem gemide hayatta kalanları bulma hem de görevlerini tamamlarken dönüşlerini garantiye alma umuduyla Icarus I’e yaklaşmaya karar verir. Tabii ki bu görevi üstlenmek, kendi içinde bazı risklere sahiptir. Bu değişikliğin istenmeyen sonuçları insanlığa büyük bir yıkıma mal olabilir.
5. Inside Llewyn Davis – Sen Şarkılarını Söyle (2013) – IMDB: 7.4
En İyi Sinematografi ve En İyi Ses Maksajı dallarında Oscar adaylığına layık görülen, Altın Küre ödülleri kazanan ve Cannes Film Festivali’nde yönetmenlerine Grand Prix ödülü getiren Inside Llewyn Davis; Coen Kardeşler olarak bilinen Joel Coen ve Ethan Coen’in yazıp yönettikleri ve yapımcılığını üstlendikleri 2013 yapımı bir kara komedi ve müzikal dram filmidir. 11 milyon dolarlık bütçesini gişede üçe katlayan film, eleştirmenlerin önemli bir kısmından tam not almıştır.
İdealist bir genç olan yerel şarkıcı Llewyn Davis (Oscar Isaac), 1960’ların başındaki Greenwich Village halk sahnesinde kendisine bir isim yapmak için mücadele etmektedir. Kışın sert rüzgarları New York sokaklarında eserken, evsiz şarkıcımız, büyük çıkışını bulmak için oradan oraya sürüklenmektedir.
Uzun zamandır arkadaşlık ettiği sanatçı dostları Jim (Justin Timberlake) ve Jean (Carey Mulligan) ile olan bağlarının koptuğunu hisseden ve son çalışmasının onu hiçbir yere götürmeyeceğine ikna olan Llewyn, gizemli bir kişiyle Chicago’ya bir yolculuğa çıkar. Hayatında bir şeyler değişene dek, kariyer arayışında yaşadığı çöküşlere daha ne kadar dayanabilecektir?
6. Never Rarely Sometimes Always – Asla Nadiren Bazen Her Zaman (2020) – IMDB: 7.4
İlk gösterimini Sundance Film Festivali’nde yapan ve bu festivalden Yeni Gerçekçilik dalında jüri özel ödülü kazanan 2020 yapımı dram filmi Asla Nadiren Bazen Her Zaman, genç kadın yönetmen Eliza Hittman’ın yönetmenliği ve Sidney Flanigan ile Talia Ryder’ın başrol oyunculukları ile son dönemde beğeni toplayan bir başka filmdir.
Berlin Film Festivali’nden Jüri Özel Ödülü olan Gümüş Ayı kazanan film, pandemi döneminin şartlarından ötürü gişede beklenen performansı yakalayamasa da eleştirmenlerden güçlü notlar aldı.
Birbirlerinin aynı zamanda en iyi arkadaşları olan iki kuzen, Autumn ve Skylar, Pennsylvania’nın kırsal kesiminde kalan ve erkek egemenliğinin doruklarda olduğu bir coğrafyada yaşamaktadırlar. Autumn gizemi çözülemez bir şekilde hamile kaldığında, kürtaj isteyen kadınlara yönelik merhametsiz muhafazakar yasalarla karşı karşıya kalır.
Skylar’ın bitmeyen desteği ve cesareti sayesinde, nihayet bir kürtaj ameliyatı için yeterli maddi desteğe kavuşurlar ve ikili, Autumn’un ihtiyaç duyduğu kürtaj işlemini gerçekleştirmek için New York eyaletine giden bir otobüse biner.
7. Juliet of the Spirits – Ruhların Guiletta’sı (1965) – IMDB: 7.5
Usta yönetmen Federico Fellini’nin yazıp yönettiği 1965 yapımı fantastik komedi ve drama filmi ve film önerileri listemizin 7. üyesi olan Juliet of the Spirits, En İyi Sanat Yönetmenliği ve Kostüm Tasarımı dallarında Oscar adaylığı bulunan bir diğer sinema klasiğidir. Woody Allen’ın yönettiği 1990 yapımı bir yeniden uyarlaması da bulunan film, ayrıca En İyi Yabancı Film dalında Altın Küre ödülü kazanmıştır.
Orta yaşlarındaki Giulietta Boldini’nin kocası, kendisinden daha genç bir kadınla ilişki yaşıyor. Dışarıda onun için daha iyi bir hayat olması gerektiğine inanan Giulietta ise, bir yandan da dışarının bilinmezliğinden duyduğu korku ile eyleme geçemiyor. Komşusu ve arkadaşı olan özgür ruhlu Suzy’nin yardımıyla Giulietta, geleceğinin neler getirebileceğini öğrenmek ve belki de kocasını ve rahat hayatını terk etme cesaretini bulmak için bir arayışa girişecektir.
8. Wolfwalkers (2020) – IMDB: 8.0
En İyi Animasyon Filmi dalında Oscar, Altın Küre ve BAFTA ödüllerine aday gösterilen 2020 yapımı fantastik macera ve animasyon filmi Wolfwalkers’ın yönetmenlik koltuğunda Tom Moore ve Ross Stewart var.
İlk gösterimini Toronto Uluslararası Film Festivali’nde yapan Wolfwalkers, bu festivalde En İyi Animasyon Filmi ödülünü kazanmıştır. Film önerileri listemizin bu son filminin konusu ise şu şekilde:
1650 yılında Kilkenny’nin büyüleyici ormanında yaşayan genç ve gezgin kurt Mebh, insanlarla sürüsü arasındaki kırılgan barışın bozulacağından endişelenmektedir.
Annesinin anlaşılmaz bir şekilde ortadan kaybolmasından ve doğal yaşam alanının hızla azalmasından rahatsız olan vahşi Mebh; babası Bill Goodfellowe’un ünlü bir kurt avcısı olduğunu bilmeden asi bir genç olan Robyn ile bir dostluk kurar.
Şimdi, surlarla çevrili bu şehre bir lord tarafından atanan Bill’in, kurt tehdidini ortadan kaldırma ve komşu ormanları vahşi hayvanlardan kurtarma görevlerini yerine getirmek için önünde sadece iki kısa gün vardır.
Ancak Bill’in oğlu olan özgür ruhlu Robyn ise Mebh ile kurduğu dostluğun ardından uzun zamandan sonra ilk kez yaşadığını hissetmiştir ve keşfettiği yeni dünyanın içerisine adım adım ilerleyecektir.