Bir hafta sonu daha bizleri bekliyor. Kimimiz iş yükünden, kimimiz okul yoğunluğundan; günlük yaşamın getirdiği hareketlilikten tükeniyoruz. Güzel bir hafta sonu ve eğlenceli zaman geçirmek hepimizin hakkı. Film önerileri listemiz de işte tam olarak bunun için var.
Belki ailenizle güzel bir aktivite yapmayı tasarlıyor, belki biraz atıştırmalık ve kahve ile koltuğunuzda eğlenceli zaman geçirmek istiyor; belki de sadece günlük yaşamın yoğunluğundan birkaç saatliğine uzaklaşmayı hedefliyorsunuz. Bu oldukça doğal ve haklı isteklerin hepsini karşılayacak güzel bir önerimiz var. Neden ekran başına geçip o anki modunuza ve isteklerinize göre bir film bulmuyorsunuz ki? Korku, komedi, dram, bilimkurgu, müzikal hatta belgesel türlerinde sevilen; önemli film ödüllerinde yer almış, alanında yetkin 8 filmi sizler için bir araya getirdik. Siz de hazırladığımız film önerileri arasından dilediğiniz filmi seçebilir, hafta sonunuza güzel bir renk katabilirsiniz. Kısa biçimde içeriğini ve teknik detaylarını tanıttığımız filmleri incelemek için sayfada ilerlemeniz yeterli.
Keyifli okumalar…
Ayrıca geçen hafta yayınlamış olduğumuz film önerileri listemize de göz atabilirsiniz: Hafta Sonu Ne İzlesek Diye Düşünenlere 10 Muhteşem Film Önerileri
1. The Dark and The Wicked (2020) – IMDB: 6.1
Film önerileri listemizin ilk filmi olan ve Fantasia Uluslararası Film Festivali’nde ilk gösterimini yapan The Dark and The Wicked, 2020 yapımı bir psikolojik korku filmidir. Sitges Uluslararası Film Festivali’nde ödül alan bu filmin yönetmeni, ünlü gerilim filmi The Strangers’dan tanıdığımız Bryan Bertino’dur.
Sıra dışı bir kırsal kasabada tenha bir çiftlikte yaşayan bir adam yavaş yavaş ölüyor. Ailesi babasının son günlerinde toplanmak ve ölüm döşeğindeki adamın her an gerçekleşebilecek ölümü üzerine yas tutmak için toplanmayı kararlaştırdığında, bu evde daha önce yaşamadıkları kimi garipliklere şahit olmaya başlarlar.
The Dark and The Wicked, babalarının kaçınılmaz ölümünü beklemek için aile çiftliğine geri çağrılan iki kardeşi konu alıyor. Başlangıçta zamansız bir kayıp ve anma ritüeli gibi görünen şey, film ilerledikçe oldukça farklı ve açıklanamaz olay ve durumlara dönüşüyor. Aileyi kötü ve açıklanamaz bir şeyin ele geçiriyor oluşuna dair fikirler zihinleri kuşatmaya başlıyor.
2. Muppets Most Wanted – Muppets Aranıyor – IMDB: 6.4
3 yıl önce çekilen ilk Muppets filminin devamı olan bu 2014 yapımı müzikal komedi; Ricky Gervais, Ty Burrell ve Tina Fey gibi önemli bir oyuncu kadrosuna sahiptir. BAFTA Çocuk Ödülü’ne aday gösterilen James Bobin filmi, 50 milyon dolarlık dev bütçesine karşın 80 milyon dolar hasılat getirerek önemli bir gişe başarısına imza atmıştır.
The Muppets’ın (2011) devamı olan bu filmde, canlanmalarının başarısıyla dolup taşan Kurbağa Kermit ve arkadaşları; bir dünya turuna çıkmak için Dominic Badguy (Ricky Gervais) ile temasa geçer. Tüm bunlar, dünyanın en kötü kurbağası Constantine’in tüm zamanların en büyük hırsızı olma yolundaki kurnaz planının bir parçasıdır.
3. Duel – Belâ (1971) – IMDB: 7.1
1971 yapımı bir TV filmi olan aksiyon-gerilim türlerindeki Duel, Richard Matteson’un aynı adlı kısa öyküsünden uyarlanan ve Jaws, Jurassic Park gibi ünlü yapımlardan tanıdığımız Steven Spielberg’in yönettiği bir filmdir. Emmy ödülü kazanan filmin başrolünde Dennis Weaver bulunmaktadır.
David Mann (Dennis Weaver) sadece bir iş gezisine çıkmış olan, normal bir yaşama sahip, sıradan bir aile babasıdır. Ne yazık ki, bu iş gezisinde birden önünde büyük bir benzin kamyonu belirir. Bu kamyon onu aracını istediğinden daha yavaş sürmeye zorlayınca işler kötüye gidecektir. Yolculuk devam ederken Mann, sıradan bir trafik magandasıyla veya biraz eğlenmek isteyen bir sosyopatla uğraşmadığını fark eder. Kamyoncunun yüzünü ve kim olduğunu asla göremese de, o yaptıklarıyla kim olmadığını sezdirmektedir.
Mann’ı yoldan çıkarmaya ve onu bir dizi tehlikeli durumun içine girmeye zorlamaya başlar. Korkunç yolculuk devam ederken, Mann kamyonun görüş alanında çıkmaya ve kamyoncuyu kaybetmeye çalışır; ancak sonunda temize çıktığını düşündüğü her seferinde kamyon bir şekilde geri dönmektedir, hem de her seferinde daha kızgın ve tehlikeli bir hâl alarak. Sonunda, Mann deneyimlerinden bir şey öğrenir. Sadece aracını daha hızlı sürmek ve manevra yapmak onu kurtarmayacaktır. Kamyonu süren bu deliye karşı bir tavır alıp savaşmaktan başka bir yolu yoktur.
4. Shallow Grave – Mezarını Derin Kaz (1994) – IMDB: 7.3
Danny Boyle’un ilk uzun metrajlı filmi olan Shallow Grave, 1994 yapımı bir kara-komedi ve suç filmidir. Kerry Fox, Christopher Eccleston ve Ewan McGregor’ın başrolleri paylaştığı yapım, En İyi İngiliz Filmi dalında BAFTA ödülü kazanmıştır.
Yakın arkadaş olan ve aynı daireyi paylaşan gazete yazarı Alex Law, muhasebeci David Stephens ve doktor Juliet Miller Edinburgh’daki dairelerini paylaşmak için dördüncü birini arıyorlardır. Bunun için konuştukları insanlara üstten bakmakta ve o kişilere dördüncü olarak muamele edeceklerini oldukça açık eden küçümseyici ve acımasız bir tavır takınmaktadırlar. Juliet’in önerisi üzerine Hugo diye birini yeni oda arkadaşları olarak kabul ederler.
Hugo taşındıktan kısa bir süre sonra, onu yatak odasında çıplak ve ölü olarak bulurlar. Esas mesele ise Hugo’nun hemen yanında bir bavul dolusu para olmasıdır. Konuyu tartışıp aralarında anlaştıktan sonra intihar olarak düşündükleri Hugo’nun ölümünü saklamaya karar verir ve cesedini gözden kaybederler. (Doktor olan Juliet’in tıbbi kaynaklarından da faydalanarak elbette…) Mirasına el koydukları Hugo’nun herhangi bir arkadaşı veya ailesi olmayacağına inanıyorlardır, bu sebeple yaptıklarından sıyrılabileceklerini düşünürler.
Ancak kimsenin Hugo’yu aramayacağına dair varsayımları yanlışsa veya üç ev arkadaşı arasındaki ilişkiler; kişisel çıkar ve paranoya nedeniyle bozulursa planları oldukça kötü biçimde çözülme potansiyeline sahiptir.
5. The Last Black Man in San Fransisco – San Fransisco’daki Son Siyah Adam (2019) – IMDB: 7.3
İlk gösterimini Sundance Film Festivali’nde yapan ve burada jüri ödülü kazanan 2019 yapımı dram filmi “The Last Black Man in San Francisco”, genç yönetmen Joe Talbot’nun ilk uzun metrajlı filmidir. Gerçek bir hikayeden esinlenen filmin başrolü Jimmie Fails, esinlenilen gerçek hikayenin öznesidir.
Bir siyahi olan Jimmie Fails IV, üçüncü nesil bir San Francisco’ludur. Birçokları gibi koşullar tarafından dışlanan, bir yaşlı bakım tesisinde düşük ücretli bir işte çalışan Jimmie, üç yıl önce San Francisco’ya dönmüştür ve en iyi arkadaşı Montgomery Allen’ın paylaştığı evinde yaşamaktadır. Jimmie’nin yakın arkadaşı olan Mont’un durumu, evi olmasına rağmen bir süpermarkette balık tezgahında çalışan ve bir yandan bir oyun çizen ve yazan Jimmie’nin durumundan çok daha iyi değildir. Çevrelerinde San Francisco’da normal bir hayattan mahrum bırakıldıkları için öfkeli başka siyahi insanlar da bulunmaktadır.
Jimmie, uzun zamandır San Francisco’daki evi olarak gördüğü ve eskiden yaşadığı yeri geri almak istiyordur. Sorun şudur ki; evi uzun zaman önce kaybetmiştir, evin bulunduğu mahalle eskiden olduğu gibi bir göçmen mahallesi değildir, evin değeri birkaç milyon dolar (normal değerinin onlarca katı) değerlenmiştir ve şu anda orada beyaz bir çift yaşamaktadır. Jimmie’nin evi satın almaya gücü yetse bile bu evde kalan çiftin evden ayrılmayı ya da satmayı planladıklarına dair hiçbir belirti yoktur. Tüm bu zorlukların arasında, yanında en iyi dostu Mont’un desteğini alan Jimmie; evi kendi standartlarına uygun olarak geri almak için adımlar atacaktır.
6. Apollo 13 (1995) – IMDB: 7.7
Usta oyuncular Tom Hanks, Kevin Bacon, Bill Paxton, Ed Harris ve Gary Sinise’in başrolleri paylaştığı Ron Howard filmi Apollo 13, dram türünde bir uzay filmidir. Yapım aşamasında NASA’dan çalışanların desteğini alan film, 2 Oscar ödülü kazanmıştır. Film bütçesini neredeyse 7’ye katlayarak 355 milyon dolar hasılat elde etmiştir.
Film, Apollo 13 görevini alarak Ay’a gitmek üzere yola çıkan astronotların gerçek hikayesine dayanmaktadır. Astronotlar Lovell, Haise ve Swigert’in Apollo 14’ü uçurması planlanmıştı, ancak değişen bir karar ile Apollo 13 ile yola çıkarlar. Yıllardan 1970’tir ve ABD zaten aya iniş hedefine ulaşmıştır, bu yüzden bu “rutin” uçuşa oldukça az ilgi vardır. İşler ters gitmeye başladığında astronotların güvenli bir şekilde Dünya’ya geri dönüş umutları yavaş yavaş kaybolacaktır.
7. Jiro Dreams of Sushi (2011) – IMDB: 7.8
David Gelb’in yönetmenliğini üstlendiği 2011 yapımı Japonca belgesel filmin başrolünde, dünyaca ünlü Japon şef Jiro Ono oynamaktadır. Ünlü klasik müzik albümlerinden oluşan soundtrack’i oldukça ilgi çeken Jiro Dreams of Sushi, ilk gösterimini Provincetown Uluslararası Film Festivali’nde yapmıştır.
85 yaşındaki suşi ustası Jiro Ono, Tokyo’daki bir ofis binasının bodrum katında; dünyaca ünlü restoranı Sukiyabashi Jiro’da yorulmadan çalışıyor. Oğlu Yoshikazu, babasının yerine geçmenin ve efsanevi restoranı devralmanın baskısıyla karşı karşıya iken; Jiro ise mükemmel suşi parçasını yaratmak için ömür boyu süren arayışını sürdürecektir.
Jiro’nun küçük oğlu Takashi Ono da işini Jiro’nun ustalığından öğrenen bir suşi ustasıdır. Ancak Jiro’nun inşa ettiği her şeyin en büyük oğlu olan Yoshikazu’ya geçmesini sağlayan Japon geleneklerinden ötürü kendi restoranını açmak durumunda kalır.
8. Fiddler on the Roof – Damdaki Kemancı (1971) – IMDB: 8.0
Aynı adlı 1964 yapımı müzikalden uyarlanan film önerileri listemizin son filmi Fiddler on the Roof; üç dalda Oscar ve iki dalda Altın Küre ödülü kazanmış, 1971 yapımı bir müzikal filmdir. Norman Jewison’un yönetmenliğindeki film, bütçesini 9’a katlayarak 83 milyon dolar hasılat elde etmiş ve önemli bir gişe başarısı kazanmıştır. Filmin başrolünde Chaim Topol bulunmaktadır.
Yirminci yüzyılın başında, Yahudiler ve Ortodoks Hristiyanlar, Çarların devrim öncesi Rusya’sındaki küçük Anatevka köyünde kardeşçe yaşıyorlardır. Yahudi cemaatinin gelenekleri arasında evlilikleri bunun için seçilen birisinin düzenlemesi ve babanın onaylaması gibi bir kural vardır. Sütçü Reb Tevye, eşi Golde ile yirmi beş yıldır evli ve beş kızı olan fakir bir adamdır. Tevye, kızlarının evlendirilmesi gibi önemli bir meselede ailesi ile çatışmalar yaşarken bu arada Çar birlikleri Yahudi cemaatini Anatevka’dan tahliye etmeye başlamıştır ve Çarlık Rusya’sında korkunç bir anti-semitist dalga yükselmektedir.