Havaların iyiden iyiye ısınmasıyla birlikte pek çok insan, dışarıda yapılacak aktivitelerin cazibesine kapılıyor. Ancak sinema tutkusundan vazgeçemeyenler de var! Bu yazımızda, hava şartları nasıl olursa olsun hüzünlü, eğlenceli, heyecanlı veya karanlık bir maceraya ortak olmak isteyen sinemaseverler için usta yönetmenlerin eseri, birbirinden güzel filmleri bir araya getirdik. İşte hafta sonu ne izlesek diye düşünenler için muhteşem film önerileri.
1. Britannia Hospital – Britanya Hastanesi (1982) – IMDB: 6.2
İngiliz yönetmen Lindsay Anderson imzalı 1982 yapımı Britannia Hospital, İngilizlerin kendilerine özgü sinema ve mizah anlayışlarının en net şekilde görülebildiği yapımlardan. Bu sıra dışı İngiliz kara komedisinde, hiç çekmemesi gereken bir belgesel çekmeye kalkan Mick Travis isimli muhabirin maceraları anlatılıyor. Filmin başrolünde ise dünyaca ünlü İngiliz oyuncu Malcolm McDowell yer alıyor.
Britannia Hospital, içerdiği kara komedi unsurlarının yanı sıra sürrealist sayılabilecek denli tuhaf olay ve karakterleri ile, ele aldığı konuyu hayli ilginç bir perspektiften izleyiciye aktarıyor. Bu sıra dışı İngiliz filminin konusu ise kısaca şu şekilde;
Britanya hastanesinin 500. yılı dolayısıyla gerçekleştirilecek kutlamaların en önemli konuğu, Kraliçe Elizabeth’tir. Ancak bu önemli konuğun hastanedeki kutlamalara katılması pek kolay olmayacaktır. Çünkü hastane personeli grevdedir. Ayrıca hastane, içeride bazı korkunç deneylerin yapıldığına dair iddiaların odağında yer almaktadır. İşte Mick Travis (Malcolm McDowell) tam da kraliçenin hastaneyi ziyaret edeceği gün gizlice içeriye girerek bir belgesel çekmeye karar verir. Ancak oldukça tuhaf olaylara tanık olacaktır.
2. Supa Modo – Süper Kahraman (2018) – IMDB: 7.2
Haftalık film önerileri listemizin ikinci sırasında, Almanya-Kenya ortak yapımı Supa Modo isimli film var.
Afrika sinemasının önemli yönetmenleri arasında gösterilen Likarion Wainaina, Supa Modo filmiyle izleyiciyi, Afrika’nın egzotik topraklarında oldukça çarpıcı ve hüzünlü bir maceraya ortak ediyor.
Kanser hastası küçük bir çocuk olan Jo, (Stycie Waweru) ömrünün kalan günlerini mutlu bir şekilde geçirebilmesi için hastaneden çıkarılır ve evine getirilir. Ablası Mwix (Nyawara Ndambia) ise kardeşinin mutluluğu için elinden geleni yapacaktır. Böylece ablası, Jo’nun mutlu olması ve hayallerini gerçekleştirebilmesi için bütün kasabayı ikna eder. Öte yandan 9 yaşındaki Jo, kendisinin bir süper kahraman olduğuna inanmaktadır, mecburen bütün kasabalılar da aynı şeye inanır…
3. EO – 2022 – IMDB: 6.8
Polonyalı yönetmen Jerzy Skolimowski imzalı EO, film önerileri listemizdeki en ilginç yapımlardan. Çünkü usta yönetmen, uzun süre sonra beyaz perdeye dönüş yaptığı EO ile kadrajını oldukça hüzünlü bir dünyaya çeviriyor. Bunun için ise, EO isimli bir eşeğin gözlerini kullanıyor!
Gösterime girdiği 2022 yılında Cannes Film Festivali’nde Jüri Büyük Ödülü’nün sahibi olan EO, inşa ettiği hüzünlü dünyayı, son derece orijinal bir biçimde anlatmayı tercih ediyor.
Jerzy Skolimowski, bu ödüllü filmiyle EO isimli eşeğin de tıpkı insanlar gibi iyiler ve kötülerle karşılaşabileceğini; neşeli, hüzünlü, inişli ve çıkışlı bir maceranın başrolü haline gelebileceğini ispatlıyor…
4. Werk ohne Autor – Asla Gözlerini Kaçırma (2018) – IMDB: 7.7
Alman yönetmen Florian Henckel von Donnersmarck tarafından yönetilen 2018 yapımı Werk ohne Autor filminin başrollerinde Tom Schilling, Sebastian Koch ve Paula Beer gibi isimler yer alıyor.
Florian Henckel von Donnersmarck, Alman ressam, heykeltıraş ve fotoğraf sanatçısı Gerhard Richter’nin yaşamından yola çıkarak, Kurt Barnert (Tom Schilling) isimli kurgusal karakterin macerasına odaklanıyor.
Kurt Barnert, çocukluğunu Nazi yönetimindeki Almanya’da, gençliğini ise Almanya’nın komünist tarafında geçirmiştir. Sanatçının aynı coğrafyada fakat iki farklı evrende sürdürdüğü yaşamı, hem sanatını hem de ilişkilerini ciddi şekilde etkileyecek travmalara neden olmuştur…
5. La Caja – Kutu (2021) – IMDB: 6.5
Venezuelalı yönetmen Lorenzo Vigas imzalı 2021 yapımı La Caja, son derece sert politik eleştirilerle bezeli, hüzünlü bir dram-gerilim filmi. Gösterime girdiği dönemde dünyanın dört bir yanındaki sinema eleştirmenlerinin beğenisini kazanan yapımın başrollerinde ise Hernán Mendoza, Hatzín Navarrete ve Elián Gonzalez gibi isimler yer alıyor.
Güney Amerika sinemasının son yıllardaki en dikkat çeken yapımları arasında gösterilen La Caja, hayatını kaybeden babasından arta kalan parçaları bir kutu içerisinde taşımak ve tek başına evine dönmek zorunda kalan Hatzín isimli Meksikalı gencin yolculuğuna odaklanıyor. Bu yolculuk sırasında kendisini tanımayan; fakat oldukça tanıdık bir simaya, “babasına” rastlaması ise hikâyeyi gerçek anlamda ilginç hale getiriyor.
6. Le Dernier Metro – Son Metro (1980) – IMDB: 7.3
Haftalık film önerileri listemizin altıncı sırasında yer alan Le Dernier Metro, sinema tarihinin en önemli isimlerinden Fransız sanatçı François Truffaut’un, son dönem şaheserleri arasında. 1980 yapımı bu aşk öyküsünün başrollerinde ise Fransız sinemasının dünyaca tanınan isimleri, Catherine Deneuve ve Gérard Depardieu yer alıyor…
1940’lı yılların Nazi işgali altındaki Paris’inde, küçük bir tiyatro topluluğunun başındaki Marion Steiner, başarılı ve mesleğini seven bir oyuncudur. Ancak Yahudi bir tiyatro eleştirmeni olan eşi Lucas Steiner, Nazi işgalinin getirdiği zorlukları derinden hissetmekte ve Paris’i terk etmeyi düşünmektedir. Marion ise bu isteğe mesafeli yaklaşmakta, sanatın gücü ile zorlukların üstesinden gelebileceklerine inanmaktadır. Ancak onu Paris’e bağlayan tek şey, sanata ve mesleğine olan tutkusu değildir…
7. Daratt – Kurak Mevsim (2006) – IMDB: 6.9
Haftalık film önerileri listemizin son sırasında, yine bir Afrika yapımı var. Çadlı yönetmen Mahamat-Saleh Haroun tarafından yönetilen Daratt isimli filmin başrolleri ise Ali Barkai ve Youssouf Djoro tarafından paylaşılıyor. Mahamat-Saleh Haroun, “barışa övgü” niteliğindeki filmiyle Afrika’nın toplumsal hayatında yer alan sıra dışı unsurlara, son derece insani bir pencereden bakış atıyor…
Çad’daki iç savaş suçlularının hükümet affıyla serbest bırakılmasının ardından yas tutan bir dede, oğlunu öldüren adamı öldürmesi için torunu Atim’i (Ali Barkai) şehre gönderir. Ancak hapisten çıkan katil, iyi ve örnek bir vatandaş olmaya çabalamaktadır. Atim ile ilk karşılaştıkları anda ise -Atim’in kendisini öldürmeyi planladığından haberdar değildir- çocuğa iş teklif eder. İkili, katile ait fırında birlikte çalışmaya başlarlar…