Sonbaharın gelişi ile canlanan İstanbul etkinlik trafiği, bu haftayı da muhtelif festivallerle dolduruyor. Şehir 25. kez caz haline bürünüyor. Brezilya’dan Danimarka’ya dünyanın müziğini, Suç ve Ceza filmlerinden Amy‘ye nice hikayeleri ayağımıza getiriyor.
1. Sinema – 5. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali / 16 – 22 Ekim
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öncülüğünde hayata geçirilen Suç ve Ceza Film Festivali, bu sene beşinci kez bıkmadan yorulmadan, ‘Herkes için adalet’ diye haykırıyor. Suç, ceza ve adalet kavramlarının dünya sinemasındaki çok boyutlu yansımalarını izleyiciye aktaran festivalin bu seneki teması ‘Ayr/mc/l/k’. Ayrıntılı bilgi için şuraya.
2. Müzik – The Orb / 16 Ekim
Babylon Bomonti / saat 23.00
Kadrosundaki değişimlere rağmen yaklaşık 30 senedir yolunu saptırmadan yol göstermeye devam ediyor, The Orb. Dub etkili ‘trippy’ müzikleri, jenerasyonları kaynaştırabilen karışık kasetlerin baş tacı olmaya devam ediyor. Londra’nın underground sahnelerinde başlattıkları vaktiyle nevi şahıslarına münhasır olan elektronik müzik akımı küre’yi sarmalamaya devam ediyor.
3. Müzik – Céu / 16, 17 Ekim
Salon İKSV / saat 22.00
Bossa Nova’nın hali hazırda en popüler icracılarından biri olarak bilinen Céu, muhtelif Grammy adaylıkları ile başarısını ve popülerliğini katmerleyenlerden oldu. Samba, hip-hop, R&B, Afrobeat ve klasik caz gibi birçok janrdan esinlenerek kotardığı müzikleri ile Avrupa’dan Amerika’ya yüzbinlerce hayran biriktiren Brezilyalı müzisyen, iki gece üst üste Salon’da.
4. Müzik – Hindi Zahra / 17 Ekim
Volkswagen Arena / saat 18.00
İstanbul canlı müzik meftunlarının en favori isimlerinden Hindi Zahra, yeniden şehrimizde. Patti Smith’ten Beth Gibbons’a birçok kallavi vokalle karşılaştırılabilen güçlü sesi; sahne önünün ağzını açıkta bırakan karizması; Berberi etkili içli, dokunaklı melodileri; folk ritimlerine yedirdiği enfes caz yorumları… Özleyenlerin ve daha evvel kaçırmış olanların gözü aydın olsun.
5. Müzik – Pink Martini / 18 Ekim
Volkswagen Arena / saat 20.30
Pink Martini de, malum, İstanbullu dinleyicilerce pek sevilip sahiplenilen topluluklardan. Çeşitli lisanlarla dillendirdikleri şarkıları, geleneksel Küba müziğinden Fransız şansonlarına uzanan repertuvarları, sahneyi dolduran rengarenk suretleri ile bir nevi orkestra olarak tanınıyor kendileri. Latin havaları eşliğinde caz’a dalıyor, dinleyenleri yumuşacık bir kıvama getiriyorlar.
6. Müzik – King Automatic / 18 Ekim
arkaoda / saat 21.00
En tahripkar rock ritimlerini ‘old school’ org vuruşlarıyla, en içli blues tonlarını endüstriyel elektronica’yla, en alışıldık ‘garage’ tınılarını banjo ve harmonika ile karıştırıyor. O sample senin, bu loop benim; neye elini atsa eviriyor, çeviriyor, güzelleştiriyor. Tek kişilik dev orkestra King Automatic, Pazar akşamı Kadıköy’de.
7. Müzik – Oh Land / 20 Ekim
Babylon Bomonti / saat 21.00
Geçirdiği bir kaza sonrası, Danish Royal Ballet Academy’deki dans kariyerini sonlandırıp müzik yapmaya başlayan Oh Land, bilhassa Oh Land ve Wishbone isimli albümleri ile girilmedik liste bırakmadı. Electro-pop’u özgünce deneyselleştiren çalışmaları Danimarka’ya sığamayıp okyanus ötelerinde yankılandı. Hipnotik vokalleri ve enerjik performansı ile daha evvel One Love’da İstanbul izleyicisinin kulaklarına bal çalan Oh Land, iki yıl sonra yeniden şehrimizde.
8. Tiyatro – Avrupa / 20, 27 Ekim
garajistanbul / saat 20.30
Ekip Tiyatrosu, yepyeni oyunu Avrupa’nın prömiyerini Salı akşamı garajistanbul’da gerçekleştiriyor. Avrupa’nın bir sınır kasabasında, bir tren istasyonunda cereyan eden hikaye kalkan sınırlara, değişen değerlere, buhranlı zamanlara, mülteci-yerli çatışmalarına, ırkçılığa ve faşizme odaklanıyor. Nasıl? Hikaye oldukça tanıdık, değil mi? Ne var ki, David Greig’in kaleme aldığı oyun günümüzde değil, 90’lı yıllarda geçiyor. Değişen bir şey var mı diye merak edenlere tavsiye ederiz.
9. Festival – 25. Akbank Caz Festivali / 21 Ekim – 1 Kasım
İstanbul’da sonbaharı unutulmaz kılan geleneklerden biridir, Akbank Caz Festivali. Dile kolay, 25 yıldır şehre caz depoluyor. Tam çeyrek asır! Blues, dünya müzikleri, elektronik denemeler derken; cazın farklı türlerini, dünyanın müzisyenini ayağımıza getiriyor; bunu yaparken yıllar içinde yenilenip büyümekten de geri durmuyor.
Belle and Sebastian, Carmen Lundy, The Gaslamp Killer, Moriarty, Aaron Goldberg, Hercules & Love Affair, Squarepusher ve Susanne Sundfør gibi nice müstesna müzisyenlerin katılacağı festivalde; yine film gösterimleri, atölyeler ve Kampüste Caz gibi birçok yan etkinlik yer alacak. İştah kabartan program detayları için şuraya.
10. Müzik – Tarwater / 22 Ekim
Coop / saat 22.00
İçinde bulunduğumuz dönem itibarı ile ‘hip’liği kimselere bırakmayan Berlin müzik sahnesinin 90’lardaki hallerine bir dönüp bakacak olursak, anmadan geçemeyeceğimiz gruplardan biridir Tarwater. Doğu Almanya’nın avangart platformlarından yükselip nice yenilere ilham verdi kendileri. Punk geçmişlerinden aldıkları enerji ile krautrock’a, elektronik denemelere, bilimum post-rock etiketli güzelliklere saldılar uzluklarını. Arşivlerimizde imtina ile saklayıp sık sık play tuşuna maruz bıraktığımız ikili, Perşembe akşamı şehrimizde.
11. Festival – Istanbul Coffee Festival / 22 – 25 Ekim
Haydarpaşa Garı
Ajandaları dört gün boyunca kahve kokularıyla güzelleyecek kahve festivali, bu sene ikinci kez yine en okkalısından, 3. dalga kahve akımına selam duruyor. Dünyanın farklı farklı bölgelerinden gelen kahveleri keşfedip butik kahve dükkanlarının seçkilerini tadabileceğiniz, profesyonel baristalardan seyirlik showlar izleyip kahve hazırlama workshop’larına katılabileceğiniz etkinlik bu sene Haydarpaşa Garı’nın dillere destan ambiyansını mesken tutuyor. Detaylı program için şuraya.
12. Sinema – Amy / 16 Ekim
Henüz 27 yaşındayken alkol zehirlenmesi sonucu hayatını yitiren Amy Winehouse, olayın üzerinden geçen 4 yıla rağmen aynı tazelikte anılmaya devam ediyor. Trajik bir şekilde son bulan hikayesi kısa kariyeri boyunca inşa ettiği müzikal başarılarıyla birlikte canlı tutuluyor.
Winehouse’un hayatını, onun kendi anlatımı ve daha evvel piyasaya sürülmemiş kayıtlar eşliğinde anlatan Amy, senenin en çok konuşulan ve de en çok övülen yapımları arasında şimdiden. Belgesel filmin yönetmeni, 2010 yapımı Senna ile yürekleri hoplatan Asif Kapadia.