11 Eylül 2001 tarihinde ABD’nin ve o dönem Dünya’nın en yüksek binalarından birisi (aslında ikiz oldukları için ikisi) olan Dünya Ticaret Merkezi’ne (World Trade Center) bir saldırı gerçekleşti. Bu saldırı konusunda çokça komplo üretildi, çokça konuşuldu zira 11 Eylül olayı ABD ve dünyanın yakın tarihini ilgilendiren ve değiştiren travmatik bir olaydı. 11 Eylül’den sonra, 11 Eylül olayları bahane edilerek ABD Ortadoğu’ya salça oldu, zaten hep buralardaydı da, 11 Eylül’den sonra kalıcı olarak geldi ve Ortadoğu’nun düzlüklerine demokrasi saçmaya başladı (!).
Tüm dünyadaki İslamiyet karşıtı gruplar körüklendi ve tabir-i caizse bir karalama, bir yok etme projesi başlatıldı ya da zaten var olan bu proje yeniden canlandırıldı. Hangisine inanmak istiyorsanız kabulümüz.
Geçen hafta Reddit’te bir kullanıcının Müslüman Reddit kullanıcılarına sorduğu: “11 Eylül’den sonra hayatınız ne kadar değişti?” sorusunun üzerine kullanıcılardan gelen cevaplar olayın sosyal hayata etkilerini yeniden ve açıkça gözler önüne serdi. Aşağıda o cevaplardan derleyip Türkçe’ye çevirdiklerimizi görebilirsiniz. Cevapların tümünü de şu adresten görebilirsiniz.
1. Aynı günün akşamında…
Adım Osama’ydı. İsmimi değiştirmek zorunda kaldım çünkü artık insanlar bana eskisi gibi davranmıyordu. Henüz saat akşam 6’ydı.
2. Sokakta yürüyemez olmuştuk…
Ailemle birlikte New York’un Staten Island bölgesinde yaşıyorduk. Annem sokakta yürürken insanlar ona tükürüyorlardı. Bir keresinde oturduğumuz apartmanda elektrikler kesilmiş ve polisler gelmişti. Bütün komşularımızın polislerle konuştuğunu ve bizim dairemizi işaret ettiklerini görüyordum. Ben o zamanlar küçüktüm olayın ne olduğunu anlamıyordum, bütün bildiğim ailemin bana anlattıklarından ibaretti.
3. Öğretmenler bile…
Olay olduğunda 6. sınıftaydım ve öğretmenlerimden birisi beni çağırıp benim ve “türümün” bu ülkede olmayı (burada doğmuş olmama rağmen) hak etmediğimizi söyledi. Komşularımızın tümü bizimle konuşmayı kesmişti ve hatta bir keresinde birisi durduk yere gelip annemin arabasına çarpmıştı.
Bir başka öğretmenim de bana aldığım kaliteli eğitimi hiç bir şekilde hak etmediğimi söylemişti. Malesef bu öğretmenlerimin ikisini de hiç bir şekilde şikayet etmemiştim çünkü öyle bir şansım olduğunu bilmiyordum. Tabi aynı zamanda öğretmenlerimle bir sorun yaşamaktan da korkuyordum.
4. Saf ırkçılık ve İslamofobi
Benim yaşadığım mahallede birisinin doğum günü olduğunda tüm mahalle davet edilir ve o kişinin doğum günü birlikte kutlanır. Bu durum oldukça önemlidir. Ancak 11 Eylül’den sonra komşularımız bizi doğum günü partilerine davet etmeyi bırakmıştı. Ben ve kardeşlerim arkadaşlarımızın doğum günü partilerinde kapılarından içeri girdiğimizde ev sahibi anında karşımıza dikilip partiyi terk etmemizi istiyorlardı.
Abimin okulundan bazı çocuklar da evimize yumurta fırlatıp kapımızın önüne sprey boyalarla “Terörist” yazıyorlardı.
5. Düşenin halinden düşenler anlar…
Amcam uçak pilotuydu ve işini kaybetti. Beyaz ırka sahip komşularımız benimle konuşmayı kesti ve aileleri başörtülü olduğu için annemden korkmaya başladılar. Asyalı ya da Afrika kökenli Amerikalı komşularımız ise bize diğerlerine oranla çok daha iyi davrandılar. İslamiyet’le ilgili sorular sordular ve bizim için üzüntülerini sürekli dile getirdiler. Ben ABD’nin oldukça ılımlı ve sakin bir bölgesi olan Güney Kaliforniya’da yaşıyordum ve buna rağmen ben ve ailem oldukça zor günler yaşadık. İlk bir kaç hafta çok zor geçmişti. Ben o zamanlar artık arkadaşlarımın beni neden evlerinde istemediklerini ya da onların babalarının neden bizim arkadaş kalmamızı istemediklerini anlayamayacak kadar küçüktüm.
6. ABD’de bile değildik…
11 Eylül’ün ertesi günüydü. Bir çöpçü evimizin önünde başörtüsü dolayısıyla annemi aşağılamıştı. Okuldaki arkadaşlarım yine başörtülü oldukları için tramvaya bindirilmiyordu. Binseler de tramvay şoförleri onları dışarı çıkartıyordu. Bir keresinde bir grup beyaz öğrenci arabalarıyla bizim okulumuzun önüne gelip çitlerin arkasından okulumuzdaki yaşça büyük öğrencileri aşağılamışlardı. Tüm bunlar Avustralya’da oluyordu. Tüm dünya 1 günde değişmişti ve bu konuda kimse bize bir uyarıda bulunmamıştı. Olaylar bizim için oldukça kafa karıştırıcıydı zira biz de herkes kadar şoke olmuş haldeydik.
7. Dinimden döndürmeye çalışan insanlar oldu…
Müslüman bir kızım. Olayın hemen arkasından American Airlines’ta çalışan babam işten atılmıştı ve fazlasıyla yetenekli ve işinde iyi olmasına rağmen sonraki bir kaç yıl boyunca iş bulamadı. Hiç tanımadığım ve beni tanımayan yabancılar beni terörist olmakla suçladı, orta parmaklarını gösterdiler, arabalarıyla yanımdan geçerken korna çalarak ve camdan dışarı sarkıp bağırarak protesto ettiler, laf attılar. Neresinden tutarsanız tutun bir suçlu gibi muamele gördüm, sokakta vaaz veren bir çok insanın aşağılamasına maruz kaldım ve bir çok Hristiyan beni dinimden döndürmeye çalıştı. Müslüman fetişi olan birisi tarafından darp edildim. Ama yine de ailemin ve arkadaşlarımın yaşadıklarının yanında benimkiler hiç kalır. O gün bugündür insan içine çıktığımda sürekli etrafımı kolaçan ediyorum. Yine de bazen tüm bu yaşadıklarıma bende yarattığı güçlü empati yeteneği ve açık yüreklilik dolayısıyla şükrediyorum.
8. Aileler bile birbirine sırtını döndü
Sokakta yürürken insanlar bana taş atmaya ve durduk yere yanıma gelip “üzerinde bomba var mı?” gibi sorular sormaya başladılar. Tuhaf görünümlü ve kesinlikle çok kızgın ve ürkütücü görünen insanlar beni evime kadar takip ediyordu. Bir keresinde adamın birisi bana “hepiniz ölmelisiniz, biliyorsun di mi?” dedi ve ben 3 ay boyunca evden hiç çıkamadım. Sınıf arkadaşlarım benimle konuşmayı kestiler, Müslüman olmayan akrabalarım beni “hain” diye çağırmaya başladılar. Ama her şey iyiye gidiyor hatta geçen hafta aile üyelerinin katıldığı bir barbekü partisine bile katıldım.
9. O gün babam ölmedi ama biz onu kaybetmiştik
Babam 10 yıldır büyük bir havaalanında güvenlikten sorumlu yöneticiydi. Müslümandı, Fas’lıydı ve yarı koyu tonlu bir deriye sahipti. Çalışanlarından bir çoğu da Afrika kökenli ve Müslüman insanlardı. 11 Eylül’den sonraki bir kaç gün içinde hiç bir açıklama yapılmadan işinden atıldı, zaten bir açıklamaya da gerek yoktu. Şimdilerde ateist olsam da o zamanlar 6. sınıftaydım ve ben de kendimi Müslüman olarak tanıtıyordum. Babam uzun yıllar iş bulamadı ve bulduğunda da önceki kazandığının yarısı kadar kazanabildi. Bu durum bizi finansal olarak epey zorladı. Babam her fırsatta ırkçı söylemlere, tükürülmelere, tehditlere maruz kaldı. Sonradan sosyal anksiyete ve travma sonrası stres bozukluğuna sebep olan depresyona yakalandı. Anneme ve bana karşı çok hırçın olmaya başladı. O dönem bizim için cidden zordu ve hiç bir zaman daha iyiye gitmedi. 11 Eylül’de Dünya Ticaret Merkezi’nde binlerce insan yaşamını yitirdi, evet. Ama insanlar kahverengi deri rengine sahip, “şüpheli görünen”, Müslüman insanların tarafında neler olduğunu, onların neler kaybettiğini hiç görmediler. Ben o gün babamı kaybettim. Babam o gün onurunu ve özgüvenini yitirdi. Bir daha hiç bir zaman düzelemedi ve düzelemeyecek.
10. Beyazlar da terörist olabilir
11 Eylül 2001’de ben henüz çok çok küçüktüm ve ne olup bittiği ile ilgili cidden bir fikrim yok. Hakikaten küçüktüm. Ama 11 Eylül ile alakalı şakalara maruz kalarak büyüdüm diyebilirim. Bu şakalara alındığımdan falan değil, sadece onları çok sıkıcı ve salakça buluyordum ve diyebilecek hiç bir şeyim yoktu. Bir keresinde terörist diye çağırıldıktan sonra yanımda oturan ve İrlanda kökenli olduğunu bildiğim arkadaşıma anlattım çünkü IRA dolayısıyla onun da bir zamanlar terörist diye çağırıldığını düşünmüştüm. Çocuğun bana tepkisi “Hey, ben İrlandalıyım, bu konuda şaka yapma!” şeklinde oldu. Beyazlar da terörist olabilir sonuçta.
Liseye gelene dek milletiyle, ülkesiyle ya da soyuyla övünen birisi olmadım. Farklı olmak benim için önemli bir şey değildi. Her ne kadar kötü yaftalar sebebiyle Müslüman olmamaya ya da öyle anılmamaya çalışsam da bu benim için bir savunma mekanizmasına dönüştü ve düşündükçe kendimi daha fazla Müslüman hissediyorum.
11. Sadece Müslümanlar da değil
Arizona’da yaşıyorum. Arkadaşımın amcası sahibi olduğu benzin istasyonunda başındaki türban yüzünden Müslüman olduğu gerekçesiyle silahlı saldırıya uğrayıp yaralandı. Adam Müslüman bile değildi, Sih’ti.
12. İslamofobi ırkçılığa dönüştü
İnsanların dinleri dolayısıyla birbirinden nefret etmesi hiç bir şekilde doğru değil ama islamofobik korkularını alıp tüm kahverengi tenli insanlara karşı ırkçılığa dönüştürmeleri de fazlasıyla rahatsız edici. Ben Müslüman değilim, Hindistan kökenliyim ve ben de ABD’yi mahvetmekle suçlanıp aşağılamalara maruz kaldım. İnsanların Müslümanlar’a yaptıkları aşağılamalara göz yumuyor değilim ama genelleme yapmak hele de deri rengi üzerinden genelleme yapmak çok kötü. İnsanları Hindistan’ın %80’inin Hindu dinine mensup olduğunu söylememe rağmen hiç bir şey değişmedi. Onlar için bunun da bir önemi yok ve tüm kahverengi deriye sahip insanlar onlar için aynı: terörist.
13. Daha doğmamıştım bile…
11 Eylül saldırıları gerçekleştiğinde ben henüz doğmamıştım bile. Ama yine de insanların aşağılamalarına maruz kalıyorum, kaldım. Tanrı ile alakalı şakalarına katlanmak zorunda kalıyorum. Bir keresinde 8 yaşındayken sadece Müslüman olduğum gerekçesiyle “insan öldürmekten hoşlanıyor musun?” sorusuyla karşı karşıya kaldım. Şimdi düşünüyorum da iyi ki bu olay 8 yaşındayken başıma gelmiş, şimdi olsa tepkim çok farklı olurdu. Demek istediğim; ben ve benim gibi genç Müslümanlar’ın henüz aklıselim değilken gerçekleşen bir olaydan sorumlu tutulmaları hiç bir şekilde adil değil.
14. “İslamofobi diye bir şey yoktur”
Gerçek şu ki; İslamofobi batının kahverengi deriye sahip ya da Orta Doğu kökenli insanlara karşı duyduğu ırkçılıktır. Çok fazla ırkçının Sih ve Hindu’lara saldırdığını, onları terörist diye çağırdığını görüyoruz. Bu din ile alakalı bir şey değil, tamamen deri renginizle ilgili bir şey. Beyaz bir Müslüman koyu renkli olana kıyasla çok daha az aşağılamaya ve saldırıya maruz kalıyor, hatta bazen onun için hiç bir zaman hiç bir şeyde sorun çıkmıyor.
15. İyi tarafları da vardı…
O dönem Dallas’ta yaşıyorduk ve 11 Eylül’den sonra bir gün kardeşim okul servisinde durduk yere cihatçı diye çağırılıp suratına yumruk yedi. Ailem bu konuda fazlasıyla paranoyaktı ve bir süreliğine bizi hiç bir şekilde evden çıkarmadı. Bir kaç ay sonra galiba olaylar sakinleşmişti. Şimdilerde ABD halkı 11 Eylül’den öncesine kıyasla diğer dinlere karşı daha dikkatli. 11 Eylül’den önce tüm halk dünyadaki tek dinin Hristiyanlık olduğunu sanıyor gibilerdi. Hatta bir keresinde Ramazan ayında oruç tuttuğum ve okulda öğretmenlerimin ve arkadaşlarımın bana ikram ettikleri yiyecekleri reddettiğim için ailem okula çağırıldı. Öğretmenlerim ailemin beni aç bıraktığını ve ailemden korktuğum için bana ikram edilen yiyecekleri de geri çevirdiğimi düşünmüşler. 11 Eylül’den sonra İslamiyet’e karşı bir ilgi de oluştu, bu ilginin sonucunda edinilen bilgilerin bir çoğu kulaktan doğma ama olsun, bu da bir başlangıç sayılır.
16. Bir insanın doğduğu ülkeyi sevmesi kadar normal bir şey olabilir mi?
Arap bir Müslüman’ım ama görünüşümden Arap olduğumu anlamanız mümkün değil. Beyaz tenli, mavi gözlü ve sarı saçlı, Kanada doğumlu bir adamım. Birisinin benim Arap olduğumu anlaması ben söylemedikçe mümkün değil. Herkes Almanya’lı olduğumu düşünüyor ve bu benim için sorun değil.
11 Eylül ve Işid’den sonra Alman gibi gözükmenin çok ekmeğini yedim. Okulda ya da sokakta kimse benimle dalga geçmedi. Şimdi bir markette çalışıyorum ve bütün işim insanlarla iletişim kurmaktan ibaret. İnsanlarla iletişim kurmayı seviyorum da. Bazen müşterilerden bazıları market dışı, nereli olduğum gibi konularda da benimle konuşmayı sürdürmek istiyorlar ve onlara ailemin Filistinli olduklarını söylediğim anda bambaşka bir insana dönüşüyorlar. Bazıları bu durumla çok ilgilense de, çoğunluk bir anda kaba saba birisine dönüşüp bir daha benimle konuşmak istemiyorlar.
Bu gibi bir kaç deneyimden sonra artık kimseye soyumun nereden geldiğinden bahsetmiyorum. Bir insanın nereli olduğunu söylemekten utanması çok kötü, doğduğum ülkeye sevgi duymamdan daha normal bir şey olamaz ama şimdilerde bunlar riske değmez davranışlar halini aldılar.