Öyküleriyle küçük bir kesimi de olsa şaşkınlıklara uğratmış, sesini fazla duyuramamış ama yazdıklarıyla Türk edebiyatında adeta devrim yaratmış bir adam Vüsat Orhan Bener…
Yazarın sade ve etkileyici diline rağmen adını hak ettiği oranda duyuramamasının nedeni belki de yenilikçi kaleminin hep farklı tarzları aramış olmasındandır. Veya yazarın kitabında kurduğu cümle buna sebep olabilir; “Eğlendirici değilsem , kapkaralığıma dayanamıyorlar.”
Her şeye rağmen, belki kıymetini bilenler artar umudundan yola çıkarak bu değerli yazarın önemini ve edebiyat dolu yaşamını anlatmak istedik.
Vüsat O. Bener Ocak 1922’de, Samsun’da doğan bir edebiyat sevdalısı
Çocukluk ve okul dönemi, kısa bir Kıbrıs deneyiminin ardından çoğunlukla Anadolu’da geçen yazar, liseye geldiğinde askeri kariyeri seçti, Bursa Işıklar Askeri Lisesi ve Harp Okulu’ndaki eğitimlerinden sonra 1953 yılına kadar orduda görev yaptı. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdikten sonra 1992’de emekli olup kendini tamamen yazarlığa adayana kadar çeşitli kamu kuruluşlarında çalıştı.
1950 kuşağının en önemli yazarlarından ve “İkinci Yeni’nin ilk öykücüsü”
Enis Batur, Bener’i İkinci Yeni akımının ilk öykücüsü olarak tanımlamıştır. Bener’in adını Ferit Edgü ve Leyla Erbil kadar fazla duymamış olsak da kendisi Türk edebiyatında varoluşçuluğun öncülerinden biri olarak görülmüştür.
Kişiliği ve kalemiyle mütevazı bir yazar
Edebiyat otoriteleri tarafından Vüsat Bener’in 1950 edebiyat kuşağının temel taşlarından biri olduğu sıklıkla kabul edilmiştir. Ama Bener’in hak ettiği popüleriteye ulaşmamasının nedenlerinden biri de yazımındaki ve karakterindeki mütevazılıktı. Öne çıkmak ona göre değildi, yaşamında ya da mesleğinde gösterişi hiçbir zaman seçmedi.
Yazarın politik kaygıdan uzak kalemi ve karakterlerindeki karanlık bunalımın eleştirilmesi
Yazarın çizdiği karakterler varlıklı veya mutlu insanlar değildir. Eserlerinde küçük insanların basit hayatlarını işledi. Doğum sırasında hem ilk eşini hem de çocuğunu kaybetmesinin, eserlerinde çoğunlukla ölüm temasını konu edinmesi ve depresif kaleminin asıl nedeni olduğu düşünülür. Yine de bazı çevreler tarafından kendi iç dünyasına fazla girdiği, gerçekçi bir tarzı olmadığı ve politik yazmadığı öne sürülerek eleştirildi.
Yeniliklerle dolu yazım deneyimleri ve özgün tarzı
Vüsat Bener hiçbir zaman durağan bir yazar olmadı. Kaleminde daima yenilik peşinde oldu. Anlatım biçimlerinde tekdüzeliği benimsemedi, çizgiden çıkmaktan, yaratıcılıktan, okuyucuyu şaşırtmaktan, kitaplarındaki cümlelerin üzerine düşünülmesinden hoşlandı.
Kurduğu yakın dostluklar ve hep özel bir yeri olmuş olan Oğuz Atay
Bener’in dostlukları değerliydi, onun evinde, sofrasında oturanlar arasında Turgut Uyar’dan, İlhan Berk’e, Erdal Öz’e kadar birçok insan vardı. Ama bu özel insanların en başında gelen Oğuz Atay’dı. Atay onun görüşlerine çok değer veriyordu, hatta Tutunamayanlar’ın taslağını ilk okuttuğu isim Bener’di. Süleyman Kargı karakterinin içinde Vüsat Bener’den izler taşıyordu.
“Yazarların Yazarı”
Yazar ve editör Murat Yalçın, Vüsat Bener’in Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan Havva adındaki öyküsünün sunuşunda, usta yazar için bu tabiri kullanmıştır.
En önemli eseri sayılan “Dost”
1952 yılında yayınlanan Dost adlı ilk öykü kitabı yazarın en çok okunan ve adını duyurduğu eseri oldu. Bu kitap aynı zamanda yazara New York Herald Tribune gazetesinin düzenlediği öykü yarışmasında üçüncülük kazandırdı. Bu eser Türk edebiyatının en önemli öykü kitaplarından biri olarak kabul edilir.
40 yıllık yazarlığın ardından gelen ve hiç dokunamadığı ödülü
Vüsat Bener 2005 yılında 24. TÜYAP Kitap Fuarı onur yazarı oldu ama ödülünü alamadan 1 Haziran günü hayatını kaybetti. Ödülünü onun adına eşi Ayşe Bener aldı.
Bundan öncesinde, yazdığı “Ihlamur Ağacı” adlı oyun için Türk Dil Kurumu tarafından 1963 yılında Tiyatro Armağanı aldı; “İpin Ucu” oyunu için de 1980 yılında Abdi İpekçi Armağanı’na layık görüldü.