Kitaplarını yazdığı dönemden bugüne neredeyse bir asra yakın vakit geçmesine karşın ülkemizdeki kitap okurlarından çoğunun eserlerinden en az birini okuduğu, okumayanların da filme alınmış eserlerinden birini mutlaka izlediği Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatının usta yazarı Reşat Nuri Güntekin bugünkü liste konuğumuz.
1. Üsküdar’da başlayan yaşam
Reşat Nuri Güntekin 1889’da İstanbul’un Üsküdar ilçesinde dünyaya gelir. Babası, askeri doktor Nuri Bey, annesi Kars valisi Yaver Paşa’nın kızı Lütfiye Hanım’dır. Reşide adlı kız kardeşi çok genç yaşta hayatını kaybedince tek çocuk olarak büyür. Babasının görevi nedeniyle öğrenim hayatı boyunca birçok il gezen Reşat Nuri, ilköğrenimine Çanakkale’de başlar.
2. Kitaplar arasında geçen çocukluk yılları
Çocukluk yıllarında okuduğu Fatma Aliye Hanım’ın Ûdi isimli romanı hayatında iz bırakır ve onu yazmaya heveslendiren eserlerden olur. Babasının Çanakkale’deki evlerinde zengin bir kütüphanesinin olması onu kitaplara iten ve yazı yazma kültürünün gelişmesini sağlayan en önemli etkendir.
3. Papazlar okulunda başlayan eğitim
İzmir’deki Frerler (Yabancılara ait okullarda görevli papazlar) okulunda bir süre öğrenim gördükten sonra İstanbul’da Saint Joseph Lisesi’nde öğrenimine devam eder. Yüksek öğrenimini Darülfünun Edebiyat Şubesi’nde 1912’de tamamlar ve böylece öğrenim hayatını yirmi üç yaşında bitirmiş olur.
4. Öğretmen bir yazar
1927’ye kadar Bursa ve İstanbul’daki çeşitli okullarda Fransızca ve Türkçe öğretmeni ve müdür olarak görev yapar. 1927’de Erenköy Lisesi’nden yeni mezun olan öğrencisi Hadiye Hanım ile evlenir.
5. Ay Dededen istenen Elâ
Güntekin çifti evliliklerinin üzerinden uzun süre geçtikten sonra çocuk sahibi olur. 1941’de doğan tek çocukları için Reşat Nuri kızının hatıra defterine şunları yazar: “11 Mart 1951… Elâ kızım, ben çocukken, senin yaşında iken, gökyüzündeki aya bakardım, ‘Ay dede ay dede, oğlun kızın çok dede, birini bana versene, Allah sana çok vere’ diye dua ederdim. Ay dede beni işitti. Çocuklarının birini bana verdi, adı Elâ kız olsun’ dedi. ‘Benim kadar çok ömrü, benimkiler kadar güzel çocukları olsun’ dedi. Ela kızın babası Reşat Nuri Güntekin.”
6. Halit Ziya Uşaklıgil’den etkilenir
Öğretmenlik mesleğini yaparken bir yandan da edebiyatla uğraşan Reşat Nuri, Halit Ziya’nın eserlerinden aldığı ilhamla hikâye yazmaya heveslenir. Daha sonra tiyatro edebiyatını benimseyerek bir tiyatro yazarı olmak için uğraşır. Yazı hayatına I. Dünya Savaşı sonlarında başlar.
İlginizi Çekebilir: Halit Ziya Uşaklıgil Eserleri
7. Çalıkuşu ile gelen şöhret
Başlangıçta “Eski Ahbap” gibi uzun hikayeler, “Hançer ve Eski Rüya” gibi sahne eserleri, “Gizli El” gibi romanlar yazan, tiyatro eleştiri ve araştırmaları yayınlayan sanatçı “Çalıkuşu” adlı romanının 1922 yılında Vakit Gazetesi’nde yayınlanmaya başlamasıyla üne kavuşur.
8. Anadolu’yla tanışma
Reşat Nuri Güntekin, 1931’de Milli Eğitim müfettişi olur ve bu arada Dil Heyeti’yle birlikte bazı çalışmalar yapar. Anadolu’yu baştan başa dolaşmasına neden olan müfettişlik görevi sayesinde ülkenin gerçeklerini yakından görme ve tanıma fırsatı bulur.
9. Politika ve gazetecilik
1939’da Çanakkale milletvekili olarak TBMM’de görev yapar. Bu görevini 1946’ya kadar sürdürür. 1947’de, CHP’nin yayın organı olan Ulus gazetesinin İstanbul kolu olan Memleket gazetesini çıkarır. Güntekin daha sonra müfettişlik görevine geri döner. 1950’de Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO’nun Türkiye temsilciliği ve öğrenci müfettişliği görevleriyle Paris’e gider. Paris kültür ataşeliği yapar. 1954’te emekliye ayrılır.
10. Akciğer kanseri ve hayata veda
Emekliliğinden sonra bir süre İstanbul Şehir Tiyatrosu edebi heyeti üyeliği yapar. Bu arada kendisine akciğer kanseri teşhisi konulunca tedavi için Londra’ya gider ve 7 Aralık 1956’da hastalığına yenik düşerek hayata gözlerini yumar.
11. Tiyatro eserinden romana dönüşen kitap
Yazarımız 1922’de Vakit Gazetesi’nde günlük olarak yayınlanan ve aynı yıl kitap olarak basılan “Çalıkuşu” romanıyla asıl ününe kavuşur ve tanınır. Reşat Nuri, bu romanını önce “İstanbul Kızı” adıyla tiyatro oyunu olarak yazar, ancak o dönem koşullarında sahneye konulması mümkün olmayınca romana dönüştürür.
12. Gerçekçi romanın en başarılı örnekleri
Türk edebiyatında gerçekçi romana yönelimin ilk örneklerinden olan Çalıkuşu; dili, anlatımdaki rahatlığı, duygusal yanlarıyla uzun yıllar güncelliğini koruyan bir eser olur. Sinema ve dizi olarak televizyona da uyarlanır.
13. Çalıkuşu Feride
Romanda, iyi eğitim görmüş ve bir aşk nedeniyle hüsran yaşamış İstanbullu genç öğretmen Feride’nin tanıklığıyla Anadolu’nun Kurtuluş Savaşındaki hali yansıtılır. Farklı yaşam biçimleri, farklı anlayışlar, farklı gelenek ve görenekler, toplumsal çatışmalar Feride’nin gündelik yaşamı ve duygu dünyasıyla iç içe verilir.
14. Toplumcu bir yazar
1927’den sonraki romanlarında da üslubunun temel yapısını değiştirmeden, toplumsal sorunlara eğilen Reşat Nuri Romanlarında sayısız insan tipi yaratmış, çoğunlukla erkek olan kahramanlarını, dış görünümlerinden çok psikolojik özellikleriyle yansıtırmıştır. Mizaha daha geniş yer verdiği öykülerinde ise aşk, yalnızlık, fedakarlık, dostluk, ihanet gibi temaları işlemiştir.
15. İstanbul Türkçesinin usta kalemi
Milli edebiyat akımı içerisinde yer alan yazarımız, bu akımın en önemli özelliği olan dilde yalınlık, Arapça ve Farsça kelimeler yerine, İstanbul Türkçesini kullanma konusunu eserlerinde titizlikle uygulamıştır. Bugün bile okunup anlaşılabilir olmasının nedeni de büyük ölçüde eserlerinde kullandığı dildir. Yirminci yüzyıl Türk Edebiyatının en önemli romancılarındandır.
16. Eserleriyle geniş halk kitlelerine ulaşır
Reşat Nuri’nin romanları sanat anlayışı bakımından duygusal ve sosyal romanlar olmak üzere ikiye ayrılır. Çalıkuşu, Dudaktan Kalbe, Akşam Güneşi romanları duygusal romanlarıdır. Yeşil Gece, Yaprak Dökümü, Miskinler Tekkesi gibi romanlarında ise sosyal olaylar ön plandadır. Kuşaklar arası çatışmalar, batılılaşmanın yanlış yorumlanması, eğitimin önemi bu eserlerdeki başlıca temalardır. Dili yapmacıksız ve sadedir. Konuşma diliyle yazdığı için eserleri geniş halk kitleleri tarafından rahatlıkla okunmuştur ve halen de okunmaktadır.
17. Ben seni Rousseau’nun Emil’i gibi yetiştirmek istedim
Kızı Elâ Güntekin anlatıyor: “Babamın okuduğu Frerler Mektebine Müslümanları almıyorlar. Ancak babam bir gayrimüslim adıyla kayıt yaptırıyor. Bir süre sonra da hiçbir neden olmadan babası, yani dedem babamı oradan alıyor ve ‘Oğlum sen gez, dolaş. İnsanlara bak, doğayı tanı’ diyor. Bunun üzerine babam köylere gidiyor, üzüm bağlarını dolaşıyor, insanlarla konuşuyor ve böylece başıboş bir yıl geçiriyor. Sonra babam bunu niye yaptı, diye aklına takılıyor. Farsça bilen, Arapça ve Fransızca büyük bir kütüphanesi olan babası, yani dedem de utana sıkıla ‘Ben seni Rousseau’nun Emil’i gibi yetiştirmek istedim’ cevabını veriyor ona. Reşat Nuri’nin yazar olmasında bu hadisenin önemli rolü olmuştur herhalde. Bu olay babamı, birtakım olayları düşünmeye, izlemeye yöneltmiştir diye düşünüyorum.”
18. Çağdaş Türk Edebiyatının Öncülerinden
Reşat Nuri Güntekin sayısı otuzu aşan eseri ile Çağdaş Türk edebiyatının öncülerinden biridir. Türkiye’de kitap okurlarından hemen herkes Reşat Nuri Güntekin’in eserlerinden birini okumuş, okumayanlar da filme alınmış eserlerinden birini mutlaka izlemiştir. Yani Reşat Nuri Güntekin eserlerinde, beslendiği toplumdan kopmayarak halktan karakterlere yer verdiğinden okur tarafından sevilmiş ve ilgiyle karşılanmış bir yazardır.