Afgan kökenli Amerikalı yazar Halit Hüseyni(Khaled Hosseini), 2003 yılında ilk kitabı olan Uçurtma Avcısı’nı yayımladı. Ve ilk kitabından itibaren onun eserleri, birçok ülkede çok satanlar listesinde yer aldı. Hüseyni’nin bu kadar çok sevilmesinin sebebi, olayları hem çok gerçekçi hem de çok masalsı bir dille anlatması bizce. Onun romanlarından, Afganistan’da yaşananları, gerçekleşme sırasına göre öğrenebilirsiniz. Üstelik oldukça çarpıcı bir anlatımla.
İşte ilk günden bugüne çıkardığı her romanda aynı başarıyı yakalamasıyla dikkat çeken ünlü yazarın yaşam öyküsü.
Dünyaca ünlü yazar Halit Hüseyni, aslen Kabil doğumludur…
Hüseyni, 4 Mart 1965’te Afganistan- Kabil’de dünyaya gelir. Ve kendisi Alevilik mezhebine mensuptur. Babası Dış İşleri Bakanlığı’nda görev yaptığı için işi gereği Hüseyni 5 yaşındayken, hep birlikte İran- Tahran’a yerleşirler. Ancak birkaç sene sonra erkek kardeşinin doğumu sebebiyle Kabil’e geri dönerler. Onlar döndükten sonra da, 40 yıllık Afgan lideri Zahir Şah, kuzeni Davut Han tarafından düşürülür…
Hüseyni ailesi, 1976 yılında Afganistan’daki siyasi koşullar ve komünist baskı yüzünden Paris’e göç eder…
Ülkenin siyasi koşulları yüzünden Hüseyni’nin babası Paris’te iş bulur ve tüm ailesini oraya taşır. 4 sene sonra da Amerika’dan sığınma hakkı kazanırlar; Kaliforniya’nın San Jose eyaletine yerleşirler. Yazarın “Uçurtma Avcısı” isimli kitabı, bu göç dolu yaşamdan izler taşımaktadır.
Ailesiyle birlikte Amerika’dan sığınma hakkı kazananan Hüseyni, eğitimine burada devam eder…
1984 yılında Independence High School’u bitiren Hüseyni, Santa Clara Üniversitesi- Biyoloji bölümüne girmeye hak kazanır. Üniversiteden mezun olduktan bir sene sonra da Kaliforniya Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne girer. Uzun eğitim yaşamının ardından nihayet 1993 yılında cerrah olarak görev yapmaya başlar. Ve ilk kitabı Uçurtma Avcısı’nı yazdıktan bir buçuk yıl sonrasına kadar da mesleğine devam eder.
“Doktor” Hüseyni, ilk kitabı Uçurtma Avcısı’nın kendisine getirdiği başarıdan sonra, cerrahlığı bırakıp tüm vaktini yazarlığa ayırır…
Hüseyni’nin göç dolu yaşamına değindiği ve ilk kitabı olan Uçurtma Avcısı, büyük ses getirir. Kendisi bu çeşitlilik dolu romanını şu cümlelerle anlatır:
“Çeşitliliği seviyorum. Bu bir tasarım konusu değil, romanlarımı planlamıyorum aslında. Hikayenin beni nereye götüreceğini, karakterlerin neler geçireceğini düşünmeden yazmaya başlıyorum. Hikaye geliştikçe karakterler ve olaylar şekilleniyor. İçgüdülerime çok güveniyorum. Kendimi hikayenin akışına bırakıyorum. İki kardeşin öyküsünü yazmaya başladıktan sonra ayrılmalarında en büyük rolü oynayan üvey anne figürünü sorgulamaya başladım, onu anlamaya çalıştım. Derken amca karakteri girdi devreye. Onu irdeledim. Hepsi bir koro gibi beni ve romanı yönlendirdi.”
Hüseyni, Uçurtma Avcısı’nı Haris ve Farah isimlerindeki çocuklarına ve hayatta olmayan babasına ithaf etmiştir…
Romanının karakterlerini ise şu cümleleriyle anlatır Hüseyni:
“Belki tam olarak tanıdığım kişiler değil ama hayatım boyunca karşılaştığım, hakkında bir şeyler bildiğim, duyduğum kişilerden izler var hepsinde. Bazıları birkaç kişinin karışımı, kamplarda karşılaştığım Afgan mülteciler. Kamplarda 20 yıl geçirdikten sonra Afganistan’a dönen ve evlerine, topraklarına başkalarının yerleştiğini gören insanlar bazıları. Çoğu, evlerini tarlalarını kaybetme duygusunu ve gerçeğini yaşıyor.”
Hüseyni’nin başarısı Bin Muhteşem Güneş, Ve Dağlar Yankılandı romanları ile devam eder…
Hüseyni’nin daha ilk romanı olan Uçurtma Avcısı, çıktığı gibi birçok ülkede çok satanlar listesine girer. Ayrıca bu başarılı roman, Holloywood’un da dikkatini çeker ve Amerikalı yönetmen Marc Forsters kitaptan uyarlanan filmle Oscar’a aday gösterilir… Sonra iki kitap daha yayımlayan yazar, bugün dünya genelinde çok sevilmekte ve Afganistan’daki acıları masalsı ama çarpıcı bir dille anlatmaya devam etmektedir…
Ve bir romana benzeyen yaşamı için şu cümleleri kurar başarılı yazarımız: “Pakistan’daki bir mülteci kampında yaşıyor olsaydım bu kitapları yazamaz, bastıramaz, yazar olamazdım.”
“Benim için bu değişiklik bir piyangoydu. Afganistan’dan çıkıp, başka bir ülkede yepyeni bir hayat kurma imkanım vardı. Pakistan’daki bir mülteci kampında yaşıyor olsaydım bu kitapları yazamaz, bastıramaz, yazar olamazdım. Okurlarımın romanlarımı beğenmesini yaşamı anlatmama bağlıyorum. Bunlar evrensel nitelik taşıyor. Okurlar, her sayfada kendilerinden veya çevrelerinden bir şeyler buluyor. Çünkü anlattıklarım yaşamın içinden ama farklı kültürler, ülkeler ve mekanlarla örülmüş hikayeler.”
Başarılı yazar Halit Hüseyni’nin, yazarlığının yanı sıra; Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nde iyi niyet elçisi olarak mültecilere yardım ettiği de bilinmektedir. Hüseyni, halen Kaliforniya’da İran asıllı eşi Roya ve iki çocuğuyla birlikte yaşamaya devam etmektedir.
Yararlanılan Kaynak: 1.