Gün geçmiyor ki yeni bir hastalık gündemi meşgul etmesin. Gün geçmiyor ki ne yiyeceğimize, hangi hayvanları seveceğimize hangilerinden ise uzak durmamız gerektiğine karışılmasın. Gün geçmiyor ki hangi ilaçlar neye iyi geliyor, hangi besin aslında bizi zehirliyor diye ortalık karışmasın. Gün geçmiyor ki toplum ikiye bölünmesin. Gün geçmiyor ki kafamız karışmasın, paranoyaklaşmayalım. Komplo teorileri bir tarafa, ortaya çıkma sebebi kim veya ne olursa olsun, bilimsel gerçeklere dayanan her konuda otoritelere kulak vermekte fayda var. Risk altında olan sağlığımız, toplum sağlığı sonuç itibariyle. Amerika son aylarda “Zombi geyik” hastalığıyla (zombi deer disease) mücadele ediyor. Daha önceki tecrübelerimize dayanarak, ülkemize ve diğer dünya ülkelerine yayılması çok da uzun sürmeyecek olan zombi geyik hastalığı, bilimsel adıyla kronik zayıflatıcı hastalık hakkında otoriteler ne diyor, kulak verelim. Zayıflatmak o zayıflatmak değil bu arada.
Zombi Geyik Hastalığı’nın (CDW) belirtileri
Hastalığın en göze çarpan semptomları, virüsten etkilenen hayvanların ormanda sendeleyerek dolaşmaları, ağızlarının aşırı sulanması, korktuklarında insanlara karşı saldırgan bir tutum sergilemeleri ve cansız görünmeleri olan hastalık aşırı kilo kaybı sebebiyle “kronik zayıflatıcı hastalık” (Chronic wasting disease CWD) olarak da anılıyor. Hastalığın en kötü tarafı, etkilediği canlıları “zombilere” dönüştürüyor olmasından ziyade tedavisi olmayan bir prion hastalığı olması.
Prion Hastalıkları
Prionlar neden ve nasıl olduğu bilinmemekle birlikte oldukça bulaşıcı olan, tedavisi veya çaresi henüz bulunmayan bazı ciddi sinir sistemi hastalıklarına sebep oldukları bilinen (prion hastalıkları) yanlış katlanmış proteinler. Teşhis edildikten sonra birkaç ay içerisinde kötüleşme gösteren bu hastalıklarda hasta kısa sürede konuşma ve hareket etme gibi kabiliyetlerini kaybediyor ve hastalık ölümle sonuçlanıyor. Maalesef modern tıbbın bu konuda hiçbir çözümü yok şu an için.
Şimdilik sadece geyiklerde görülüyor
Kronik zayıflatıcı hastalık (CWD) şimdilik geyiklerle sınırlı görünüyor. Fakat Minnesota Üniversitesi araştırmacıları hastalığın insanlara bulaşmasının önüne nasıl geçilebileceği ile ilgili önlemler alınması konusunda yerel yetkililere uyarılarda bulundular.
Yetkililer uyarıyor
Minnesota Üniversitesi Bulaşıcı Hastalıklar Araştırma ve Önleme Merkezi Başkanı Michael Osterholm, “halk sağlığı konusundaki deneyimlerime dayanarak, 1980ler & 1990lar’da deli dana hastalığının (BSE- bovine spongiform encephalopathy) insanlara bulaşması vakalarına bakarak ve geniş kapsamlı laboratuvar araştırmalarım sonucu profesyonel görüşüm, kontamine olmuş et tüketimine bağlı olarak önümüzdeki yıllarda insanlarda kronik zayıflatıcı hastalık (CWD) vakalarının belgelenebileceğini düşünüyorum.” Bazı öncü basın kuruluşlarına göre ise insanlarda görülen CWD vakalarının sayısı oldukça önemli oranda.
Daha önce de yaşandı
Osterholm biliyor, çünkü buna benzer bir olayı daha önce yaşamıştı. Uzmanlar uzun bir süre deli dana hastalığı olarak da bilinen ve diğer bir prion hastalığı olan BSE’nin insanlara bulaşma imkanının olmadığını düşünmüştü. Daha sonra farkettiler ki, ne kadar nadir de olsa, enfekte olmuş et yiyen veya enfekte olmuş bir dokuyla temas eden insanların Creutzfeld – Jakob hastalığının bir türevini kapmaları gayet mümkün.
Araştırmalar devam ediyor
Michael Osterholm İngiliz inceleme heyetlerinde yer alan ve deli dana hastalığının insanlara da bulaşabileceğini öngören uzmanlardan biri. Araştırmacıların bugün CWD’in insanlara bulaşıp bulaşmayacağını araştırmalarının kesin nedeni budur. Bu araştırmanın bir bölümü hastalığın fareler ve hamsterlar gibi memelilere bulaşıp bulaşmayacağını inceler ki, nasıl olduğu anlaşılamasa da kesinlikle bulaşıyor. Diğer bir bölümde ise insanların prion hastalıklarına yakalandıkları veya buna benzer semptomlar gösterdikleri vakalara bakılarak enfekte olmuş etle ilişkisinin olup olmadığını inceleniyor.
İncelenen vakaların ortak özellikleri
Yıllar içerisinde hastalık kontrol merkezleri bu vakaların bir kısmını araştırmış, 1990larda Creutzfeld- Jakob’a (CJD) yakalanmış 3 geyik avcısını inceleyen uzmanlar avciların 30 yaşın altında olması sebebiyle ayrıca endişe duydular. Çünkü prion hastalıklarının gelişmesi yıllar alıyor ve genellikle genç yaşlarda teşhis edilmesi oldukça zor. 2000lerin başında CJD şühesiyle birkaç hasta ve bazı belirsiz ancak prion hastalığı belirtilerine benzer nörolojik semtomplar sergileyen birkaç hasta daha ortaya çıkar. Bunlardan özellikle üçü, aynı yemek yeme festivallerinde bulunmuş, ikisinin CJD taşıdığından şüphelenilmiş ancak biri hızla kötüye giden nörolojik bozulma semptomları dışında herhangi bir belirgin prion hastalığı belirtisi göstermemiş. Tüm hastaların ortak özelliği ise, hepsinin belirtiler ortaya çıktıktan kısa bir süre sonra ölmeleri ve kendi avlandıkları veya bir tanıdıklarının avladıkları etlerden yemiş olmaları. Bu vakaların hepsinde araştırmacılar ya yenilen etin CWD ile enfekte olduğu bilinen bir bölgeden olmadığını ya da CWD ve CJD ile herhangi bir biyolojik bağlantı bulunmadığını ortaya çıkardılar. Hatta vakaların bazılarının prion hastalığı taşıdığı bile doğrulanamadı. Bunların hepsi birer tesadüf olabilir. Sonuçta enfekte olmuş geyik popülasyonu olan bölgelerde CJD oranı Amerika Birleşik Devletleri’ndeki hiçbir bölgeden daha yüksek değil. Ancak 2004 tarihli CDC (Hastalık Kontrol Merkezi) raporlarına göre CWD veya CJD hakkında yeterli bilgi de yok. CWD on yıllar boyunca sınırlı bir jeografik bölgede ortaya çıktığından hastalığı klinik olarak insan hastalığı olarak tanımaya yetecek kadar sayıda insanı etkilememiş de olabilir.
ABD’de hızla yayılıyor
Kronik zayıflatıcı hastalık, yani zombi geyik hastalığı ilk kez 1981 yılında vahşi bir geyikte gözlemlendi. Şimdi Amerika’da CWD’in yayılması sebebiyle insanların da CWD taşıyan faktörlere maruz kalma oranı ve sıklığı artabilir. Colorado’da başlayan, oradan Wyoming’e ve Orta ve Güney Batı’ya yayılan CWD, 2019 itibariyle tam 24 eyalette görüldü. Bu bölgelerin çoğu, yerel hayvan popülasyonlarına bakıldığında düşük enfeksiyon oranlarına sahip olsa da, CDC’ye göre bazılarının enfeksiyon oranı %10 hatta %25lerin üzerinde.
Hastalığın türler arasında bulaşması mümkün
Ortaya Çıkan Bulaşıcı Hastalıklar Notları’nda yer alan 2012 tarihli bir incelemeye göre CWD bir türe yayıldığında diğer türler arasında da yayılma olasılığı artıyor. Çalışmaya göre türler arası potansiyel CWD bulaşma ihtimali hastalık yayıldıkça ve prionlar çevreye yayıldıkça artabilir. Bazı yetkililer, aynı tür içerisinde veya türler arasında bu geçiş sürecinin seçici bir baskı oluşturabileceğini ve bunun da prionların daha önce geçilemez olan bariyerler üzerinden hareket etmesine yardımcı olabileceğini söylüyorlar. Hastalığın türler arası sınırları geçerek insanlara ulaşabileceği yönünde kesin bir kanıt olmamakla birlikte gerek CDC gerekse WHO (Dünya Sağlık Örgütü) bunun bir gün gerçekleşebilme olasılığını göz önünde bulunduruyor. Osterholm gibi uzmanlar da avcıların avladıkları etlerin enfekte olup olmadığını anlayabilmeleri için kullanabilecekleri testler üretilmesi çağrısında bulunuyorlar. Mevcut testler oldukça pahalı ve her eyalette bulunmuyor. Minnesota Üniversitesi’nden araştırmacılar şu anda bu testi geliştirme sürecindeler.
CDC uyarıyor
Bu arada CDC enfekte olan bölgelerden avlanıldığı takdirde etlerin yenip yenmeyeceği konusunda net bir sınırlama getiremese de hasta görünen hayvanların yenmemesi ve özellikle beyin, omurilik gibi organlarına dokunulmaması gerektiği konusunda uyarılarda bulunuyor. Bazı eyaletlerde yerel yetkililere başvurularak et test ettirilebiliyor. Risk almaya değip değmeyeceği ise tamamen eti ne kadar sevdiğinizle ya da hayatınızı ne kadar sevdiğinizle alakalı.
Kaynak 1