Zen ve Motosiklet Bakım Sanatı, Amerikalı filozof, akademisyen ve gezgin Robert M. Pirsig’in (1928 – 2017) otobiyografik ve felsefik romanıdır. Romanda bir adamın oğlu ve iki arkadaşıyla yaptığı motor yolculuğu, bu seyahatlerinde karşılarına çıkan onlarca farklı problem felsefi olarak ele alınır. Başkarakter motor yolculuğunun yanı sıra tüm roman boyunca bir de iç yolculuk yapar. 17 günlük serüvende insanlığın teknoloji ile olan ilişkisi, Avrupa dünyasının temel problemleri aklın sınırları zorlanarak tartışılır. 1974’te ilk kez basılan kitapla ilgili Pirsig şunları söyler: “Kitap tam 121 yayımcı tarafından reddedildikten sonra bir yayımcı kitap için standart avans olan 3 bin doları ödemeyi kabul etti.” Yayımlandığı gibi çoksatar olması bir yana, bir kült kitap haline geldi. Kitapta Amerika’nın farklı bölgelerinden sapa yerlere, dağ yollarından uçsuz bucaksız yokuşlara yolculuk yapan başkarakterin, kendi içindeki engebeli yolları da göreceksiniz.
1. Motosikletin değeri
“Motosikletle gezerken her şeyi, öteki araçlardayken gördüğünüzden tümüyle farklı görürsünüz. Arabayla gezerken hep kapalı bir yerdesinizdir ve alışık olduğunuzdan, araba penceresinden gördüklerinizin televizyondakilere benzediğini fark etmezsiniz. Pasif bir gözlemcisinizdir ve sizinle birlikte giden sıkıcı bir kafes içindesinizdir.”
2. Zamana karşı felsefik bir yaklaşım
“İyi vakit geçirmek istiyoruz, fakat önem derecesi vurgulamasında ‘iyi’, ‘vakit’e ağır basıyor. Bunun yerini değiştirirseniz tüm yaklaşım değişir.”
3. Teknoloji üzerine
“Büyük bir kentin ağır sanayi bölgesine giderseniz o tümüyle oradadır, teknoloji yani. Önünde, dikenli telden yüksek çitler, kilitli kapılar, GİRİLMEZ yazan tabelalar ve arkada, sisli havanın içinde, amacı belirsiz, egemenleri asla görünmeyen, metal ve tuğladan ibaret garip çirkin şekiller görürsünüz. Ne işe yarar, bilmezsiniz; neden buradadır, bunu anlatacak biri yoktur ve sanki siz oraya ait değilmişsiniz gibi bir soğukluk ve yabancılaşma hissedersiniz.”
4. Motor yolculuğunun amacı
“Bu yolculukta, insanın ne olduğuyla ne yaptığı arasındaki bu garip ayrımın, yirminci yüzyılda neyin yanlış gittiğini bulmamız için bize ipuçları verip veremeyeceğine baksak, biraz araştırsak iyi olacak. Aceleye getirmek istemiyorum. Zaten bu acelecilik kahrolası bir yirminci yüzyıl tavrıdır. Bir konuda acele etmek istiyorsanız ona pek özen göstermiyor, başka şeye geçmek istiyorsunuz demektir.”
5. Sanatın yolu
“Romantik tarz öncelikle eşcinsel, düşsel, yaratıcı, sezgiseldir. Duygular olgulardan önce gelir. ‘Sanat’, ‘bilim’le karşılaştırıldığında genellikle romantiktir. Aklı ya da yasaları izlemez. Yalnızca duyguları, sezgileri ve estetik vicdanını izler. Kuzey Avrupa kültürlerinde romantik tarz genellikle kadınlıkla özdeşleştirilmiştir, ama bu kesinlikle, zorunlu bir özdeşleştirme değildir.”
6. İyi bir motor tamircisinin en önemli özelliği
“Eğitimsiz bir gözlemci yalnızca fiziksel çalışmayı görür ve genellikle, tamircinin yaptığı başlıca şeyin fiziksel çalışma olduğu düşüncesini edinir. Aslında fiziksel çalışma tamircinin yaptıklarının en küçük ve en kolay bölümüdür. Çalışmasının açık farkla en büyük bölümü dikkatli gözlem ve doğru düşünmedir. Tamircilerin bazen, deneme yaptıklarında suskun ve soğuk davranmalarının nedeni budur.”
7. Abartılmış uzmanlık konuları
“İnsanların bilgi alanı bugün öylesine geniş ki, hepimiz birer uzman konumundayız; uzmanlık konuları arasındaki açıklık öylesine büyümüş ki bunlar arasında özgürce dolaşmak isteyen biri çevresindekilerle yakınlık kurmaktan neredeyse vazgeçmek zorunda. Öğle yemeğinde ne konuşulacağı bile uzmanlık konusu.”
8. Kurumsal hakikatlerin tuzağı
“Okulların, kiliselerin, hükümetlerin ve her tür politik örgütün kendi işlevlerini sürdürmek için ve bu işlevlere hizmet eden bireyleri kontrol edebilmek için, düşünceleri hakikat dışındaki amaçlara yönlendirmeye çalıştığını anlıyordu. Erken başarısızlığın şanslı bir kaza, kendisi için konmuş bir tuzaktan rastlantısal olarak kurtulması olduğunu anladı ve ondan sonra, kurumsal hakikatlerin tuzağına karşı hep tetikte oldu.”
9. Uyku tulumları ve yağmur macerası
“Yağmur Chris’in çok hoşuna gidiyor. Uyku tulumları üzerinde sırtüstü yatıyoruz ve yağmurun yağışını izleyip, çadırda çıkardığı sesleri dinliyoruz. Orman sise bürünüyor, ikimiz de dalgınlaşıyoruz, funda yapraklarının düşen yağmur damlalarıyla sarsılmasını gözlüyoruz ve kopan bir gök gürültüsü bizi de biraz sarsıyor, ama çevremizdeki her şey ıslak olduğu halde ıslanmadığımız için mutluluk duyuyoruz.”
10. Yalnızlık
“Yalnızlığı çok daha fazla görüyorsunuz şimdi. Öyle bir paradoks ki en büyük yalnızlığa insanların en kalabalık ve sıkışık olduğu, Doğu’nun ve Batı’nın büyük kıyı kentlerinde rastlıyorsunuz. Öte yanda insanların geniş alanlara yayıldığı Batı Oregon, Idaho, Montana ve Dakota’da yalnızlığın daha çok olacağını sanırsınız, ama biz öyle görmedik.”
11. İnsan vs. teknoloji
“İnsani değerlerle teknolojik gereksinimler arasındaki çelişkiyi çözmenin yolu, teknolojiden kaçmak değildir. Bu olanaksızdır. Çelişkiyi çözmenin yolu ikici düşüncenin bariyerlerini kırmak, bu engelleri kaldırarak teknolojinin ne olduğunu gerçekten anlamaktır.”
12. Ânı yaşamak
“Geçmiş, yalnızca anılarımızdadır; gelecek yalnızca planlarımızdadır. Şimdi ise bizim tek gerçeğimizdir.”