Hayattaki başarılarımızın çoğunu annemiz sayesinde elde ettiğimizi kim inkar edebilir? Bizi dünyaya getiren annelerimize, doğumumuzla birlikte bahşedilen müthiş sabır ve özveri yeteneği, gerçekten de anne olmadan anlayamacağımız bir özellik. Fakat bilim insanlarının yaptıkları çalışmalar gösteriyor ki, annelerimizin başarılarımıza olan etkisi sadece özverileriyle olmuyor. Pırıl pırıl zekamızı aldığımız kişi yine annemiz! ❤️
Bilimsel araştırmalara göre, çocukların zeka düzeyini belirleyen faktör annelerin geni. Babaların konuyla ilgili pek bir etkisi yok
Ne alakası var şimdi demeyin. Kadınların zeka genlerini iletme olasılığı çok daha yüksek. Çünkü bu genleri sürdüren X kromozomunun ta kendisi! Ve bundan kadınlarda 2 tane var. Erkeklerde ise sadece 1 tane
Buna ek olarak Bilim insanları, babadan alınan gelişmiş bilişsel genlerin otomatik olarak devre dışı bırakılabileceğini söylüyor.
“Şartlı genler” olarak bilinen bir gen kategorisi var ve bu genlerin bazı durumlarda sadece anneden, bazı durumlarda da sadece babadan geçebildiği biliniyor. Zekanın ise sadece anneden alınan şartlı genler grubu içinde olduğuna inanılıyor.
Farelerle yapılan laboratuvar çalışmalarında, fazladan bir annelik genine sahip farelerin daha büyük beyin ve daha küçük vücutlar geliştirdikleri, buna karşılık; fazladan bir babalık genine sahip farelerin daha küçük beyin ve daha büyük vücut geliştirdikleri ortaya çıktı.
Araştırmacılar, fare beyinlerinin altı farklı bölümünde, beslenme alışkanlıklarından hafızaya kadar farklı bilişsel işlevleri kontrol eden ve sadece anne ya da sadece baba genleri içeren hücreleri belirlediler.
Baba genleri bulunan hücreler limbik sistemin bir bölümünde birikmişlerdi; bu, cinsiyet, gıda ve saldırganlık gibi işlevlerle ilgilidir. Ancak, akıl yürütme, düşünce, dil ve planlama gibi en ileri bilişsel işlevlerin bulunduğu serebral kortekste herhangi bir baba hücresi bulamadılar.
Fakat bilim şüphecidir. Glasgow’daki bilim insanları da, insanlığın farelerle aynı olmayabileceğini düşünüp zekanın kaynağını keşfetmek için daha insani bir yaklaşım izlediler.
1994’ten itibaren her yıl, 14-22 yaş arasındaki 12.686 gençle görüşmeler yaptılar. Ve sonuç farelerle ulaşılan teoriyle tamamen örtüşüyordu.
Katılımcıların eğitim durumu, ırkı, sosyo-ekonomik durumu gibi birçok farklı unsur bir arada ele alınmasına rağmen, zekaya dair en büyük ipucuyu anne iq’sunun verdiği sonucuna varıldı.
Bununla birlikte, araştırmalar genetiğin zekanın tek belirleyicisi olmadığını açıkça ortaya koyuyor. Zekanın sadece %40-60’ının kalıtsal olduğu tahmin ediliyor çevresel faktörlerin varlığını kabul ediyor.
Ancak annenin, zekanın genetik olmayan bölümünde de son derece önemli bir rol oynadığı keşfedildi; bazı araştırmalar, anne ile çocuk arasındaki güvenli bağın zekayla yakından ilişkili olduğunu ileri sürüyor.
Washington Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, anne ve çocuk arasında oluşan güvenli duygusal bağın beynin bazı bölümlerinin büyümesi için çok önemli olduğunu keşfetti. Bir grup annenin çocuklarıyla yedi yıl ilişkilerini analiz ettikten sonra araştırmacılar, anneleri tarafından duygusal olarak desteklenen ve entelektüel ihtiyaçları yerine getirilen çocukların, anneleri duygusal olarak uzak olan çocuklara göre ortalama yüzde 13 daha büyük bir hipokampusa sahip olduklarını keşfettiler. Hipokampus bellek, öğrenme ve stres tepkisi ile ilişkili beynin bir alanıdır.
Anneyle güçlü bağların, çocuğa dünyayı keşfetmesini sağlayan bir güvenlik hissi ve sorunları çözme becerisi verdiği düşünülüyor. Ayrıca, özverili, özenli anneler çocukların sorunlarını çözmesine yardımcı olur ve onların potansiyellerine daha fazla ulaşmalarına yardımcı olur.
Fakat babalar da çocuklarının yetişmesinde anneler kadar büyük pay sahibi olabilirler. Araştırmacılar, babadan devralınabilen, önsezi ve duygular gibi gen dizilimlerinin potansiyel zekanın açılmasında önemli anahtarlar olduğuna dikkat çekiyor; bu yüzden babalar umutsuzluk içinde değiller. 🙂
Kaynak; 1