Zaman yolculuğu bilim kurgu romanlarının ve filmlerinin vazgeçilmez teması. İnsanlığın geçmişi değiştirme, geleceği öğrenme ve zamanı bükme arzusu, yüzyıllardır hayal gücümüzü besleyen en güçlü fantezilerden biri. Ancak 21. yüzyılın eşiğinde, bu fantezilerden biri gerçekmiş gibi sahneye çıktı. 1998 yılında başlayan ve 2000’lerin başında internet forumlarında yankılanan bir iddia, sadece komplo teorisyenlerini değil, fizikçileri ve bilim meraklılarını da büyüledi. İsmini “John Titor” olarak açıklayan bu gizemli kişi, gelecekteki bir Amerikan askeriydi ve görevi için geçmişe, yani bizim zamanımıza gelmişti. Onun hikâyesi; kuantum fiziğinden iç savaş kehanetlerine, IBM bilgisayarlarından çoklu evren teorilerine kadar uzanan karmaşık ve tuhaf bir ağ örüyordu. Peki, John Titor gerçekten zamanın dışından gelen bir haberci miydi, yoksa modern çağın en ustaca hazırlanmış kurgularından birinin kahramanı mı? Yanıtı hâlâ bilinmiyor.
1998 yılında popüler bir bilim kurgu radyo programının sunucusuna gizemli bir faks geldi. Gönderen kişi, kendini bir Amerikan askeri olarak tanıtıyordu ve iddiası şuydu: “Ben zaman yolcusuyum!”
Evet, kulağa biraz film gibi geliyor ama hikâye burada bitmedi. İki yıl sonra, yani 2000 Kasım’ında bu kişi yeniden ortaya çıktı. Bu kez bir internet forumunda. Adını da açıkça yazdı: John Titor. İlk başta diğer kullanıcılar gibi birkaç mesaj paylaştı. Ama sonra… işler ciddileşti. Çünkü o, sadece bir zaman yolcusundan fazlasıydı. Zaman makinesinin nasıl çalıştığına dair altı temel bileşeni sayarak, teorik fiziğe kafa tutmaya başladı.
Ve bombayı patlattı:
“Ben 2036 yılından geliyorum.”
Mesajlarına göre John, Tampa, Florida’da yaşayan bir Amerikan askeriydi ve devletin zaman yolculuğu projesinde görev alıyordu
Bu göreve de öyle rastgele seçilmemişti. Babasının babası, yani dedesi, 1970’lerde IBM firmasında çalışmış ve o dönemin ileri teknolojisi sayılan IBM 5100 bilgisayarının geliştirilmesinde yer almıştı.
Gelecekteki bilim insanlarının çözmesi gereken bir sorunu halletmek için 1975 yılına gidip bir IBM 5100 cihazını almak. İşin ilginç yanı, bu bilgisayarın bazı gizli işlevlerini yalnızca az sayıda mühendis biliyordu, ki dedesi de onlardan biriydi.
Ama bu zamanda bulunmasının tek nedeni görev değildi. Kendi deyimiyle bazı kişisel işleri de vardı: Ailesinden bazı insanlarla görüşmek, bazı eski fotoğrafları toplamak ve tabii ki insanları gelecekte olacaklarla ilgili uyarmak.
John Titor, zamanla mesaj panolarında karanlık ve distopik bir gelecekten söz etmeye başladı. Ona göre, Amerika ikinci bir iç savaşın eşiğindeydi. Ülke beş özerk bölgeye bölünecek, Washington D.C. ve Jacksonville gibi şehirler yok edilecek, yeni başkent Omaha, Nebraska olacaktı.
İç savaş 2004’te başlayacak, 2015’teyse kısa ama yıkıcı bir Üçüncü Dünya Savaşı yaşanacaktı. Sonuç? Tüm dünya altyapısı ve çevresi harap olurken, insanlık hayatta kalma mücadelesine girişecekti.
Yetmedi. Titor, forum kullanıcılarını Creutzfeldt-Jakob hastalığına karşı da uyardı. Sığır etiyle bulaşan bu ölümcül prion hastalığına göre, sinir sistemi çöker ve tedavisi yoktur.
Çoklu evren teorisi ve Schrödinger’in Kedisi
Titor’un bilimle arası fena değildi. “Everett-Wheeler Kuantum Modeli” yani çoklu evrenler teorisinin doğru olduğunu savunuyordu. Yani evrende tek bir gelecek yok, sonsuz sayıda alternatif zaman çizgisi vardı.
Hani şu meşhur Schrödinger’in Kedisi var ya, hem ölü hem diri olan… İşte Titor’a göre bu örnek tam isabetti.
İnsanlar John Titor adında birinin varlığını hiçbir resmi kayıtta bulamadı. Soyağacı bile çıkartılamadı. Daha da önemlisi, tahminlerinin hiçbiri gerçekleşmedi
2004’te iç savaş çıkmadı. Başkanlık seçimlerinde kaos olmadı. Bush yeniden seçildi ve ortalık sakindi.
Forumlardaki kullanıcılar ise başka benzerlikler buldu. Örneğin Titor’un “zaman makinesi bir Chevy Corvette” açıklaması, akıllara “Geleceğe Dönüş” filmindeki Delorean’ı getirdi. Ayrıca gelecekteki teknoloji krizleriyle ilgili söyledikleri, Y2K paniği dönemindeki yaygın korkularla neredeyse birebir örtüşüyordu.
Titor, son mesajlarında şöyle söylemişti: “Belki de bu felaketler olmadıysa, görevimi başarıyla tamamladığım içindir.”
Yani diyor ki, tahminlerim gerçekleşmedi çünkü ben müdahale ettim! E tabii bu da sonsuz döngüye götürüyor: Eğer hiçbir şey olmazsa, haklı mı sayılmalı? 2009 yılında yapılan özel bir araştırmada, tüm bu işin arkasında Floridalı bir eğlence avukatının olabileceği öne sürüldü. Ancak kanıt? Yoktu. Ve gizem kaldığı yerden devam ediyor.