Tartışmadan karar verilemeyen bir konu daha. Yürüyen merdivenlerde yürünmeli mi, durulmalı mı? Kararınızı vermeden yazımıza bir göz atmak isteyebilirsiniz 🙂
Yazılı olmayan trafik görgü kuralları
Sevelim veya nefret edelim, trafik kuralları insanları güvende tutmak ve araç trafiğinin sorunsuz şekilde akmasına yardımcı olmak için var. Ve her ne kadar yasal yaptırımı olmasa da yaya trafiği de kendi yazılı olmayan kurallarına uyma eğilimindedir. Pek çok yaya, bu görgü kurallarını trafikteki rahatsızlığı en aza indirmenin bir yolu olarak ve verimliliği arttırmak amacıyla kullanıyor. İnsanlar farkında bile olmadan bu yazılı olmayan yaya trafik kurallarına uymak durumunda kalıyor. Yolun hızlı ve yavaş yürüyenler arasında kendiliğinden olan paylaşımı gibi. Diğerlerine göre daha hızlı yürümesi gerekenler yolun iç tarafını kullanırken, yavaş yürüyenler diğer tarafa yönelir. Amerika Birleşik Devletleri’nde bu kural araç trafiğinde de geçerlidir. Normal hızda giden araçlar sağ şeritte kalırken hızlananlar soldan taraftan ilerler. Geçiş üstünlüğüne yönelik bu yaklaşım trafikte yaya geçitlerinin de oluşmasına yol açmaktadır. Yollarda olduğu gibi boyanarak belirtilmese de, bu fonksiyonel şeritler yayaların daha rahat ve hızlı hareket etmesine yardımcı olur. Sistem mühendisleri yayalar için geçiş alanlarının özellikle kalabalık çevrelerde bu şekilde kendiliğinden meydana geleceğini bilir.
Yürüyenler solda, ayakta duranlar sağda?
Çevrenin inşaası sırasında tasarımcılar bugüne kadar belirli yaya trafik modelini teşvik etmek amacıyla farklı teknikler kullandılar. Bunun bir örneği, yayaları yürüyen merdivenlerde “sağda durmaya” teşvik eden işaretlerdir. Merdivenleri kullananlar ayakta duruyorlarsa basamakların sağ tarafını, yürüyenler (veya koşanlar) ise merdivenlerin sol tarafını kullanır. Peki yürüyen merdivenlerde bulunan bu iki yaya trafiği şeridi gideceğiniz yere daha hızlı ulaşmanıza yardımcı oluyor mu? Yürüyenler için ayrı, ayakta durmayı tercih edenler için ayrı bir şerit olmalı mı yoksa her iki şerit de sadece ayakta durarak mı kullanılmalı? Yapılan bir çalışma, yayaların %74.9’unun yürümek yerine yürüyen merdivenleri durarak kullanmayı tercih ettiğini gösteriyor. Kalabalığın küçük, sabırsız bir bölümü için yürüyen merdivenin bir şeridi tamamen açık bırakılmalı mı?
Yürüyenler, ayakta duranlara göre daha fazla alan kaplıyor
Tasarımcılar yol, bina ve koridorlar gibi alanları planlarken ortamdaki her bir kişi için gereken alanı göz önünde bulunduruyorlar. Ayrılacak alanın belirlenmesi ise alanın nasıl kullanılacağına bağlı olarak değişiklik gösteriyor. Bir yaya için, “tampon bölge” olarak adlandırılan ve aktiviteye göre değişiklik gösterebilen alan bir insanın kendisini rahat hissedebilmesi için ne kadar alana ihtiyaç duyabileceğini belirler. Ayakta duran birisinin ihtiyacı olan alan ortalama olarak 3 fitden (0.3m²) biraz fazla iken yürüyen bir yayanın sekiz fit kareden (0.75 m²) daha fazla alana ihtiyacı vardır. Bu, yürüyen merdivenler gibi kısıtlı alanlarda yürüyen yayaların ayakta duran yaya sayısının iki katından daha fazla yer kapladığı anlamına gelir.
Rahatlık mı, verimlilik mi?
Londra’da planlamacılar, özellikle kalabalık metrolarda, yürüyen merdivenlerin “sadece ayakta durarak” kullanıldığı yeni uygulama sayesinde merdivenlerin saatlik kullanım kapasitesinde % 27’lik bir artış elde ettiler. Kalabalık yürüyen merdivenlerde insanların yürümesine izin verilmedi ve bu sayede istasyon daha önceki kapasitesini katlayacak kadar fazla sayıda insan tarafından kullanılabildi. Verimliliği yüksek bir yürüyen merdiven en fazla sonuç üreten merdivendir, yani daha çok kişiyi hedefe taşır. Ancak bu değişim tartışmaları da beraberinde getirdi. Bu konuda sosyal düzen çoğunlukla tek başına seyahat eden bireysel gezginlerin yanında yer alır. Örneğin, yayaya hızlı ilerleyebilmesi için merdivenlerin solundan yürüme izni merdivenlerin kapasitesini azaltma ve diğer tüm insanlar için toplam seyahat süresini uzatma pahasına veriliyor. Yürüyen merdivenlerde şeritlerden birini yürüyen yaya trafiği için kullanmak, sadece yürüyen yayalar için trafiğin hızlanmasını sağlarken, trafiğin geri kalanına göre yürüyenlerin değişen hızları genel olarak verimliliği etkiliyor. Genel olarak sistemin iyileştirebilmesi ise ancak sistem düzeyinde verimliliğin dikkate alınması ile mümkün.
Akışla hareket etmek ya da akışı başlatan olmak
Mühendisler kalabalığın fazla olduğu anlarda belirli bir alanda yoğun bir yaya trafiği düşünerek planlama yapıyor. Çünkü bu ortamlarda yayalar, açık havada ya da kalabalık olmayan yerlerde olduğundan daha yavaş yürüme eğilimi gösteriyorlar. Bu yavaş tempo hem bulunulan yerdeki alan eksikliğinden hem de “hızlanmalı mıyım? Yavaşlasam mı? Önümdeki kişiyi geçsem mi, yoksa beklesem mi? gibi her yayanın vermesi gereken karar sayısının artmasından kaynaklanıyor. Alınması gereken muazzam sayıda küçük karar, yayaların etrafındakilere uyarak daha da yavaşlamasına sebep olabiliyor. Bu kelimenin tam anlamıyla “kendini akışa bırakma” olarak adlandırabileceğimiz zihniyet ise yürümeyi zihinsel olarak daha az yorucu hale getiriyor. Böylece insanlar bir yürüyen merdivene bineceğinde genellikle hemen önlerindeki kişinin yaptığı şeyi yapıyorlar. Önlerindeki kişi yürürse yürüyor, önlerinde duran kişi duruyorsa, ayakta duruyorlar. Tek gereken, hareketi başlatacak biri. Bu kişi siz olun. Yürüyen merdivenlerin her iki tarafında da durun. Diğerleri sizi takip edecek. Ne kadar mantıksız görünürse görünsün, özellikle de yoğun kalabalıklarda bu yöntem sadece sizin değil, herkesin gideceği yere daha hızlı ulaşmasına yardımcı olacak.
Kaynak 1