Yurt dışına tatile çıkan bir Türkün olmazsa olmaz bazı kriterleri, bir takım alışkanlıkları ve elinde olmadan ortaya çıkan içgüdüsel davranışları vardır. Her birimizden birer kuple bulacağınız ve akla ilk gelen detaylarla oluşturduğumuz listede konuyla ilgili en bildik hitleri bulacaksınız.
O bölgedeki tüm Change Office’leri karşılaştırmak
Yurt dışına çıkar çıkmaz gittiğimizin yerin meşhur yiyeceği içeceği neymiş, nerelere gidilirmiş, neler yapılırmış hepsinden önce bize özgü içgüdüsel bir duyguyla change ofisleri kolaçan eder, en yükseğe hangisinde döviz bozdurabiliriz karış karış araştırır ve iki üç kuruş yüksek kurdan bozanını mutlaka buluruz.
Koçan koçan toplu taşıma bileti almak
Şayet yurt dışında özel araç seçeneği yoksa ve kendi imkanlarımızla gezineceksek ilk iş, bir yerden bir yere garantili ve fix bir tarifeyle bizi götürecek toplu taşıma biletini koçan koçan almaktır. Böylece hem tasarruf ihtiyacımızı hem de yurt dışında taksiye binme travmasını kökünden çözmüş oluruz.
Süpermarkete Superman gibi uçarak giriş yapmak
Ülkede market fiyatlarını ezbere bilen ve takip eden bir millet olarak yurt dışında da marketler kaçınılmaz olarak en sevdiğimiz yerler olur. Avrupalı ne yiyip ne içiyor merakımızın yanı sıra ara öğünlerimizin tamamını acıtmayacak dozda dövizle marketlerden çözeriz.
Ölesiye indirim talebi
Bir ortamda sıkı pazarlık varsa orada mutlaka bir Türk vardır. Yarım yamalak olan İngilizcemiz, sıra alacağımız penye tişörtün pazarlığına gelince kendiliğinden advance seviyeye yükselir. Bu kadar ısrara alışık olmayan Avrupa esnafı çok da direnemez ve nalet gitsin ver sen 20 yüro ver tamam diyerek konuyu kapatır.
Otel kahvaltısını istila etmek
Bir Türk için yurt dışında makul bir tatilin ilk kuralı, otel kahvaltısını fenalık geçirene kadar silip süpürmektir. Mümkünse kahvaltıda yenen iki sepet ekmeğin tokluğuyla akşam yemeğine kadar fıtı fıtı dolaşılmalıdır. Haa ülkeye dönünce kahvaltıları da berbat diyen yine aynı Türktür.
Fiyatına göre kültürlenmek
Biz Türkler yurt dışı tatillerimizi genelde kendimiz için değil eş dosta anlatmak için yaptığımızdan, gelecek reaksiyonları etkili kılmak uğruna kültür sanat işlerine de ucundan da olsa girmek isteriz. Ama tabii özellikle görülmesi gereken yerlere değil yine acıtmayacak bir döviz çıktısıyla kültürlenmeyi tercih ederiz. Müze girişi üzecek rakamlardaysa önünde fotoğraf çektirerek de girmiş gibi poz verebiliriz.
Little little in to do middle stili
Dİkkat edin ailecek gidilen ya da kafa arkadaşlarla çıkılan yurt dışı tatillerimiz hep komün yaşam üzerine temellenir. Memlekette birbirimize günahımızı vermeyi bile göze almazken yurt dışında her şeyimizi paylaşmak için can atarız. Cem Yılmaz’ın dediği gibi little little in to do middle stili elin memleketinde kaçınılmaz olur.
Suyu korkarak tüketmek
Yurt dışında bir Türk’ü en çok tedirgin eden ve temkinli davrandıran satın aldığı su adetidir. Çünkü bir Türkün her hangi bir şeyin çok ucuz olduğunu anlatırken kullandığı yaygın benzetme “sudan ucuz” tabiridir – ki sırf bu yüzden su onun için olabilecek en ucuz şey olmalıdır. Yurt dışı deneyiminin en gerilimli kısmını ucuz diye kodladığı suyu TL’ye çevirdiğinde yaşadığı çöküşle tecrübe eder.
Bir miktar dövizle ülkeye dönme hayali
Aslında yurt dışında bir miktar tasarruflu olmak yaban ellerde sürpriz zorluklar yaşamamak için gerekli olabilir. Ama biz Türklerdeki durum tatilin ilk gün heyecanı geçer geçmez “acaba yaptığım doların yüronun bir kısmını bozdurmadan ülkeye geri götürebilir miyim?” stresidir. 10 doları geri getirsen nolur getirmesen nolur allah aşkına denilesi bir durumdur.
Karşıdakinin ederini asla tahmin edemeyeceğini düşünerek illa ucuz hediye almak
Yurt dışına çıkan bir Türkün en zor sınavlarından biri de eşe dosta hediye alma faslıdır. Türkün kıvrak zekası burada da devreye girerek ülkenin bi milyoncusunu bulmayı başarır ve hediye ettiği kişinin değerini zinhar anlamayacağını düşündüğü cidden sudan ucuz hediyeliklerden bulup alır.